VİDEO - Diyarbakır’ın aydınlık yüzü: Dr. Yusuf Azizoğlu
Mümin Ağcakaya - Özel Haber
TİGRİS HABER - YENİ TÜRKİYE PARTİSİ KURULUŞU VE BAKANLIK DÖNEMİ
1961 yılında Ekrem Alican’la birlikte Yeni Türkiye Partisini kuruyorlar.
Seçimlerde Diyarbakır’da %45’e yakın bir oy alıyorlar ve 92 milletvekili ile meclise giriyorlar. İlk oturumda Yeni Türkiye Partisi Dr. Yusuf Azizoğlu’nu TBMM Başkanlığına aday gösteriyor. O zamanki Diyarbakır milletvekili Refik Pirinççioğlu, Hıfzı Oğuz Bekata karşı çıkıyorlar. Tartışmalardan sonra Yusuf Azizoğlu adaylıktan vazgeçiyor.
SAĞLIKTA BİR İLK: ‘SOSYALİZASYON KANUNUN’ HAYATA GEÇMESİ
Dr. Yusuf Azizoğlu. Bakanlığı döneminde sağlıkta dönüşüm delen ‘Sosyalizasyon Kanunu’nu hayata geçiriliyor. Halk sağlığı disiplininin Türkiye’deki öncüsü, Tıp Bilimleri Felsefe Doktoru olan Prof. Nusret Hasan Fişek’in bir projesi olan; ‘Sağlık Hizmetlerinin Sosyalleştirilmesi Hakkında Kanunu’nun TBMM’de kabul edilmesi ve hayata geçmesiyle tüm ülke için önemli bir hizmete imza atmış oluyor. Bu konuda Dr. Remzi Azizoğlu: “Yusuf Bey, sağlık bakanlığı döneminde sağlıkta dönüşüm dediğimiz Sosyalizasyon Kanunu’nu hayata geçirdi. Fakat bu Türkiye’de fazla bilinmez. Sağlık camiasında daha çok Dr.Nusret Fişek’in adı öne çıkar. Ancak birçok proje vardır arşivlerin tozlu raflarında yok olurlar. Buna bir siyasi ya da ekonomik bir destek gelmezse yok oluyor.
Bu nedenle Yusuf Bey’in önemini kavramak lazım. Bu projeyi uygulayan, uygulatan Türkiye’de koruyucu hekimliği öne alan, sağlık sisteminde bir dönüşüm yapıp, daha önceden salgın ve pandemi yapmış hastalıkları kontrole alan, özellikle tüberküloz, sıtma, trahom gibi toplumun başına bela olan hastalıkları kontrol altına almayı başarmış bir sağlık sistemidir. Bir de eskiden buralarda fazla bir sağlık hizmeti yoktu. İlk defa kendi aralarından çıkan birisinin onlara hizmet yapması çok takdir topladı. Bu yüzden bölgede onu yâd eden çok sayıda insan var. Bu uygulamayla sağlıkta büyük bir aşama kaydedildi. İnsanlar sağlıklarına kavuştukları için bunu büyük bir minnetle hatırlıyorlar.” Demektedir.
Bakanlıktan İstifa etmesi
Mehmet Çeviker: “Sağlık Bakanlığı döneminde İçişleri Bakan olan Hıfzı Oğuz Bekata ile TBMM’de kavgaya dönüşecek boyutlarda tartışmalar yaşanıyor. Bu tartışmalardan sonra Dr. Yusuf Azizoğlu, bakanlık görevinden ayrılıyor.
Mehmet Çeviker
Rauf Azizoğlu: “Daha sonra bu olay dolayısıyla hakkında Mecliste tahkikat komisyonu kuruldu. Üzerinden çok durdular. O zamanki müsteşarı da Profesör Nusret Fişek’ti. Çok namuslu bir adamdı. Tahkikat komisyonu onu çağırıyor. Siz beraber çalıştınız nasıl bir adamdı diye soruyor komisyondakiler. O da size bir misal vereceğim diyor. ‘Fikirlerine karışmıyorum yalnız çok namuslu bir adamdı. Bir gün resmi bir görev için Macaristan'a gittik. Ben de o heyetteydim. İki üç günde temaslarımız bitirdik. Otele geldik lobide gazetesini okuyordu, yanına gittim, beyefendi birçok bakanla geldik işi bittikten sonra çarşı pazara çıkıyorlar, çoluk çocuklarına hediyeler alıyorlar deyince, döndü bana dedi ki; ‘Nusret Bey, ben buraya Türkiye Cumhuriyeti'nin Sağlık Bakanı olarak geldim, turist olarak gelmedim. Ben hiçbir şey almam.’ Bir çanta ile gittik bir çanta ile döndük. Biz çok milletvekiliyle bavulları doldurup dönüyorduk. Yani tahkikat komisyonuna bu şekilde ifade veriyor.
Rauf Azizoğlu
EĞİTİME ÖNEM VERMESİ;
Dr. Kemal Karadaş: “Yusuf Azizoğlu’nun kendi köyünde okul açmasının, köylüleri okumaya teşvik etmesinin sonuçları büyük olmuştur. Hekimliğin ötesinde bir eğitimci olarak da okumaya teşvik etmiş ve bundan biz de etkilendik. Bizim köyde de birçok meslek sahibi insan oldu. Bu anlamda ona büyük bir minnet duyuyoruz. Şimdi yaptığı katkıları görüyoruz.”
Dr. Kemal Karadaş
Abdulkerim Melikoğlu: “Kendisi babamın çok samimi dostuydu, çocukluk arkadaşıydı. 1960'larda Dr. Yusuf Azizoğlu Diyarbakır'ın Silvan ilçesinde özellikle eğitim ve öğretime olan aşkıyla, insanların okuması, aydın bir tabakanın oluşması açısından büyük gayretleri olmuştur. Bunun canlı örneği de Silvan ortaokulunda öğrenciler için bir pansiyon oluşturuyor. Pansiyonun bütün maddi giderlerini, yiyeceğinden giyeceğinden, öğretimdeki masraflarına kadar karşılıyordu.
Abdulkerim Melikoğlu
Kulp’un bir köyünde imamlık yapan babama, ‘Seyda sen çocuklarını bizzat buraya getirirsen başkasına da örnek olursun, onlar da getirir’ diyor. Çünkü zaman zaman eğitim ve öğretime karşı bazı tepkiler vardı. Babam da ‘tamam, benim bir oğlum ilkokul mezunudur. Onu getirip size teslim edeceğim’ diyor.Bir de yeğenimiz var, babam onu da alıp getiriyor.
Kayadere’li birçok çocuk başta olmak üzere, Silvan’ın birçok köyünden maddi imkânları olmayan, eğitim öğretime devam etme fırsatını bulamayanlara da bu fırsatı oluşturuyor, pansiyonda onları da ağırlıyor.”
Mehmet Can (Emekli memur): “Dr. Yusuf Azizoğlu, 1947 yılında ilkokulu köyümüzde açmıştı. Ben de o ilkokulda okudum, oradan mezun oldum. Köyümüzde ortaokul olmadığı için belli bir süre okula gidemedik. 1976 yılında İskân Azizoğlu tarafından köyümüze ortaokul yaptırıldı. Silvan’ın köyleri arasında ilk olarak bizim köyde ortaokul açıldı. Ben de o ortaokulda okudum. Ortaokulun mezunlarından biri de benim. Ortaokulu bitirdikten sonra ben memur oldum. Ortaokulu birlikte okuduğumuz arkadaşların çoğu da memur oldu. Rahmetli İskân Azizoğlu sayesinde biz okuduk.
Mehmet Can
İlkokul ve ortaokulu açarak okumamıza büyük katkısı olan Dr. Yusuf Azizoğlu ve İskân Azizoğlu’na minnettarız. Onlara şükran duygularımızı sunuyoruz. Onlara rahmet diliyoruz. Köyümüzün gelişmesine bu şekilde ön ayak oldular. Okumamızı istediler. Biz de onların sayesinde okumuş olduk.”
Mehmet Çeviker; “Yine 1940-50’li yıllarda TEMA Vakfı daha yokken Dr. Azizoğlu Silvan’ın Gaze Topê ve Silvan’ın bazı kesimlerine ağaçlandırma çalışması yapıyor.
Diyarbakır Dicle Üniversitesi'nin kuruluş aşamasında yönetim kurulunda yer alıyor ve büyük katkı sunuyor. Ayrıca Silvan Devlet Hastanesi’nin kurulmasında da büyük katkıları oluyor.”
Yine 1962 yıllarında Kürtçe bir radyonun açılması için büyük bir çaba içerisinde oluyor. Hatta alt yapısı da hazırlanan Kürtçe yayın yapma çalışması dönemin hükümeti tarafından izin verilmediği için hayata geçirilemiyor.”
Dr. Yusuf Azizoğlu’nun vefatı
Mehmet Çeviker: “1917 yılkında dünyaya gelen Yusuf Azizoğlu 1 Mayıs 1970 yılında 53 yaşında vefat ediyor. Genç yaşında vefat etmesine rağmen; ardına unutulmayacak anılar, eserler ve binlerce insanın gönlüne taht kuruyor. Murat, Fırat ve Meral isminde üç çocuğu oluyor. “
İnsanlar en yakınını kaybetmiş gibi derin bir üzüntü içindeydi
Doktor Bey 1970 yılında vefat ettiği zaman Silvan'da büyük bir matem havası oldu. Ben o yıllarda ortaokul son sınıftaydım. Herkes gibi ben de çok üzülmüştüm. O gün okula gitmedim. Kamyonlarla Diyarbakır havaalanına geldik. Alanda yüzlerce insan vardı. İnsanlar en yakınını kaybetmiş gibi derin bir üzüntü içindeydi. O zaman bez pankart üzerine 1 Mayıs dünyada bayram bizde matem olmuş diye bir sloganı da hatırlıyorum.”
Hakkında şiirler yazılıyor, türküler söyleniyor
Mehmet Çeviker: “Sadece Silvan’da değil özellikle Doğu ve Güneydoğuda yaşayan birçok insan tarafından sevilirdi. Şairlerimizden Seydayê Mala Umameddin, Dr. Yusuf Bey için uzun bir şiir yazıyor. Ayrıca Seydayê Gurdil ve Mahmut Kızıl’ın da Dr. Yusuf Bey üzerine yazdıkları ve söyledikleri şiir ve türküsü vardır.
Dr. Yusuf Azizoğlu için ne söylediler;
Mehmet Çeliker ( Silvanlılar Dernek Başkanı): “Emekli öğretmenim. Diyarbakır’daki Silvanlılar dernek başkanıyım. Bir Silvanlı olarak Dr. Yusuf Azizoğlu’nu tanımamak, bilmemek mümkün değil. Değil Silvan, Diyarbakır'dan Van'a kadar, Hakkâri’den Malatya’ya kadar, hatta Süleymaniye’den Hewler’e kadar Dr. Yusuf Azizoğlu’nun ismi biliniyor, tanınıyor ki o bu halkın gönlünde taht kurmuş bir şahsiyettir.”
Dr. Kemal Karadaş: “Dr. Yusuf Azizoğlu bizler için bir semboldür. Sembolden öte bir örnektir. Çocukluğumuzdan beri bir yol gösterici olarak aldık.
Dr. Yusuf Azizoğlu denince aklımıza doktorluk kimliğinin ötesinde çok şey gelir. Dr Yusuf Azizoğlu; hem bir toplum kanaat önderi, hem de karizmatik bir toplum liderdir. Çocukluğumuzdan beri Yusuf Azizoğlu ismiyle büyüdük. Bize birçok konuda ilham verici olmuştur.
Dr. Yusuf Azizioğlu’nun hekimlik kimliğinin ötesinde bir de toplumsal kimliği vardır. Her ne kadar biz onu hekimlik kimliğiyle biliyor ve tanınıyor olsak da bunun ötesinde bize yol gösterici ve örnek olmuştur. Bu mesleği seçmemizde de etkisi olmuştur.
İyi bir hekimdi. Ve hekimlik mesleği gereği o günün şartlarında bölgenin sağlık hizmetlerinin geri kalmışlığını makûs talihini yenmek için büyük bir çaba sarf etmiştir. Türkiye’de ve bölgede sağlık alanında sosyalizasyonun ilk öncülerinden birisidir. Sağlık hizmetlerinin her yere ulaşması ve herkesin faydalanması için; sağlık ocakları, sağlık evleri ve hastanelerin açmasına ön ayak olmuştur.
Hekimlik mesleği dışında toplumsal kimliği de bizim için çok önemlidir. Belki gönlünden geçen, yapmak istediği birçok şeyi o günün şartlarında yapamadıysa da yaptıklarıyla örnek bir önder olmuştur. Bölge sorunlarına yoğunlaşmıştır. O günün şartlarında böyle bir misyonu yüklenmek ve bu uğurda mücadele etmek zor bir işti. Her ne yapmak istediyse yapamamıştır. O günkü şartlarda böyle bir sorumluluk yüklenmenin ne kadar ağır bir yük olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz.
Bir hekimdi ama halkının geri kalmışlığıyla, halkının acılarıyla yoğunlaşmış ve büyük bir çaba göstermiştir. Elinden geldiğince herkese ulaşmaya, cehaletin kaldırılması için eğitimi ve öğretimi teşvik etmiştir.
Bugün meslektaşlarımızın, başka meslekten olanların, okuyanların sayısı çok fazlaysa bunda etkisi çok olmuştur. Biz onlara her zaman minnet ve şükran duyuyoruz.”
Dr.Remzi Azizoğlu: “Bölge insanı ilk defa birinin kendilerine hizmet ettiğinin, yardım ettiğinin, kıymet verdiğinin ki o kişinin de bir Kürt olduğunun bilincindedir, bu nedenle de onu tutuyordu. Daha evvel cüzi de olsa bir hizmet alıyorlardı. Ama ilk defa böylesine daha fazla hizmet alıyorlardı. Bu nedenle insanların kendilerini değerli hissetmelerine sebep olmuştur. Asıl önemli nokta burasıdır. Yani insanlara değer vermiştir. Bu önemlidir. İnsanlar bunun bilincine varmıştır. Biz de seviliyoruz, bize de hizmet ediliyor. Bizim için de çalışıyor duygusu uyandırmıştır. Yusuf Bey’in bölgedeki en sevilen tarafı budur.”
Dr.Remzi Azizoğlu
Kahraman değiliz, insani görevimizi yapıyoruz
Rauf Azizoğlu: “Doktor Bey’in halka yaklaşımı eskiden kalma ağalık sitemindeki gibi değildi. Doktor olarak, okumuş bir insan olarak herkesin eşit haklara sahip olduğunun bilincindeydi ve bu düşünceyle halka yaklaşıyordu. Bu halkta büyük bir sevgi ve saygı uyandırıyordu. Onun için Doktor Bey yaşadığı müddetçe halktan çok büyük bir sevgi ve saygı gördü. Ölümüne kadar da bu saygı ve sevgi devam etti.
Belediye başkanlığı, milletvekilliği ve bakanlığı döneminde halktan hiçbir zaman kopmadı. Elinden geldiğince hizmet etmeye çalıştı.
İnsanların yardımına çok koşuyordu. Onun dönemine kadar sağlık hizmetleri Doğu ve Güneydoğu'da pek yoktu. Bir ağır hasta olduğu zaman ya Ankara’ya ya da İstanbul'a götürülüyordu. Onlarla da çok alakadar oluyordu ve bu da halk arasında çok iyi karşılanıyordu. Şimdiki gibi ulaşım yeterli değildi, eğitilmiş insanları azdı bu alakayı gösterince halk aşırı derecede memnun oluyordu.
Şöyle derdi, ‘Bize kahraman gözüyle bakıyorlar ama biz kahraman değiliz, normal insani görevlerimizi yapıyoruz. Vatandaş Ankara'ya geliyor yol yordam bilmiyor, ona yol gösteriyoruz. Burada da bizden bir şey sorduğu zaman ya da yapabileceğimiz bir şey istediği zaman yerine getirmeye çalışıyoruz. Biz kahraman değiliz’ deme tevazusunu da gösteriyordu.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.