Saçlarımız neden beyazlıyor?

Saçlarımız neden beyazlıyor?
Saçların beyazlaması yaşlanmanın en göze çarpan belirtilerinden biri. Birçok kişi zamanın acımasızlığına karşı panzehiri bir şişe saç boyasında buluyor.

Editör Mehmet TÜRK

TİGRİS HABER - Saçların beyazlaması yaşlanmanın en göze çarpan belirtilerinden biri. Birçok kişi zamanın acımasızlığına karşı panzehiri bir şişe saç boyasında buluyor. Ağarmış saçlarını kapatmak isteyenlere geçici bir çözüm sunan bu ürünler, dünya çapında milyarlarca dolar değerinde bir sektör yaratmış durumda. Peki ama saçlar neden beyazlıyor ve bilim bir gün bunu tersine çevirmenin bir yolunu bulabilir mi?

Bu soruların yanıtı büyük olasılıkla saç pigmentasyonunun gerçekleştiği yerde, yani saç foliküllerimizde yatıyor. Melanositler olarak adlandırılan hücreler saç, cilt ve göz rengimizden sorumlu olan melanin pigmentini üretiyor. Ve saç rengimizin ardında yüzlerce genin rolü var, en görünür kalıtsal özelliklerimizden biri ve yüzde 99 oranında genetik olarak belirleniyor.

Gerçek 1: Gri saç hava ile dolu

Başımızdaki her bir saç teli, büyüme döngüsünün dört aşamalı evresinden birinde bulunuyor. Bu evreleri kısaca şöyle tanımlayabiliriz:

Saç hücrelerinin folikülden büyüdüğü ve yıllar süren anajen evre,

Büyümenin yavaşladığı ve saçın folikülden ayrıldığı katajen (veya geçiş) evresi,

Folikülün saçı bırakıp yeni bir saç çıkarmaya hazırlandığı telojen veya dinlenme evresi,

Ve kafa derisinden günde düzinelerce ve bazen yüzlerce saçın döküldüğü eksojen evre.

Yenilenme döngüsü bu şekilde devam edip duruyor ve her folikülün kendi zaman çizelgesi var. Saç pigmentasyonu kritik anajen evresinde meydana geliyor. Döngü başladığında, bir saç folikülünün içindeki kök hücreler melanosit hücreleri ve dolayısıyla pigment üretimi gerçekleştiriyor. Bu melanositler süreç sonunda ölüyor ve büyüme döngüsü tekrarlandıkça folikül kök hücrelerden yeni melanositler üretiyor.

Ancak zamanla melanositler giderek gücünü kaybediyor ve en sonunda hiç pigment üretememeye başlıyor. Birmingham'daki Alabama Üniversitesi'nde biyoloji doçenti olan Melissa Harris, “Artık işlerini yapmıyorlar. Kök hücre popülasyonu da azalıyor. Bu kök hücreler kaybolduğunda bir sonraki döngü için gereken melanositlere sahip olamıyorsunuzö diyor. Sonuç: Saç teli melanin yerine hava ile doluyor ve gözlerimiz saç telini yarı saydam, soluk, gümüş rengi veya beyaz olarak algılıyor.

Gerçek 2: Gri saça sadece yaşlanma süreci neden olmaz

Beyazlama saç folikülünde meydana geldiğinden, bir saç folikülden çıktıktan sonra pigmenti değiştirilemez. Ancak bazı süreçler, stresin insanların ‘bir gecede’ beyazlamasına neden olabileceğine dair uzun süredir devam eden bir efsaneye akla getiriyor. Aslında stres telogen effluvium olarak bilinen, normalden daha fazla saç dökülmesine neden olan ve artık aktif olarak büyümeyen saçların sayısında artışa neden olan bir durumu tetikleyebiliyor. Böylece geride kalan saçlar arasındaki beyaz saçlar daha göze çarpıyor.

Melanositlerin güç kaybetmesine neden olan tek faktör elbette yaş değil. Genetik de pigment kaybında rol oynuyor. Saçların beyazlama yaşı ırk ve etnik kökene göre değişiklik gösteriyor; örneğin beyaz insanların saçları siyah insanlardan yaklaşık on yıl kadar önce beyazlıyor. Harris, yaşam tarzının da önemli olduğunu vurgulayarak, “Erken beyazlama riskini artıran bazı çevresel faktörler varö diyor.

Sigara, UV ışınlarına maruz kalma, beslenme bozukluğu, hava kirliliğine maruz kalma ve aşırı alkol tüketimi, nörofibromatozis ve tiroid gibi hastalıklar erken pigmentasyon kaybıyla ilişkilendiriliyor. Nadir görülen bir albinizm türü vitiligo veya cilt ve saç pigmentasyonunu etkileyen genetik bir hastalık olan Griscelli sendromu da bebeklikte veya yaşamın erken dönemlerinde saçın beyazlamasına yol açıyor.

Gerçek 3: Cinsiyetinize bağlı olarak sizi daha havalı gösterebilir

Saç rengi ve gürlüğü üreme güdülerimizle ilişkilendiriliyor. Her ne kadar bilim dünyası ikiye bölünmüş olsa da, erkeklerin sarı gibi daha nadir saç renklerine yöneldiği düşünülüyor. İnsanlar genel olarak saç rengini hem sağlık hem de yaş göstergesi olarak görüyor.

Öyle ya da böyle saçın beyazlaması genel olarak yaşa bağlı bir şey; kendimizi ve başkalarını görme biçimimizi fazlasıyla etkiliyor. Dünya genelinde insanların yüzde 23'ü 50 yaşına geldiğinde en az yüzde 50 oranında beyaz saça sahip, buna rağmen ağaran saçlarını kamufle etmeyenlere karşı ayrımcılık çok yaygın. Toplumun algısı beyaz saçlara sahip kişinin cinsiyetine bağlı olarak değişebiliyor. Erkekler daha seçkin ve çekici olarak görülüyor; bu olguya ‘George Clooney etkisi’ deniyor. Ancak beyazlarını saklamayan kadınlar genellikle önyargıyla karşı karşıya kalıyor ve yüzde 75'e varan oranda saçlarını boyatıyor.

2022 yılında yapılan bir araştırma kadınların olduğu gibi görünme arzusu ile toplumun genç kalma ve ‘başarılı’ bir şekilde yaşlanma beklentisi arasında kaldığını ortaya koyuyor. Saç boyasından ve dolayısıyla daha genç görünme çabasından vazgeçen kadınları mercek altına alan araştırmacılar onların saç şekillendirmeye, kozmetik ürünlere ve giyime gösterdiği özenle ‘kendini salmış’ izlenimini azaltmaya çalıştığını tespit etti. Sonuçlar, kadınların bir zamanlar saç boyamak için harcadığı kadar zaman, para ve çaba sarf ettiğini ortaya koyuyor.

Gerçek 4: Bir gün saçlarımızdaki beyazları eski hâline döndürebiliriz

Evet, pek çok insanın saçındaki ilk beyaz teli gördüğü anı hüzünlü bir dönüm noktası olarak kabul ediyor. Ancak melanosit üreten kök hücreleri üzerinde yoğun bir şekilde çalışan Harris, bilimin yakında saçların ağarmasına neden olan süreci tersine çevirebileceğini söylüyor.

Saç beyazlamasının bir bağışıklık tepkisiyle ilişkili olabileceğini ortaya koyan Harris, şu anda kök hücreleri yeniden etkinleştirmenin yolları üzerinde çalışıyor. Harris'in çalışması, kök hücrelerin laboratuvarda manipüle edilebileceğini gösteren araştırmaların yanı sıra, immünoterapi tedavisinden sonra saçları yeniden renklenen bir grup akciğer kanseri hastasında yeniden pigmentasyonu ortaya koyan şaşırtıcı bir çalışmayı da destekliyor.

Bu aşamada gözler PD-LI adlı bir proteine çevrilmiş durumda. Harris, “Bu protein kök hücrelerde ne yapıyor? Onu saç pigmentasyonunu aktive etmek için kullanabilir miyiz? Henüz bilmediğimiz bazı rolleri olabilir” diyor.

Çalışmalar devam ediyor ve bu sadece kozmetik ile ilgili bir mesele değil. Araştırmanın insan sağlığı için çok daha kapsamlı sonuçları olabileceğini düşünen Harris, pigmentasyon sürecinin; vücudumuzun yaşlanma, stres ve çevresel faktörlere tepki verme biçimi hakkında bilime katkı sunacağını söylüyor. Ayrıca kök hücre davranışına ilişkin içgörüler, araştırmacıların kanser ve hücre yenilenmesi gibi konuları daha iyi anlamasına yardımcı olabilir.

Peki, bir gençlik pınarı keşfedildi mi? Her ne kadar ölümsüzlüğün peşine düşen ve bunun için yılda iki milyon dolar harcayan ultra zengin biohacker’lar olsa da bilim henüz yaşlanmaya çare bulmuş değil. Ama eğer şanslıysak, beyaz saçları tersine çevirmekten ve sadece birkaç beyaz saçla geçen bir yaşamdan daha fazlasını elde edebiliriz. Yani daha uzun süre sağlıklı kalmanın sırrını keşfedebiliriz.(Mashable Türkiye)

Kaynak:Mashable Türkiye

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.