Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Altaç: 'Dolmabahçe Mutabakatı önemliydi'
Salih Yeşil - Özel
TİGRİS HABER - İttifaklar, Kürt sorununun çözümü, HDP'ye bakanlık verilmesi tartışmaları, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, kayyumlar ve işsizlik konusunda Tigris Haber'e önemli açıklamalarda bulunan Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç, "Partili Cumhurbaşkanı Hükümet Sistemi, maalesef kimsenin beklemediği otoriter bir yönetime evirildi" dedi. Şu anda yasama, yürütme ve yargının olmadığını söyleyen Altaç, sadece cumhurbaşkanının var olduğunu, "Tabiî bu beklenilen bir durum değildi ya da arzulanan bir durum değildi." ifadesini kullandı.
Altaç, muhafazakâr camianın aydın, entelektüel ve önde gelen siyasi figürlerinin AK Parti'yle bağlarının zayıflamasına karşı, toplumsal tabanını koruduğu yönündeki yorumlara katılmadığına belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanı sindirilmiş bir toplum istiyordu, şu anda onu başardılar. Herkes konuşurken, fikrini beyan ederken, bir olumsuzluğa değinirken bu işin yarınını düşünmek zorunda kalıyor. Türkiye'de mevcut sistemin yaratığı travmaları en iyi, en ağır, en dramatik şekilde yaşayan kesim halktır. Bu kesimin yaşadığı travmaya rağmen hükümet ya da AK Parti ile bağını koparmaması mümkün değil." diye konuştu.
'CHP'nin yaklaşımına değer atfetmek gerek'
Çoğunluğu muhafazakâr gelenekten gelen partilerin yer aldığı 6'lı masada, CHP'nin bulunması ve CHP'nin geçmişte uyguladığı politikalar nedeniyle bu kesimde rahatsızlık yaratmadığını dile getiren Altaç, "Yaptığımız, görüşmelerde muhafazakâr kesimin yaşanan travmalar, yaşanan sıkıntılardan dolayı, siz niye CHP'yle bir aradasınız dan ziyade, 'Bizi bu işten kurtarın.' gibi bir söylemi var. CHP'nin Cumhuriyetin kuruluşundan sonraki uygulamaları, tek parti dönemi birçok yanlışı, haksızlığı, insan haklarına aykırı uygulamaları var. Bunu kimse inkâr edemez. Ama CHP'nin bugün kapsayıcı, demokratik bir yaklaşımı varsa ona da değer atfetmek gerekir." şeklinde konuştu.
'Başörtüsü AK Parti'nin tekelinde değil'
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun son dönemlerde CHP'nin geleneksel politikasını değiştirme çabalarının desteklenmesi gerektiğini vurgulayan Altaç, Kılıçdaroğlu'nun"helalleşme" ile başlattığı değişimi en son "başörtüsünün her alanda serbest olması için yasal değişiklik teklifinin" desteklenmesi gereken bir husus olduğunun altını çizerek, şöyle devam etti:
"Başörtü meselesi AK Parti'nin tekelinde olan bir mesele değil. Onu siyasi rant aracı haline getirmemek gerekiyor. Siyasetten kullanmamak gerekiyor. Ama maalesef AK Parti bu hep dediğim şekilde kullandı. Şimdi Sayın Kılıçdaroğlu dile getirince, yok Anayasa değişikliği gibi bir çıkış oldu. Anayasa'ya derç edilmesi, Anayasa'ya yazılmasında bence bir beis yok. Ona da destek vermek gerekiyor. Şunu sormak gerekiyor Sayın Erdoğan'a: Bugüne kadar 20 yıldır siz Anayasa'yla ilgili Sayın Kılıçdaroğlu'nun yasa teklifinden sonra mı aklına geldi. Bunu çıkıp siyasi rant aracı haline getirmek doğru değil."
'HDP'nin varlığı Türkiye için bir fırsattır'
HDP'nin 6'lı masada yer alıp almaması tartışmalarında değinen Altaç, HDP'nin siyaset için bir fırsat olduğunu aktararak, şunları söyledi:
"Biz HDP'nin varlığını Türkiye siyaseti açısından bir dezavantaj olarak görmüyoruz. HDP'nin varlığı, Türkiye siyaseti açısından, Türkiye'deki özgürlüklerin, haksızlıkların, olumsuz yaklaşımların bitmesi, bitirilmesi anlamında fırsattır. HDP mevcut Siyasi Partiler Kanunu'na ve Anayasaya uygun kurulmuş ve Mecliste grubu bulunan Türkiye'nin üçüncü güçlü partisi. Şunu da kabul etmek gerekir ki bölgede de çok uzun süredir birinci parti. Şimdi böyle bir gerçeklik varken HDP'yi dışlamak, kriminalize etmek, terörize etmek, farklı şekilde lanse etmenin Türkiye'ye bir değer katacağını düşünmüyoruz."
HDP'ye bakanlık verilmesi Meclis aritmetiğiyle ilgili'
HDP'nin "Emek ve Özgürlük" ittifakını kurduğunu, 6'lı masaya dahil olmayacağını deklere ettiğini hatırlatan Altaç, HDP'nin Türkiye'deki sorunlarını çözme adına 6'lı masaya katkı sunmak istemesi durumunda bunun kırmızı değerlendirmenin mümkün olabileceğini ifade etti. HDP'ye bakanlık verilip verilmemesi tartışmalarına işaret eden Altaç, bunun Meclis aritmetiği ilgili bir durum olduğunu, ittifakların yeteri çoğunluğu sağlamaması durumunda ittifakların HDP'ye ihtiyaç duyabileceği ve bu durumda HDP'nin bakan çıkarabileceğini ifade etti.
Bahçeli'ye Serok Ahmet' tepkisi: Kendi ayıbıdır
MHP lideri Devlet Bahçeli'nin sık Genel Başkanları Ahmet Davutoğlu'nu aşağılayıcı bir tarzda Kürtçede "Başkan Ahmet" anlamına gelen "Serok Ahmet" sözleriyle hedef almasına tepki gösteren Altaç, şöyle konuştu:
"Bu kendi ayıbıdır. Yani biz 'Serok Ahmet', 'Yörük Ahmet', 'Dadaş Ahmet' derken bundan büyük keyif alıyoruz. Her bölgenin dili kültürü, yaklaşımı, yaşam tarzı, insanın tercihi farklı olabilir. Onun için bir siyasetçi üzerinden dili ya da o dili kullanan insanları küçümsemek, aşağılamak ya da dışlamak kişinin kendi kalitesini ve kendi çapını ortaya koyar. Neden Bahçeli Sayın Genel Başkanımızdan rahatsız oluyor? Sayın Davutoğlu, Kürt meselesini, dil meselesini, etnik ve inanç anlamındaki problemleri çözme iradesini ortaya koyabilecek bir genel başkan ve devlet adamıdır. Bundan rahatsız oluyor, Çünkü Bahçeli toplumu ayrıştırarak siyaset yapıyor."
'Dolmabahçe Mutabakatı parti programımızda var'
Çözüm Süreci'nin en önemli adımı olarak görülen ve Ahmet Davutoğlu döneminde imzalanan 10 maddelik Dolmabahçe Mutabakatı'nı değerlendiren Altaç, şunları kaydetti:
"Dolmabahçe Mutabakatı'nda geçen birkaç husus bizim parti programımızda var. Hizmet akışında dilin kullanılması, anadilde eğitim, kayyum atamaları, millet iradesinin ortadan kaldırılmasına yönelik uygulamalarının olmaması gibi birçok hususu parti programımıza yazdırmışız. O süreçte Genel Başkanımız, Çözüm Süreci'nin akamete uğramaması için, bitmemesi için çok büyük bir irade ortaya koydu, devamı için çok büyük gayret gösterdi. Ama maalesef her seferinde engeller ortaya çıkarıldı. Her seferinde engellendi. En sonunda da görevden ayrılmak zorunda kaldı. Doğrusu, Dolmabahçe Mutabakatı'yla ilgili Genel Başkanımızla yaptığımız birebir görüşmelerde o Mutabakatı Kürt meselesini çözebilme yönünde önemli bir adım olduğunu ve bunu hazırlanması sürecinde, okunması sürecinde de Sayın Erdoğan'ın bilgisi olduğunu söyledi. Yani hiç yoktu, ben bilmiyordum deme ihtimali yok Çünkü Dolmabahçe Mutabakatı'nı okuyanlardan bir tanesi Mahir Ünal, Efgan Ala şu an parti içerisinde. Eğer gerçekten Sayın Erdoğan'ın bilgisi yoktuysa bu şahısların da orada olmaması gerekiyor. Sayın Genel Başkanımız ısrarcı bir şekilde arkasında da durdu. Ancak engellendi. Sebepleri neydi, niçin engellendi ya da neden engellendi onu bilemem. Bunu belki Sayın Erdoğan'a sormak gerekir."
'İşsizlik en büyük sorun'
Kentin sorunlarını da değerlendiren Altaç, Diyarbakır'ın en büyük sorununun Türkiye'nin birçok yerinde olduğu gibi işsizliği gördüğünü, özellikle nüfusunun büyük çoğunluğunun genç olması nedeniyle bu problemin daha önem kazandığını, işsizliğin temel nedeninin hükümetin yanlış politikaları olduğuna işaret etti. Merkeze çekilen eski Diyarbakır Valisi Münir Karaloğlu'nun "Diyarbakır'da işsizlik sorunu yok ama mesleksizlik problemi var." sözlerinden duyduğu rahatsızlığı dile getiren Altaç, "Diyarbakır'da mesleksizlik sorunu varsa bu devletin ayıbıdır, bu kendisinin ayıbıdır. Üniversiteli de işsiz, lise mezunu, ortaokul, ilkokul mezunu da işsiz. Diyarbakır'da mühendisi de öğretmeni de işsiz. Hani mesleksizlik? Mesleği var. Devlet diplomayı vermiş, ama diplomayı kullanacak alan yaratmamış. Bunun müsebbibi diplomayı alan kişide mi yoksa diplomayı veren kişide mi?" diye sordu.
'Kesin olarak kayyum uygulamasına karşıyız'
Partisinin belediyelere atanan kayyum uygulamasına karşı olduğunu kesin bir dille anlatan Altaç, bunun parti programlarında yer aldığını vurgulayarak, "Kesin olarak kayyum uygulamasına karşıyız. Hiçbir şekilde ama hiçbir şekilde kayyum atamasını Gelecek Partisi kabul etmez." dedi.
Kayyumların çalışmalarını eleştiren Altaç, "Evet kayyumlar, görevlendiriliyorlar, Diyarbakır'a hizmet yapıyorlar, yapmaya çalışıyorlar. En iyi yaptıkları şey indirip, çiçekleri kondurmaktır." diye ekledi.
Kayyum atamaya gerekçe yapılan 'örgüt üyeliğini' ikna edici bulmadı
Belediye başkanlarının "örgüt üyesi" olduğu öne sürülerek görevden alındığını hatırlatan Altaç, bir hukukçu olarak bu gerekçenin kendisini ikna etmediğini söyledi. Bir belediye başkanının görevden alınmasına gerekçe gösterilen bir dosyayı takip ettiğini ifade eden Altaç,"Takip ettiğim bir dosya var, örgüt mensubu 2 yıl önce teslim olmuş. İfadelerinde belediye başkanıyla ilgili en ufak bir suçlama yok, yüzlerce sayfa ifade vermiş, teşhis yapmış. Ama 2 yıl sonra kişi belediye başkanı seçildikten 4'üncün ayda diyor ki 'Ben hatırladım. Ben örgütün içerisindeyken evlerine gitmiştik, bu da bize yardım etmişti. E diyoruz bu adam 2 yıl önce yakalandı. Yüzlerce kişinin ismini verdi. Ben o zaman unutmuştum. Şimdi hatırladım. Yani bunu kabul etmek mümkün değil."diye konuştu.
Örgütlenme çalışmalarını tamamladıklarını, ama bölgenin atmosferinin muhalefet partilerinin aleyhine işlediğini ve baskının yapıldığını dile getiren Altaç, "Seçimlerde kimsenin beklemediği bir tabloyu ortaya çıkaracağız" diye ekledi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.