YETENEK AVCILIĞI YAPACAĞIZ
MÜMİN AĞCAKAYA-özel Haber
Sinemaların, sanat merkezlerinin kapandığı son yıllarda; özellikle sanatla buluşma olanak ve imkânları olmayan çocukları çalışmalarının merkezine oturtan; yerel de söylenen, anlatılan türkü, ağıt ve öyküleri estetize ederek sahne çalışmalarına uyarlayarak; yerelden evrensele bir köprü kurmayı amaçlayan Mordem Sanat Okulu, ciddi ve çok yönlü sanat yapmayı hedeflemektedirler. Tigris Haber Gazetesi okurlarının da dikkatini çekeceği umuduyla bu söyleşimizi gerçekleştirdik. Yaşamın bütün zorluk ve problemlerinin bir sanat inceliğiyle çözülmesi dileğiyle.
Merhaba hocam kendinizi tanıtır mısınız?
Barış Işık, sanat yönetmeni yönetmeniyim. Mordem Sanat olarak yeni döneme hazırlanmak için uzun bir alt yapı çalışması yaptınız. Bu çalışmalar hangi aşamalardan geçti. Şimdi hangi aşamadadır, nasıl bir yapı ortaya çıkardınız? Yaptığınız hazırlıklara ilişkin olarak Tigris Gazetesi Okurlarını bilgilendirmek isterseniz neler söylemek istersiniz?
Mordem Sanat olarak yeni bir yapı inşa ettik. Bu yapının içinde eğitim alanları, tiyatro ve konserleri sergileyeceğimiz çok amaçlı bir salon yaptık. Amacımız sanatın birçok alanında eğitimler vermektir. Öncelikle hedeflediğimiz bir tiyatro yapmak. Ayrıca plastik sanatlar içinde heykel, resim, kukla yapım atölyesi, deri ve geri dönüşüm atölyeleridir. Bu çalışmaların çoğu çocuklara yönelik olacak. Bir dans alanımız var. Burada da çocuk yogasından, çocuk balesine, Latin danslarına, halk danslarına, çağdaş danslara kadar çok çeşitli çalışmalarımız olacak. Hem üniversiteye hazırlık hem de çekirdek kadromuza eğitimler vereceğiz. Çocuklara yönelik drama ve sanat atölyesi çalışmalarımız da olacak. Sanat atölyesinde çocuklara 6 aylık bir eğitim vereceğiz. Sanatın birçok alanında eğitim alacaklar. Fakat hedef çocukları sanatçı yapmak değil; çocuklarda sanatla ilgili farkındalık yaratmak, özgüvenli bir birey olması üzerinden bir hedefimiz var. Hedef kitlemizin %60-%70’ini çocuk olarak belirledik. Çünkü çocuklara yönelik yaptığımız çalışmalar bizim için daha kıymetli, daha değerli. Onlar; sanatın ve sanat dallarının daha çok alıcısı oluyorlar; öncelikle daha iyi kavrıyorlar, iyi bir gelecek çocuklardan geçiyor. Mordem Sanat olarak; risk altındaki çocuklara ve sanattan yoksun, sanata ulaşılabilirliği olmayan çocuklara ulaşmak gibi bir hedefimiz var. Geçen sene çeşitli projelerimiz kapsamında, okullar kapanmadan önce seçtiğimiz 5 köy okuluna gidip oyunlar sergilemiştik. Tigris Haber olarak bu çalışmaların haberini de yapmıştınız. Çocuklar hayatında ilk kez tiyatroyla karşılaştılar. Bu hem bizim için, hem de onlar için büyük heyecan verici bir çalışma oldu. Bundan sonraki süreçlerde çocuklara yönelik; böyle spot bölgeler seçip 15-20 günlük çeşitli atölyeler yapacağız. Bu atölyelerde çocuklara; sanatın mutfağının nasıl bir yer olduğunu, bir oyunun hangi aşamalardan geçerek seyirciyle buluştuğunu ya da bir heykelin nasıl yapıldığını; bir ahşabın nasıl yontularak bir sanat eserine dönüştüğünü anlatıp, göstereceğiz. Ayrıca çocukları sanatın birçok dalıyla karşılaştırma gibi bir hedeflerimiz var.
Çok kapsamlı olan bu sanat çalışmalarını yürütürken nerelerden destek alacaksınız?
Bu çalışmaları yürütürken STK’larla, kimi zamanda kendi öz gücümüzle bu tip çalışmaları yapacağız. Çalışmaları ne kadar derinleştireceğimiz, daha geniş ve kapsayıcı bir çerçeve ve içeriğe kavuşturacağımız biraz da maliyet durumuna bağlıdır. Bu okulun şöyle de bir özelliği de olacak. İran, Azerbaycan, Rusya, Gürcistan, Hollanda, Almanya, İtalya gibi ülkelerden ve İstanbul’dan gelecek birçok hoca olacaktır. Kurumsal ve bireysel olarak gelip; destek verecek, oyunlar yönetecek, öğrencilere master klass’lar açacak öğrencilere dersler verecek sanatseverler ve sanat adamları da olacaktır. Bunun çalışmalarını yapıyoruz. Bağlantılarını kuruyoruz. Yani MORDEM SANAT iyi bir tiyatro ve sanat okulu olacaktır.
Küçük, müstakil bir binadan bir okul yaptınız. Burayı nasıl düzenlediniz?
Önce bu binayı eski haliyle kullanmayı düşündük. Fakat mülk sahibimiz, “bu kadar masraf yapacaksınız, ben bu yapıyı yıkıp, kabasını ben kaldırayım, ince işlerini de siz yapın” dedi. Bu teklif bize daha cazip geldi. Biz de daha profesyonel olarak kullanabileceğimiz bu yapıyı inşa ettik. Yeni sanat binamızda; çok amaçlı olarak kullanabileceğimiz bir sahne yaptık. Sahneyi birçok sanat dalı açısından da kullanabileceğimiz tarzda yaptık. Seyircinin karşıdan izlediği bir düzende olabileceği gibi; sahneyi çift taraflı ya da dört taraflı hareketli bir sahneye de dönüştürebiliyoruz. Portatif, istediğimiz zaman bir kısmını söküp dört taraflı seyirci yapabiliyoruz. Seyirci platformunun tamamını kaldırıp konser ve benzeri etkinlikler de, dans gösterileri de yapılabilir tarzda düzenleyebiliyoruz. Ayrıca konferans, seminer, ders benzeri salona da dönüşebilir. Ama özelde bir tiyatro salonudur. Kısacası; çok amaçlı olarak kullanılabileceğimiz bir sahne düzeni yaptık. Salon Diyarbakır da, profesyonel olarak düşünülmüş ilk özel tiyatroyuz. Ayrıca büyük bir dans stüdyosu da yaptık. Dansın bütün alanlarında eğitimler verilecek. Dans salonumuzda yaklaşık altmış metrekarelik bir alanı kapsadı. Binayı tasarlarken kulisleri, lavaboları da hesap ettik; hatta engellileri de unutmadık. Onlar için rahatça inip çıkacakları bir asansör yaptırdık. Birçok şeyi düşünerek yapılan bir çalışma oldu.
Küçük bir yer ama heyecan yaratan, üslendiği işlev açısından önemli bir sanat mekânı?
Var olan potansiyelin sadece bir kısmını karşılayabilecek bir yer. Hedefimiz olabildiğince fazla kişiye ulaşabilmek. Sanat anlayışımız açısından baktığımızda, buradaki sahneyle ve yapıyla da sınırlı kalmayacağız. Sokak oyunları da sergileyeceğiz. Sokaklarda çocuklarla çalışmalarımız olacak. Hatta mendil satan, ayakkabı boyayan, çocuk işçi olanlara yönelik çalışmalar yapıp, sokağa inip onları bu tür çalışmaların içine katmak gibi bir hedefimiz var. Bu yönüyle sanatın terapi yönünü kullanıp, toplumsal sorunlardan uzaklaştırıp; birey olmalarını sağlama amaçlı bir çalışma yürüteceğiz.
Merhaba kendinizi okuyucularımıza tanıtır mısınız?
Ben Savaş Işık sanat yönetiminden. Geçen sene bazı okullarda öğrencilerimize tiyatro gösterisi yaptınız ve o zaman izlemiştik. Öğrencilerde öğretmenlerde heyecanlanmıştı, izleyen herkesin üzerinde olumlu bir hava yarattı. Önümüzdeki dönemde bu tür çalışmaları geliştirmek için neler yapacaksınız? Bu çalışmalar sizlerin üzerinde nasıl etki bırakıyor?
Yıllarca çocuklarla çalıştım. Konservatuar mezunuyum ama konservatuarın dışında tiyatro oyunculuğu üzerine, tiyatro atölyelerinde de çalıştım. Bizim için en güzel şey sanatın gitmediği, ulaşamadığı bir alanda; çocukların yüzünde gördüğümüz o gülümseme tarifsiz bir mutluluk vermektedir. Bence; bu en büyük sanat eseridir. Bizim için bu çok önemlidir. Bu tarz çalışmalarımızı yılda en az bir kez yapacağız. Sadece oyun götürmek bizim için kolay bir şey ama biz oraya atölyelerle, onları işin içerisine çekerek yapacağız. Oyunu götürdük izlediler mutlu oldular değil de; biraz daha uzun vadeli düşünerek, onlarla ilgilenmek istiyoruz. Bütün sanat dallarının uzmanından oluşan bir grupla, 10-15 günlük disiplinli çalışma yürütecekler. 6-7 ay sonra tekrar oraya gidildiğinde, bu grup kendi ürettikleri; kuklalar, resimlerden bir sergi ve gösteri yapmayı düşünüyoruz.
Bu çalışmalarımızda mesela tiyatro alanında bir yoğunlaşma ve yapma isteğini görürsek, bir uzmanlaşma temelinde, onlara daha geniş eğitimler verme çalışması yürüteceğiz. İlgi alanları her köyde farklı olabilir. Mesela müzik olursa ona ağırlık vereceğiz. Tiyatro olursa ona, kukla olursa ona. Geçen sene oyunla gittiğimizde bir dokunuş yaptık ama bizde de bir şey eksik kaldı. Dokunmanın ötesine geçmek gerekir diye düşündük. Bu kafamızda var olan bir şeydi. Gündemimize daha yoğun bir şekilde aldık. Şimdi fonların açılmasını bekliyoruz en azından bu çalışmaların ekonomik altyapısını karşılarsak; gittiğimizde çocuklara bazı malzemeler sunalım ve daha tamamlayıcı bir çalışma olsun. Sanat anlayışımızda bu var. Yoksun olan çocuklara ulaşalım. Şehirde olanlar, durumu iyi olanlar bir şekilde tiyatroya gidiyorlar, sinemayla buluşuyorlar, bir biçimde karşılaşıyorlar. Ama köyde olan çocukların karşılaşma imkânı neredeyse yoktur. Köyde yaşayan çocuklar neredeyse hayatı boyunca bu imkânı bulamıyor. Bu çalışmalarımız çocuklar için bir şans olacaktır. En azından köylerine bir tiyatro gidecek, bir sinema gidecek, bir animasyon izleyecekler ve onların çocukluk hayatlarında unutulmaz bir yeri olacaktır. Gerçi şimdi televizyonlardan birçok şeye ulaşabiliyorlar. Onlara bir ortam, alan yaratarak, gerçek ortamını sağlayıp göstermek ve izletmek de onlara başka bir tat verecektir.
Farklı bir sanat anlayışıyla ortaya çıkıyorsunuz. Farklılığı gelecekte herkes görecek diyorsunuz?
Kesinlikle, bizim laboratuar gibi çalışan bir grubumuz var. Özellikle tiyatro grubumuzun 17-18 yıldır üstlendiği bir çalışmadır. Teatral formda var olan, yerel teatral formları açığa çıkarıp; bunları sahnede estetize edip, günümüz tiyatro üslubuyla bunları sahneye koyacağız. Mesela denbejlik, çırokbejlik, klambejlik, kavulbejlik bunlar aslında bir tiyatro formudur. Müzikalitesi, müzik tarafı vardır. Bunların her birinde anlatılan hikâyelerin bir tahrihsel boyutu vardır. Her uzmanlık alanının çıkarsamalar yapılabileceği bir kültürdür. Mesala bir sosyolog; bu coğrafyada anlatılan hikâyeleri sosyoloji açısından değerlendirerek, toplumun sosyal yapısına ulaşabilir, onu çözümleyebilir, sonuçlar çıkarabilir. Bir sanatçı ise; yaşanan öykünün dramatik yapısını inceleyerek, onun nasıl bir değişim dönüşüm içinde olduğunu fark ederek farklı özellikleri açığa çıkarabilir. Grubumuz bunun bir sahne formu özelliğini gördüğünde, bunu estetize ederek, bir sahne formuna dönüştürebileceğinin üzerinde duracaklar. Bir müzisyen halk içinde derlediği şarkıyı notalara dökerek modern bir şekil kazandırabilir. Biz şu anda benzer çalışmaları tiyatro alanında başlattık. Yıllardır da sürdürdüğümüz bir araştırma. Bulup ortaya çıkardıklarımızı ilerde sahneye koyacağız. Bu bölgeye, yerele ait formları açığa çıkaracağız. Bu formları çalışmalarımızın ikinci aşaması olan ekolojik bir yerleşkede bir köy kurmaktır. Burada arkadaşlardan oluşan köy halkı ve şenlikli toplum dediğimiz; eskiden şenlikle bütün sorunlarından arınan toplumu tekrar canlandırmak gibi bir düşüncemiz var. Önce çocuklarla başlayacağız; o sanatı çocuklara anlatmakla, benimsetmekle mümkün olacaktır. Belirli yaşa gelmiş, karakteri oturmuş insana bunları anlatmak çok zordur; ama çocuklara anlatmak çok daha kolaydır. Gelecek kurma açısından böyle bir planımız var.
Bu çalışmalarınızda yereli esas aldığınızı, yerel kültürel özellikleri açığa çıkarmak, bunu evrensel boyutlara kavuşturmayı da amaçlayan bir çalışmayı da esas alıyorsunuz? Anlatımlarınızdan böyle bir amaç güttüğünüz anlaşılıyor?
Yapmaya çalıştığımız aynı zamanda bir laboratuar, bir araştırma çalışmasıdır. Yereldeki formları açığa çıkararak ve bunu evrensel değerlerle buluşturarak, sanat dünyasında hak ettiği yeri kazandırmayı amaçlıyoruz. Yerelden evrensele bir yolculuk gibidir. Biz bu şehirde yaşıyoruz, burada yereldeki hissiyata göre oyunları sahneye koyabiliriz. Sanat anlayışımız kendini daha net açığa çıkarır. Burada William Shakspeare’in, Macbeth oyununu oynarken biz - Siyabend û Xecê’nin destanını da oynayabiliriz. Her ikisini de oynayacağız. Siyabedi Xace’nin de gerçek değerine ulaşması için bir çabamız olacak. Sadece yerele kapanıp, yerelde kalmayacağız. Evrensel bir boyuta taşımayı düşünüyoruz. Uluslar arası bazı ilişkileri de kurmamızın sebebi biraz da böyle bir kaygıdan ortaya çıkıyor.
Üzerinde çalıştığımız bir araştırma projemiz var. Aynı zamanda bir tez niteliğindedir. Bu çalışmamız ilerleme kaydettikten sonra ilk oyunculuk kuramını yazan Konstantin Stanislavski ölmeden önce, Merhold adlı bir adama oyununda; biyomekanik ve biyodinamik üzerinden bir gönderme yapıyor. Olayın hem teatral, hem sanatsal ve hem de toplumsal bir kaygısı var. Yıllar sonra bunlardan Jerzy Grotowski diye bir adam çıkıyor. Tiyatro araştırma laboratuarı kuruyor. Aradan 15 yıl geçtikten sonra bunlar bulduk diyorlar. Bulduk diyenlerin hepsi de köylere yerleşiyor. Sanatsal çalışmalarını buralardan yürütüyorlar. Bunlar şu an dünyada örnek olarak gösteriliyor. Bunların tiyatroda gerçekten ciddi buluşları var. Bunların çıkış noktasına baktığımızda Jerzy Grotowski Afrika’ya gidiyor, Afrika’nın yerli şarkılarını alıyor, Karayip’deki yerli şarkılarını alıyor. O yerli şarkılardaki o ezgilerin insan içindeki etkiler nasıl yön verdiğini görüyor ve bunu sahne üzerinde uyguluyorlar.
Kendi yerelimize baktığımızda da Dengbejin ezgisel söylemi gerçekten içteki etkiye bir hareket katıyor. Gizemli bir anlam katıyor. İşte biz o anlamın peşindeyiz. O anlamı bulmak, sadece bu coğrafyadaki bir durumu ilgilendirmiyor. Bütün dünyayı ilgilendiren bir durumdur.
Bu yeni dönemde anladığım kadarıyla geniş bir tarama yapacaksınız. Yetenekleri olan, ama aile ve çevresinin fark edemediği insanları bulup, onları değerlendirerek, ortaya çıkarmak sizin için daha kolay olmaktadır. Kadrolarınızı genişletmek gibi bir çalışmanız da olacak mı?
Tiyatro alanında bizim hedeflediğimiz 40 kişilik bir grup olacak. Bu kişilerin hepsinin tiyatrocu, sanatçı olacak gibi bir düşüncede değiliz. Ama onların içinde ciddi yetenekler olduğunu düşünüyoruz. Bu yıl içinde birkaç kişi olur, yeteneklerini keşfettiğimiz insanları burada bu sanat okulunda bir üst aşamadaki eğitimlere de katıp, hatta şu an bizim keşfettiğimiz yeteneklere bizimle çalışmasını istediğimiz hatta bizimle çalışan, bizden eğitim alan öğrenci arkadaşlarımız var. Bunları yurtdışında bazı atölyelere göndererek özgüven kazandırmak; hem de biraz daha bu işi profesyonelce öğrenmelerini sağlamak. Yurt dışı ya da başka şehirlerdeki yerlerde de eğitim alıp kendilerinin de farkına varmalarını sağlamak gibi bir hedefimiz de var. Bu müzik alanında diğer alanlarda olacak. Yüzlerce öğrenci olacak ama yüzlerce öğrencinin hepsi tiyatro ya da müzik sanatçısı olmayacak. Burada eğitim aldıktan sonra müziğin, tiyatronun, resmin ya da heykelin iyi bir alıcısı olacak. Bir sergiye gittiğinde bir resmin nasıl yapılmış olduğu sürecini bilmiş olduğu için o resme bakarken ya da bir oyunu izlerken sürecini bildiği için daha iyi değerlendirecek. Bir yerde seyirciler yetiştirirken, bir yandan da yetenek avcılığı yapıp, yetenekleri de içinden ayıklayıp buradan büyük, daha kapsamlı bir ekibin oluşmasını sağlamak gibi bir amacımız var.
Son olarak eklemek istediğiniz mesajınız var mı? Bu hazırlık çalışmalarınız ne zaman sonuçlanıyor. Mordem Sanat Okulunun açılış takvimi ve programınız nasıl olacak?
Açılışımız 26 Eylül saat 5’de, MORDEM SANAT OKULU binasında olacaktır. Bir resepsiyonla açılışı yapacağız. Resepsiyonda ekibimizden oluşan bir müzik grubu konser verecek. Dışarıdan gelen sanatçılarımızdan; Udi Yervant, Mehmet Atlı, Gani Cansever bizimle birlikte olacaklardır. Ayrıca dans hocalarımız bir gösteri sunacaklar. Basın metniyle Mordem Sanat Okulunun çalışmalarına dair bir basın açıklaması yapacağız. Böylece yeni dönem çalışmalarımızın açılışını yapacağız.
Bu heyecanlı ve sanat dolu konuşmalardan dolayı sizlere teşekkür ediyorum. Yeni sanat döneminizde başarılar diliyorum.
Bizde Tigris Haber Gazetesine, sanata duyarlı davranmasından dolayı çok teşekkür ediyoruz.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.