Onların işi organize etmek
DTSO Kadın Meclisinden Remziye Demirkıran ile bir söyleşi gerçekleştirdik.
Birbirine bağlı birçok alanı kapsayan bu mesleği seçmeniz nasıl oldu?
5 yıl okul öncesi öğretmenliği yaptım. Çocuk gelişim mezunuyum. Ayrıca Dicle Üniversitesi Organik Tarım mezunuyum. Okul öncesi öğretmenlik yaptığım dönemde de hayalimde böyle bir iş yapmak vardı. Farklı bir şeyler yapmayı çok istiyordum. Yaratıcı bir şeyler üretme konusunda yeteneğimin olduğunun farkındaydım. Bu hayalimi gerçekleştirmek için işleteceğim bir iş yeri açmak istiyordum. Maddi sıkıntılar çok yaşadım ama KOSGEB’den destek alarak işyerimi açtım. Önce küçük işlerle başladım. İlk başta doğum günü, nişan yaptım. Daha sonra yaptığım işleri büyüttüm. Şu an Diyarbakır'da Honda, Toyota, Nissan'ın gibi kurumların bütün plasmanlarını (organize) yapıyorum. Halk eğitimin açılışlarını, kokteyl ve sergilerinin organizasyon işlerini yapıyoruz. Ayrıca Jiber’in kurumsal bütün kurumsal mağaza açılışlarını, organizasyonlarını yapıyoruz. Zamanla işlerimizi biraz daha geliştirdik ve büyük açılışlar, kurumsal açılışlar, büyük düğünleri organize edecek düzeye geldik. Krizler bizi de etkiliyor ama krizlere rağmen yolumuza devam ediyoruz.
Böyle bir mesleği önceden mi düşünüyorsunuz?
Evet uzun yıllardır böyle bir hayalim vardı. Çocuklarla ilgilenmeyi de seviyordum. Çocuk gelişiminden mezun olduktan sonra öğretmenlik yaparken de düşünüyordum. Hayalimdeki yapacağım işle, öğretmenlik arasında gidip geliyordum. Hayalimdeki işleri yapmak bana daha cazip geldi. Ama maddi olanaklar el vermediğinden dolayı hayalimdeki iş yerimi açamıyordum.
Beş yıl öğretmenlik yaptıktan sonra; el yeteneğime ve el becerime, bu işleri başarabileceğime güveniyordum. Bir yerden sonra başlamak gerektiğini düşündüm. Uzun yıllardır kafamda şekillendirmeye başladığım işleri bir plan ve projeye kavuşturmuştum. Öğretmenliği bırakarak bu işlere başladım.
Yoğun emek gerektiren bir iş mi?
Kesinlikle el emeği ve yaratıcılık isteyen bir iştir. Aynı işleri tekrar ettiğiniz, kendinizi yenilemediğiniz zaman piyasada yok olursunuz. Her yaptığınız organizasyonun bir öncekine göre bir farklılığının olması gerekiyor. Çünkü organizasyon yaratıcılık istiyor.
Bu konuda nasıl bir yoğunlaşma içerisine giriyor veya farklılıklar yaratmak için nasıl bir yoğunlaşma içerisine giriyorsunuz?
Her işte yeni bir şeyler katmak için bir önceki yaptıklarımızı tekrar gözden geçiriyoruz. Başka türlü de olabilir mi diye üzerinde kafa yoruyoruz. Kıyaslamalar yapıyor ve nasıl daha iyi olabilir veya belki herkesin gördüğü ve aklına gelmeyen bir şeyi biz neden olmasın diye onu ele alıp dekoratif bir görselliğe dönüştürüyoruz. Mesela bir saman balyasını kullanarak farklı bir dekorasyon yapabiliyoruz. Ahşap merdivenden çok farklı, ilgi çekici bir mekân görüntüsü ortaya çıkarabiliyoruz. Bir kokteyl de farklı sunumlar deniyoruz. Meze çeşidine, pasta çeşidi gibi ikramlıklara hem sunum olarak hem de görsel olarak farklılıklar yarata biliyorsunuz.
Çalışmalarımızda tamamen klasik açılışların dışına çıkmak istiyoruz. Sadece balonlarla çok klasikleşmiş yöntemlerle açılışlar yapmak istemiyoruz. Bunun için çok fazla bir tasarım gerekmiyor. Bir şeyler katarak, balon olmadan da şık ve yeni tarz çok güzel açılışlar yapılabilir. Amacımız klasikleşmiş balonlu açılışların dışına çıkmak. Albenisi yüksek açılışlar hem farklı hem de daha çekici oluyor.
Müşterilerinizden de talepler oluyor mu?
Tabi oluyor, onların taleplerini de dikkate alarak organizasyonu yapıyoruz. Ama genelde çalıştığımız kurumlar ve yerlerle bir defa çalıştıktan sonra artık tamamen bize bırakıyorlar. Onların nasıl bir organizasyon istediklerini bildiğimiz için onların memnun kalacağı işler ortaya çıkıyor.
Başka mesleklerde olduğu gibi bizim işimizde de yaratıcılıkta sınır yok.
Hayal gücü olmadan ve bu işi sevmeden yapamazsınız. Özel günler risk kabul etmiyor. Çünkü bir insanın en özel gününde yaşanacak bir aksaklık onun hayatında unutamayacağı bir sıkıntıya da dönüşebilir. Bu işi yaparken bunu düşünerek başarmak zorundayız. Olaya sadece ticari açıdan bakmıyoruz. İşlerin dakik olmasıyla beraber yaratıcılığın ortaya konması gerekiyor. Organizasyon kapsamlı bir hazırlığı ve çalışmayı gerektiriyor. Bir şeyi unuttuğunuz zaman bütün çalışmalar boşa çıkmaktadır.
Yaptığımız işler ağırlıklı olarak göze hitap ediyor? Her görenin estetik bir güzelliği yakalaması gerekiyor. Bir yerde herkesi memnun etmek hiç de kolay olmasa gerek?
Organizasyon tamamen hiçbir şey aksamadan, zamanında her şeyin yerine getirilmesi gerekiyor. Çok dakik olunması lazımdır. Eksiksiz bir görsellik. Aynı zamanda şıklık gerekiyor.
Özellikle düğün, nişan gibi organizasyonlar; insanların hayatındaki en özel günleri? Bu günün çok farklı olmasını istiyorlar. Bu doğal. Çünkü ömür boyu unutamayacakları günde istenmeyen bir aksaklık onların hayatında adeta travma yaratır. Ömür boyu unutamazlar. Bizde bu hassasiyetle ele alıyoruz. Hiçbir aksaklık olmaması için önceden programı yeniden gözden geçiriyoruz. Bütün yaratıcılığımızı ve titizliğimizi ortaya koyuyoruz.
Yaratıcılık önemli ve karşıdakinin ne istediğini bilmek, onu anlayabilmek gerekiyor. Hatta onun aklına gelmeyeni de hesap etmek gerekiyor.
Esin kaynağınız neler oluyor? Ne tür şeyler size ilham oluyor? Mesela yolda yürürken bizlerin bakıp geçtiği şeylere siz acaba bunu nasıl kullanabilirim diye mi bakıyorsunuz?
İnsan yaptığı işe yoğunlaştığı zaman etrafındaki nesneler de onun gözüne başka türlü görülmeye başlıyor. Kafada başka çağrışımlar yaptırıyor. Mesela bir ressamın, bir edebiyatçının doğaya bakmasıyla her hangi birinin bakması aynı mı? Biri bakar geçerken edebiyatçı adeta onu hissederek, yaşayarak bakar. İkisinin de anladığı birbirinden tamamen farklıdır. Bu yüzden bir kozalaktan bir kütükten, farklı şeyler çıkarabilirsiniz? Ahşap ürünlere kendimizden bir şeyler katarak çok otantik şeyler ortaya çıkarılabiliyor.
Bu yüzden ilham olacak en büyük kaynak doğanın kendisi oluyor. İstediğiniz renkleri, türleri, şekilleri, görsellikleri, sesleri doğadan yakalamak mümkün. Yeter ki bakmasını ve ne aradığını bilmek yeterlidir.
Doğadan bulduklarınızı veya esinlendiklerinize estetik ve dekoratif şekiller verdiğinizde çok fantastik şeyler ortaya çıkarabiliyor ve talebe göre de bunlara şekiller verebiliyoruz.
Bu yüzden; düğün, nişan, kına, doğum günü, lansman (tanıtım), açılış, kokteyl gibi organizasyonları basite almak gerekiyor. Çünkü kişilerin ve kurumların özel gününde her hangi bir risk kabul etmiyor. Kişi ve kurumla bize güvenerek o özel günü tamamen bize bırakıyorlar. Bunu dikkate alarak bizde; gereken çabayı göstererek, emek vererek hazırlık yapıyoruz.
Size bir müşteri geldiğinde; onun taleplerini yerine getirmek için aranızda nasıl bir diyalog oluyor? Onun taleplerini nasıl ortaya çıkarıyorsunuz?
Benim yapacağım ilk müşterinin neyi istediği oluyor ve sonra karar vermeden önce mekâna bakıyorum. Mekânı gördükten sonra kafamda hemen tasarlamaya başlıyorum. Neyi nereye koymak gerektiğini, hangi renklerin kullanılacağı, ne tür dekorasyon ürünleri kullanmak gerektiğini tasarlamaya başlıyorum.
Yaptığımız işe hem görsellik hem de organizasyon boyutuyla bakıyoruz.
Profesyonel bir şekilde çalışmak için ekip arkadaşlarıyla uyumlu olmak çok önemli.
Organizasyon üslendikten sonra işe göre gerekli zaman değişmektedir. En az bir hafta zamana ihtiyacımız oluyor. Bazen on hostes elemanı bazen de on beş eleman götürdüğümüz oluyor. Gelecek misafir sayısı hem hazırlanmamız için bize gerekli olan zamanı hem de çalışacağımız elemanların sayısını etkiliyor.
Daha önce yaptığımız işlere ilişkin kataloglarımız var. Bilgisayarda slâytlarımız, yaptığımız bütün referanslı işlerimiz var. Bunları müşteriye sunuyoruz. Görsel olarak da hitap ettiği zaman müşterinin kafasında her hangi bir sıkıntı kalmıyor.
Açılışların iş yerine katkısı nasıl oluyor?
Her şeyden önce tanınır oluyor. İnsanların hafızalarında pozitif bir yer ediniyor. Medyada yapılan paylaşımlar etkiliyor. Günümüz bir yerde; tanıtım, reklam ve şov dünyası. Hafızalarda iz bırakanlar daha kalıcı oluyor. Mesela Coca Cola’nın reklama ihtiyacı var mı? Herkes biliyor ama gelirinin önemli bölümünü reklama ayırıyor. Çünkü hafızalarda canlı tutmak istiyor ve karşılığını da fazlasıyla alıyor. Tanıtım hedef kitleyi ister istemez bir biçimde etkiliyor.
Önünüzde ne tür hedefler var? İşlerinizi nasıl büyütmeyi düşünüyorsunuz?
Büyük düğünler, kurumsal şirketler ile çalışmak istiyorum. Belediyeler, Valilik gibi kurumlarla çalışmayı düşünüyorum. Mesela Jiberle bir anlaşmamız var. Açılışı nasıl olacak? Ne tür renkler kullanılacak? Standart bir çizgileri var. Jiber ne istiyor biz onu hemen anlıyoruz.
Çalışmalarınız sadece Diyarbakır merkezli mi?
Hayır. Diyarbakır’la sınırlı değiliz. Kızıltepe, Mardin, Batman gibi illerden talep geliyor. Özellikle Mardin ve Kızıltepe'den çok talep geliyor. Oralarda ciddi anlamda ilgili görüyoruz. Bu talebi yerinde karşılamak için; Mardin'de ikinci bir şube açmayı düşünüyorum. Ayrıca nereden talep gelirse oraya gidiyoruz.
Ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Bu işlerin de kendine göre zorlukları var. Organizasyonun saatleri belli olmuyor. Daha çok bayanlarla muhatap oluyoruz. Ama şehir dışına çıktığımız zaman, gece geç saatlerde döndüğümüzde evde bazı tepkiler oluşabiliyor. Bu açıdan zorlukları da var. Ama bize hitap eden kısmı da çok fazla sonuçta kendi işim.
Bir organize iş yaptığımızda daha sonra bunun üzerinde düşünüyoruz ve daha iyi nasıl olabilirdi diye değerlendirmesini yapıyoruz. Çevreden kişilerin eleştiri ve yorumlarını almak güzel ve geliştirici oluyor. Bizim göremediğimiz bir aksaklığı veya yerine tam oturmayan bir şeyi bir başkası daha iyi görebiliyor. Böylece bir sonrakine daha iyi hazırlanmış oluyoruz.
Bir işi bitirdiğiniz zaman ne tür tepkiler alıyorsunuz?
Yaptığımız işlerde şu ana kadar çok ciddi anlamda olumsuz dönüşümler olmadı. Bir işi yaparken sadece parasal olarak bakmıyoruz. Severek yaptığımız için insanları mutlu etmekte bir o kadar önemlidir. İşini doğru yaptığın zaman parasal sorunlar da kendiliğinden çözülüyor. İnsan bir işe kendisini kilitlediği zaman başarılı olmaması için hiçbir sebep kalmıyor.
Başarı bir sonraki başarının zemini oluyor. Tasarım gücünün olması gerekiyor. Üretmek bir şeyler yaratmak her zaman insanı mutlu eder. Yaptığı işi öncelikle yapanın sevmesi ve beğenmesi gerekiyor. Tabi nereden ilham aldığın, nasıl baktığın da önemlidir.
Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyor, çalışmalarınızda başarılar diliyoruz.
Ben de size çok teşekkür ediyorum.
Mümin Ağcakaya/ Özel Röportaj
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.