VİDEO - Dedeleri mesleği Diyarbakır’dan göç eden Ermenilerden öğrendi
Özel Haber/ Mümin Ağcakaya
Dedeleri helva yapımını Diyarbakır’dan göç eden Ermeni ustalarından öğrendi. Çocuklar ve torunlar 3 kuşaktır mesleği sürdürüyor.1923’ten günümüze, dededen toruna miras kalan helvacılığın yüz yıllık öyküsünü torunlardan Kadri Vuranel Tigris Haber’e anlattı.
Diyarbakır tarihi ve kültürel zenginliği kadar yemek çeşitleri ve damak zevkleri açısından da ayrı bir zenginlik sunuyor. Diyarbakır’da sürdürülen bazı meslekler de uzun bir geçmişe dayanıyor. Bu mesleklerden biri de helvacılık. Şimdi ‘Asrın Helvacısı’ adlı dükkânı işleten torunlardan biri olan ve aynı zamanda helva yapım ustası da olan Kadri Vuranel, yaklaşık yüz yıldır dededen toruna devam ettirilen helvacılığa aile olarak ne zaman ve nasıl başlanıldığının öyküsünü anlattı.
Tarih 1923’leri gösterdiği zamanlarda Diyarbakır’dan göç eden Ermeniler birçok mesleği geride kalan komşularına da öğretiyorlar. Kadri Vuranel; “Dedem bu mesleği Diyarbakır’dan göç eden bir Ermeni ustadan öğreniyor. Ermeni usta dedeme, ‘Biz buradan göç ediyoruz, sana bu mesleği öğretelim’ diyor. Böylece dedem de bu mesleği sonradan oğlu Sezai Helvacı’ya öğreterek devam ettiriyor.”
Böylece; Birçok kültürden ve halktan insanların birlikte yaşadığı Diyarbakır’da Ermeni komşusu da Hacı Hasan’a helvanın nasıl yapıldığını ve inceliklerini öğretiyor.
O tarihlerden sonra helvacılık yapmaya başlayan Hacı Hasan Diyarbakır’da yaşayanların damak zevkine uygun helva yapımına devam ediyor. Daha sonra Hacı Hasan Helvacının çocuklarından Sezai Helvacı’ya öğreterek bu mesleğin aile içinde devamlılığını sağlıyor.
Babadan oğula geçen bu meslek şimdi üçüncü kuşak torunlardan Engin Helvacı, Hasan Helvacı ve Kadri Vuranel tarafından ‘Asrın Helvacısı’ dükkânında devam ettiriliyor. Bu mesleğin gelecekte de devam etmesi için ailenin en küçük bireylerini de bu mesleğe hazırlıyorlar.
Müşteriler de babadan oğula devam ediyor
Kadri Vuranel; “98 senedir kadim Diyarbakır kentine sağlıklı, kaliteli ve damak zevkine uygun lezzetli bir helva sunuyoruz. Dedemizin ve babamızın bize miras olarak bıraktığı bu mesleği yapmaktan mutluyuz. Bu işi torunlar olarak bizler devam ettirmiş olsak da Diyarbakır’daki müşterilerimiz de aynı şekilde babadan oğula devam ede gelmiştir.
Yani 98 senedir müşteri potansiyelimiz aynı. Nasıl biz dededen gelen bir mesleği sürdürüyorsak müşterilerimiz de aynı şekilde deden toruna devam etmiştir. Gelen müşterilerimiz, ‘ Eskiden babamız bizi buraya gönderirdi. Şimdi biz de çocuklarımızı’ diye anlatmaktadırlar.
Daha önceden Diyarbakır’da yaşamış olan şimdi ise Ankara, İstanbul, İzmir gibi şehirlerde yaşayan Diyarbakır’lı hemşerilerimiz istiyorlar ve siparişlerini kargoyla gönderiyoruz. Hatta yurt dışında olanlar bile sipariş vermektedirler. Hatta geçen hafta İsveç, Norveç ve Almanya’ya helva ve tahin yolladık. Ayrıca Diyarbakır’ı gezmeye gelen vatandaşlarımız da geri dönerken beraberlerinde götürüyorlar. Bu damak zevkini yaşayanlar sürekli istiyorlar.
Bu kadar lezzetli olan helvayı nasıl yapıyorsunuz?
Helvalarımızda hammadde olarak şeker tahin ve susam kullanıyoruz. Başka hiç bir katkı maddesi bir de klasik beyaz helvamızı beyazlatmak için çöven dediğimiz bir yaban otu var. O yaban otunu kaynatıp suyunu beyaz köpük haline getiriyoruz. Onu şekere katıyoruz. Beyazlıyor ve belli bir kıvama gelene kadar kaynatıyoruz. Eski dede usulü pişiriyoruz. Lezzeti de buradan geliyor. İsmi sarı olarak bilinen esmer helvamız tahin ve şekerden oluşuyor. Dedemizden kalan cevizli sakız helvanın yanında susamlı helva, bir de sarı helva dediğimiz çikolatalısını ve cevizlisini çıkarıyoruz.” Diye anlatıyor.
Günlük üretildiğinden her zaman taze ve lezzetli
Sezai Helvacının kardeşi Dr.Nevzat Helvacı da ürünleri ve talepler hakkında şunları söylüyor; ”Ürünlerimiz kendi imalatımız olup, günlük olarak çıkarılmaktadır. Ürünlerimizde katkı maddesi bulunmadığından tamamen organiktir. Lezzetli ve piyasadaki birçok üründen çok daha sağlıklıdır. Katkı maddesi de bilindiği gibi kanserojen içeren zararlı maddelerdir.
Zaman zaman bu kadar yol geldik helva alamadan geri gidiyoruz diye yakınmalar da oluyor. Bir yerde de haklılar. Ama makineler kullanılmadan eski klasik yöntemlerle elle yapıldığı için ancak belli miktarda çıkarabiliyoruz. O da günlük olarak tüketildiği için ertesi güne kalmıyor.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.