Cehalet ve İslâm
İslamiyet cehaleti kabul etmez.
Şeytan; namaz kılan cahilden değil uyku halindeki âlimden daha çok çekinir.
Cahiller; kullanılmaya müsait, kandırır, kandırılabilir ve gaflete dalabilirler.
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem;
"İnsanlar helâk oldu, ancak alimler kurtuldu. Alimler de helâk oldu ancak, ilmiyle amel edenler kurtuldu. İlmiyle amel edenler de helâk oldu, ancak ihlâs sahibi olanlar kurtuldu. İhlâs sahibi olanlar da büyük bir tehlike içindedirler."(1)
İlim sahibi olmak, dinini doğru öğrenmek her müslüman için elzemdir.
İslam, huzur ve esnliğin kaynağıdır.
Kin, nefret ve adavetten çok, muhabbet, af etme ve birlik olmanın dinidir.
Sevmeyi, paylaşmayı, muhabbeti ve fedakarlığı bilmeyen islami bildiği söylenemez.
Bediuzzaman:
"Mü'minlerde nifak ve şikak, kin ve adavete sebebiyet veren tarafgirlik ve inad ve hased; hakikatça ve hikmetçe ve insaniyet-i kübra olan İslâmiyetçe ve hayat-ı şahsiyece ve hayat-ı içtimaiyece ve hayat-ı maneviyece çirkin ve merduddur, muzır ve zulümdür ve hayat-ı beşeriye için zehirdir."(3)
Din; seâdet-i dareyn, yani dünya ve ahiret saadetini sunar.
Müslümanların birinci hedefi Allahın rızasını kazanma ve neticesi cennete girmedir.
Cennet; Ölümden sonra Allahın lütfü ile iman ehlinin ölümsüz bir hayatın sonsuz mutluluk olarak yaşanacağı yerdin adıdır.
Dünyadaki karşılığı ise huzurlu bir ortamda yaşamını sürdürmedir.
İslâmî doğru anlar ve yaşamımıza klavuz edersek dünya hayatımızı da cennete çevire biliriz.
Ebu Hureyre(ra) rivayetle Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem;
"Canım kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız takdirde birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selâmı yayınız!" (2)
Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemin yemin ile başlayan bu hadisle İmansız hiç kimsenin cennete girmeyeceğidir.
Bana göre hadisin can alıcı mesajı ise bir birini sevmenin imanın aslı unsuru olduğu vurgusudur.
Birbirini sevme derken; Dostları, akrabayı, aynı siyasi partiye, tarikata, cemaata mensup olanı... Fıtrı olan bu sevgi ile baraber İman ehli olan herkesi sevmeyi kast edildiğidir.
Bediuzzaman:
"Evet mü'min, kardeşini sever ve sevmeli. Fakat fenalığı için yalnız acır. Tahakkümle değil, belki lütufla ıslahına çalışır. Onun için nass-ı hadîs ile: "Üç günden fazla mü'min mü'mine küsüp kat'-ı mükâleme etmeyecek."(4)
Çıkar çatışması, fikir uyuşmazlığı, mizaç ve huy gibi ayrılık ve tefrika yerine sevgi ile birliği sağlamadır.
Şeytanın en büyük silahi olan kin ve intikamın minimuma indirmektir.
Ebu Hureyre(ra) rivayetle Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem:
"Zandan sakının. Çünkü zan yalanın ta kendisidir.
Birbirinizin konuştuğuna kulak kabarmayın, bir birinizin özel hallerini araştırmayın, bir birinizle üstünlük yarışına girmeyin, bir birinize haset etmeyin, bir birinize kin beslemeyin, bir birinize sırt çevirmenin. Ey Allahın Kulları! kardeş olun!"(Muslim)
Müslümanların cahil bırakılması onları; tarikatlara, cemaatlere ve siyasi partilere mahkum etmiştir.
İslam sevgisi unutulmuş, kardeşlik hukuku zedelenmiş ve Peygaberin emir ve tavsiyeleri yerine; Şeyxin, İmamın, parti liderinin sözünü dinler olmuştur.
Müslümanları sevme yerine sadece yandaşını sever duruma gelmiştir.
Selam ve du ile
1-(Sağânî, Mevzûât, 39; Aclûnû, Keşfü’l-Hafâ, II, 433 Hadis No: 2796 ; 2/280 no: 2795)
2- (Müslim, Îmân 93-94; Tirmizî, Et'ime 45; İbni Mâce, Mukaddime 9)
3-Uhuvvet Risalesi
4-Uhuvvet Risalesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.