Meslek Örgütlerinden düzenlemeye tepki!

Meslek Örgütlerinden düzenlemeye tepki!
Diyanet -LGBTİ krizinin ardından baro ve tabip odalarına düzenleme açıklaması, Diyarbakır’da tepkiye neden oldu.

Diyarbakır Barosu, TMMOB Koordinasyon Kurulu ve Bölge Tabip Odaları basın açıklaması yayınlayarak, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın odalar ve barolar hakkındaki açıklamalarına tepki gösterdi.

Ankara ve Diyarbakır Baroları, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş’ın, cuma hutbesinde cinsellik ile ilgili sözlerini eleştirmesi nedeniyle her iki baro hakkında açılan soruşturmanın ardından, barolarla beraber tabip odalarının da seçim sisteminin değiştirileceği sinyali geldi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, baro ve tabip odaları başta olmak üzere odaların yapılarda düzenlemeler yapılması gerektiğini belirterek, “Salgınla mücadelemizin başarıyla sürmesi, gündemimizdeki meselelere daha sıkı şekilde yönelmemize imkân sağlıyor. Bakanlıklarımız kendi alanlarına hız veriyor. Meclis'te neticelenmeyi bekleyen pek çok düzenleme bulunuyor. Bunlardan birileri de barolar ve tabip odaları başta olmak üzere yapılarının belirlenmesidir. Ankara Barosu'nun fütursuz saldırılarını gördük. Bu da bu düzenlemenin ehemmiyetini göstermiştir. Bu çalışmayı tekrar ele almalı, en kısa sürede Meclis'in takdirine sunmalıyız” açıklamasında bulunmuştu.

Diyarbakır Barosu, Bölge Tabip Odaları ve TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu’ndan söz konusu düzenleme hazırlıklarına tepki geldi.

‘İktidar avukatlık kanununda değişiklik yapmaya yelteniyor’

Diyarbakır Barosu’ndan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Adalet Bakanlığı daha iki gün önce “avukatlık yasasına ilişkin değişiklik gündemimizde yok” derken, dün cumhurbaşkanı tam aksine açıklama yaparak, barolar ve bazı meslek örgütlerinin seçim sistemlerine müdahale edeceklerini açıkladı.  Yurttaşlar corona ile mücadele sürecinde sosyal devlet ilkesinin bütün nimetlerinden yoksun bırakılıp, eve hapsedilip açlığa ve yoksulluğa mahkum edilerek kendi kaderleriyle baş başa bırakılmışken, iktidarın bunu fırsat bilerek avukatlık kanununda değişiklik yapmaya yeltendiğini büyük bir ibretle izliyoruz.”

‘Tüm muhalif örgütlere gözdağı olarak değerlendiriyoruz’

OHAL sürecindeki hukuk dışı uygulamalara değinilen açıklamada, “OHAL sürecinde tüm muhalif sivil toplum örgütleri KHK’ler ile hukuksuz bir şekilde kapatılmıştır. Bununla da yetinilmeyerek iktidar bağımlısı medya ve yargı yaratılmış; akademi,  üniversiteler bilimden ve özgür düşünceden arındırılmıştır. Son olarak da yurttaşların adalete erişmesine, demokratik bir gelecek ve hukukun üstünlüğü için mücadele eden barolara da el atmasını “hukuk devletinin tabutuna” çakılan son çivi olmuştur. Bu operasyonun aralarında Baromuzun da bulunduğu bazı baroların ifade özgürlüğü ve demokratik tepki kapsamındaki açıklamalarından dolayı gündeme getirilmiş olması, baroların yanı sıra tüm muhalif örgütlere gözdağı olarak değerlendiriyoruz” denildi.

‘Çoğulculuğu, farklı fikirleri boğan bir sistemin son taşları da döşenmektedir’

İktidarın toplum mühendisliği yaptığı ileri sürülen Diyarbakır Barosu açıklamasında, “Yaşamın her alanına toplum mühendisliği edasıyla müdahale eden iktidar, bu mühendisliğin başka bir adımı niteliğinde olan bu değişiklik ile baroları da hükümetin bütün politikalarını kayıtsız şartsız destekleyen ve alkışlayan koroya dahil etmeyi planlamaktadır. Bu amaçla çoğulculuğu, farklı fikirleri boğan bir sistemin son taşları da döşenmektedir.  Tekçi politikaların son halkası olarak “tek sesli topluma” baroları da eklemlemeyi ve vesayet altına almayı hedeflemektedir.” İfadeleri kullanıldı.

‘STK’ları ve Baroları boğmaya çalışan tasarıya karşı susmayacağız’

Açıklamada son olarak söz konusu tasarıya karşı durulacağına değinilerek, “Hukukun üstünlüğü için her daim mücadele eden Diyarbakır Barosu; Türkiye halklarının bireysel ve kolektif haklarını, mesleğimizin ve meslektaşlarımızın hakkını ve hukukunu bundan sonra da aynı kararlılıkla korumaya devam edecektir.  Sivil toplumu ve baroları boğmayı hedefleyen bu tasarının yasallaşmaması konusunda bağımlı yargının, bağımsız savunucuları olarak, susmayacağız. 130.000 meslektaşımız ve dostlarımızla birlikte her türlü çabayı ve direnişi göstereceğiz” denildi.

TMMOB Diyarbakır İKK: Meslek örgütlerini işlevsizleştirmek istiyorlar

TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu, baroların ve odaların yapılarında değişiklik öngören düzenleme hazırlıklarına tepki gösterdi.

TMMOB Diyarbakır İKK açıklamasında, “Demokratik seçimler ile kazanamadığı kurumları, devletin tüm olanaklarını kullanarak işleyemez hale getirmek, gerekirse kayyumlar eliyle o makamları işgal etmek, AKP’nin yönetme biçimi haline gelmiştir. Cumhurbaşkanı, baskı ve zor yoluyla sindiremediği meslek örgütlerini, “yasal düzenleme” yoluyla işlevsizleştirmek ve kontrol etmek istemektedir” denildi.

Baroların ve Odaların yapılarında değişiklik öngören tasarı hazırlığına ilişkin TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu yazılı bir açıklama yaptı.

‘Cumhurbaşkanı, kurumlarımızı hedef almayı bir alışkanlık haline getirdi’

“Birliğimizi ve demokrasiyi savunacağız” başlıklı TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu’nun yazılı olarak yaptığı açıklamada, “İktidara geldiği günden bu yana kamu kurumu niteliğindeki emek ve meslek örgütlerine tahammülsüzlüğünü gizlemeyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardan beri çeşitli gerekçelerle kurumlarımızı hedef almayı bir alışkanlık haline getirdi. Daha önceki yıllarda özelleştirme uygulamalarına karşı çıktığımız, kentsel mekanlarımızı koruduğumuz, barışı savunduğumuz için kurumlarımızı hedef alan Cumhurbaşkanı, bu sefer de insan haklarını ve laikliği savunduğumuz için bizi tehdit ediyor” ifadelerine yer verildi.

‘Meslek örgütlerini “yasal düzenleme” yoluyla işlevsizleştirmek ve kontrol etmek istemektedir’

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meslek örgütlerini hedef alan açıklamalarının antidemokratik ve otoriter bakış açısının yansıması olduğunun belirtildiği açıklama şöyle devam etti: “Kendisi dışında hiçbir görüş ve anlayışa tahammülü olmayan, kendi fikirlerini anayasadan ve hukuktan üstün gören bu anlayışın demokrasiyle bağdaşması mümkün değildir. Zaten uzun zamandan bu yana, Cumhurbaşkanının söylem ve pratiklerinin demokrasiyle bağı kalmamıştır. Demokratik seçimler ile kazanamadığı kurumları, devletin tüm olanaklarını kullanarak işleyemez hale getirmek, gerekirse kayyumlar eliyle o makamları işgal etmek, AKP’nin yönetme biçimi haline gelmiştir. Cumhurbaşkanı, baskı ve zor yoluyla sindiremediği meslek örgütlerini, “yasal düzenleme” yoluyla işlevsizleştirmek ve kontrol etmek istemektedir.”

‘Yukardan aşağı operasyonlarla ilerici meslek örgütlerine müdahale etmeye çalışıyorlar’

Meslek örgütlerinin yapılarının belirlenmesinin sınırlarının yasalarca çizildiğine vurgu yapılan açıklamada, “Meslek örgütlerinin yönetimlerinin nasıl oluşacağı kendi yasalarında açık biçimde düzenlenmiştir. Her üyemiz, bu seçim süreçlerinde yer alarak birlik politikalarının ve yönetim kurullarının belirlenmesinde söz sahibi oluyor. Herkesin özgürce katıldığı demokratik seçimlerle de yönetim kurulları belirleniyor. Üyeler nezdinde hiçbir inandırıcılığı olmadığı için genel kurullar sürecinde başarı kazanamayanlar, yukardan aşağı operasyonlarla ilerici meslek örgütlerine müdahale etmeye çalışıyorlar” ifadeleri kullanıldı.

‘Bizlere nasıl saldırırlarsa saldırsınlar, savunduğumuz değerlerden geri adım atmayacağız’

Toplumsal alanın koruması konusundaki duyarlılıklarının devam edeceğine vurgu yapılan TMMOB Diyarbakır İl Koordinasyon Kurulu açıklaması şu ifadelerle sonlandırıldı: “Bizler biliyoruz ki, AKP’nin rahatsızlığının asıl nedeni toplumsal olanı koruma yolundaki inadımız ve gayretimizdir. Fabrikalarımızın, madenlerimizin, kıyılarımızın, ormanlarımızın, parklarımızın satılmasına karşı kamusallığı savunmamızdır. Gerici, muhafazakar uygulamalar karşısında ilericiliği, çağdaşlığı, laikliği savunmamızdır. Faşizan, baskıcı, ayrıştırıcı politikalara karşı eşitliği, özgürlüğü, kardeşliği savunmamızdır. Sermayenin sınırsız sömürü isteğine karşı emeği ve alın terini savunmamızdır. Bizlere nasıl saldırırlarsa saldırsınlar, savunduğumuz değerlerden geri adım atmayacağız. İftiralarla örgütlerimizin yıpratılmak istenmesine, ilerici ve toplumcu değerlerimizin ortadan kaldırılmak istenmesi izin vermeyeceğiz! AKP’nin demokrasiyi, hukuku ve kamusal varlığımızı çiğnemesine izin vermeyeceğiz. “Tek adam, tek parti” anlayışına karşı, halkın çıkarlarını korumaya, demokrasiyi, özgürlükleri, çoğulculuğu savunmaya devam edeceğiz.”

“İktidar Tabip Odaları’na baskılara son versin”

Baroların ve Odaların yapısında değişiklik öngören tasarı hazırlığına bir tepki de Bölge Tabip Odaları’ndan geldi.

TTB ve Tabip Odaları’nın 6023 sayılı yasa ile kurulmuş yarı resmi kurumlar olduğunun belirtildiği Bölge Tabip Odası açıklamasında, “İktidara ve ona bağlı kurumlara tabip odaları üzerindeki baskılara son vermeye ve bu salgın ile en ön safta mücadele eden sağlık çalışanları ile gerçek alamda dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz” denildi.

Ağrı, Adıyaman, Batman, Bitlis, Diyarbakır, Mardin, Muş, Siirt, Şanlıurfa, Şırnak, Van ve Hakkari Tabip Odaları ortak bir açıklama ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatını verdiği ve baroların, odaların yapılarında değişim öngören tasarı hazırlığına karşı çıktı.

Pandemide yakınlarını kaybedenlere başsağlığı, hastalara acil şifalar…

Bölge Tabip Odaları’ndan gelen ortak açıklamada, öncelikle pandemi sürecinden etkilenen vatandaşlara ilişkin şu ifadelere yer verildi: “2019 Aralık ayında Çin'de ortaya çıkan yeni koronavirüs salgını kısa sürede Pandemi olarak ilan edilmiş ve Dünyada milyonlarca vakanın görülmesine ve yüz binlerce kişinin ölmesine sebep olmuştur. Ülkemizde de 2020 Mart ayı itibariyle vakalar görülmeye başlamış ve binlerce yurttaşımızın ölümüne sebep olmuştur. Bölge Tabip Odaları olarak ölenlerin yakınlarına başsağlığı, tedavisi devam eden hastalarımıza acil şifalar diliyoruz.”

Pandemiye karşı sağlıkçılar ön saflarda

Koronavirüs salgınına karşı sağlık çalışanlarının fedakarca ön saflarda mücadele verdiğine değinilen açıklamada, “Bu salgın sürecinde Türk Tabipleri Birliği (TTB) ve Bölge Tabip Odaları olarak salgının kontrol altına alınması için en ön safta mücadele eden, büyük emek sarf eden sağlık çalışanlarının yanında yer alarak, çalışma ortamlarımızdan yansıyan sorunlara çözüm olmaya çalışılmıştır. Bunun yanı sıra salgının toplumsal etkilerinin en az olması için gerekli uyarılar yapılmış, yaşanan eksikler, yapılması gerekenlere ilişkin bilimsel tespitlerde bulunmuş ve çözüm önerilerimizi içeren raporlama ve açıklamalar yapılmıştır” denildi.  

Tabip Odaları’na yönelik baskılar…

Tabip Odaları’nın Bilim Kurulu’na dahil edilmemesine eleştiri yöneltilen açıklama şöyle devam etti: “Ancak ne yazık ki Sağlık Bakanlığı bünyesinde oluşturulan bilim danışma kuruluna TTB bilinçli bir şekilde dahil edilmemiş, yerellerde de kimi illerde ısrarlı taleplerin sonucunda ilgili tabip odası il pandemi kurullarına dahil edilmişse de çoğu yerde tabip odaları bu kurullara alınmamıştır. Bu süreçte merkezi düzeyde TTB ve yerelde Tabip Odaları olarak salgın sürecinin şeffaf yürütülmesi ve Epidemiyoloji biliminin gereğine göre hareket edilmesi için çeşitli önerilerde bulunulmuş ve salgının etkisinin azaltılması için dayanışma çağrıları yapılmıştır. Ancak ne yazık ki bu çağrılar karşılık bulmadığı gibi özellikle yerellerde tabip odaları yöneticilerinin toplumu bilgilendirmeye yönelik sosyal medya paylaşımları ve basın açıklamaları gerekçe gösterilerek açılan soruşturmalarla baskı altına alınmaya çalışılmıştır. Başta Şanlıurfa, Mardin ve Van-Hakkari Tabip Odalarımız olmak üzere bir çok tabip odası yöneticisi karakollarda ifade vermeye çağrılmış, haklarında soruşturmalar açılmıştır.”

‘TTB ve Tabip Odaları 6023 sayılı yasa ile kurulmuş yarı resmi kurumlardır’

Tabip Odaları’nın yapısının yasalarca düzenlendiğine vurgu yapılan açıklamada, “Birçok sağlık çalışanın yaşamını yitirdiği, Sağlık emekçilerinin büyük bir özveri ile canla başla çalıştığı bu salgın sürecinde Toplumsal dayanışmanın güçlendirilmesi ve sağlık çalışanlarının her yönüyle desteklenmeleri gerekirken onları temsil eden meslek örgütünün yöneticilerinin toplumu bilgilendirme sorumluluklarını yerine getirmelerinden dolayı soruşturmalarla baskı altına alınmaya çalışılması kabul edilemez. Yıllardır uygulanan yanlış politikalarla sağlık çalışanlarının sorunlarına çözüm olmayan mevcut iktidarın demokrasinin en temel ilkesi olan düşünce ve ifade özgürlüğünü kullanan ve toplumu bilgilendirme sorumluluğunu yerine getiren oda yöneticilerimizi bu şekilde baskı altına almaya çalışılmasını bir kez daha kınıyoruz. Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki TTB ve Tabip odaları 6023 sayılı yasa ile kurulmuş yarı resmi kurumlardır. Yasa da belirtildiği üzere meslektaşlarımızın özlük haklarını savunmanın yanı sıra yurttaşların sağlık hakkını savunmak ve geliştirmek de görevlerimiz arasındadır” denildi.

‘Baskılara rağmen iyi hekimliğin gereğini yapmaya devam edeceğiz’

Tabip Odaları’nın bilimsel zeminden uzaklaşmadan demokrasi ilkelerine bağlı kalarak toplumsal sorumluluklarına devam edeceklerinin ifade edildiği açıklamada son olarak şu ifadelere yer verildi: “İktidara ve ona bağlı kurumlara tabip odaları üzerindeki baskılara son vermeye ve bu salgın ile en ön safta mücadele eden sağlık çalışanları ile gerçek alamda dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz. Bölge Tabip Odaları olarak bir kez daha ifade etmek isteriz ki tüm soruşturma ve baskılara rağmen salgınla mücadele etmenin ve iyi hekimliğin gereğini yapmaya devam edeceğiz.”

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.