VİDEO - ‘Pervin Çakar’la tanışmam müzik yaşamımı renklendirdi’
Özel Haber/ Mümin Ağcakaya
TİGRİS HABER - Van Çaldıran ilçesinden Üniversiteyi okumak için çıkan, ‘En zor zamanlarımı müziğe sarılarak atlattım’ diyen sanatçı İrem Atabay’ın müzik yolculuğu devam diyor. Dünyaca ünlü Kürt opera sanatçı Pervin Çakar’la tanıştıktan sonra müzik yaşamının renklendiğini söyleyen İrem Atabay, bu yolculuğunu bütün detaylarıyla Tigris haber gazetesine anlattı.
Van Çaldıran ilçesinin bir köyünde altı çocuklu bir ailesi olan sanatçı İrem Atabay İlkokulu köyünde, ortaokulu Çaldıranda ve liseyi Van’da bitirdikten sonra öğrenimine sınavda kazandığı, Eskişehir Osman Gazi Ziraat Mühendisliği Bölümünde devam eder.
İlk defa yaşadığı şehrin dışına çıkan İrem, Eskişehir’de okula devam eder. Memleket hasretini gidermek için en büyük destekçisi müzik olur. Bu arada ekonomik sıkıntılarını aşabilmek için sahne almaya başlar. Sosyal medyada dengbej tarzında söylediği Kürtçe parçalarını paylaşır. Bundan dolayı bazı arkadaşları arasına mesafe koysa da, çalışmalarına devam eder. Sosyal medyada paylaştığı parçalarını gören opera sanatçısı Pervin Çakar kendisiyle iletişime geçer. Bu yazışmaları sonunda müziğe devam etmeye karar verir. Yetenek sınavlarına girdiği İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi Konsevatuvar Ses Eğitimi Bölümünü tam burslu olarak kazanır. Konser vermek için geldiği Tarihi Zerzevan Konağında konser veren sanatçı İrem Atabay müzik yolculuğunu ve karşılaştığı zorluklara karşı nasıl mücadele ettiğini Tigris Haber Gazetesine anlattı.
“Eskişehir’e gittiğimde birçok zorlukla karşılaştım. Bir kadın olarak bunların üstesinden gelebilmem için çok fazla mücadele verdim. Mücadelemi müziğe sarılarak verdim. Amatör şekilde müzik yapıyor sahne alıyordum.
Müzik Eğitim Hayatım Pervin Çakar’la Başladı
Ziraat mühendisliğini bitirdikten sonra kıymetli hocam Pervin Çakar la tanıştım. Hayatıma çok büyük etkisi oldu. Müzik eğitim hayatıma onunla başladım diyebilirim. Daha önce böyle bir fikir yoktu, sadece amatör bir şekilde ilerletirim diye düşünüyordum. Ama eğitimin alınması gerektiğini Pervin Hocadan öğrendim. Bu yüzden yetenek sınavlarına girdim. İstanbul Bahçeşehir Üniversitesi Konservetuvar Ses eğitimi Bölümünü tam burslu olarak kazandım.
En büyük dayanağım müzik oldu dediniz. Müzik sizi nasıl ayakta tuttu. Sıkıntılı günlerinizde müzik size nasıl bir güç ve destek verdi?
Bizim yöremizde yaşayan kadınların eğitim sürecinde muhtemelen benzer zorlukları yaşıyorlardır. Benim şöyle bir avantajım oldu. Benim hayatımda hep müzik vardı. Çocukluğumdan beri ailede müzik sürekli dinleniyordu. Babam sürekli dengbej dinliyordu. Oradan kulağıma müzik girdi. Eskişehir gittiğim zaman bunun farkına vardım. Müzik bana can oldu yoldaş oldu. Anne baba oldu diyebilirim. Yaklaşık 4-5 sene amatör olarak müzik yapmaya başladım. Hem okuyor hem de müzik yaparak ekonomik katkı sağlıyordu. Her gün sahne alıyordum. Bu sesimi ve beni yoruyordu ama o kadar seviyor ve o kadar bütünleşmiştim ki bırakamıyordum. O yorgunluk bile bir yerde bana haz veriyordu. Ruhumu dinlendiriyordu. Hayatımı onun üzerine idame ettirdim.
Eskişehir’de ne tür sıkıntılar yaşadınız?
Kürt müziği yapıyorum. Aynı zamanda dengbej de okuyorum. Yaptığım müzikleri sosyal medyada paylaşıyordum. Sadece Kürtçe müzik yaptığım için dışladılar ama ben bundan hiç etkilenmedim. Çünkü bu durum onların kendileriyle olan bir problemiydi. Bunun bilincindeydim. Bu sıkıntılı zamanlarda müzikle ve kitap okuyarak hayata sarıldım.
Sıkıntılı zamanlarında hangi parçaları söylüyordun?
Dengbejlerden Muhammed Şexo, Sait Yusuf, Aram Tigran diyebilirim. Ama önceliğim en sıkıntılı zamanlarımda Aram Tigran oldu diyebilirim. Onun eserlerinde kendimi buluyor ve ruhumu dinlendiriyordum.
Kürtçe müziği yaptıktan sonra sesimi çok beğeniyorlardı. Hem Türkçe hem de Kürtçe etnik müzik yapıyordum. O zamanlar çalışmam gerektiğini düşünüyordum. İş arayışlarım oldu. Sahne almaya başladım. Orada hem Türkçe hem Kürtçe Ermenice eserler okuyabiliyordum. Güzel tepkiler almaya başladım. İnsanların önyargısını kırabildiğimi düşünüyorum. Bu arada kendime güvenim de gelişti. Şarkı söylüyordum ama sesimin güzel olduğunun çok farkında değildim. Şarkı söyleyince kendimi mutlu hissediyordum. Ama bunu bir yerlerde söyledikten sonra kendine daha fazla özgüven geliyor. Daha iyi müzik yapabilirim düşüncesi de gelişmeye başladı.
Müzik hayatını seçmenizde Pervin Çakar’ın ne tür tavsiyeleri oldu?
Okuduğun bir eseri sosyal medyada paylaştıktan sonra Pervin Çakar hocam sosyal medyadan bana; ‘Sesiniz dengbejliğe çok yatkın, çok güzel okuyorsun, bu şekilde okumaya devam edebilirsin, üstünde çalış’ gibi bir yorumlar yaptı. Bu değerlendirmeleri benim çok hoşuma gitti. Daha önce dengbejlikte ilerleme düşüncem yoktu. Kulağımda çocukluğumdan kalan bir şeydi. Bu konuda düşünmeye ve üzerinde çalışmaya, yeni eserler araştırmaya başladım. Pervin Hoca’nın da desteği sürekli üzerimdeydi. Motivasyonumu yükseltiyordu. Sürekli yeni eserle gönderiyordu.
Akademik eğitimin nasıl gidiyor?
Konsevatuvarda Türk Halk Müziği Ses eğitimi alıyorum. Derslere giren hocalarla dengbejlik çalışmalarım da oluyor. Hocalarım bu konuda çok yardımcı oluyorlar. Bunun alt yapısını doldurmak istiyorum. ‘Müziği daha iyi, daha geleneksel müzik yapabilirim’ diye düşünüyorum. Çünkü müziğin o kadar güçlü felsefi yapısı var ki, müziği anlamadan, müziğin türlerini bilmeden, hangi dil olursa olsun onu kendin duyup, ruhunda hissetmeden, dinleyicilerine hissettiremezsin. Açıkçası ilk hedefim bunun alt yapısını doldurmak, okuyarak da öğrenmek. Hedefim öğrendiklerimi dinleyicilere en iyi şekilde ifade edebilmek.
Müzik söyleyince huzurlu oluyorum. Bir yanı mutluluk huzur, bir yanı ise hüzün veriyor. O hüzün de seni pişiren bir hüzün oluyor. Depresyona sokan, strese sokan bir hüzün değil.
Ne tür tepkiler alıyorsun?
Güzel tepkiler alıyorum. Kürt müziği yapıyorum. Başka kesimlerden de arkadaşlarım var. Onlardan da iyi tepkiler geliyor. Müziği okumamın yanında duruşumdan dolayı da güzel yorumlar alıyorum. Yani oturaklı, müzik tarzınla bütünleşen bir duruşun var gibi.
Müzikte şöyle bir şey var sen hissettiğini karşındakine de hissettirmezsen yaptığın müziğin etkisi olmaz. O duyguyu yaratamazsın. Sözlerin havada kalır. Önemli olan dinleyenlerin gönüllerine, hissiyatlarına dokunabilmektir. Sanatçı ne kadar hissederse dinleyenler de o kadar hisseder. Duygu akar, yankısını bulur.
Gençlere tavsiyeleriniz?
Benim akranlarım şimdi yaptığım müzik tarzına yakın müzik dinlemiyorlar. Daha önceden söylediğim zaman arkadaşlarımdan müzik tarzıyla ilgili tepkiler alıyordum. Ama ben hissettiğim neyse ruhuma dokunan neyse o şekilde müziğe devam ettim. Şu an yaptığım müzik dengbejlik tarzında. Dengbejlik her kesime hitap etmiyor. Ama etmelidir. Farklı tarzlara yöneliyorlar. Bu da olmalı ama kendi kültürlerine bu kadar da yabancı olmamalıdırlar.
Bunu gençlere aşılayabildiğimi, gençlerin de bunu dinleyip seveceklerini düşünüyorum. Çünkü bu kültürün yok olmaması gerekiyor. Bu kültürün yok olmaması da gençlerin elinde.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.