Eren: Meclis, tarihin doğru tarafında durmalıdır
Ardıl Batmaz
TİGRİS HABER - DEM Parti Diyarbakır Milletvekili Serhat Eren, Meclis’te yaptığı konuşmada, “Her gün Gazze’de, Ukrayna’da, Ortadoğu’da, Rojava’da ve dünyanın dört bir yanında gördüğümüz yıkım, yalnızca fiziki bir yıkım değildir. Bu, insanlığın ruhunu öldüren bir yıkımdır” dedi.
“DİYALOG VE MÜZAKEREYLE ÇÖZÜLÜR”
Milletvekillerine seslenen Eren, “Dünya genelinde süregelen savaşlar, birçok toplumu derinden sarsarken, Kürt halkı için bu acı yıllardır bir kader haline gelmiştir” ifadelerini kullandı.
Kürtlerin, hem fiziksel hem de kültürel anlamda savaşın en ağır bedelini ödediğini belirten Eren, şöyle konuştu: “Kürtler, yalnızca hayatta kalmak için değil, varlıklarını, kimliklerini ve tarihlerini korumak için de direniyorlar. Fakat Kürtler yalnızca direnmekle kalmıyor; bir üçüncü yol siyasetiyle, Ortadoğu’da ve coğrafyamızda barışı ve adaleti inşa edebilecek bir çıkış arıyorlar. Bu arayış, sadece Kürtlerin değil, tüm insanlığın kurtuluşu için bir modeldir. Bugün Kürt sorununun çözümünü sadece askeri yöntemlerle, güvenlikçi politikalarla aramak, yalnızca Kürt halkının değil, Türkiye ve Ortadoğu halklarının da geleceğini doğrudan etkilemektedir. Kürt sorunu, tarihsel, toplumsal ve siyasal boyutları olan ve ancak diyalog ve müzakereyle çözülebilecek bir sorundur. Türkiye’nin Kürt sorununu güvenlikçi politikalarla çözmek istemesinin maliyeti 40 yılda 3 trilyon doları aşmıştır.
60 binin üzerinde canımızı yitirdik. Ülkenin kaynaklarını, toplumsal yapısını, barışını, huzurunu kaybettik. Peki bu savaş hâlâ neden devam ediyor?”
“TEK YOL BARIŞ VE MÜZAKERE YOLUDUR”
Siyasetin, savaşı durdurabilecek yegâne güç olduğunu belirten Eren, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Eğer bugün Kürt sorununun çözümünden bahsediyorsak, bunun tek yolu barış ve müzakere yoludur. Savaş demek tank demek, tüfek demek, uçak demek, kin demek nefret demek, dahası uğruna ölecek gencecik insanlar demek. Savaş bu yüzden çok pahalıdır. Barış ise çok ucuzdur. Vicdan, empati ve sevgiyle barış mümkün kılınabilir. Sayın Öcalan, 2019’da “Bir haftada çatışmaları sona erdirebilirim” demiş, ailesiyle yaptığı son görüşmede ise “Koşullar oluşursa bu süreci çatışma ve şiddet zemininden hukuki ve siyasi zemine çekecek teorik ve pratik güce sahibim” diyerek barış için elini değil, gövdesini taşın altına koymuştur.Peki, barışta neden muhatap bulamıyoruz? Savaşta yüzlerce muhatap varken, barışta neden sessizlik hâkim? Barışa neden direniyoruz? Türkiye Cumhuriyeti, 100 yıllık tarihinin en önemli yol ayrımında ya sonsuz bir barışa kavuşacağız ya da savaşların karanlığında kaybolacağız. Bugün bu Meclis, tarihin doğru tarafında durmalıdır. Bugün bu meclis barış için adım atmalı, tecridi sona erdirmeli ve müzakere kapılarını sonuna kadar açmalıdır. Tarihin akışını durdurmak mümkün değildir. Ama onu doğru yöne çevirmek bizim elimizdedir. Gelin, bu mecliste tarih olma yerine, barışın ve adaletin tarihini yazalım. Tarihe, savaşların değil, barışın mimarları olarak geçelim.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.