Otizm öğretmeninden Diyarbakır’daki ailelere çağrı
Birleşmiş Milletler Otizm konusunda farkındalık yaratmak, otizmle ilgili sorunlara çözüm bulmak amacıyla 2 Nisan'ı Dünya Otizm Farkındalık Günü ilan etti. 2008'den beri her yıl 2 Nisan'da başlayan Otizm Farkındalık Ayı çerçevesinde tüm dünyada otizm ile ilgili araştırmaların teşvik edilmesi ve farkındalığın artırılarak erken teşhis ve erken eğitim yani tedavinin yaygınlaştırılması hedefleniyor.
Diyarbakır’da özel bir rehabilitasyon merkezinde görev yapan Dilan Yavuklu, ailelere uyarılarda bulundu.
Ailelere çağrı
Her 54 çocuktan birinde Otizm görüldüğünü belirten Yavuklu, “Otizmin tek çaresi erken eğitim ve erken tanıdır. Bu farkındalığı yaratmaya çalışıyoruz. Bu sürede aileleri bilinçlendirmek için daha çok otizmin sembolü olan mavi renkte pankartlar hazırlanıyor. Aileler bu çocuklarının farkında olarak eğitimlerine kendilerinin de katılması gerekiyor. Diyarbakır’da bu sıkıntıyla sürekli karşı karşıya kalıyoruz. Ne yazık ki aileler bu konuda tam anlamıyla eğitim sürecine katamıyoruz. Çocuklarından haberleri yok. Çoğu anne, baba buraya bizimle görüşmeye geldiklerinde; ‘Çocuğunuz neler yapabiliyor? Neler yapamıyor?’ dediğimizde ‘Biz bilmiyoruz.’ Diyorlar. En büyük sıkıntımız da bu. Ailelerin çocuklarını tanıması lazım. Çocuk aslında anne ve baba için bir sağlıklılık göstergesidir. Aileler böyle bir sorunla karşı karşıya kaldıklarında kabullenme süreçleri biraz daha uzuyor. Hatta çoğu bu durumdan utanıp çocuklarını eğitime başlatmıyor. Bu tanımın farkında bile olmuyorlar. İlk önce kabul etmeleri gerekir. Çocuklarının bu durumunu kabul edip, çocuklarının eğitim sürecine katılmasını istiyoruz. Bizim onlardan tek isteğimiz bu. Umarım bunu teşvik edebiliriz. Bu farkındalığı yaratabiliriz” dedi.
Aileler gelip bizi izlesin
Ailelerin eğitimlere katılmadığını belirten Yavuklu, “Çocuklara nasıl bir eğitim verilmesi gerektiğini bilmiyorlar. Yani en basit bir kavramı öğretmeye çalışırken aile gelip burada bizim uygulamalarımızı izlerse, bizim çocukla neler yaptığımızı görürse, evde aynısını uygularsa, bizim burada işimiz daha kolay olur. Zaten bu çocuklar çok kısıtlı geliyor. Eğitim hakkından çok fazla yararlanamıyorlar” şeklinde konuştu.
Çocuklarda bizim gibi
Otizmli çocuklara en az 40 saat eğitim verilmesi gerektiğini belirten Yavuklu, “Zaten bu çocuklar, bu imkândan faydalanamıyor. Bu maliyetli bir eğitim olduğu için çoğu yararlanamıyor. Devletin sunduğu imkânları dâhilinde çocuklar rapor alarak buraya devam ediyor. O da haftada sadece 2 saat alabiliyoruz. Çok yetersiz kalıyor. Bu yüzden aileler eğer bu eğitim sürecine katılırlarsa çocuklar daha iyi ilerler, gelişim kaydederler. Ailelerin bu durumda olan çocuklarını herkesten gizlemelerine gerek yok. Çünkü bu durum çocuğun durumunu daha da ağırlaştırıyor. Gelecek yaşamında içinden çıkılamaz sorunlara maruz kalıyor. Çocuğun 10-15 yaşına geldiği zaman kendi ihtiyaçlarını karşılaması gerekir. Çocuk tanısının farkına vardığı zaman, farklı davranışlar göstermeye başlıyor. Zaten ben otizmliyim, zaten zihin yetersizliğine sahibim diyorlar. Bu durumun saklanmaması gerekiyor. Bu çocuklarda bizim gibi. Bizim gibi nefes alıyorlar. Bizim gibi görüyorlar, bizim gibi bakıyorlar. Aslında bizden bir farkları yok. Uygun ve yoğun eğitimle çocuklar istediğimiz seviyeye ulaşabilirler” şeklinde konuştu.
Özel Haber/ Mümin Ağcakaya
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.