NE SANAYİ, NE TİCARET, NE DE TURİZM… KİMSE MUTLU DEĞİL

NE SANAYİ, NE TİCARET, NE DE TURİZM…  KİMSE MUTLU DEĞİL
İş insanları son dönemdeki çatışmalı ortamın ekonomiye yansımasını değerlendirdi

 

 

- GÜNGİAD Başkanı Hakan Akbal: 
- "Çatışmalı ortamda kalkınmadan bahsetmek lükse dönüştü" 
 

- DTSO Başkanı Ahmet Sayar: 
- "Her gün oluşan saldırılar, bombalar nedeniyle ekonomiyi konuşamaz hale geldik"
 

- DİSİAD Başkanı Burç Baysal: 
-“Türkiye'nin savaş ortamından bir an önce çıkması lazım"


DİYARBAKIR - Türkiye’de, 7 Haziran genel seçimlerinin ardından tekrar başlayan çatışmalı ortam, bölge ekonomisini durma noktasına getirdi. Diyarbakır’daki iş insanları, çatışmaların sona ererek, çözüm sürecinin tekrar devam ettirilmesi konusunda birleşti. 
Son dönemlerde artan olaylar, bölge ekonomisine darbe indirmeye devam ediyor. Başta Diyarbakır olmak üzere Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki illerin çoğunda otel rezervasyonları iptal edilirken, yatırımlar, güvenlik tehlikesi nedeniyle ya sonlandırılıyor ya da askıya alınıyor. Organize Sanayi Bölgesi'ndeki firmalar ise, çatışmalı ortam nedeni ile müşteri bulmakta zorluk çekerken, var olan müşterilerini de daha güvenli olan batı illerine kaptırıyor. Bölgedeki çatışma ortamının ekonomiye yansımasını değerlendiren iş insanları, savaşanı kazananının olmayacağını belirterek, çözüm süreci taraflarının tekrar masaya dönmesini istiyor.

"ÇÖZÜM SÜRECİNİN BÜYÜK BİR NİMET OLDUĞU DAHA İYİ ANLAŞILIYOR"
Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Güneydoğu Genç İş Adamları Derneği Başkanı Hakan Akbal, şu anda bölge ekonomisinde tam anlamı ile yön sorunu yaşadıklarını söyledi. Karanlığın içinde olduklarını ve yön duygularını tamamen kaybettiklerini belirten Akbal, çözüm sürecinin büyük bir nimet olduğunun bugün daha iyi anlaşıldığını kaydetti. Tam bir savaş hali içinde yaşamaya başladıklarını dile getiren Akbal, "Tam anlamıyla bir can pazarına düşmüşken, ekonomiden, refahtan, kalkınmadan bahsetmek lükse dönüştü. Asıl sorunumuz bir can pazarında ayakta kalabilmek ve bugünü atlatıp yarına çıkabilmektir. Bugünkü koşullarda bırakın şehirlerarası yolda güvenli bir şekilde gidip gelmeyi, şehir içinde bile bu güvenlikten bahsetme olanağı kalmadı. Önümüzde geleceğimizi şekillendirecek önemli bir seçim var. Ancak asgari düzeyde bir seçim güvenliğinden bahsetmek söz konusu değil. Adil bir temsil için birincil öncelik sandık güvenliğidir. Bu koşullarda bu güvenliğin sağlanmasını mümkün görmüyorum. İçinde bulunduğumuz koşullarında ne yazık ki ekonomiyi tartışmak bir detaya dönüştü. Ancak böyle olmasına rağmen ekonomi cephesinde de sert bir çatışmaya tanık oluyoruz. Özellikle dolardaki artış bir silahtan çıkan kurşunlar gibi işletmeleri vurmaya başladı. Bu kurşunlar işletmelerin sendelemeden ayakta durmasını imkansız hale getiriyor. Şu anda huzur ve güven açısından nasıl olağanüstü bir dönemden geçiyorsak, ekonomik açından da olağanüstü koşullar yaşamaktayız. Eğer Merkez Bankası dolardaki kontrolsüz artışı dizginleyemeyecek ise, bu konuda olağanüstü yöntemler tartışılmalıdır. Bu kaosu aşmamıza yardımcı olacak, geçici bir süre için de olsa, dövize yönelik acil çözümler üretilmelidir. Bu belirsizliğin böyle devam etmesi halinde önümüzdeki günlerde domino taşları gibi arka arkaya devrilen şirketlere tanık oluruz. Böyle bir noktada artık müdahale etmekte çok geç olabilir" dedi.

"İŞ ÇEVRELERİ KENDİ DERDİNİ BIRAKIP ÇATIŞMALI ORTAMIN SONA ERMESİ İÇİN FERYAT EDECEK DURUMA GELDİ"
Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ahmet Sayar ise, çözüm sürecinden önce bölgenin sosyoekonomik boyutundan çok fazla söz edilmediğini söyledi. Önceleri yerel yatırımcıların yatırımlarını genişletme, büyütme durumunun söz konusu olmadığını aktaran Sayar, çözüm süreci ile beraber bugüne kadar dillendirilmeyen işin sosyo-ekonomik boyutunun istenilen şekilde gündemleştiğini bildirdi. Çözüm süreci ile yatırımcıların moral motivasyonunun üst seviyede olduğunu anlatan Sayar, şöyle dedi:
"Yatırımcıların bölgede yeni yatırımlar yapma durumları vardı. Yeni pazarlar bulma ve aynı zamanda bölge dışından da yatırımcıların ilgi odağı haline gelmişti bölge. İnsanlarda özellikle bu sürecin kalıcı barışla noktalanacağı inancı hakimdi. Bu çerçevede yeni yatırımlar gelişti burada, yeni yatırımcıların burada yatırım ile ilgili fizibilite çalışmaları yoğunlaştı. Artık ekonominin, yatırımların, ticaretin gelişmeye başladığı, pozitif yönde ilerlemenin olduğu bir süreç oluştu. Özellikle turizm yatırımlarında ciddi bir artış sağlandı. Ancak kimsenin tahmin edemediği aklının ucundan geçirmediği bugünkü çatışma ortamı, iş çevrelerini hayal kırıklığına uğrattı. Maalesef her gün cenazeler kaldırılıyor. her gün olan saldırılar, bombalar, çok konuşulan ekonomiyi konuşulamaz hale getirdi. Çatışmalı ortam ekonomiyi durdurma noktasına getirdi. İş çevreleri büyük bir sıkıntı içerisinde, bölgedeki iş çevrelerinin, güçlü sermaye yapıları yok. Büyük çoğunluğu borçlanarak işini yürütmeye, yatırım yapma çabası içerisindeydi. Bu yaşanan gelişmelerden sonra çarklarını çevirmekte zorlanan iş çevreleri, şu anda ciddi riskle karşı karşıya. Buna rağmen bugün iş çevrelerinden kime sorarsanız sorun, kendi derdinden, sıkıntısından borcundan vazgeçmiş, yanan ateşin, yüreğimizi yakan bu ölümlerin, dolayısıyla bu çatışmalı ortamın bir an önce durması için feryat edecek duruma gelmiş bulunuyor. Bir an önce hem bölgenin hem ülkenin hem bugünün hem yarınını kaybetmemek ve gelecek nesillere daha iyi bir gelecek için bir an önce bu çatışmalı ortamın kesilmesi gerekiyor. Tekrardan 3 ay önceki diyalog sürecine dönmemiz gerekiyor. Bu yanan ateşin, yüreğimizi yakan ölümlerin durması gerekiyor. Bir birini yargılama bir birine saldırma birbirini suçlama yerine bir an önce akli selimin devreye girip daha kötü olayların olmaması için barış ortamı istiyoruz. Ve toplumun barış çağrılarına ilgililerin kulak vermesini istiyoruz. Sesimizi, toplumun barış çığlıklarını duyun."

“HALK MOTİVASYONUNU KAYBETTİ”
Diyarbakır Sanayici ve İş İnsanları Derneği Başkanı Burç Baysal da, bu kadar çatışmanın olduğu ortamda, işlerin doğru bir düzlem üzerinde gidebilmesini beklemenin akıllıca bir tutum olmadığını söyledi. 7-8 aylık bir dönemde, çok durağan bir şekilde ilerleyen ekonominin, yaşanan çatışmalardan sonra durma noktasına geldiğini vurgulayan Baysal, şöyle devam etti:
"Kentte turizm alanında yatırım yapan iş çevreleri sıkıntılarla karşı karşıya. Halk motivasyonunu kaybetti. Kentimiz içerisinde son dönemlerde büyük yatırımlar oluştu. Alışveriş merkezleri, oteller, bu tür yatırımlar devasa yatırımlar. Bu devasa yatırımlar çatışmalı ortamda çok kötü duruma geldi. OSB’de iş yapan arkadaşlar sevkiyat yapamıyor. Müşteriler, ürün seçme konusunda çekincelerini ortaya koyuyor. Müşteriler ürün seçemediği için bu pazarları diğer illere kaptırdık. Ekonomik yaşam durma noktasına geldi. Olası bir ihtimalle, masaya dönülmesi halinde bile ekonomik anlamda yaşanan tahribatın telafisinin zor olacağını belirtmek isterim. Ekonomi konuşamıyoruz şu aşamada. UNESCO yolunda alınan bu unvandan sonra turizmin, kentin refahı konusunda büyük bir adım olacağını düşünürken, özellikle Suriçi’ndeki küçük işletmelerin durumu içler acısı hale geldi. Barışın gelmesi lazım. Türkiye'nin savaş ortamından bir an önce çıkması lazım, masaya dönülmesi lazım. Hiçbir savaşın kazananı olmaz. İç savaş bütün halklara kaybettiriyor."

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.