Müzik ırkçılığın panzehridir
İstiklal Caddesi Kozmopolit bir ambiyansa sahip İstanbul’un en güzide mekanlarından biridir. Her renkten, her dilden, her düşünceden insanların bir arada vakit geçirdiği bir ambiyansı var. Tabi bu ambiyansı neşelendiren, ortama mutluluk ışını saçan, 1,4 kilometrelik caddenin her bir metrekaresine farklı farklı dillerden barış ezgilerini fısıldayan sokak müzisyenlerinin katkısını hiçe saymamak lazım.
Ordan geçiyorsanız eğer, bir Kürt erbanesini, Türk Kopuzunu, Afrika banjosunu, İran santurunu, yada Rus Balalaykasını çalan bir müzisyene rastlamanız muhtemel. Kavgayı, dövüşü, ırkçılığı, kini, nefreti bir önceki mekanda bırakırsınız istiklal caddesinden geçerken. Sadece müziğe odaklarsınız kendinizi. Kulaklarınızda farklı farklı dillerin ezgileri yankılanır. Biri Aşiti diye mırıldanır şarkı sözünde, öteki peace, diğeri ise Barış. Aynı şeydir hissettikleri.
Müziği metalaştırma gayesi içerisinde değillerdir. Bakmayın izleyenlerin önlerine iki üç kuruş para bıraktığına. Müziği satmazlar, paylaşırlar. Bazen bir Kürt alır eline Afrika banjosunu. Bazen de bir Türk gencinin elinde Mezopotamya’nın en kadim enstrümanı erbane...Halay, Horon, Kara Cargo, bandari. Hep birlikte oynanır. Müzik ırkçılığın panzehridir onlar için.
İstiklal caddesindeki bu ırkçılık panzehrinin sesini kısmaya çalışanlar olmuştur hep. Son günlerde bu ses kısıcılar yine sahneye çıkmış ve kıstırmaya çalıştıkları ses her zaman ki gibi Kürt müziği olmuştur. Müziğin dinleyenlerde kronikleştirdiği birleştirici ve bütünleştirici gücü engellenmeye çalışılmıştır. Üstelik bu engellemehiçbir hukuki gerekçe olmadan keyfi hizmete mahsus bir şekildeyapılıyor.
Tepkilerin odağı haline gelince de “Çevredeki iş yerlerinden şikayetler alıyoruz, rahatsız olduklarını söylüyorlar.” Beyanlarıyla aklın sıra yaptıkları ırkçılığı temyiz etmeye çalışıyorlar. İstiklaldeki ( ki bunların sayılarının çok olduğunu düşünmüyorum) bazı şovenist esnaflar dışında sokak sanatçılarının müziğini engellemeye çalışan esnaflar olduğunu düşünmüyorum. Aksine onlara eşlik edip günün yorgunluğunu atıyorlar.
Okullarda ‘seçmeli ders’ döneminin olduğu, ve Kürtçe ’ye teşviklerin artırıldığı bir dönemde bu tür saldırıların artması politiktir.Yazımı bitirmeden önce veli ve öğrencilere bir çağrıda bulunmak istiyorum.
Lütfen okullardaki ders seçiminde anadilinizi seçin.Müziğinize, kültürünüze, tarihinize her zamankinden biraz daha fazla sarılın
Kurmancîhilbijêrin
Kirmanckî (Zazakî) biweçînê”
Ercan Çağlayan - Köşe Yazısı
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.