CHP-Kurultay ve Belediyeler
AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yurt dışı dönüşü uçakta gazetecilere "Hiçbir belediye başkanı dokunulmaz değildir. Sorunlu belediyelerle ilgili partiler gereğini yapmazsa İçişleri devreye girer" diye son derece ciddi bir açıklama yaptı.
Belediyeler üzerinden yürütülen operasyonu 2019 seçimlerinin kaderinin belirlenmesi yönünde atılmış ilk adımlar olarak değerlendirmek gerekirse diğer partilerin belediyelerinin de AK Parti belediyelerinin suçla karışık yıpranmışlıklarına ortak edilmesi gibi bir durumun söz konusu olduğu apaçık, aleni bir şekilde ortada.
İçişleri Bakanı da Belediyelerle ilgili açıklama yaptı ve şöyle dedi;
‘Gereğini yapacağız, müfettiş göndereceğiz.’
Yani belediyelerin temizlik ve kirlilik baremini ölçmek, ona göre karar vermek üzere aynı zamanda yasal sorumluluğu da yerine getiren bir yaptırım durumu oluyor müfettiş göndermek.
Yeni bir durum da değil aslında müfettiş göndermek.
DBP ve CHP’li belediyelerde müfettişler zaten personel gibi görev yapıyordu, CHP’li belediyelerde hala devam ediyorlar.
Belediyelerin periyodik olarak Sayıştay müfettişlerinin denetiminden geçtiğini biliyoruz. Yolsuzluk ve hırsızlık meselesi söz konusu ise müfettişlerin raporu doğrultusunda muhatap belediyenin başkanı İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınabilir, hakkında gerekli yasal işlemler başlatılabilir. Geçmişte bunun örnekleri söz konusudur.
(BDP’li belediyeler bu uygulamanın dışındadır, kayyum marifetiyle zorla el konulma söz konusudur.)
Geriye CHP’li belediyeler, birkaç adette MHP’li belediye kalıyor. MHP’nin bu konuda ne yapacağı konusunda kafa yormuyoruz. Ancak, Cumhurbaşkanının ve İçişleri Bakanının bu manadaki çağrısının Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezine yönelik olduğu çok açık.
Aslında yapılmak istenen şöyle bir durum;
1-CHP’den belediyelerine yönelik böyle bir uygulama söz konusu olmayacağına göre, kamuoyunda ‘Biz kendi içimizi temizliyoruz, onlar korkuyor temizleyemiyor’ algısı yaratacaklar.
2-Diyelim ki CHP Genel Merkezi bazı belediye başkanlarına ‘istifa et’ dedi. O zaman da ‘Bakın bu durum bir tek bizim için geçerli değil, onlar da kirliymiş, öyle olmasa istifa çağrısı yaparlar mıydı’ demenin zeminini hazırlıyorlar.
‘Aynı çağrıyı zamanında DBP’li belediyelere neden yapmadınız ya da başkanları görevden aldınız, anladık, o zaman kendi içinde belediye meclisinin başkan seçmesine neden izin vermediniz de kayyum ataması yaptınız’ diye sormazlar mı? Ayrıca soruldu, hala da soruyoruz!’
Özeti; bir önceki yazımda da belirttiğim gibi yaşadıkları iktidar korkusunu belediyeler üzerinden gerçekleştirecekleri operasyonlarla üzerlerinden atıp, 2019 seçimlerine yeni bir kandırma politikası ile gitmek istiyorlar.
O nedenle; Cumhuriyet Halk Partisi, bütün belediyeleri olmasa da hedeflenenlerin tamamını almak üzere en kısa sürede vizyoner, halkın kabulüne mazhar adaylarını, projelerini bir an önce ortaya çıkarmalı, kamuoyuna kararlılığını göstermelidir.
Yerel seçimler partinin Şubat ayında gerçekleştireceği kurultaydan çok daha önemlidir, çünkü ülkenin sorunudur, ülkenin halklarının sorunudur. Kurultay nihayetinde bu partinin içinde yıllarca görev yapmış insanların tercih edilip edilmemesi ile ilgili bir durumdur. Birileri dinlenecek, birileri çalışmaya alınacak.
Kim, kimler seçilecekse seçilsin, o kurultay delegelerinin vereceği bir karar. Kamuoyunun ve parti tabanının benimseyeceği vizyoner, bilinen, fedakâr, idealist başkan adaylarının bir önce belirlenmesi ülkenin, hepimizin hayrına olacaktır. Kurultay çalışmalarına boğulup belediyeleri unutmamak gerekiyor diye düşünürüm.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.