VİDEO - Elçi davasında avukatların talepleri reddedildi
Salih Yeşil-Mahsum Kara
TİGRİS HABER - Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi'nin ölümüne ilişkin 3'ü polis bir örgüt mensubunun yargılandığı davanın duruşmasına Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam edildi. Elçi'nin 28 Kasım 2015’te Dört Ayaklı Minare önünde açıklama yaptığı sırada öldürülmesine ilişkin polis memurları F. T., S. T. ve M. S. "taksirle ölüme sebebiyet vermekten", hakkına yakalama kararı buluna firari örgüt mensubu Uğur Yakışır'ın "olası kastla adam öldürmekten" yargılandığı davayı, İstanbul, Ankara, Adana, Tekirdağ, Şırnak, Batman, Muş, Ağrı, Van, Tunceli Urfa, Siirt, Bitlis, Adıyaman, Hakkari başkan ve yöneticileri takip etti. Elçi'nin eşi ve CHP Milletvekili Türkan Elçi, Sezgin Tanrıkulu, Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Milletvekili Halide Türkoğlu'nun izlediği duruşmada, bir kamerası Elçi'nin vurulduğu sokağı gördüğü için dosya kapsamına alınmasıyla gündeme gelen Mardin Kapı Kebapevi sahibi Cihan Elhakan dinlendi. Elhakan, sokağı gördüğü ve görüntüleri açılmadığı tespit edilen Mardin Kapı Kebapevi'nin kameralarının dışarıyı görmediğini, mekanın içini gördüğünü savundu.
İş yeri sahibi intihar ettiği ortaya çıktı
Olay sırasında kendi cep telefona ait görüntülerin dosya kapsamına girdiği ağabeyi İhsan Elhakan'ın intihar ettiğini söyleyen Cihan Elhakan, ağabeyinin bu görüntülerinden haberinin olmadığını söyledi. Avukat Tuğçe Duygu Köksal, İhsan Elhakan'ın Mart 2016'da intihar ettiğini, o dönemde keşif yapıldığını belirterek, Elhakan'ın ölümünün şüpheli olduğunu söyleyerek, Elhakan'ın ölümüne ilişkin soruşturma dosyası ile otopsi raporunun dosyaya gönderilmesine karar verilmesini istedi.
İstihbaratçıların dinlenilmesi istendi
Mülkiye müfettişlerinin olaya ilişkin düzenlediği raporlarda, örgüt mensupları Mahsun Gürkan ve Uğur Yakışır'ı takip eden istihbaratçıların dinlenmesini isteyen Köksal, keşif talebini yineledi. Kendilerinin dinlenmesini istediği tanıkların dinlenmediği, olayla alakası olmayan tanıkların dinlendiğini ifade eden Köksal, olay yerinde sorumlu polis amirlerinin de dinlenmesine, keşif yapılmasını istedi.
'Fail delilleri karartır'
Mardin Kapı Kebapevi'nde içeriyi görüntüleyen 3 kameranın çalışır olması, dışarıyı görenin kapatılmış olması ve polis kamerasındaki 12 saniyelik görüntülünün kayıp olmasını tesadüf olmadığını söyleyen Türkiye Barolar Birliği Yöneticisi Avukat Deniz Özbilgin, savcıılığın delillerin toplanmasını ve güvenliğini sağlayamadığını savunarak, "Delillerin karartılmasının üzerine gideceğiz. Delilleri kim karartır, delili fail karartır." dedi.
'Mahkeme dosyaya yansımayan bilgilere mi sahip?'
Avukat Mahsun Batı ise istihbarat elemanlarınca örgüt mensupları Mahsun Gürkan ve Uğur Yakışır'ın bir yıl boyunca takip edildiğini, telefon görüşmelerini dinlediğini ama bunların dosyaya girmediğini ifade ederek, bu yöndeki taleplerinin ise mahkeme tarafından reddedildiğini belirtti. Batı, "Yoksa mahkeme dosyaya yansımayan bilgilere mi sahip? Bu istihbaratçılar hakkında suç duyurusunda bulunduk. Savcılık mahkemeden dosyayı istedi, ancak dosya gitmedi. Bu konuda ilerleme yok." ifadelerini kullandı.
'Davutoğlu bildiklerini kamuoyuna açıklasın'
Olaya temas herkesin cinayetle ilgisinin bulunduğunu vurgulayan Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Erenolaya ilişkin tüm tanıkların dinlenmesini isteyen Eren, Elçi cinayeti sırasında başbakan olan Ahmet Davutoğlu'nun dinlenmesi kararından mahkemenin vazgeçtiğini hatırlatarak, Davutoğlu'na bildiklerini kamuoyuna açıklama çağrısı yaptı. Eren, Elçi dosyasının alelade bir dosya olmadığını, mahkemenin de bu dosyanın ağırlığının farkında olduğunun altını çizerek, "Bu dosyanın Dört Ayaklı Minare'ye hapsedilmesine izin vermeyeceğiz" dedi.
Olay sırasındaki istihbaratçıların dinlenmesini diğer avukatlar gibi isteyen Eren, sanıkların SEGBİS üzerinden değil de duruşmada hazır bulundurulması yönünde karar alınmasını istedi.
'Deliller karartıldı'
Avukat Mehmet Emin Aktar da olay yeri keşfine gidilirken bir çatışma görüntüsü yaratılarak, delillerin karartıldığını ifade ederek, "Olay yerine gidişimiz engellendi. 12 saniyelik görüntü kaybı orada yaşandı. Deniliyor, 12 saniyede görüntün çekilmemiş, buna inanmamızı beklemeyin" ifadesini kullandı.
'Neden keşif yapmaktan kaçınıyorsunuz?'
Olay yerinde silah kullanan her polisin şüpheli olarak ifadesinin alınmasını isteyen Aktar, Yakışır ve Gürkan'ın dinlenmesine ilişkin iletişim tespit tutanakların neden dosyaya alınmadığını sorarak, "Belki de sizin istediğiniz, 'Tahir Elçi'yi vuralım' ifadeleri var. Neden almıyorsunuz? Neden tanıkları dinlemek ve keşif yapmaktan kaçınıyorsunuz. Bu keşfi gecikmeksizin yapın" şeklinde konuştu.
Taleplerin reddini istedi
İddia makamı ise Mardin Kapı Kebapevi'ndeki kameranın görüntülerinin açılması gönderildiği TÜBİTAK'ın cevabının beklenmesine, İhsan Elhakan'ın ölümüne ilişkin soruşturma dosyanın talep edilmesinin, dosyayla ilgisi olmadığı gerekçesiyle reddine, mülkiye müfettişleri, istihbaratçılar ve olay yerindeki polis amirlerinin dinlenmesinin reddine karar verilmesini istedi.
Talepler reddedildi
Dinlenenin tanık Cihan Elhakan ifadelerinin kamera görüntüleri için TÜBİTAK'A gönderilmesine, TÜBİTAK'tan hazırlanmasının istenildiği raporun akıbetinin sorulmasına, sanıklar hakkındaki adli tedbir kontrolünün devamına, keşif talebi ve olay yerindeki polis amirlerinin TÜBİTAK'tan gelecek rapor üzerine yeniden değerlendirilmesine, istihbaratçıların dinlenmesinin reddine karar verdi. İhsan Elhakan'ın ölümüne ilişkin soruşturma dosyası ve otopsi raporunun istenmesini reddeden mahkeme, duruşmayı 29 Mayıs'a erteledi.
Adliye önünde açıklama yaptılar
Diyarbakır 10'uncu Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmanın ardından baro başkanları ve avukatlar, adliye binasının önünde açıklama yaptı. Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren, " Bu dava bütün yönleriyle açığa çıkana kadar, arkasındaki bütün karanlık odaklar duruşma salonlarında sanık kürsüsüne oturana kadar bizler bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.
3 yıllık süreci geride bıraktık
Duruşma sürecine ilişkin bilgi aktaran dava avukatlarından Tuğçe Duygu Köksal, "Tahir Elçi davası 29 Kasım tarihine ertelendi. Tam tamına 3 yıllık bir süreci geride bırakacağız. İlk celseden bu yana yapmış olduğumuz taleplerimiz vardı. Soruşturma ve davayla ilgili çok büyük ihmaller bulunmaktaydı. Mahkemeden ihlallerini tamamlanması, olay yerinin yeniden canlanması ve keşif incelemesi ile alakalı 3 yıldır bir talepte bulunuyoruz. Bu taleplerimiz daha sonra değerlendirmek üzere reddedildi" diye konuştu.
Bütün taleplerimiz reddedildi
Ardından söz alan Elçi ailesinin avukatı Murat Timur, "Bugünde duruşmada ki bütün taleplerimiz reddedildi. Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı olarak, yılardır bu dosyanın üç sanıkla devam etmeyeceği defalarca ifade ettik. Dosyayı takip eden meslektaşlarımız ile birlikte, dosyanın arka planını oluşturan Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şubesine bağlı polis memurlarının ve Diyarbakır Terörle Mücadele Şubesine bağlı polis memurlarıyla ilgili bir kısım suç duyurusu yapmıştık. Bütün bu suç duyuruları 20 aydır Diyarbakır Cumhuriyet savcılığına hiç bir işlem yapılmadan bekletilmektedir. Buradan Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının çağrıda bulunuyoruz; bu dosyada hakikatin açığa çıkması için mücadelemiz devam edecektir. Yaptığımız taleplerimiz reddedilmesinden anladığımız mahkeme, hakikatin ortaya çıkması için üzerine düşen çabayı göstermiyor" diye kaydetti.
Türkiye'de yargıya güven azaldı
Davayı takip eden baro başkanları, siyasi parti ve avukatlar teşekkür eden Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, şunları dile getirdi; "Bugün Tahir Elçi davasının 7'nci duruşmasıydı. Duruşma salonunda oturacak tek bir boş koltuk bile kalmadı. Duruşma salonlarının bu kadar dolmasının nedeni Türkiye'de maalesef yargıya güvenini azaldığını işaret ediyor. Biz her yerde şunu söyledik; eğer Türkiye’de durumlar büyük salonlarda yüzlerce hatta binlerce avukatlar tarafından takip edilecek dosyalar varsa bu yargıya güvensizliğin işaretidir. Maalesef 7 durumdadır her celsede bizler, hakikatlerin açığa çıkması için zorunlu olan delillerin dosya getirilmesi konusunda ki taleplerimizin ret edilmesiyle karşı karşıyayız. Duruşma sonrası alınan kararlarda adeta boş bir salona savunma yapmışız gibi bir pozisyona düşüyoruz. Bir kez daha çağrımız yeniliyoruz; bu dava salt yargısal bir mahkemenin çözebileceği bir dava olmadığının da farkındayız. Bu davanın açığa çıkması için söz sahibi olanların bu davaya sahip çıkması lazım. Hukukun gereğini yerine getirmesi için bir irade orya koymaları lazım. Maalesef biz bunu göremiyoruz. Cinayet yaşandığı andan itibaren bu ülkeyi yönetenler bu cinayetin aydınlatılması konusunda ne gerekiyorsa yapacaklarını söylediler. Ama gerek soruşturma gerekse yargılama aşamasında biz bu iradenin yansıtmadığını gördük. Bu dava bütün yönleriyle açığa çıkana kadar, arkasındaki bütün karanlık odalar duruşma salonlarında sanık kürsüsüne oturana kadar bizler bu mücadeleyi sürdürmeye devam edeceğiz."
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.