Ziraat Fakültesi Dekanından küresel ısınma ve susuzluk uyarısı

Özel Haber/ Mümin Ağcakaya

Kentte kalanlar kavruldu

TİGRİS HABER - Küresel ısınmanın etkilerini bölgede ve özellikle Diyarbakır’da yaşayan herkes yaşayarak gördü. Neredeyse sıcaklardan kavruldu. Maddi durumu iyi olanlar kendilerini deniz ya da göl kenarlarına, bazısı da köylerine giderek kendini korumaya aldı. Ancak kentte çalışmak durumunda kalanlar, bir yere gidemeyenler ise adeta kavruldu.

Küresel iklim krizinin etkilerini çok yakıcı bir şekilde yaşadığımızı, bunun sonuçlarının gelecek açısından kaygı verici olduğunu söyleyen Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muzaffer Denli, gereken tedbirlerin alınmaması durumunda gelecekte hesap etmediğimiz olumsuz sonuçlarla karşı karşıya kalınabileceğini söyleyerek uyarılarda bulundu. Özellikle suyun çok tasarruflu kullanılması gerektiğini, hatta suyun tasarruflu kullanımının öğretilmesi gerektiğini ifade etti.

Hayvanlar ve bitkiler de etkilendi

Prof. Dr. Denli, şöyle konuştu;

“Küresel ısınma dünyayı, ülkemizi etkilediği gibi ilimizi de etkilemiş bulunmaktadır. Diyarbakır zaten sıcak iklime sahip olan bir bölge ancak bu yıl küresel ısınmadan kaynaklı sıcaklığın ilimizde tarımsal üretimi olumsuz şekilde etkilediğini görüyoruz. Bu sıcak hava dalgalarından etkilenenler sadece insanlar olmadı. Hayvanlar ve bitkiler de nasibini aldı. Birçok merada hayvanlar susuz kaldılar ve hayvanlara tankerlerle su taşınmak zorunda kalındı. Bitkisel üretim yapılan alanlar daha fazla suya ihtiyaç duydu. Özellikle belli bir yaşın üzerinde olan insanlarımız sağlık açısından daha fazla etkilendi.”

Su amacına uygun olarak kullanılmıyor

Denli, tüm dünyada küresel ısınmayla mücadele edildiğini ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü; “Ülkemizde de ilgili çalışmalar var. İlimizde biz neler yapabiliriz? Çünkü bu yıl ilimizde su sıkıntısı da yaşamaya başladık. İlimizde su sıkıntısının sebeplerine baktığımızda suyun amacına uygun olarak kullanılmadığını görüyoruz. İçme suyunun bahçe sulamalarında veya tarımsal üretimde kullanımı sonucu su arzının ciddi düzeyde azaldığını, su kaynaklarının ciddi düzeyde azaldığını gördük. Suyun artık amacına uygun bir şekilde ilimizde kullanılması gerekiyor. İçme suyunu sadece içme amaçlı, bahçe sulamalarında da içmeye uygun olmayan suyun bu amaçla kullanılması gerekmektedir.”

Doğada hiçbir kaynak sınırsız değildir

“Hiçbir kaynak sınırsız değildir. Özellikle su kaynağını göz önüne aldığımızda ileriki yıllarda da ciddi problemlerin yaşanacağı öngörülmektedir.” Diyen Dekan Denli, “Bireysel olarak, aileler olarak su tüketimine ciddi düzeyde önem vererek, gereksiz su tüketimini kesinlikle kullanmamalıyız. Çocuklarımıza bu yönde eğitimler vermeliyiz. Kuruluşlar olarak da mutlaka su kaynaklarını doğru bir şekilde, iyi bir şekilde kullanımıyla ilgili denetlemelerimizi yapmalıyız ve uygun kaynakların uygun amaçlara yönelik olarak etkin bir şekilde kullanımını sağlamalıyız. Aksi takdirde bölgemiz zaten sıcak bir bölge, tarımsal üretim olarak, insan sağlığı olarak ciddi düzeyde olumsuzluklar bizi beklemektedir.

Başka bir dünya yok

Başka bir dünya yok. Dünyamıza, toprağımıza, ekolojimize sahip çıkmalıyız. Bilinçli bir toplumda bunu gerektirmektedir. Doğayla ortak, doğayla birlikte yaşam alanlarımızı genişletmeliyiz. Kaynaklarımızı tasarruflu bir şekilde kullanmalıyız.” Dedi.

Hayvanlar strese girdi, verim azaldı

Susuzluk meselesinin Diyarbakır’da ciddi bir şekilde hissedildiğini de sözlerine ekleyen Denli, sözlerine şöyle devam etti; “Olumsuz etkileri gözlemlendi. Ancak kırsalda ya da tarımsal üretim yapılan alanlarda görülmeyen bazı durumlar söz konusu, hayvanlar ciddi düzeyde strese girdiler. Sıcaklık stresine girince verimleri azaldı, bitkisel üretimde hastalıklara karşı daha hassas hale geldiler. Su tüketimleri ve ihtiyaçları daha fazla arttı. Hayvanlarda üretim kayıpları söz konusu oldu. Doğal yaşama baktığımızda endemik türde birçok kayıplar söz konusu oldu. Sadece tarımsal üretim açısından değil doğadaki diğer canlılar ve bitkiler de olumsuz etkilendiğini birçok vakada gözlemledik.

Dolayısıyla küresel ısınma sadece bizim içme suyuyla ilgili bir durum değil. Bütünsel baktığımızda yaşamı her alanda etkileyen bir durum söz konusudur.”

Hayvanlar için doğal ortam yok oluyor

Hayvanların sıcak havalarda strese girdiklerinin de altını çizen Dekan Denli, konuyla ilgili sözlerini şöyle noktaladı;

“Giderek artan küresel ısınma aslında doğal koşullarda yetiştirdiğimiz hayvanların, bitkilerin artık doğal koşullarda yetiştirilememesine neden olmaktadır. Çünkü sıcaklık hayvanları strese sokmaktadır. Artık doğal ortamlarda, açık ortamlarda hayvan yetiştirmek yerine otomasyonlu, soğutmalı yerlerde, daha fazla enerji gerektiren kümeslerde, ağıllarda yetiştirme zorunluluğu getirmektedir. Bu da bir ek maliyete neden olmaktadır. Fazla enerji harcamayı doğurmaktadır. Bitkilerde doğal ortamlarda yetiştiremediğimiz bitkiler artık tam kontrollü ünitelerde yetiştirmeye itmektedir üreticileri. Bu da daha fazla enerji harcamasına neden olmaktadır. Enerji kullanımı da yine küresel ısınmaya neden olan sera gazlarının artmasına neden olmaktadır.

Stres bağışıklık sistemini zayıflatıyor

Bitkilerin ve hayvanların da insanlar gibi talep ettikleri yaşam alanları, yaşam koşulları vardır. Konfor alanları diyoruz buna. Bu konfor alanları değiştikçe hayvanlarda da strese neden olmaktadır. Stres bağışıklık sistemini düşürmekte, azaltmakta ve çeşitli hastalıklara neden olmaktadır. Hastalıkların hızlı bir şekilde ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bazen mevcut hastalıklar hızlı bir şekilde gelişebilir, etki düzeyleri gelişebilir. Bazen de yeni hastalıkların oluşmasına da neden olabilmektedir.”