VİDEO - ‘Resim, hayallerimin aşkı oldu’
Mümin Ağcakaya
TİGRİS HABER - Elindeki çomakla 3 yaşında toprağı çizerek resme başlayan sanatçı Neriman Şairoğlu, yurt içinde ve dışında onlarca kişisel ve karma sergiye katıldı. On atölye arkadaşıyla birlikte Sur İçkalede bulunan Saint George Kilisesinde resim sergisi açtı. Kurduğu sanat atölyesinde özgürce herkesin düşüncelerini dile getirdiğini, birbirlerinin ruhlarına dokunduklarını, ruhsal bir arınmanın yaşandığını ve bunun ürün veren bir arkadaşlık olduğunu söyleyen resim sanatçısı Neriman Şairoğlu, resim sanatını ve ona dair hayallerini Tigris Haber'e anlattı.
Marmara Üniversitesi Resim Eğitim Yüksek Lisans mezunu olan ressam Neriman Şairoğlu, 1997 yılında İstanbul’da ilk resim atölyesini açtıktan sonra atölye arkadaşlarıyla öğretmen öğrenci ilişkilerinin ötesinde bir sanat arkadaşlığı ilişkisi kurdu.
Onlarca yurt dışı ve yurt içinde kişisel ve karma sergilerde yer alan sanatçı Şairoğlu; atölyede kurulan sanat arkadaşlığının akraba ilişkilerinin ötesine olduğunu söylemektedir. Resim atölyesinde kurdukları bu sanatsal arkadaşlık ilişkilerinde herkesin duygu ve düşüncelerini özgürce dile getirdiğini, birbirlerinin ruhlarına dokunduklarını, ruhsal bir arınmanın da yaşandığını, bunun ürün veren bir arkadaşlık olduğunun altını çizen Şairoğlu sanat hayatına nasıl başladığını şöyle anlatıyor;
Çizginin büyüsünü içimde hissediyorum
“Resme üç yaşında çomakla toprak üzerine çizerek başladım. Çizgi büyüsünü gün geçtikçe içimde hissettim. Okuduğum okullarda en iyi resim yapandım. Resmin benim hayatımda önemli bir rol oynayacağını biliyordum. Kendimi en iyi ifade edeceğim bir sanat dalı olarak karşıma çıkacağını, onun peşinden gideceğimi tahmin ediyordum.
İlkokulda en hayran olduğum insan Leonardo Da Vinci idi. Onunla aynı gün 15 Nisan’da doğmuşum.
‘Resmin büyüsünü hayal ederek büyüdüm’
“İlkokul hocam çok iyi bir ressam ve sanatçıydı. Her gün öğlen tatillerinde birimizin portresini yapardı. Ben de onun omzunun üzerinden heyecanla öğlen olmasını beklerdim. Sonra aile toplantılarında ben de hocam gibi herkesin portresini yapmaya başladım.
Bursa Kız Öğretmen Okulu zamanının en iyi okulu. Bütün hocalar Avrupa’dan gelmiş. En son tedrisat uygulanıyor. Haftada on saat Almanca ders alıyoruz. İstanbul’dan hocalar geliyor, hafta sonu gidiyorlar. İngiltere’den insanlar geliyor. Pilot bir okuldu. Orayı kazandım oraya gittim. 14 yaşından itibaren bir eğitimci eğitimi aldım. Atatürk Üniversitesi Resim Bölümüne girdim. Burası da çok iyi bir okuldu. Hem tekstil, heykel, iş tasarımı, resim, grafik, fotoğraf eğitimi aldım.
Bursa Kız Öğretmen Okulundan sonra çeşitli ailevi nedenlerden dolayı tahsil hayatımı sonlandırmak zorunda kaldım. Ama daha sonra 38 yaşında kitap açmadan hiçbir kursa girmeden üniversiteye girdim. Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Resim Bölümünü birincilikle bitirdim. Dekanlık başarı ödülü alarak mezun oldum.
Yüksek lisansımı bitirdikten sonra 97 yılında kendi atölyemi açtım. 97 yılından beri yüzlerce atölye arkadaşımla resmi paylaştık. Güzele baktık. Güzeli hissettik. Güzeli sunduk.”
Önemli olan sanatsal öğeleri keşfedebilmek
Önemli olan sanatı hissedebilmek, dengeyi bulabilmek ve sanatsal öğeleri keşfederek, o öğelerde kendini ifade edebilmek, Kendinizi ifade ederken de kullandığınız materyaller, komposizyonlar iç dünyanıza göre de değişebilir.
Önemli olan arkadaşlarımla çalışırken ruhlara dokunabilmek ruhunu katabilmektir. Ruha dokunabiliyorsan iyi iş çıkıyor. Ruha dokunamazsanız iyi iş çıkmaz.
Resim benim için hayallerimin görüntüsü. Hayallerimin aşkı. Benim atölye arkadaşlarım da benim hayal yoldaşlarım.”
Atölye arkadaşlığı nasıl oluyor?
Akrabadan ileri bir şey oluyor. Akrabanız sizin ruhunuza dokunmaz. Ruha dokunduğunuz zaman aynı yere bakarsınız. Ruhunuzu aynı güzellikte doldurursunuz. Ruhumuz birbirine dokunur. Bu dokunma birçok arkadaşlıktan ileridir. Bu ürün veren bir arkadaşlıktır.
Resmin sanatın ruhsal arınmasının da yapıldığı bir yer. Ruhsal arınma yapılıyor atölye arkadaşlığında. Ürün veren arkadaşlıktır.
Arkadaşlarımız atölyeye geldiğinde özgürce her şey konuşulur. Zaten özgürlük olmadan sanat olmaz. Oradaki özgürlük olayı sanatın daha rahat ortaya çıkmasını sağlıyor. Sanat arkadaşlığı aynı zamanda duygu düşünce paylaşımını da içeriyor. Sanatsal yaratım ancak özgür ortamda oluyor.
‘Aşkın büyüsüyle resim yapıyoruz’
Yeteneğin işlenmesi aşkla olunca atölye arkadaşlarım da bu aşkın büyüsüyle resim yapıyorlar. Ruhlara sanat aşkıyla dokunduğumuz zaman, ruhları da işleri de güzelleştiriyor. Kendileri de güzelleşiyor. Bunun bir başka adı da sanatın arındırma gücüdür. Sanat bütün kötülüklerden, kötü düşüncelerden, mutsuzluklardan arındırır.
Resmi sevdirdik, aşkla sevdirdik. Bu aşk öyle bir şey ki bulaşıcı bir aşktır.
Sanat eğitimi toplumun kendini ifade etmesi, güzeli yakalaması, güzele yönelmesini sağlayan çok önemli bir eğitim dalıdır. Sanat eğitimi, toplumun sanatı beslemesi açısından da önemlidir. Sanat eğitimi almayan bir toplumda sanatçı asla tercih sebebi olamaz.
Sanata önem vermek, sanatçıya değer vermek bir toplumu nereye taşır?
Sanat aynı zamanda bir duvarın harcı gibidir. Bir toplumu bütünleştiren ve ileri götüren bir etmendir. Bir toplum ancak kültür üzerinde yükselir. Duvar nasıl taş taş üstüne yükseliyorsa bir toplum da kültür üzerinde yükselir. Kültürün en önemli özelliği de sanattır. İster sözlü ister yazılı olsun, görsel olsun hepsi aynı işlevi görür.
Renklerin bütünlüğü heyecanlandırmaktadır
Resimde konularınızı nelerden seçiyorsunuz?
Ben kolaj çalışıyorum. Beni heyecanlandıran renklerin bütünlüğüdür. Sürprizler. Sürprizlerin hikâyeleri, sürprizlerin birbirleriyle ilişkileri bunları değerlendirmek istiyorum. Kolaj yaparken de bu teknik bana çok uygun.
Resme başlarken nasıl bir sürprizle karşılaşacağınızı önceden kestirebiliyor musunuz?
Hayır. Ben çalışırken bana gelen verileri değerlendirip onları bir sanat haline getirmeye çalışıyorum. Resme başladığımda sonunun nasıl olacağını ben de bilmiyorum.
Renkler, boyalar fırçalar beni alıp götürüyor. Önemli olan o geçişlerde dur veya ilerle diyebilmek. Onun heyecanına kapıldıktan sonra sizi sürükleyip götürüyor. Hala resme amatör gözüyle bakıyorum. Hala öğrenciyim. Her resimden hala öğreniyorum. Hala heyecanlanıyorum.
Ulusal ve uluslar arası birçok sergiye katıldınız ne tür tepkiler aldınız?
Olumlu yaklaşılıyor ama herkesin benim resmimi sevmesini bekleyemem. Beni heyecanlandıran işler herkesi heyecanlandırmayabilir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.