VİDEO - KHK’lı öğretmenin ayakta kalma öyküsü
Özel Haber/ Mümin Ağcakaya
TİGRİS HABER - Şimdi Diyarbakır Sur’da açtığı küçük dükkânında ürettiklerini satarak yaşamını devam ettirmeye çalışıyor. Melek Demir, Kırşehir’de başlayan Diyarbakır’da devam eden hayat öyküsünü Tigris haber’e anlattı.
Kırşehir Kaman’ın bir köyünde doğan, köyünden uzaklara ilk defa üniversiteyi okumak için ayrılan Melek Demir. Eskişehir’de okul öncesi öğretmenliği bitirerek, öğretmenlik mesleğine adım atıyor. 7 yıl öğretmenlik yapan Melek Demir, 2016 yılında 672 sayılı KHK ile meslekten ihraç edildi.
Öğretmenlik yapamadığı için ekonomik olarak da sıkıntılı bir dönem yaşamaya başlayan Melek öğretmen, ihraç sonrası kendi anlatımıyla birçok il geziyor, farklı işlerde çalışarak ayakta kalabilmenin yollarını arıyor.
Melek hoca öğretmenlik görevinden alındıktan sonra yaşadığı sıkıntılı geçen süreci şöyle anlatıyor; ”Neler yapabilirim, nasıl yapabilirim, sevdiğim şeyler nelerdir? gibi arayışların olduğu bir süreç başladı. Bir taraftan hak kaybım vardı. Onun mücadelesi de devam etti. Diğer taraftan da hangi konuda başarılı olabilirim? diyerek düşünürken, kendi emeğimle yapabileceğim ama aynı zamanda da ekonomik olarak getirisi olan bir iş arayışına girdim” diye anlatan Melek hoca;
Resim öğretmenliğini de bitiriyor.
“Bu süreçte birçok işte çalıştım. Bunlar aslında birbirinden farklı işlerdi. TV’de sunuculuk, kitap tanıtımı gibi birçok farklı iş sektöründe çalıştım. Her sektörde farklı deneyimler edindim. Sonrasında neler yapabilirim? diye düşündüğümde sevdiğim şeyler üzerine eğildim’’dedi
Kıyafet dikmeyi seviyordum. Bir süre sonra dikişe başladım. Kendi kıyafetlerimi, çantalarımı yapmaya başladım. Takılarımı tasarlamaya başladım. İçimde resim yapmak da vardı ve uzun süredir de amatör olarak çalışmalar yürütüyordum. Bunun akademik eğitimini almak istedim. İkinci üniversiteyi, yani resim öğretmenliğini de bitirdim. Artık sanat alanında hem tasarım hem de resim alanında çalışmalar yürütüyorum. Yaptıklarımın bir mekânda olmasını istiyordum. O yüzden bu mekânı açtım. Bir taraftan bu tür şeyler üretirken, diğer taraftan da bunları değerlendirmek istedim. Burada resim atölyelerim olacak. Çalışmalarımı burada yürüteceğim.”
‘Çantamı alıp buraya geldim.’
“İhraç sürecimde İskenderun’da görev yapıyordum. Bir süre orada kalmaya devam ettim ama hep bir şeylerin eksikliği vardı. Bu yüzden kendi kültürümü tanımam, biraz daha gözlemleyebilmem için de çantamı alıp buraya geldim. Bu süreçte de kendi hayatımı, Sur’un sokaklarını, insanları, kadınların giydikleri fistanları, ellerindeki, yüzlerindeki dövmeleri gördüm.Bir süre sonra Diyarbakır’ın yaşamını ve kültürünü gözlemledikten sonra resme dökmeye çalıştım.’’
Diyarbakır’a gelmeden önce nasıl bir hayaliniz vardı. Kafanızda canlandırdıklarınızı bulabildiniz mi?
Kırşehir’de büyüdüm. Sadece arkadaşların anlatımları ilgimi çok çekiyordu. Sadece kafamda canlanan bir Diyarbakır algısı üzerinden değil de, buradaki kültürün yaşayış tarzını, geleneklerini, göreneklerini yerinde görmek ve yaşamak için de Diyarbakır’a geldim.
Artılarıyla eksileriyle buradayım. Hayal ettiğim, gördüğüm şeyler bazen benziyor bazen de beklediğim şeylerle karşılaşamayabiliyorum. Ama genel olarak bu tarihin, kültürün içerisinde yaşamımı devam ettiriyorum.
Burada neler yapmayı tasarlıyorsunuz?
‘’Burada uzun süredir bir atölye açma niyetim vardı. Sadece resim üzerinden değil, tasarladığım birçok şeyi yapmak istiyorum. Şimdi yelekler yapıyorum. Kadın çantası yapıyorum, bunun boyamasından dikimine kadar her aşamasında kendim uğraşıyorum. Geleneksel takılar, tığ işleri. Sevdiğim, takmak istediğim ama yaptığım şeyler olsun istiyorum. Resim olacak, ilerde seramik de olacak. Hobi amaçlı derslerimiz olacak. Hatta mahalledeki çocuklarla çamurdan heykeller ve resim çalışmaları gibi etkinlikler düşünüyorum.’’diyerek bundan sonraki yaşamında neler yapacağını ifade etti.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.