Demir Çağı Müzesi eskiyi yaşatıyor
İskeletler, kültürel objeler ve günlük yaşamda kullanılan malzemelerin bulunduğu bu alanın geçmişinin 3 bin 200 yıl önceye dayandığı tahmin ediliyor.
Şehir merkezinin işlek bir bölgesinde bulunan, ilk bakışta yıkılmış eski bir binanın kalıntıları gibi görünen geniş bahçedeki bu yapıya küçük bir kapıdan giriliyor.
Müzenin girişinde loş ışıkla aydınlatılan mağaramsı bir yapı görülüyor. İnşaat iskelelerini andıran yolların tarihi alanı korumak için bu şekilde yapıldığı anlaşılıyor.
Müzede, kazı çalışmasıyla gün yüzüne çıkarılan eski dönemlerde kullanılan aletler bulundukları yerlerde bırakılmış durumda. Müze yetkililerinin bilgilendirmesi olmasa bu durum kazının hala devam ettiğini düşündürüyor ziyaretçilere.
Dikey olarak kazılmış alanın duvar gibi duran toprak parçasındaki toprak ve kum katmanları bölgede yaşanan sel felaketlerinin tarihi tanığı olarak ziyaretçileri karşılıyor.
Çoğu zaman mezarlardan çıkarılan iskeletler gerekli bakımları yapıldıktan sonra müzelere kaldırılır. Bulundukları yerden taşınan iskeletler ise çoğunlukla formlarını ve orijinal atmosferini kaybeder.
Tebriz Demir Çağı Müzesi'ndeki iskeletler ise bulundukları şekilde, oldukları yerlerde bırakılmış durumda. Her iskeletin yatış yönü cinsiyetini de gösteriyor.
Cenazeler yiyecek içecek dolu kaplarla gömülmüş
Müze sorumlusu Hasan Abedini, AA muhabirine müze hakkında bilgilendirmede bulundu.
Mezarlık alanının 3 hektardan oluştuğunu, bunun 300 metrekaresinde müzenin yer aldığını belirten Abedini, alanın büyük bölümünün çevredeki binaların altında bulunduğunu aktardı.
O zamanın insanlarının bu dünyaya geldikleri gibi öbür dünyada da yeniden doğacaklarına inandıklarını belirten Abedini, bunun için cenazelerin cenin pozisyonunda gömüldüğünü, ölen kişinin ahirette rahat etmesi için yanına yiyecek ve içecek dolu kapların konulduğunu söyledi.
Buradaki mezarlığa defnedilenlerin yaş, cinsiyet ve sosyal statüye göre farklılık gösterdiğini ifade eden Abedini, kadınların sol tarafları üzerine, erkeklerin ise sağ tarafları üzerine gömüldüğünü aktardı.
Alandaki iskeletlerden birinin diğerlerinden faklı olarak sırt üstü yatar vaziyette olduğu dikkati çekiyor. Müze sorumlusu, bunun muhtemelen başka bir bölgede ölmüş sonra buraya taşınmış bir kişiye ait olabileceği, cesedin katılaşması nedeniyle de geleneksel forma göre gömülemediği değerlendirmesinde bulundu.
Mezarlardan faklı eşyaların da çıktığını söyleyen Abedini, yiyecek içecek kapları, süs eşyaları, günlük alet edevatlar ile cam, akik ve bronzdan yapılmış hediyelik denebilecek objelerin bulunduğunu ifade etti.
İranlı yetkili, bazı tarihi kalıntıların zarar görmemeleri için Doğu Azerbaycan Müzesi’ne taşındığını, çanak çömlek ve mezarların ise olduğu gibi korunduğunu söyledi.
Müze alanında 38'den fazla mezar bulunduğunu aktaran Abedini, bebek mezarlarının basit, genç mezarlarının ise kille örülmüş kare şeklinde olduğunu dile getirdi.
Abedini, bazı çocuk mezarlarında oyuncaklar, kadın mezarlarında süs eşyaları ve mücevherler, erkek mezarlarında da savaş aletleri bulunduğu bilgisini verdi.
Müzenin duvarlarına kurulan raflarda ise kazılardan elde edilen eserlerin yanı sıra bölgenin kendine has el sanatları ürünleri sergileniyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.