İlk duvar resmi mağaralarda başladı
Sanat çalışmalarınıza ne zaman başladınız?
Küçüklükten beri sanatın içerisindeyim diyebilirim. Şimdi Mardin Artuklu Üniversitesinde öğretim görevlisi olan amcam da bu alandan gelme. Ailece sanatla iç içe olduk. Müzik olsun. Görsel olsun. Büyük dayım şiir yazıyor. Böyle bir ortamda büyüdüm. Küçükken bile çizdiğim resimleri var. Dedem hala onları saklar. Çizme eğilimim okulda daha fazla artmaya başladı.
Amcam da önümde bir idol oldu. Yeteneğimi de gördükten sonra ilkokuldan beri çizmeye devam ediyorum. Dicle Üniversitesi'nde lisanslı bitirdim. Sonra yüksek lisans için Mardin Artuklu Üniversitesine başladım. Bazı sebeplerden dolayı tezimi tamamlayamadım. Ben de yeterli bulmayınca o şekliyle sunmak istemedim.
Bir yıl Bursa'da yaşadım ben. Oradaki sanat camiasının içerisindeydim. İstanbul'a sürekli iletişim içerisindeydim. Orada da farklı mekânlarda bir şeyler yaptım. Bazı sokaklar da dekoratif resimler yaptım. Sokaktan geçen insanların önünde resim çekmesi bile benim için güzeldi.
Ben aslında sokaktaki izleyici ile bir araya gelmeyi daha çok seviyorum. Buradaki müze fikrimde de zanaatkârlar ve sanatkârlar. Bunun bir ismini de olmaması lazım. Bir yerin bir ismi olduğu zaman marketing gibi bir pazarlama sürecinin olduğu durumu beni rahatsız ediyor açıkçası. Sonra Bursa’dan tekrar Diyarbakır’a dönmek zorunda kaldım. Burda A4 atölye kurulmuştu. Rıdvan hocayla yüksek lisanstan beri birlikteyiz. Amcam vasıtasıyla yıllar öncesinden tanıyorum. Bu iletişimle böyle bir projenin olduğunu söyledi. Açıkçası çok sevindim. Ondan sonra arkadaşlarla iletişime geçtik. Onların bazı çağırdıkları oldu. Benim bazı önerilerim oldu. Arkadaşlarla bir araya geldik. Kültür İçin Alan’nın desteğiyle burada, Bu projeye başladık.
Çocukluktan itibaren de duvara çizmeyi seviyorsunuz.
Duvarlara ilk dekoratif resimleri çizmeye 8-9 yıl önce başladım. Sonra farklı mekânlarda arkadaşlarla sokağa çıktık. Biz de üstünü kapatıp tekrar yaptık. Hep böyle biraz daha kuytu köşeler. Şimdiki planlarımda bunu biraz daha çok aktif görülen yerlerde yapmaya başlayacağım. Daha önce ara sokaklarda, merdiven, köprü altlarında yaptık. O biraz daha az kitleye ulaşıyordu. Ama şimdi yapacağımız şeylerde biraz daha sokağın aktivisti, kişisi olmak istiyorum. Benim yaptığım bir şeyden en basit yapabileceğim bir yaprağı bile illa gidelim bir yerin içerisinde görmek ihtiyaç duymasını istemiyorum. Sokakta her yerde buna ulaşabilsinler istiyorum. O ilişki sokakta benim görselim arasında olsun istiyorum. Onun arasında bağdaştırıcı bir şey olsun istemiyorum açıkçası.
Yaptığınız sanatın sadece galerileri hapsedilmesini istemiyorsunuz?
Kesinlikle ben genellikle kamusal alanda işlerin olmasına daha çok taraftarım. Bizim aslında yapacağımız bu resim tam bir kamusal alanda olacaktır. İşte süreçlerden kaynaklı olaylardan dolayı biz de yarı kamusal alanda çalışmayı gerçekleştirdik. Yaptığım çalışmayı atölyenin arka bahçesindeki duvara yaptık.
Şimdiye kadar nerelere çizdiniz?
Ofis’de köprünün olduğu alt kavşağında, Üçkuyu Toki evleri tarafında yaptık. Koşuyolu’nda fabrikanın duvarına birkaç kez yaptım. Fabrika sahipleri tarafından kapatıldı biz tekrar yaptık, tekrar kapattılar.
Niye kapatıyorlar?
Onlar için aykırı duruyor. Genelde dekoratif şeyler istiyorlar. Öyle sanatsal bir şeyi bilmediklerinden ya da anlayamadıklarından dolayı ya da başka bir şeyden çekindiklerinden dolayıdır. Diyarbakır'da yazı olayı tamamen protest bir tavırda olduğundan dolayı herkes de bunun bir çekingenliği var açıkçası. Belki de slogan vari bir şeylerin getirdiği çekincelerden dolayı olabilir. Bizim derdimiz bu değil. Duvar resmi ya da grafiti. Bazen adımı bile yazmam sıkıntı yaratabiliyor.
Sergi için yaptığım çalışmanın sokakta olup izlenmesini açıkçası çok merak ediyorum. Günde binlerce insanın önünden geçtiği ve tamamen bu kente ait imajların olduğu bir duvar resmini bütün Diyarbakır insanının görmesini isterdim.
Duvarlara resim yapmanın kente nasıl bir katkısı olacaktır?
Katkı değil de belki bir bellek olarak bakmak gerekiyor. Yaptığım duvar resminde belki iç açıcı şeyler görülmeyebilir. Kentin travmatik olayları var.
Duvar resmi kentin görünümünü nasıl değiştiriyor?
Bir sanat kenti görünümü yaratıyor.
Diyarbakır'da duvar resmi festivalleri, grafiti festivalleri olsun. İstanbul'da 2 yıl önce Kadıköy Belediyesi'nde grafiti, duvar resimleri festivali düzenlendi. Dünyanın dört bir yanından birçok sanatçı geldi, kocaman binalara duvar resimleri yaptılar. Bu durum kente de katkı sağlıyor. İnsanların gezip görmesi açısından bir kroki yapmış oluyorsunuz. İşte şu sanatçının şu çalışması şu sokakta şu duvarda. Diğerinin Sur içinde Hasanpaşa Hanı yanındaki duvarda ya da Kayapınar’da havaalanına yetişmeden trafonun orda. Burada yaptığınız duvar resimleriyle insanlara şehri gezdiriyorsunuz. Ayrıca şehrin imajını daha olumlu hale getiriyorsunuz. Siyah beyaz gri çizmemin sebebi kentimiz gri bir kent. Bunda kesinlikle bazalt taşlarının etkisinin de çok fazla olduğunu düşünüyorum. Bu resim siyah beyaz olabilir ama bir başka resminiz çok daha farklı renkte olabilir, kente bir renklilik katabilir. İnsanlar önünden geçtiği zaman, çok canlı bir resim gördüğü zaman hemen onun mutluluğu insanların yüzüne yansıyor.
İnsanlar sabah evden çıkıp sokakta yürüdüğünde duvarlarda resimlerin önünden geçtiğinde neden mutlu olmasınlar. Tatlı bir gülümseme insanların yüzünde yaratabilir. Duvar resminin o kadar güçlü bir etkisinin olduğuna inanıyorum.
Bu sadece kentte yaşayanlar için değil dışarıdan gelenler için de çok farklı olabilir.
Yaşanan tamamen keyifli şeyler olacak ve Diyarbakır’la ilgili bir bellek olacak. Bu resimler dekoratif de olabilir. Görsellik insanlarda pozitif atmosfer yaratır. Kocaman bir duvarda palmiye ağaçlarından oluşan bir manzara veya üzerinde renkli kuşların olduğu bir ağaç, bir sanatçının portresi gibi manzaralar şehrin imajını güçlendiren şeylerdir. Mesela Ahmet Arif'in veya başka bir sanatçının resminin bir duvarda olması, kesinlikle iç açıcı şeylerdir.
İç mekân olduğu zaman daha dekoratif oluyor. Ama sokak kamusal alan olduğu zaman daha güçlü, daha özgür ve daha rahatsınız. Belli bir başlığı belli bir indirgemesi yok. İstediğiniz şeyi yapabilirsiniz. Her şey sizin yaratıcılığına bağlıdır. Duvar resimleri de sanatsal bir boyut kazandığı için daha keyifli oluyor.
Şimdiye kadar ne tür tepkiler aldınız?
Olumsuz tepkiler almadık. Genelde olumlu tepkiler geldi.
Yapılan resimler kamusal alanda olduğu için; herkesin duyarlı olduğu bazı konularda sıkıntılar olabilir. Buna daha görsellik ve sanatsal açıdan bakıldığında yapılan işler genel kabul görebilir.
Dünyada duvar resmine önem veren kentler var. O kentlere gittiğinizde insanlar üzerinde nasıl bir etki bırakıyor?
Almanya’da Berlin, İngiltere’de Londra, İsviçre, İspanya’da Bask kentlerinde, Kolombiya’da, Brezilya’da Favelada, Rio de Jenerio’da ve Amerika'da Miami’de, varoş kentlerinde var.
Türkiye’de; İstanbul'da Kadıköy, Yeldeğirmeni, Karaköy. Adana Hürriyet Mahallesi gibi birçok yerde var. Yakın tarihte Tunceli'de grafiti tarzında bir festival düzenlendi. Ona yakın sanatçı orada duvar resimleri yaptı.
Kadıköy’de de festival oldu. Orada hala da duvar resimleri yapılıyor. Katılım uluslar arası olmuştu.
Dünyanın birçok yerinde var. Frida'nın eşi Diego Rivera bir duvar ressamıdır. Kiliselerin, müzelerin duvarlarına resim yapan bir sanatçıdır.
Duvar resim sanatı ne kadar eskiye dayanıyor?
Bu sanatın başlangıcını milattan önce mağaralara yapılan resimlerle başladığını söyleyebiliriz. İnsanlar ilk resmi mağaralara yapmıştır. O dönem kabile hayatı yaşayan ve avcılıkla hayatını sürdürmeye çalışan o dönemin insanı avladıkları hayvanların resimlerini ya da kutsal gördükleri şeyleri mağara duvarlarına resmetmişlerdir. Yani bunlara da bir duvar resmi diyebiliriz.
Duvar resimleri bir yerde kentin hafızası mı oluyor?
Evet, kesinlikle kentin hafızası oluyor. Bazen bir şehri tanımlayabilmek, tanımak için duvarlarını gezmek gerekiyor. Buna inanıyorum. Farklı şehirlere gittiğim zaman özellikle böyle ara sokaklara gidiyorum, duvar resimleri varsa inceliyorum.
Bursa’ya yerleştiğim zaman, oturduğum semtte yanımda muz ve maymun çizen bir grafitici vardı. İlk tanıştığım ve ilk iletişimi kurduğum insan o oldu. Bu şekilde bir şeyler yaymışlar. Her yerde bir logo gibi. Muz ve maymun heykel bölgesinin bir simgesi gibi olmuş.
Duvarlara yapılan resim ve grafitlerle verilen mesajlar daha mı güçlü oluyor?
Kesinlikle daha güçlü oluyor. Herkesin her zaman görebileceği, hafızalarında yer edeceği bir görüntü ortaya çıkıyor. Kapalı bir alanda yapacağınız sergiye gelebilecek insan sayısı bellidir. Ama sokakta insan popülasyonun olduğu bir yerde, insanların gün boyunca geçtikleri bir yerde, etkileşime geçmesi çok daha güçlü. Her gün göz önünde duruyor. Üstelik her zaman o duvarın önünden aynı insanlar geçmiyor. Bu yüzden hem hafıza sürekli taze tutulmuş hem de mesajlarının çok daha güçlü olduğuna inanıyorum.
İnsanlar her gün galeri ya da müzeleri gezmek için dışarıya çıkmıyor. Ama her gün defalarca sokağa çıkıyorlar.
Resimler duvarlarda ya üzeri başka bir şeyle kapatılana ya da duvar yıkılana kadar kalacaktır.
Son olarak ne söylemek istersiniz?
Duvarlara resim yapmanın bazı sıkıntıları oluyor. Hemen gidip bir duvara bir resim yapamıyoruz. Bunun birçok prosedürü oluyor. Kamusal alanlarda kurumların olumlu yaklaşması, ön açıcı olması gerekiyor.
Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ediyor. Başarılarınızın devamını diliyoruz.
Bende size teşekkür ediyorum.
Mümin Ağcakaya/ Özel Röportaj
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.