VİDEO - Ebru sanatı kâğıttan çıkıp hayata karışmalı
Ebru sanatını duvarda asılı olan seyirlik bir çerçeveden indirip, insanların günlük yaşamda kullanımına sundu. Türk süsleme sanatı olan ebruyu modern hayatla buluşturan sanatçı, günlük yaşama ebru sanatının estetik çizgilerini nakşetti.
Sanat ile hayatın iç içe olması gerektiğine dikkat çeken Ebru Sanatçısı Mehmet Alper Çiftçi, “Ebru sanatı kâğıttan çıkmalı hayata karışmalıdır. Biz bunu Diyarbakır'da başaracağız. Diyarbakır'da başlattığımız bu sanat akımı tüm ülkeye tüm dünyaya yayılacaktır. Buna yürekten inanıyorum ve bunu Diyarbakırlı vatandaşlarımızla birlikte başaracağız.” dedi.
Üniversitede El Sanatları okuduktan sonra memleketi Şanlıurfa’ya gelerek yediden yetmişe binlerce kişiye ebru sanatını tanıtan, ebru yapmayı öğreten Mehmet Alper Çiftçi, yakında Diyarbakır’da açmayı planladığı özel sanat atölyesi ile Ebru sanatının estetiğini Diyarbakır’ın yöresel kıyafetleri ile buluşturarak, Diyarbakır’dan dünyaya bir modern bir sanat penceresi açacak.
Şanlıurfalı Ebru sanatçısı Mehmet Alper Çiftçi, Diyarbakır’da kurmayı planladığı atölyenin hazırlıklarını sürdürüyor. Sanat atölyesinin tarihi Suriçi’nde açmak için mekân arayışlarını sürdüren Çiftçi, Kültür Bakanlığından ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan destek çağrısında bulundu. Diyarbakır’da tarihi bir mekânda Ebru Sanatının modern yüzünü tüm dünyaya tanıtmak istediğini belirten Çiftçi, Tigris Haber’e konuştu.
“Çünkü bu alanda hep kendini tekrar vardı ve farklı bir şeylere ihtiyaç vardı”
Klasik ebru sanatını modern hayatla buluşturabilmek için öğrencilik döneminden beri arayışlarını sürdüren ebru sanatçısı Çiftçi, şöyle konuştu: "Ebru sanatını 2012 yılından beri yapıyorum. Şanlıurfa Belediyesi Kültür Şubesine bağlı bir atölyemiz var ve orada Sanat Sokağı'nda ebru icra ediyorum. Ben bu sanatı üniversitede öğrendim. Bitlis Eren Üniversitesi El Sanatları Bölümü mezunuyum. Yani, Türk süsleme sanatının en önemlilerinden biri olan ebru sanatına okullu olarak adım attım. Okulu bitirdikten sonra memleketim olan Şanlıurfa'ya geldim ve Halk Eğitim Merkezi ve İl Kültür Müdürlüğünde ebru sanatını klasik olarak yapmaya başladım. Bu sanatı önce çocuklara öğretmeye başladım, çünkü çocuklar öğrenmeye daha hevesliydi. İlk geldiğimde Şanlıurfa'da ebru sanatının daha önce hiç yapılmadığını gördüm. Çoğu kimse ebru sanatını tanımıyor, bilmiyordu. Hatta ilk zamanlar yaptığım işten dolayı bana "Ebru Hanım" diyorlardı. Su üzerinde farklı farklı desenler görmek çocukların çok ilgisini çekiyor çok hoşlarına gidiyordu. O dönem 5 bin çocuğa ebru sanatını tanıttım. Yıl 2013'tü ve Şanlıurfa'da ilkleri hayata geçiriyorduk. Klasik ebru sanatını yapmaya başladık ama bir süre sonra bu alanda daha neler yapabileceğimizi, farklı neler ekleyebileceğimizi düşünmeye başladık. Çünkü bu alanda hep kendini tekrar vardı ve farklı bir şeylere ihtiyaç vardı.”
“Ebrunun kâğıttan kumaşa geçişi tamamıyla kaza ile başladı”
Klasik ebru yapımında kalıpları kırmanın önemine değinen Çiftçi, bu arayışına ilişkin şunları söyledi: “Bu arayış bizi farklı düşünmeye sevk etti. Üniversitede klasik tarzda ebru yaparken kıyafetlerimizin üzerine ebru motifleri bulaşıyordu. Tabii kıyafetlerimizin boya olması o dönemlerde bizi rahatsız ediyordu. Çünkü göleğimiz, pantolonumuz boya lekesi oluyordu. O zamanlar şöyle bir şey aklımıza geldi; neden ebruyu kumaş üzerine de yapmıyoruz. Yani, ebrunun kâğıttan kumaşa geçişi tamamıyla kaza ile başladı. O an dedim ki, madem bu kaza ile oluyor demek ki bu bize bir yol gösteriyor. Tabii bu fikri, yani ebruyu kumaş üzerine yapmayı hocalarımızla (Akademisyenlerimizle, Profesörlerimizle) görüştüm ve ebru sanatının sadece kâğıtta kalmaması gerektiğini söyledim ama olumlu bir yanıt alamadım. Bunun üzerine geçmişe dönük bir araştırma yaptım ve Japonya'da, Azerbaycan'da, Türkiye'de bu sanatın nasıl yapıldığına baktım ancak çok az bilgiye ulaşabildim. Ama ulaşabildiğim bilgiler arasında ebrunun deri üzerine yapılabildiğini gördüm. Deri üzerine ebru yapılabiliyorsa her şeyin üzerine de yapılabilir diye düşündüm. Çünkü deriye tutturmak çok zor. Deri üzerine neden yapılıyordu; Japonya'da, Çin'de, Azerbaycan'da eskiden savaş sırasında deri üzerindeki yazıyı korumak için ebru yapılıyordu. Osmanlı'da da süslemelerde ciltçilik olarak da yapılıyor. Ebru, üzerine yazılar yazıldığında deriyi koruyan bir işlev görüyor. Hem suyun hem de boyaların özelliği sayesinde yazının eskimesinin önüne geçiliyor. Bu araştırmalarım sonucunda ebru sanatını kâğıdın dışına çıkarmaya karar verdim. Çünkü ebru sanatı kâğıt üzerinde sadece çerçeveye konup duvara asılan seyirlik bir eser oluyordu. Oysa ben ebru sanatını hayatın her alanına taşımak istiyordum. 2013'te Urfa'ya geldiğimde bir süre Halk Eğitim Merkezinde kâğıt üzerine klasik tarzda ebru yapmaya ve ebru sanatını öğrencilere tanıtmaya, öğretmeye devam ettim ama ebruyu kâğıttan hayatın içine taşımak ve günlük yaşantıda onun izlerini görmek aklımın hep bir kenarında duruyordu.”
“Üzerine ebru yapılmış her objenin bir eşi benzeri daha olmayacak”
Ebru sanatının eşsiz çizgilerini günlük yaşamın ihtiyaçlarına uyarlayan Çiftçi, “Ebru sanatını kâğıt üstünden hayatın içine, çerçeveden günlük yaşamda ihtiyaç duyduğumuz birçok alana taşımak için daha fazla bekleyemezdim ve o ilk adımı attım. Kumaştan, ahşap, mobilya, seramik, taş, aksesuar, halı, perde, yatak örtüsüne kadar birçok ürüne ebru sanatının o eşsiz dokunuşunu nakşettim. Boydan elbise, gömlek, şal, eşarp, takım elbise, kravat, gelinlik üzerine ebru işledik. Seramik üzerine çok güzel ürünler ortaya çıktı. Biblo, vazo, küp üzerine ebru yaptık. Bugüne kadar çok harika eserler çıktı ve çok ilgi gördü. Oysa kâğıt üzerine yapılan ebrular çok dar bir alanda kalıyor ve unutulmaya yüz tutuyordu. Bugün ise başlattığımız akım sayesinde ebru sanatı günlük hayatın her yerinde. Bir elbise üzerinde, ayakkabı üzerinde, kravat üzerinde ebru desenleri günlük hayatın içine karışıyor ve herkesin ilgisini çekiyor. Evinizin perdesinde, yatak örtüsünde, mobilyasında ebruyu görebiliyorsunuz. Kadınlarımızın giydiği ayakkabıdaki ebrular çok ilgi çekti ve herkes o ayakkabıyı almak için sıraya giriyor. Çünkü ebruların eşi benzeri yoktur. Sadece size ait olan sanatsal bir dokunuş. Hiç bir ebru bir başkasıyla aynı olmaz, olamaz. Kimse yaptığı bir ebrunun aynını yapamaz, bu mümkün değil. Ne kadar iyi bir ebru sanatçısı olursanız olun aynı ebrunun bir benzerini yapamazsınız. Yani, üzerine ebru yapılmış her objenin bir eşi benzeri daha olmayacak. Boydan bir elbise düşünün hem sanatla birleşen bir ürün hem de eşi benzeri yok sadece size ait. Aynı insan gibi eşi benzeri yok. Aynı parmak iziniz gibi sadece size ait. Hem sanat hem size özel. Ebru sanatı, doğası, malzemesi ve içeriği ile tıpkı insana benzer. Ebrunun da insanın da ham maddesi su ve topraktır. Tamamen doğal ve sağlığa zararlı hiç bir şey yok. Denizkadayıfı diye bir malzememiz var ve o madde cilde temas ettiğinde cildinizi yeniler.” diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan açılıştaydı
Ebru sanatını ilk olarak çocuklara, yetişkinlere öğrettiğini belirten Çiftçi, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama bu benim için yeterli değildi. Ben ebru sanatının klasik kalıplarını kırmak, bu sanatı geliştirmek istiyordum. Hâlihazırda ebru ile kravat, şal, eşarp yapan arkadaşlar vardı ama bizim yaptığımız ürünleri ne Türkiye'de ne de dünyada yapan başka kimse yok. En gelişkin ve en modern tarzıyla ebru sanatını yaşamın her alanına biz taşıdık. Geçenlerde Sayın Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan geldi, açılışımıza katıldı. Üzerine ebru işlenen ürünlerimizi gördü ve hayran kaldı. Dedi ki, "Dünyanın her yerini gezdim, Türkiye'nin her yerini gezdim ama böyle bir şey görmedim. Bunlar gerçekten burada mı yapılıyor?" 10 dakikalık bir açılıştı ama Sayın Emine Erdoğan burada 3 saat kaldı ve ebrulu eserlerimizi büyük bir hayranlıkla inceledi. Kravatlara baktı, elbiselere baktı. Hatta Sayın Cumhurbaşkanımıza bir kravat, hanımefendiye de boydan bir elbise hediye ettik. Sayın Emine Erdoğan, "bu bizde mi yapılıyor" diye defalarca sordu fakat maalesef biz bu ürünlerimizi yeterince tanıtamıyoruz. Ne Türkiye ne de dünya ebru sanatının günlük yaşamdaki bu halini henüz bilmiyor. Biz bu kadar uğraşıyoruz, yeni yeni ürünler ortaya çıkarıyoruz ama gelin görün ki, ürettiğimiz bu eşsiz eserlerin tanıtımını yapamıyoruz. Amerika'dan, Yunanistan'dan, Çin'den gelen turistler ürünlerimizi gördüğünde çok harika olduklarını söylüyorlar ama bu eserlerin tanıtımı olmadığı için buraya gelmeden bu sanatın varlığından haberleri olmuyor. Bu bizim en büyük eksiğimiz. Biz Ankara'da bir defile yaptık. Tamamıyla ebrudan olan boydan bir elbiseyi mankenlerimiz üzerlerinde taşıdılar. Defileye katılanlar bu eserleri gördüklerinde çok şaşırdılar. Çünkü ebru sanatı ile ilk kez böyle karşılaştılar.”
Diyarbakır’ın dünyaya tanıtımında ‘Ebru Sanatı’nın eşsiz motifleri boy gösterecek
Yakında Diyarbakır'da özel bir ebru sanat atölyesi kurmayı planladığını ifade eden Çiftçi, Diyarbakır’a neden geldiğini şöyle özetledi: “ Bunun için gerekli hazırlıkları sürdürüyorum. "Alp Veso" sanat atölyesinde ebru sanatını birçok ürüne uyarlayacağız. Alp Veso, ebru sanatının kâğıttan çıkıp yaşamın her alanına dokunuşunun markası olacaktır. Bunu tüm kalbimle inanıyorum. Yakın bir zaman içinde Diyarbakır'ın damadı olacağım ve buraya yerleşeceğim. Alp Veso adıyla ebru sanatının modern halini günlük yaşamdaki halini tüm dünyaya Diyarbakır'dan duyuracağım. Atölyenin yeri konusunda henüz bir netlik sağlayamadık. Ama gönlümden geçen Diyarbakır gibi tarihi, kadim bir kentin kalbi olan Suriçi'nde tarihi bir Diyarbakır evinde bu atölyeyi açabilmektir. Hem süsleme sanatımızda önemli bir yeri olan ebru sanatının modern yüzünü bu tarihi mekânda dünyaya duyurabilmek hem de kendi kültürümüzle Diyarbakır'ın dünyaya tanıtılmasına katkı sunmak istiyorum. Henüz, istediğim tarzda eski bir Diyarbakır evini bulabilmiş değilim. Bu konuda devlet büyüklerimizden bir destek sağlanırsa memnuniyet duyarım. Tarihi bir mekânda kültürümüze hizmet vermek istiyorum. Diyarbakırımızın yöresel kıyafetleriyle ebruyu buluşturmak istiyorum. Yabancı turistler Diyarbakır'a geliyor ama buraya özgü pek bir şey almadan buradan ayrılıyorlar. Ben bunu tersine çevirmek istiyorum. Diyarbakır'a gelen yabancı bir turist buradan ayrıldığında Diyarbakır'ın yöresel kıyafetlerinin ebru sanatı ile buluşmasından doğan eşsiz bir eser ile ayrılmalı ve gittikleri yerlerde şehrimizi, ülkemizi tanıtmalılar. Bunu başarabiliriz. Bunun için gerekli olan bilgi, birikim, tecrübe, nitelikli emek her şeyimiz var. Yeter ki, bize gerekli destek sağlansın. Amerika'dan, Avrupa'dan, Uzakdoğu'dan, dünyanın her yerinden gelen turist Suriçi'ndeki atölyemize gelip burada istediği renklerden ebrusunu yaptıracak. Kendi zevklerinin, beğenilerinin sonucu bir ürünü alıp kendi memleketine götürecek ve ülkemizin tanıtımını yapacak. Bu Diyarbakırımız için büyük bir tanıtım olacaktır. Benim amacım budur, Diyarbakır'a, halkımıza katkı sunmayı kendime bir borç görüyorum. Diyarbakır tarihi bir kentimiz ve bütün bunları fazlasıyla hak ediyor.”
Kent istihdamına sanatsal bir katkı
Diyarbakır’da istihdama katkı sunacak sanat atölyesinin hazırlıklarını sürdüren Çiftçi, şöyle konuştu: “Diyarbakır'da açmayı planladığımız sanat atölyesi aynı zamanda kent insanı için de bir istihdam kapısı demektir. Gençlerimiz, ablalarımız sanat atölyesine gelecekler, ebrularını yapacaklar ve herkes kendi üretimi olan eseri kendisi satabilecek. Özel satış yerleri yapacağız ve herkes kendi elemeği ebru eserini satıp kendi bütçesine katkı sunabilecek. Atölyede 60 kadar öğrenci ile ebrudan sanatsal ürünler yapmaya başlayacağız. Amacımız hem kentimizin insana bir ekmek kapısı hem de kentin tanıtımına bir katkı sunabilmektir. Ebru sanatı kâğıttan çıkmalı hayata karışmalıdır. Biz bunu Diyarbakır'da başaracağız. Diyarbakır'da başlattığımız bu sanat akımı tüm ülkeye tüm dünyaya yayılacaktır. Buna yürekten inanıyorum ve bunu Diyarbakırlı vatandaşlarımızla birlikte başaracağız. Alp Veso markasıyla ebru sanatı Diyarbakır'dan tüm dünyaya açılacak. Bunu yapacağımız özgün eserlerle sağlayacağız. Çünkü sanatla yapılmış ürünlerimizin eşi benzeri olmayacak. 7 yıldır bu işin üzerinde çalışıyorum ve bu yaptıklarımızın dünyada bir eşinin olmadığını söyleyebilirim. Ebru sanatında ülkemizde ve dünyada ilklere imza attık ve Diyarbakır'da kuracağımız özel atölyemizle bunu tüm dünyaya duyuracağız.”
Yerli arabada Ebru sanatı izleri
Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslenene ve kendisinden kültür sanatın geliştirilmesi ve Diyarbakır’ın tanıtımı için destek bekleyen Ebru sanatçısı Çiftçi, “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a yakın zamanda bir proje götüreceğim. Türkiye'nin yerli, milli arabasının içine ebru sanatıyla desenler yapmak istiyorum. Yerli arabamızın içine ebru yapacağız, çünkü ebru sanatı dünyanın her yerinde Türk sanatı olarak bilinir. Ve neden kendi sanatımız milli arabamızın içinde yer alamsın? Neden yerli, milli arabamızın koltuklarında, ön konsolunda, kapılarında ebrudan izler olmasın? Sayın Cumhurbaşkanımız da eğer buna destek verirlerse hedefim bu. Ebru sanatını sadece kâğıt üzerinde bırakmamalıyız. Bizim sanatımızı ancak biz geliştirebiliriz ve hak ettiği yere taşıyabiliriz. Biz sanatçılar elimizi taşın altına koyarsak eminim nice güzel eserler ortaya çıkacaktır. Sadece yerli araba ile de kalamayacağız. Şanlıurfa'nın lahit beyaz taşları var. O taşlar üzerine ebru yapıyoruz ve bu taşlarla çeşmeler, heykeller, biblolar ve en önemlisi de evler yapılabilir. Kültürümüzde var olan bir sanat yapılarımızda neden olmasın? Sayın Cumhurbaşkanımız bize destek çıksın, inanıyorum ki, hem ülkemizde hem de dünyada ilklere imza atacağız. Türk milleti olarak kültürümüzü severiz, kültürümüzün güzelliklerini çoğaltmak elimizde. Yeter ki, bize imkân tanınsın.” İfadelerini kullandı.
Özel Haber / Ali Abbas Yılmaz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.