TARİHİ KONAK AHMET ARİF MÜZESİ’NE DÖNÜŞTÜ

TARİHİ KONAK AHMET ARİF MÜZESİ’NE DÖNÜŞTÜ
Diyarbakır’a varınca mutlaka uğramanız, gezmeniz gereken eşsiz yerlerden biridir şair Ahmet Arif Müzesi. Diyarbakır’ın tarihi dokularını iliklerinize kadar hissedebileceğiniz bu müze bazalt taştan yapılmış 120 yıllık bir konak.

 

 

 

 Müzede birçok şair ve yazarın sayısız eserine ulaşabileceğiniz zengin kütüphane mevcut.

Diyarbakırlı Hacı Halit Kutluğ’un 120 yıllık konağı şair Ahmet Arif Müzesi’ne dönüştürüldü. Müze ziyaretçileri, avlulu evlerdeki yaşayış kültürünü görüyor ve şairin ölümsüz dizeleriyle duygulanıyor.

Ard- arda kaç zemheri

Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu

Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...

Bir ben uyumadım

Kaç leylim bahar

Hasretinden prangalar eskittim

Saçlarına kan gülleri takayım

Bir o yana

Bir bu yana...

Böyle diyordu Ahmet Arif… Hasretinden prangalar eskittim şiirini bilmeyen yoktur. Diyarbakır’a varınca mutlaka uğramanız, gezmeniz gereken eşsiz yerlerden biridir şair Ahmet Arif Müzesi. Diyarbakır’ın tarihi dokularını iliklerinize kadar hissedebileceğiniz bu müze bazalt taştan yapılmış 120 yıllık bir konak. Ahmet Arif başta olmak üzere birçok şair ve yazarın sayısız eserine ulaşabileceğiniz bir kütüphane olma özelliği taşıyor aynı zamanda. Bu yönüyle de kitapseverlerin uğrak yeri oluyor Ahmet Arif Edebiyat Müze Kütüphanesi.

Diyarbakır’da yetişen sayısız edebiyatçıdan sadece biridir Şair Ahmet Arif… Eserleri ile ölümsüzleşen şair adına Diyarbakır Ahmet Arif Edebiyat Müzesi 2001 yılında kuruldu. Bu müzede ünlü ozanın portresinin yanı sıra kişisel eşyaları da mevcut. Ahmet Arif Odası olarak dizayn edilen bölümde ozana ait gözlük, daktilo, el yazması mektuplar ve ozanın hayatını anlatan yazılar var.

Müzede 3 bine yakın kitabı kapsayan bir kütüphane de mevcut. Kentin en güzel sivil mimari örneklerinden biri olan 6 odalı tarihi konak Diyarbakır’da yetişen diğer edebiyatçıların portreleri ile bezenmiş. Daracık bir sokakta kocaman bir edebiyat dünyasına açılan bir kapı oluyor bu avlulu konak.

 

Şimdi gelin bir de konağın hikâyesini, konağın asıl sahibinin torunu Samara Ezber’den dinleyelim.

Torundan konağın hikâyesi

“Baştan başa sofralar kurulur; meftuneler, güveçler, dolmalar, içli köfteler yapılırdı”

“Kelime anlamı olarak ev barınma yeri olsa da aslında ev barınmaktan çok daha derin anlamlar taşır. Sur ilçesinin tarihi evlerinden birinde yaşadı Dedem Kebapçı Hacı Halit Kutluğ. 1966 yılında evi satın almış. Yedi çocuğu olan dedemin bu evde sadece en küçükleri olan annem dünyaya gelmişti.

Diyarbakır’daki avlulu evlerin mimarisi genellikle dört mevsime göre yapılmıştı ve her odanın ayrı bir ismi vardı. Kışın üst katta büyük olan odada, baharda mutfağın yanındaki büyük odada, yazın ise taş oda ve eyvan denen kemerli açık girişli kapısız salonda otururlardı. Yazın anlamı büyüktü bizim için kavuşma yeriydi dedemin evi İstanbul’dan, İzmir’den, Antalya’dan teyzem, dayılarım ve kuzenlerim gelirdi eve bayram havası gelirdi onlarla beraber… Baştan başa sofralar kurulur; meftuneler, güveçler, dolmalar, içli köfteler, kibemumbarlar yapılırdı, dedemin lokantasından kebaplar gelirdi. Evin girişiyle avlu arasındaki boşluğa aralık denirdi. Bütün çocukların oyun yeriydi orası…

Yerden yükseklere taş ebe derdik, saklambaç, dansa davet, yedi kule, güzellik yarışması popüler oyunlarımızdandı. Büyük odada boydan boya yataklar serilir hep birlikte uyurduk. Aramızdaki o gecenin şanslıları ise avlunun ortasındaki tahtta yıldızları sayarak uykuya dalardı. Yaz bitiminde kış için hummalı hazırlıklar başlardı. Tenekelere konulan kavurmalar, bidonlara basılan turşular, damdaki kurutmalar, koca koca tepsilerdeki ekşi ev salçaları ve en önemlisi mahalledeki kadınların toplanarak Diyarbakır türküleri eşliğinde şaare (şehriye) kesmeleri ile karşılanırdı kış. Her mevsim ayrı güzeldi dedemin evinde, buz gibi kış günlerinde bile kara pekmez döküp yer ve bununla mutlu olurduk. Bu evde iki ses güzel gelirdi ilki ezan sesi, diğeriyse kapıya vurduğumuz an çıkan tokmağın sesi. Çocuklarıyla, torunlarıyla, kalabalığıyla güzeldi şimdi sadece hatıralarıyla kaldı bu ev…”

AZİZ FİDANCI

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.