VİDEO - Renkler özgürlüktür
Mümin Ağcakaya
TİGRİS HABER - Ana okul döneminde resim yapmaya başlayan ikiz kardeşler şimdi 6. Sınıfa devam ediyorlar. Roza ve Dila Berke tek yumurta ikizi. İkiz kardeşler için resim yapmak zamanla bir tutkuya dönüştü. Bazen aynı şeyleri duyumsayan, benzer resimler çizen kız kardeşler için resim yapmak, zamanla özgürlük ve kendini ifade etme ritüeli olarak kendini hissettirmeye başladı.
Tek yumurta ikizi kardeşler Roza ve Berfe, daha 4-5 yaşlarındayken resme merak sardılar. İlk resimleri aile büyükleri tarafından beğenilince, resmi daha fazla yapmaya ve sevmeye başladılar.
İlkokuldayken onlardaki bu yeteneğin gelişmesi için anneleri bir resim kursuna göndermek istiyor. Ancak gittikleri resim kursunda önce onlardan resim çizmelerini istiyorlar. Çizdikleri resimden sonra kurs yetkilileri, aynı yaş grubuna göre yeteneklerinin fazla olmasından dolayı ‘ Biz bu çocuğa kurs veremeyiz’ diyorlar.
Ailede dedesinin kömürle, teyzesinin de portre resim yapması ve onların yaptıkları resimlerin evlerinde, duvarlarında asılı olması kardeşlerin resme yönelmesinde özendirici oluyor. Roza Berke; “Resme yönelmemde onların da bir katkısı oldu. Evimizde onların yaptığı resimler vardı. Ben de sürekli onlara özeniyordum. Ben de resim çizmek istiyordum. Çizim yapmak için her gün çalıştım. Onlar resim yaparken izliyordum. Bu bende resim yapma tutkusunu geliştirdi.” Diyerek çocukluk sürecinde aile büyüklerinden nasıl etkilendiğini anlatmaktadır.
Dila Berke de resme nasıl başladığını ve neler yaptığını; “Ben de dört ya da beş yaşında resme başladım. Ağaç, ev ve dere çiziyordum. Genellikle böyle şeyler yapıyordum. Bazı videolar izliyordum. Mesela mutfak yapıyorlardı. Kâğıttan oyuncaklar yapıyorlardı. Benimde hoşuma gidiyordu. Küçük küçük eşyalar yapmaya başladım. Bazı resimler görüyorduk. Telefondan kolay çizimler diye aratıyorduk. Bunlardan bazılarını çiziyorduk. Farklı kız resimleri çizmek, onların saçlarını tasarlamak hoşuma da gidiyordu.
Dila Berke kardeşi Rozayla aralarındaki ilişkiyi; “Rozayla resim yapmayı seviyorduk. Oyuncakları da konuşturuyorduk. Sanki bizmişiz, biz yaşıyormuş gibi.
Ondan sonra anneme merak sarmıştık. Annemle çiziyorduk. Karakalemle kendini geliştirmek için çalıştığını tuval üzerinde resim yapmayı da çok sevdiğini söyleyen Dila;
” Bazen o bana çizdiğini gösteriyor, ‘Dila nasıl olmuş’ diyordu. Ben de yorum yapıyordum. Ben de bazı çizimlerimi ona gösteriyordum. O da yorum yapıyordu. Bazen kalemleri boyaları alırız. ‘Gel Roza resim yapalım’ derim. Bir şeyler yaparız. Bazen canımız sıkılır yarıda bırakırız. Çoğu zaman yarıda bırakırız. Sonradan devam ederiz. Teyzem de öyleydi. Bir tuvali yaparken beş dakika sonra sıkılır bırakırdı. Beş dakika sonra gelip yeniden başlardı. Zaten öyle daha iyi oluyor. Kendini şartlandırıp yaparsan ortaya güzel bir şey çıkıyor.”
Aynı konuları düşünüyorlar
Resim yaparken aynı konukları düşündüğünüz oluyor mu?
Dila; “Çok oluyor. Genelde ben bir şey yaparım. O beğenir çizmeyi dener.
Roza; “Genelde birbirimizinkine benzer şeyler yapıyoruz.
Resim yaparken aynı konuları düşünüp ben şunu yapayım dediğiniz oldu mu?
Roza; Evet her resme oturduğumuzda oluyor. Hatta bir keresinde ben bir şey gösterdiğimde Dila ‘ben de bunu yapacaktım’ diyor.
Yaptığımız resimleri orada dosyalıyoruz. Aynı resimden iki tane olursa savaş bile çıkabiliyor. Hassasız o konuda. Bir şeyi bir kişi yapması lazım. Bir şeyi iki kişi yaparsa bunun bir özelliği kalmıyor. Çünkü bunu ben yaptım deme isteği oluyor. Bunu ikimiz yaptık deyince garipsiyoruz.
Biz zaten 7 24 bir arada olduğumuz için en azından bir şeyimiz farklı olsun. Huyumuz düşüncelerimiz çoğu benziyor. Diyoruz ki bir şeyimiz farklı olsun. O da resim. Ama onu da beceremiyoruz.
Birbirinizi tamamlıyorsunuz. Biriniz bir konuyu yakaladığında hemen diğeriniz de onu tamamlayarak daha güzel şeyler ortaya çıkıyor?
Onun bir tarzı var benim bir tarzım var. Ama sonunda ortak noktayı bir şekilde buluyoruz. Ortaya çıkan artık benim olmaktan çıkıyor ve bizim oluyor.
Onun bana verdiklerinden ben, benim ona verdiklerimden de o güzel bir şey ortaya çıkartıyor.
Aralarında bazen aynı şeyleri duyumsayan, birinin yarım bıraktığı çalışmayı diğeri tamamlayan kardeşler aralarında tartıştıklarını ama sonunda ortak noktaları bularak anlaştıklarını söylemektedirler. Resim yapmanın kendileri için ne ifade ettiğine ilişkin sorumuza Roza; ‘Özgürlük’.Dila ise; ‘Kendimi ifade etme biçimi’ olarak yanıt vermektedir.
Resimde kullandıkları renklere ilişkin Roza; ‘Ogün mutsuzumdur simsiyah bir şey çizmişimdir. Mutluyumdur rengârenk bir şey çizmişimdir’ diyerek o günkü ruh hallerinin kullandıkları renklere de yansıdığını, canlı renklerin kendisine pozitif ve mutlu duygular olarak yansıdığını söylemektedir.
Hayallerinin peşinde koşanlar duygulandırıyor
Sanatçıların yaşam öyküleri sizi nasıl etkiliyor?
Roza; “Bazılarını izlerken ya da okurken duygulanıp ağlamışlığım da var. Onların becerileri ve inatla hayallerinin peşinde koşması beni duygulandırıyor.
Çoğu insan yeteneklerini boşa harcıyorlar. Çoğu insan resim yapmayı seviyordur ama ailesinin durumu iyi olmadığından ya da ailesi istemediğinden ‘boş iş’ gözüyle bakıldığı için yetenekleri köreliyor.
Daha önce bazı arkadaşlarım, ‘Ne olmak istiyorsun?’ Diye soruyorlardı. Ressam olmak istiyorum dediğimde,’Ressam olsan neyine yarayacak.’ Diye yaklaşanlar oluyordu.
Ama ben bu mesleği yeteneğim var diye yapmak istemiyorum. Bunu yapmak istediğim için yapacağım.”
Dila; “Benim hem hobim hem de mesleğimin olmasını istediğim bir şey. İşini severek yapmak diye bir şey vardır. İşini severek yapmak da güzel bir şeydir. Mesela ben bir resim öğretmeni olursam severek yapmak istiyorum.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.