Sizin adalet anlayışınızı sevsinler
VAN - "Ergenekon ve benzeri davaların ispatlı ve delilli sanıkları tek, tek, onar, onar serbest bırakılırken; KCK" Van davasında 4'ü tutuklu, 15 Kürt siyasetçi hakkında verilen toplam 122 yıl 6 ay hapis cezası Yargıtay tarafından onandı. Hiçbir somut delilin bulunmadığı gerekçeli kararı değerlendiren Avukat Baran Bilici, dosyanın onaylamasını bir "hukuk skandalı" olarak değerlendirdi. Sınırsız yetkilerle soyut değerlendirmeler üzerine ceza yağdırıldığını belirten Bilici iç hukuk yolları tükendikten sonra AİHM'e başvuracaklarını belirtti.
Van'da 24 Aralık 2009 tarihinde gerçekleştirilen "KCK" operasyonlarının ardından haklarında dava açılan 15 Kürt siyasetçi hakkında Van 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği toplam 122 yıl 6 ay hapis cezası, temyiz edildiği Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından onandı. "Örgüt üyesi olmak" iddiasıyla açılan davada Kürt siyasetçilerden Kamuran Parlak, Cafer Koçak, Mehmet Sıddık Gül ve Tevfik Say'a 12'şer yıl, Ferzende Abi, İbrahim Kızılkaya ve Mustafa Ayaz'a 7'şer yıl 6'şar ay, Ebru Öndil, Eylem Açıkalın, Kamile Atabay, Kerem Çağıl, Mesut Aslan, Resul Edemen, Yıldız Tekin ve Zihni Karakaya'ya ise, 6'şar yıl 6'şar ay hapis cezası verilmişti. Verilen cezanın gerekçeli kararını değerlendiren Kürt siyasetçilerin avukatlarından Baran Bilici, Yargıtay'ın gerekçeli kararında dikkat çeken hususlar olduğuna işaret etti. Onama ilamında siyaset yapma hakkının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde (AİHS) garanti altına alındığı, yine sanıkların da siyasi parti çalışanlı olduğu hususunun altının çizildiğini belirten Bilici, "Ancak müvekkillerin siyasi parti çalışması ile beraber KCK üyesi oldukları, bu anlamda siyasi parti çalışmaları adı altında örgütsel faaliyet yürüttükleri yönünde dosya ele alınmış" diye belirtti.
'Yargıtay'ın kararı onaylaması hukuk skandalı'
Dosyada sanıkların "KCK üyesi oldukları"na dair belge ve bulguya rastlanmadığına dikkat çeken Bilici, "Biz verilen cezayı adil yargılama ilkesine aykırı buluyoruz. Çünkü dosya yargılamasında hiçbir sanığın KCK üyesi olduğuna dair herhangi bir kanıt bulunmadı. Bu konuda mahkemenin ulaştığı herhangi bir delil olmadı. Hali hazırda 2009'da gizli tanık müessesesi doğru düzgün işletilemeyen gayri hukuki bir müesseseydi. Hak ihlallerine neden olan bir uygulama, bu bile olmamasına rağmen mahkeme soyut iddialarla değerlendirmelerde müvekkillerin KCK üyesi olduklarını ve örgütsel faaliyet yürüttüklerine karar verdi" dedi. Yargıtay'ın kararı onaylamasını "hukuk skandalı" olarak değerlendiren Bilici, "Dikkat çekmek istediğimiz husus şu; dosya bütünlüklü ve derinlikli incelendiğinde müvekkillerin tam olarak ne yaptığı görülecektir. Özellikle benim müvekkilim Cafer Kaçak, emniyet ifadeleri, savcılık ifadeleri yine aramalarda ele geçen deliller incelendiğinde müvekkilim kesin kes BDP faaliyeti dışında hiçbir faaliyete katılmadığı görülecektir. Yaptığı telefon görüşmeleri bunu desteklemektedir. Ancak gündemde olan, hali hazırda ÖYM'lerin verdiği vahim kararlardan biridir" diye belirtti.
Hülya EMEÇ
Kaynak:
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.