Mekân kişiyi de anlatır
Resim yapmaya ne zaman başladınız?
Çocukken ilkokul ortaokul zamanlarında annemle resim yapmaya başladım. Annemin de resim yeteneği vardı. Annemle bir takvim yaprağında suluboya resimleri görmüştük. Onlar üzerinde çalışmıştım, daha sonra bunu çerçeveleterek duvara asmıştım. Küçük bir suluboya paletim vardı. O zamanlarda resim yapmaktan keyif aldığımı hatırlıyorum. 2010’da fakülteye hazırlandığım süreçten beri ilgileniyorum. Nevşehir Hacı Bektaşi Veli Üniversitesini okudum.
Okulu bitirdikten sonra ne yapıyorsunuz?
2012 yılından beri üniversiteyi kazandım. 2016 yılında mezun oldum. Halk eğitim merkezinde öğretmenlik yapıyorum.
Ne tür resimler yapıyorsunuz?
Üniversitede iç mekânlar üzerine çalışma yaptım. Bu konu aynı zamanda okul bitirme tezim oldu. Okulu bitirme sergisi olarak, Avanos’ta bir kişisel sergi açtım. Bir konu üzerinde ilerliyordum. Figür kullanmadan mekânlar bizi ne kadar anlatır? Üzerinde çalıştığım bir konuydu. Genel de iç mekânların üzerine resimlerimi yapıyorum.
İç mekânlar üzerinde çalışarak nasıl bir mesaj vermek istiyorsunuz?
Figür kullanmadan bir mekân ne kadar bizi anlatır. Bu dikkat çeken bir tema oluyor. Resimde kullandığımız objeler, mekâna yerleştirilen çizimler, izleyenleri mekânda yaşayan kişinin karakterini analiz etmeye ya da onu tanımaya, anlamaya yönelik bir sorgulamaya sürüklüyor.
1988 İstanbul Bakırköy doğumluyum. 10 yıldır da Diyarbakır'da yaşıyorum. Lisede ben Moda Tekstil Tasarım mezunuyum. Çizim yeteneğim lisede moda illistrasyon çiziminde kendimi o zaman keşfetmiştim. Bu konuda hocalarım da yönlendirmişti. Resme yönelince Tekstil Tasarımı bıraktım.
Kadın giyim üzerine tekstil okulunu okudum. O dönem İstanbul'daydım. İstanbul tekstil piyasasının merkezidir. Diyarbakır'da on yıl önceki şartları düşündüğümüzde bu mesleği sürdürmenin pek bir imkânı yoktu. Bundan dolayı da başka bir şehre taşınmak benim için zordu. Diyarbakır’a geldiğimde kendim için yeni bir yol çizdim diyebilirim. İstanbul'da yaşamaya devam etmiş olsaydım belki moda üzerine çalışırdım. Diyarbakır'a gelince daha çok okula yönlendirdim daha farklı bir çizdim.
Diyarbakır sanat açısından nasıl bir yer?
On yıldır Diyarbakır’dayım. Türkiye'de İstanbul, Ankara merkezi olarak görülüyor. Nevşehir'de okudum. Kapadokya etkinlikleri yapılır açık alan sanat sunumları yapılıyor. Farklı merkezlerde sanatın daha çok işlediğini hissedebiliyoruz. Diyarbakır'da da yeni yeni açılan sanat atölyeleri var. Bunların bizi güncel sanatla, sanatçılarla bir araya getiriyor. Hem sanatın nabzını tutmak hem de bir diyaloga geçmek için büyük bir fırsat diye düşünüyorum.
Diyarbakır için Güzel Sanatlar Lisesi de çok önemli. Günümüzdeki birçok sanatçı Diyarbakır Güzel Sanatlar Lisesinden mezun olmuşlar. Bu da bence kent için büyük bir artı yaratıyor.
Tarihi olan Diyarbakır’da hayat çok farklı ilerliyor. Her şey güllük gülistanlık değil. Her şeyin çıplak gözle görüldüğü bir şehirde yaşıyoruz. O açıdan sanatçıların beslenebileceği çok konu var. Yeter ki algı açık olsun. Hem kültür olarak, hem tarihi olarak keşfedilmeyi bekleyen birçok konu var.
Siz bir dönem İstanbul’da büyüdünüz, Kapadokya’da okudunuz. Şimdi Diyarbakır’dasınız. Her kentin kendine özgü bir albenisi var.
Her kentte farklı bir kültür yapısını görebiliyorsunuz. Bu açıdan çok büyük bir sentez var. Büyük bir armoni. Sanatçıya, edebiyatçıya işleyeceği, ilham alacağı çok büyük bir zenginlik sunuyor. Sanatçı için sınırsız yaratım konuları var. Yeter ki faydalanmasını bilirsin.
Sanatla ilgili olarak ne tür hedefleriniz var? Neler yapmak istiyorsunuz?
Öncelikle kendi alanında uzmanlaşmak istiyorum. Aslında yeni yeni başlıyoruz A4'ün bize sunmuş olduğu büyük bir imkân. Bundan sonra daha görünür işler yapmak önemli. Kendimizi geliştirmemiz gerekiyor.
İç mekân çalışması yaparken gelenekselle modernlik arasında bir kıyaslama mı yapıyorsunuz?
Aslında modern yaşamaya çalışırken gelenekselden kopamıyoruz. Post modern ilişkileri yaşıyoruz. Ben bunu çalıştığım mekânlarda bunu göstermek istiyorum. Çünkü hayatın içinde olan bir karedir. Yaptığım resimler yaşadığım mekânlar, ailemin ya da arkadaşlarımın yaşadığı mekânlarda figür kullanmadan kareler yakalıyordum. Onları günümüzdeki sanatla geçmişten günümüze gelen hem modernleştirme hem de gelenekseli bir araya getirip bir karede yakalamaya çalışıyordum. Bu şekilde bir çalışma yapıyordum. Şimdi de bu çalışmalara devam ediyorum.
Çalışmalarınızda başarılar diliyor. Teşekkür ediyorum.
Bende size teşekkür ediyorum.
Özel Röportaj/Mümin Ağcakaya
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.