Savaş, Barış, Seçim, Meclis Başkanı seçimi, IŞİD, Rojava, Kobane, Telabyad, Rakka gibi gündemlerin tartışma yoğunluğu içinde muhtemel hükümet koalisyonu tartışmalarına kilitlenmiş durumdayız.

Bu haftanın konusu doğaldır ki koalisyon hükümeti olacak. Meclis Başkanı seçimi Çarşamba günü büyük bir ihtimalle kesinleşecek. Çok olağanüstü bir durum söz konusu olmazsa Deniz Baykal Meclis Başkanı seçilecek.

Baykal’ın Meclis Başkanlığına seçilmiş olması olası AKP-CHP koalisyonuna işaret eder mi? Siyasetin parametreleri genel anlamda durumun böyle olacağına işaret ediyor.

CHP’nin tabanı oluşacak böyle bir hükümet yapısından son derece rahatsız olmasına rağmen, bu sıkıntıyı üzerinden atabilecek gibi görünüyor. İlk kez gündeme geldiğinde AKP ile ortaklığa yüzde yüz tepki gösteren CHP tabanı ve yönetim kadrosu, Deniz Baykal’ın Meclis Başkanlığının kesin gibi görünmesi, olası bir hükümet ortaklığında partilerinin ön alıcı bir konumda olacağı gibi izlenimler nedeniyle ‘kerhen rıza’ gösterir bir pozisyona geçti.

CHP tabanı Baykal’ın meclis başkanı seçilmesinden sonra bu pozisyonunu daha kalıcı bir hale getirebilir. CHP tabanının ve yönetim kadrosunun ‘Kerhen rıza’ pozisyonunun kalıcı hale dönüşmesinin yegâne karşılığı ciddi bakanlıkların CHP’de toplanması ile ilgili olacaktır. Adalet, İçişleri, Milli eğitim Bakanlıkları gibi.

Devletin bütün kurum ve kuruluşlarını kendisine benzeten, keyfi uygulamalarla yürüten AKP iktidarının bu tarzını kırmak, kurumları dönüştürmek gibi bir misyonu CHP’nin yerine getirip getiremeyeceği tartışılıyor.

Neden tartışılıyor?

Şundan dolayı tartışılıyor; Cumhuriyetin kurucusu bir partinin sorumluluğunun böyle bir hükümet yapısı içinde yer aldığı takdirde nasıl ve ne şekilde olacağını, olması gerektiğini partinin yönetim kadrosu, tabanı, ayni zamanda AKP, diğer partiler, devletin kurum ve kuruluşları biliyor olmalılar. Değiştirici ve dönüştürücü bir rol oynamak zorundalar.

Özellikle CHP tabanının ve CHP dışındaki sosyal demokrat ve sol kesimin böyle bir hükümet ortaklığı karşısındaki ‘Kerhen rızası’hükümet ve devlet kurumları nezdindeki ‘denetleyici’ pozisyonu alması ile tolere edilebilir.

AKP-CHP hükümetinde, CHP bu rolünü oynar, toplumun beklentilerine cevap olacak ilk icraatları hükümet programına koyarak uygulamaya başlarsa ortaya çıkacak yeni atmosferin sinerjisi herkesi rahatlatır.

**

Bu hikâyenin sadece bir bölümü

AKP-MHP

AKP-HDP formülü olabilir mi?

Şimdilik bu formüller üzerinde çok fazla iddialı konuşmak mümkün görünmüyor.

80’er Milletvekili çıkaran iki partide muhalefet yaparak iktidarın yıpranmasını beklemeyi, bu yıpranma payından faydalanmayı düşünüyor.

Yine de siyasette her türlü formülün uygulanabilir olduğunu varsayımlar arasında görmek, kabul etmek lazım. Olmazların en olur hale getirildiği zamanların tanıklarıyız.