VİDEO - Ulu Cami önü hiç bu kadar kalabalık olmadı
Haber ve Fotoğraflar: Ramazan Yavuz-Özel
TİGRİS HABER - Ancak cenaze namazı erkenden kılınmıştı. Ramazan Hoca’nın cenaze namazı, nerede gömüleceği, taziye yeri gibi sorular ha bire sorulunca caminin girişine “Ramazan Hoca’nın cenaze namazı kılındı. Defin yeri Çifte Havuzlar Mezarlığı, Taziye Yeri Hz. Hamza Camii” yazısı asıldı. Camiye gelen ancak erken kılındığı için namaza yetişemeyen vatandaşlar duvardaki bilgi yazısının fotoğraflarını çekti.
Diyarbakırlı Ramazan Pişkin, ilginç biriydi. İnsanlar onu tarihi Sur ilçesinin tarihi Ulu Camii önünde tanıdı. 3-5 kişiyi bir arada görse yanlarına gidip dini konuda vaazlar veriyordu. Bende onu vaaz verirken yıllar önce tanıdım. Fotoğraf ve videolarını çektim, onu dinledim. Sıradan dini bilgilerin dışında farklı şeyler söylüyordu. Şeriattan, sosyalizme, komünizme ve hemen her siyasi ideoloji hakkında bilgi sahibiydi. Sorulan her soruya cevap verecek kadarda bilgiliydi. Sanırım bu nedenden dolayı ona “Filozof Ramazan” lakabı verildi.
"Ben kimseyi oraya, buraya, cemaate, partiye çağırmıyorum"
Ulucaminin kapısı önünde etrafında toplanan insanlara Allah, Peygamber ve Kur’andan bahsediyor, bir o tarafa, bir bu tarafa gidip gelerek “Allah’ın şeriatına karşı gelenlere prim vermeyin. Dünya’da şeriat yok demeyin. Gerçek Şeriat olmayabilir, bunu bahane etmeyin. Şeriatı tek başınıza da yaşayabilirsiniz. Kuran dışında bir anayasa kabul etmeyeceğiz. Peygamberimiz diyor ‘kıyamet günü kişi sevdiğiyle beraberdir’. Bu nedenle kimi seviyorsanız sevin. Kıyamette onunla birlikte olacaksınız. Gerçek mümin Allah’ın şeriatını kabul edip yaşayandır ve bu müminler kardeştir. Ne Türklere, ne Kürtlere, ne Araplara ve nede Acemlere uyun. Sadece Allah’ın kitabına uyun. Niyet Allah için olacak başkası görsün diye değil. Ben kimseyi cemaate partiye, oraya buraya çağırmıyorum. “ diyordu.
Farklı siyasi görüşlüler de onu olduğu gibi kabullenmişti
Ramazan Pişkin’in sesini duyan onun olduğu tarafa doğru geliyor ve dakikalarca onu dinliyordu. Açıkçası konuşmalarıyla insanların kendisini dinlemesini de sağlıyordu. O kadar çok konuşuyordu, boğazı kuruduğu için elinden su şişesini eksik etmiyor ve sık sık içiyordu. Sadece dini konuları değil, Ulu cami hatta Diyarbakır tarihini de çok iyi biliyordu. Farklı siyası akımlardan olanlar zaman zaman onunla tartışıyordu da. Ancak o hiç sinirlenmeden cevaplarını veriyordu. Farklı siyasi fikirdekiler, Ramazan Pişkin, kendi görüşlerinde olmasa dahi açıkçası ona öyle çok aşırı tepki göstermiyorlardı. Hatta “o da herkes gibi kendi görüşünü söylüyor ve bu onun hakkı. Hakaret, küfür olmadığı sürece herkes fikrini söyleyebilir” mantığıyla yaklaşıyorlardı. Yani Ramazan Pişkin’i kabullenmişlerdi.
Kızmadan uyarıyordu
Sadece Ulucami’nin kapısı önünde vaaz vermiyordu. Gün boyu Ulu caminin avlusunu sık sık turluyor, ulu camiyi görmeye gelenler camideki eserler hakkında bilgiler veriyor, ancak kıyafetleri uygun olmayan yani mini etekli ve başı açık bayanları da uygun bir dille uyarıyordu. Benim görüp bildiğim kadarıyla, kendi halinde Allah, Kuran ve Peygamber yolunda yaşamını idame etmeye ve bildiklerini de vatandaşa aktarmayı kendine görev edinen biriydi.
Tahammülsüzler onu polise şikâyet ediyordu
Ona tahammül edemeyen birileri zaman zaman onu polise şikâyet ediyordu. Bir keresinde Ulu Caminin önünde otururken sivil polislerin onu camiden çıkarıp Çarşı Karakoluna götürdüğüne şahit oldum.Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesini görmeye gelenler vaazlarını çekip sosyal medya platformlarında paylaşınca Ramazan Pişkin, her geçen gün Türkiye’nin dört bir tarafında tanınmaya başlandı. Türkiye’nin bir çok il ve ilçesinde yüzlerce kişi Diyarbakır’a geliyor ve onunla röportajlar yapıp sosyal medya hesaplarında paylaşıyordu. On binlerce kişi bu röportajları dinliyordu. Onunla röportak yapmaya gelenler Diyarbakır’ı da tanıtmayı ihmal etmiyordu.
Akıl hastanesine yatırıldı, "Deli mi, veli mi?" tartışması başladı
2020 yılında bir kişinin şikâyeti üzerine mahkeme kararıyla Elazığ Fethi Sekin Şehir Hastanesi Psikiyatri Bölümüne yatırılınca ünü daha da yayıldı. Sosyal medyada Ramazan Pişkin’in hastaneden çıkarılması için Türkiye’nin dört bir yanında kampanyalar başlatıldı. Kamuoyunun yoğun tepkisi üzerine Ramazan Pişkin daha sonra hastaneden taburcu edildi ve tekrar Diyarbakır’ geldi. Kimisi ona “deli” kimisi ise “veli” dedi. Ama kimseye zararı olmayan, Ulu camii önünde küçük bir masanın üzerine serdiği 3-5 tespihi satarak geçinmeye çalışan Ramazan Pişkin’in masumluğu, dürüstlüğüonunla aynı fikirde ve dünya görüşünde olmayan insanlar arasında da ona olan sayı ve sevgiyi arttırdı.
Aylardır yoktu, aniden İstanbul'a gitmişti
Ramazan Pişkin, aylardır Ulu Caminin önünde görülmüyordu. Aniden çekip gitmişti. Açıkçası insanlarda aniden niye gittiğini merak ediyordu. Kimisi ekonomik sebeplerden, kimisi ise Diyarbakır’da olduğu gibi İslamiyet’i anlatmak için İstanbul’a gittiğini söylüyordu. İstanbul Fatih’te “Diyarbakırlı Ramazan Hoca’nın yeri” diye bir çay ocağı açmış ve oraya gelenlere de tıpkı Diyarbakır’da olduğu gibi vaazlar veriyordu. Fatih gibi bir yerde Diyarbakır’dan gelen birinin küçücük çay ocağında vaazlar vererek milletin sempatisini toplaması sanırım birilerini de rahatsız etmişti. Ramazan hoca, sosyal medya hesabında yayınladığı videosunda, çay ocağına gelen birilerinin sorun çıkardığını ve tehditler aldığını dile getiriyordu.
Pişkin, “Bazı tarikatların, benim üzerimde yoğun bir kampanyası var. Ben tüm tarikatlar sapıktır dememişim. Bazı tarikatlar ve cemaatler maalesef rant kapılarına dönüşmüş. Mutlak manada hepsi değil, genel anlamda sıkıntılıdırlar. Ben hepsi sapıktır demiyorum.Tek tük bazı iyi hoca ve Şeyhlerimiz var. Ama genel olarak tarikatlar, bidat ve hurafelerle doludur. Tarikatlar ve cemaatler bir yorumdur. Kur’anın bir parçası değildir. Sizi bağlar. Kimseye hakaret etmediğim gibi kimseden de bir korkumda yoktur. Ben hep söylediğim gibi bu yola yüce Allah ile geldim. Yüce Allah ile bitiririm.Hiç kimseden korkum yok.Maalesef benim dükkanıma da kendini bilmez bazı insanlar geliyor. Geliyorlar burada ortalığı karıştırıyorlar” diyordu.
Bu konuşmalarından sonra Ramazan Pişkin önceki gün çalıştırdığı çay ocağında kalbinden bıçaklanarak öldürüldü. Katil zanlısı E.B. ise daha sonra polis tarafından yakalandı. E.B’nin polisteki sorgusu sürüyor.
Ulu Cami'nin önü kalabalıklaştı ancak cenaze götürülmüştü
Filozof Ramazan’ın öldürülmesi sadece Diyarbakır’da değil Türkiye’nin dört bir yanındaki sevenlerini adeta yasa boğdu. Cenazesinin dün Ulu camiine getirileceği ve öğle namazından sonra Çifte Havuzlar mezarlığında defnedileceği bilgisini alan yüzlerce kişi öğlene doğru Ulu Camii önünde birikmeye başladı. Ancak Cenaze çoktan Çifte Havuzlar Mezarlığı’na götürülmüştü. Yani cenaze öğle namazından önce götürülmüştü. Sadece Diyarbakır kent merkezinden değil, yakın çevre iller, ilçeler ve köylerden de cenazeye katılmak için insanlar Ulu camiinin önünde toplanmıştı. Ulu caminin önüne gittiğimde saat 14.30 civarıydı. Gazeteci bir iki arkadaş halen orada meydandaki kürsülerde oturmuş çay içiyordu. Alanda sivil polisler de önlem amaçlı vardı. Hemen her gün gittiğim ulu caminin önünü ilk kez bu kadar kalabalık gördüm. Camiye gelen ancak Ramazan Hoca’nın namazına yetişemeyenler meydandaki kürsüleri doldurmuştu.
Soran çok olunca cami girişine bilgi yazısı asılmış
Arkadaşlarla sohbet ettikten sonra cami avlusuna gittim. Orası da bayağı kalabalıktı. Herkes “Ramazan hoca’nın cenazesi çifte havuzlarda defnedilmiş. Çifte havuzlar nerede?” diyordu. Bazısı ise “cenazenin nereye gömüleceğiyle ilgili karışıklık çıkmış. Öğlen namazı beklenmeden cenaze namazı kılınıp apar topar götürülmüş. Millet adeta cenazenin peşinden koşar adımlarla gitmiş. Yoksa ulu cami önünde binlerce kişi toplanırdı.” deniyordu.
Ulu camide bir tur atayım dedim. Caminin ana giriş kapısının sol tarafında bir beyaz kağıt asılıydı ve herkes durup kağıttaki yazıyı okuyordu. Yazıda “Ramazan Hoca’nın cenaze namazı kılındı. Defin yeri Çifte Havuzlar Mezarlığı, Taziye Yeri Hz. Hamza Camii” cümleleri yer alıyordu. Ramazan Hoca’nın cenazesi, defin yeri ve taziye yeriyle ilgili sık sık sorular gelince caminin kapısına böylesi bir yazı asma zorunluluğu doğmuş. Cenaze namazına katılamayanlar isminin geçtiği yazının video ve fotoğraflarını çekiyordu. Sanırım kimisi sosyal medya da paylaşmak, kimisi ise defnedildiği mezarlığı ve taziye yerini kayıt altına almak için bunu yapıyordu.
Kırgızistan'dan da çelenk gönderilmiş
Sonra Ulu cami avlusuna girdim. İki tane büyük çelenk vardı. Çelenklerden biri Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’ten Ali İflazoğlu, diğeri ise Sabahattin Aydın’a aitti. Dünkü Sur içindeki izlenimlerimden, tıpkı bir zamanlar Ulu cami ve çevresini kendisine mesken tutan, elindeki uzun asasıyla gezen herkesin “Deli” bildiği ancak ölümünden sonra ise “Veli” olduğu dilden dile anlatılan Alişan’ın cenazesine katılandan belki daha fazla kişi Filozof Ramazan’ın cenazesine katılacaktı. Cenazesi sosyal medyada yazıldığı gibi öğle namazından sonra kaldırılsaydı eğer. Ve son olarak Ramazan Pişkin’in neden öldürüldüğüyle ilgili komplo teorileri de net bilgiler elde edilene kadar artarak devam edecek gibi. Bıçaklanarak öldürüldükten sonra sosyal medya hesaplarından binlerce kişi tarafından fotoğrafı paylaşılan Ramazan Pişkin’e bizde Allah’tan rahmet dileyip yazıyı sonlandıralım.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.