"Yapacağınız en önemli şey: Barış sürecine hız vermek"
: "Hükümet açıkça çağrıda bulunuyoruz: Siz evlerinden ayrılarak sınırın ötesine geçen, orada kendilerine güvenli mekan bulduklarını düşünen, buraya gitmeyi seçmiş olan çocukların ailelerine kavuşmasını istiyor musunuz? Yapacağınız en önemli şey, barış sürecine hız vermek, ortaya çıkan eşitsizlik ve hukuksuzlukları tamamını ortadan kaldırmaktır."
ANKARA - HDP Eş Genel Başkanı Ertuğrul Kürkçü, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasında, AKP'nin yenilenen yerel seçimlerden "yenilerek çıktığını" belirten Kürkçü, seçim kazanmanın "milletvekillerini seçimin yapılacağı yerlere yığmak değil gönül işi" olduğunu kaydetti. Kürkçü, "Ağrı yenilgi AKP için ağır bir yenilgi oldu. Ağrı'dan ağrı çıktı. AK Parti'nin sultasından eninde sonunda kurtulacağız. Ağrı ile başladı Başbakan'ın her yeri ağrıdı. Daha ağrıyacak yerleri bitmedi. Önümüzde Cumhurbaşkanlığı ve 2015 seçimleri var" dedi.
Çözüm sürecinin seyri bakımından çelişkili bir durumla karşı karşıya olunduğunu dile getiren Kürkçü, sürecin gelişmesinin önünde en büyük engellerden birinin kalekolların yapımı olduğunu söyledi. Halkın bunları kendine tehdit olarak gördüğünü ve bunların yapımına "demokratik yöntemlerle karşı koymaya çalıştığını" öne süren Kürkçü, "Barış için halkın gönlü kazanılacaksa, halkın gönlüne giden yol kalekoldan geçmez. Kalekol yapımına son verin" dedi.
"Adımızı da doğru dürüst söyleyemiyor"
"Bir başka engel de Kürk siyasetine kaçırılan çocuklar meselesinin dayatılmış olmasıdır" diyen Kürkçü, "Biz Hükümetin ve herkesin şunu yapmasını istiyoruz: Çocuk asker kullanımının denetlenmesi konusunda uluslararası çocuk hakları sözleşmesine eklenen seçmeli protokolün kabul edilmesini istiyoruz. Türkiye'de silahlı bütün güçler bunu kabul etmelidir" ifadelerini kullandı. Kürkçü, şu görüşleri dile getirdi:
"Böyle bir etikle hukuki ilkeye kendisini bağlamayan Hükümetin şimdi aslında savaştırılmadıkları belli olan çocukların sığınmış oldukları bir kurumu yola getirmek için onunla yukarıdan ilişki kurmak için HDP'nin, BDP'nin ve Amed Belediyesi'nin kapısına dayanmasında anlaşılacak hiçbir şey yok. Hükümet açıkça çağrıda bulunuyoruz: Siz evlerinden ayrılarak sınırın ötesine geçen, orada kendilerine güvenli mekan bulduklarını düşünen, buraya gitmeyi seçmiş olan çocukların ailelerine kavuşmasını istiyor musunuz? Yapacağınız en önemli şey, barış sürecine hız vermek, çatışmayı ortadan kaldırmak, çatışma dolayısıyla ortaya çıkan eşitsizlik ve hukuksuzlukları tamamını ortadan kaldırmak, böylelikle herkesle birlikte o çocukların geri dönmelerine yardımcı olmaktır."
Başbakan Erdoğan'ın partilerinin adını "Hür Demokrasi Partisi" olarak kullandığını belirterek, "Herhalde Hür Dava Partisi'yle karıştırıyor, o onun kendi ahbaplarıdır, biz HDP'yiz" dedi.
"Çocukları bulma kurumu değiliz"
"Bize de yapılacak bir talep yoktur. Biz askere alma dairesi olarak iş görmediğimiz gibi çocukları arayıp bulma kurumu da değiliz" dilen Kürkçü, şöyle devam etti:
"Ancak o ailelerin sıkıntısını anlıyoruz. O çocuklar eğer hakikaten ailelerine geri dönecek olsalar, onları bekleyen geleceğin ne olduğu hakkında bize kim ne garantiyi verebilir. Pozantı Cezaevi'nden çıkan ve oradaki çocuklarla yüzyüze görüşme yaptım. Bize söyledikleri 'bizim cezaevine girmemize yol açan etkinliklere katılmamızın nedeni, okuduğumuz okullarda bize ana dilimiz, kültürümüz, kimliğimiz dolayısıyla yapılan aşağılama ve ayrımcılık. Buna katlanamadık' dediler. O çocukların bir bölümünün gitmiş olduklarını işitiyorum çünkü Mersin'de onlardan çok var. Bundan aylar önce 'asker onu aldı büyük şefkatle giydirdi' denilen çocuğun 45 yıla hüküm giydiğini gazetelerden okuyoruz. Bu çocukların geldiklerinde kendilerini bekleyen geleceğin bu olduğunu bile bile, göre göre onların hem buraya gelmesini bekliyorsunuz hem de bunu bizim yapmamızı bekliyorsunuz. Çok şey bekliyorsunuz.
Ben ailelere tavsiye ederim. Hem bizimle hem Hükümet ile diyalog kursunlar, siyasi çözüm yaratmak için. Bu tür sorunların çözümü bu tür kapıya dayanmalarda değil. Çözümü, Türkiye'nin BM Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne koyduğu çekinceleri kaldırmasında. Çocukların ana dillerinde, kendi kültürlerinde eğitim görmelerini imkan tanıyan uluslararası statüyü kabul etmesidir. Çocuklara sadece çocuk muamelesinin yapılamayacağını herkesin bilmesi lazım. Evet doğru, 18 yaşın altındaki herkes çocuk ama 15 yaşındaki çocuğun da kendine göre bir muhakemesi, öz saygısı ve bunu koruma arzusu ve bunu koruyamadığı zaman kırılan gururu var. Bu kırılan gurur çocuklar için nerelere kapı açacağını kimse kestiremez."
"Bizim de ağzımız var"
Başbakan Erdoğan'ın üslubunu eleştiren Kürkçü, "Bu ağız ağızsa, bizim de ağzımız var. Açarız ağzımızı, her şeyi deriz, bize de kimse hiçbir şey diyemez. Ama bugüne kadar sürecin hassasiyetini göz önüne aldık" dedi. (iha)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.