VİDEO - KKP Genel Başkanı Çiftyürek: Rojava’yı al İdlib’i ver
Ali Abbas Yılmaz / ÖZEL
TİGRİS HABER - Ankara ile Moskova arasında İdlib üzerinde süren görüşme trafiğine değinen Çiftyürek, “Türkiye Kafkasya meselesi üzerinden İdlib’i çözmek için kozunu öne sürdü. Ben sana İdlib’i veriyorum, orayı boşaltıyorum ve sen de(Rusya) bana Tel Rıfat, Kobane ve Munbiç’i ver. Bu pazarlık Rusya ve Türkiye arasında çok net sürüyor” dedi.
Kürdistan Komünist Partisi (KKP) Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, Azerbaycan ve Ermenistan arasında başlayan zaman zaman sıcak çatışmalarla alevlenen, zaman zaman ise insani ateşkeslerle ara verilen savaş ve bunun İdlib ve Rojava üzerine etkilerini değerlendirdi.
‘Kimse bu savaşta yenilmedi’
Azerbaycan ile Ermenistan arasında Dağlık Karabağ’da süren savaşa ilişkin değerlendirmelerde bulunan KKP Genel Başkanı Sinan Çiftyürek, şöyle konuştu: “Gerek Libya meselesi; İdlib, Azerbaycan, yani ne bileyim bir bakıyorsun, Ukrayna-Gürcistan-Yemen bunu anlayabilmemiz için bir çerçeveye ihtiyacımız var. Şimdi 30 yıldır bir savaş sürüyor. Adı savaş ama esasında savaş olmayan bir savaş. Yani yenen belli değil yenilen belli değil. 30 yıldır Afganistan’da başladı, Irak’a indi oradan tekrar Ukrayna-Gürcistana sıçradı. Ağırlık merkezi savaşta. Sonra Ukrayna Gürcistan’dan savaşın ağırlık merkezi Suriye Irak’a tekrar indi, oradan Yemen’e derken Libya’da Doğu Akdeniz’e indi şimdi savaşın ağırlık merkezi bu kez güney Kafkasya’ya gitti. Bir üçgende sürüyor bu savaş. Ukrayna-Mısır -Afganistan. Savaşın ağırlık merkezi sürekli değişiyor. İki ana aktör var, Amerika ve Rusya. Aslında savaş içerisinde aynı zamanda bir iş birlikleri var. Yani kendileri dar bir alanda süren çatışmaya rağmen diyelim ki aralarında aynı zamanda bir mutabakat var, kontrollü savaş var. Dolayısıyla denilebilir ki bu savaş olmayan savaşta, yenen de yenilen de belli değil. Kimse bu savaşta yenilmedi. Bir savaş 30 yıl sürmez, yenen olur yenilen olur kimse bu savaşa yenilmedi herhangi bir devlet. Kim kimle ittifak yapıyor belli değil. Sabah ittifak, akşam düşman oluyor. Anlık değişiklik gösteriyor. Kamışlo gibi küçük bir yerde iki küresel faktör, Rusya ve Amerika kuyrukları birbirine değiyor ama oradan bir ses, çatışma çıkmıyor. Yani burada şeyi anlatmaya çalışıyorum bildiğimiz klasik bir savaş değil . Sürekli küresel hesaplara, bölgesel dengelere göre savaş değişiyor. Bu savaşın bitmesini şuan ne Amerika ne de Rusya istemiyor, çünkü kendi hedefleri var. O nedenle de savaş sürekli alan değiştiriyor. Şimdi ise bu savaşın ağırlık merkezi Güney Kafkasya’ya kaydı.”
‘Sorunun çözümü Karabağ’ın referanduma giderek kendi geleceğini belirlemesidir’
Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki savaşın İdlib ve Kuzey Suriye ile bağlantısı üzerine ise Çiftyürek şunları söyledi: “Bağlantısı var, bağlantısı şu; önce Güney Kafkasya’ya ilişkin bir kaç şey söyleyelim. Bu savaşın geçmiş kökenleri var. Yani yüz yıl öncesine dayanıyor, kökenleri, nedenleri. Geçmiş sorunlar bugünkü çelişkilerle harmanlanıyor ve yeniden sahne alıyor. Yani Azerbaycan ve Ermenistan arasında bir dağlık harabe var, bir kızıl Kürdistan var bide Türkiye sınırında Nahçıvan var. Her ne hikmetse üç özerk bölge de Azerbaycan’a bağlanmış ve sorunların kaynağında da bu yatıyor. Esasen normalde Karbağ Azerbaycan’a bağlandıysa Nahçıvan’ın da Ermenistan’a bağlanması gerekiyordu. Ama tersi yapılmış üçü de oraya bağlanmış. O mühendislik harita çizimi, bugünkü sorunların alevlenmesinin nedenidir. Çözümü, Azerbaycan ile Ermenistan Rus ekseninde mi kalacak yoksa Batı eksenine mi kayacak? Kavganın nedenlerinden birisi budur. Çünkü hem Azerbaycan hem de Ermenistan Batı eksenine yönelik mesajlar veriyor ve bu da Rus emperyalizmini son derece rahatsız ediyor. O nedenle beklenen sonuçlardan bir tanesi bu iki devletin eksen değiştirip değiştirmeyeceğidir. Rusya kıyameti koparıyor, öte yandan Amerika dahil oluyor ve Türkiye’de başka nedenlerle buna dahil oluyor. Tabii bu da var olan çelişki ve çatışmaları alevlendiriyor. Şimdi ise yeniden uzlaştırmaya çalışıyorlar ama sorunu çözemiyorlar. Sorunun çözümü Karabağ’ın referanduma giderek kendi geleceğini belirlemesidir. Ya Azerbaycan’a katılacak ya da Ermenistan’a. Kızıl Kürdistan yeniden kurulacak, bunun başka çaresi yok. Kızıl Kürdistan’daki halk Rusya tarafından dağıtıldı. Bu halkın kendi toprağında, bölgesinde kendi geleceğini belirlemesi lazım. Üçüncüsü ise Ermenistan ile Azerbaycan arasındaki sorunların çözümünde bölgesel aktörlerin ciddi ağırlık vermeleri lazım. Bu işin ceremesini iki taraftan da halklar çekiyor.”
‘Türkiye’nin hedefinde bir bütün olarak Rojava’da bir Türkmen-Arap kemeri oluşturmak var’
Ankara ile Moskova arasında İdlib üzerinde süren görüşme trafiğine değinen Çiftyürek, şunları ifade etti: “Suriye meselesine gelince, Türkiye ve Rusya İdlib üzerinde tıkandılar. Ankara ile Moskova arasında 5 Mart’ta yapılan geçici anlaşma ile Libya meselesi süreçten cihadist akımlardan temizlenmesi hedefleniyordu. Türkiye Moskova ile yaptığı her anlaşmada İdlib’i cihadist akımlardan temizleme konusunu gündeme getiriyorlar. Fakat Türkiye’nin açmazı şu: 50-100 bin silahlı unsuru nereye götürecek? Türkiye’ye getirse bir dert. Akdeniz’e de dökecek hali yok. Dolayısıyla bunları peyder pey dağıtmaya çalışıyor. Libya’ya göndermeye çalışıyor. Güney Kafkasya’ya göndermeye çalışıyor ama bu sorun çözümlenmiyor. Çözümlenmediğinde de Suriye’nin toprak bütünlüğü meselesinde İdlib açmazının bir çözüme kavuşturulması lazım. Türkiye masaya bu sorunu yine getirdi ve Kafkasya meselesi üzerinden İdlib’i çözmek için kozunu öne sürdü. Ben sana İdlib’i veriyorum, orayı boşaltıyorum ve sen de(Rusya) bana Tel Rıfat, Kobane ve Munbiç’i ver. Bu pazarlık Rusya ve Türkiye arasında çok net sürüyor. Türk basını da bunu derinden derine işliyor. Diyorlar ki, ‘tamam İdlib’i sana verelim’. Dün de Halep ile Şehba bölgesi pazarlığı vardı. Halep’in cihadis gruplardan arındırılması sonrası bu silahlı unsurlar İdlib’e getirilmesine destek verdi. Rusya da bunun karşılığında neyin önünü açtı; Şehba bölgesine askeri hareketin önünü açtı. Bugün aynı tarz bir pazarlık bu kez İdlib üzerinden yürüyor ve karşılığında Tel Rıfat, Kobane ve Munbiç isteniyor. Türkiye’nin hedefinde bir bütün olarak Rojava’da bir Türkmen-Arap kemeri oluşturmak var. Yani, Hafız Esad’ın yarım bıraktığı Arap Kemeri’ni Türkmen-Arap kemeri ile Rojava meselesini halletmek istiyor. Bu nedenle Ankara ile Moskava arasındaki pazarlığın ana noktası şuanda İdlib ile Rojava konusu duruyor.”
‘Rusya ve Amerika devrede ve şimdilik sorunu soğutmak istiyorlar’
Türkiye’nin Rojava’ya yaklaşımını ve bölgedeki hedeflerini değerlendiren Çiftyürek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tabii bu mesele sadece bununla da sınırlı değil. Rojava’da ki durum, yani fiili yarı-federal devlet, İran başta olmak üzere bütün statükocu güçleri rahatsız ediyor. Kim bunlar; Rusya, Çin, İran… İran Dışişleri Bakanı bir süre önce Rusya’ya giderken dedi ki, ‘Bizim kuzey Suriye ile ilgili bir projeksiyonumuz var ve bunu Astana üçlüsünün gündemine getiriyoruz’. Biz bunu şöyle okuyoruz; dün Kerkük’ün başına gelen plan ne ise bugün İran aynı planı Rojava için bu defa Astana üçlüsü üzerinden gerçekleştirmek istiyor. Yani, Rusya, Türkiye ve İran arasında bunu gerçekleştirmek istiyor. Yalnız burada bir problem var. Azerbaycan Ermenistan arasındaki Karabağ savaşı Astana üçlüsü arasındaki ittifakı bozar mı? Bunun verileri var. Dağlık Karabağ savaşında, Rusya ile İran’ın pozisyonu Türkiye ile örtüşmüyor. Bu savaş İran ile Rusya’yı yakınlaştırdı ama Türkiye ile Rusy arasındaki gerilimi de tırmandırdı. Dolayısıyla Ermenistan Azerbaycan savaşı Astana üçlüsünün (Rusya-İran-Türkiye) Kürdistan arasındaki ittifakını bozar mı, dileriz bozsun. Ama Kürt meselesi bu üç statükocu devlet için çok ciddi bir çimentodur, perçindir. Fakat buna rağmen dileriz ki, bu Astana üçlüsünün İran’ın dile getirdiği çerçevede yürürlüğe girmesini engellesin. Çünkü Rusya zaten İran’ın önerisini destekledi. Rusya dedi ki, evet Amerika Kuzey Suriye’de yarı-federal bir Kürt devleti kurmak istiyor ve biz bunu kabul etmiyoruz. Türkiye de o zaman hiç gecikmeden bu topa girdi ve dedi ki; ‘o zaman verin bana Rojavayı alın İdlib’i’. Bu nedenle Azerbaycan Ermenistan savaşı sadece Ermeni devleti ile Azeri devleti arasında bir savaş değildir. Bölgesel hesaplar var, küresel hesaplar var. İpekyolu hesabı var. Çin’den başlayıp Avrupa’ya dayanacak olan demiryolu aynı zamanda Gence bölgesi denilen yerden geçiyor. Petrol ve doğalgaz boru hatları meselesi var. Azerbaycan enerji kaynakların Bakü’ye taşınması sorunu var. Aynı zamanda Azerbaycan ve Ermenistan’ın Rus ekseninde mi yoksa Batı ekseninde mi kalacağı meselsi var. Yani, burada birden fazla çelişki ve sorun var. Bu sorun yumağı içerisinde mesele nasıl çözülür, çözülmez. Benim anladığım kadarıyla sorunu çözmek yerine dondurmak istiyorlar. Rusya ve Amerika devrede ve şimdilik sorunu soğutmak istiyorlar ama gerektiğinde yeniden alevlendirecekler.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.