Kronik hastalıklarda ikinci pandemi riski

Kronik hastalıklarda ikinci pandemi riski
Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Berçem Ayçiçek, pandemi sürecinde kronik hastalıkların takibinde sorunlar yaşandığına dikkat çekti.

Ali Abbas Yılmaz - Özel

TİGRİS HABER - Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları uzmanı Doç. Dr. Berçem Ayçiçek, Endokrinoloji Metabolizma hastalıklarıyla ilgili Tigris Haber’e konuştu.

Alanında 15 yıllık hekim olan Doç. Dr. Berçem Ayçiçek, Endokrinoloji ve Metabolizma hastalıkları alnında özel bir merkez açarak sağlık hizmeti sağlıyor.

‘Endokrinoloji alanında gördüğüm bazı eksiklikleri de tamamlama çabam olacak’

Doç. Dr. Ayçiçek, Yetişkin Endokrinoloji ve Metabolizma hastalıkları doktoru olduğunu belirterek, şunları ifade etti: “Endokrinoloji Metabolizma hastalıkları alanında da 10 yıldır bu alanda çalışıyorum. 2016 yılında doçentliğimi aldım, bu süre zarfında çeşitli proje ve bilimsel çalışmalarda yer aldım. Yapmak istediğim bazı projeler var. Hem Diyarbakır adına hem bölge adına sağlık yaşamında endokrinoloji alanında gördüğüm bazı eksiklikleri de tamamlama çabam olacak. Biraz bu yüzden de aslında bu merkezi açma gereksinimi hissetim. Bu merkezle beraber yaklaşık 3.5 ay içerisinde yaptığımız bazı aktiviteler oldu. Aslında bir miktar sesimizi duyurduğumuzu düşünüyorum. Ama tabii bunun daha da yaygınlaşması gerekiyor.”

Kronik hastalıklarda pandemi riski

Endokrinoloji metabolizma hastalıklarının tanıtımı konusunda ciddi eksiklikler yaşandığına vurgu yapan Ayçiçek, şöyle konuştu: “Diyabet kovidden daha eski bir pandemi aslında. Son yıllarda diyabet ile obezite hastalıklarında yüzde 100 ila yüzde 150 artış söz konusu. Ne yazık ki, bölge olarak çok iyi bir durumda değiliz. Artışlar çok kritik seviyede diyet ve obeziteye el atmak gerekiyor. Biraz farkındalığı artırmak gerekiyor. Obeziteyle ilgili bilinen bazı doğru bilinen yanlışlar var ne yazık ki. En temel yanılgı şu; obezite sadece bir kilo artışı değil. Söz konusu olan sadece görüntü rahatsızlığı değil. Hastalık ciddi anlamda kalp damar sağlığını etkileyen, mide problemlerine neden olan, kas, eklem hastalıklarına kadar varabilen, hatta eş zamanlı kısırlık problemlerini bile yaşatabilen bir durum aslında. Ciddi bir hastalık ve bunun mutlaka her fırsatta her platformda dile getirmek gerekiyor. Diyabette dediğim gibi çok ciddi bir artış kaydetmiş durumda. Bunun nedeni sağlıksız yaşam modeli ne yazık ki. Merkezimize gelen hastalarımızla bunu konuşabiliyoruz. Zaman ayırabiliyorum kendilerine. Diyabet büyük anlamda sağlıksız yaşam modelimizin sonucu aslında. Bunun içinde çeşitli platformlarda bunu dile getirmeye devam edeceğiz. Sağlıklı yaşam modeliyle ilgili çok fazla sayıda çalışma ve bilgi karmaşasına neden olan çok sayıda beslenme programı söz konusu. Bunları da belirtmek dile getirmek gerekiyor. Bunların bilimsel anlamda kanıtlı olması çok önemli. Bu beslenme programlarının etkinliği sadece kısa süreli kilo kayıplarıyla değil uzun vade de insan vücudunda yarattığı etkiler mutlaka ve mutlaka bilinmeli. Bunun araştırması 2-3 ay içinde yapılan çalışmalarla kendini göstermiyor ne yazık ki. Yıllar boyunca yapılan çalışmalar bir etkinlik ortaya koyabilir. O nedenle lütfen özel bir uyarım var aldığımız diyet programının bilimsel olup olmadığını lütfen sorgulayın.”

İyot eksikliğine dikkat!

Bölgede İYOT eksikliğinin sık yaşanan rahatsızlıklar arasında olduğunu belirten Ayçiçek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunu çok sık görüyorum, yanlış beslenmeyle ilgili bu eğitimle ilgili süreç devam ederken aynı zamanda sağlıklı yaşam modelini de konuşmamız gerekiyor. Sadece bu egzersizle oluşmuyor bu. Eş zamanlı olarak sizin mutfağınıza da girmekle beraber yaşam tarzınızı da dile getiriyoruz ve karşılıklı sohbet ediyoruz hastalarla. Çünkü bir iletişimimiz olduğu zaman doğru ortak nokta da birleşebiliyoruz. Üçüncü sıklıkta gördüğüm guatr hastalığına değinmek istiyorum. Toplumumuzda özellikle iyot eksikliği fazla durumda. Türkiye yanı sıra bölgemiz özel olarak bu eksikliği fazlaca hissediyoruz hastalarımızda ki guatr sıklığımız ne yazık ki çok fazla bunun en büyük nedeni aslında iyot eksikliği. İyot eksikliğinin nedenini, özelde bölgemizde yaygın kaya tuzu kullanımı olduğunu söyleyebilirim. Eğer bir hekim size iyotsuz tuz kullan demediği sürece iyotlu tuz kullanmaya devam edelim. Bir hekim size eğer iyottan kaçının demediği sürece mutlaka almaya devam edelim ki guatrın en büyük nedeni aslında bu. Gebelerde vurgulamak istediğim özel bir konu var; gebelerimiz ne yazık ki beslenme, yaşam tarzı ve iyot açısından da bu bahsettiğim konular bağlamında büyük eksiklikleri var. Bunları aslında her defasında hastalarımla bire bir konuşuyorum ama belki bu vasıtayla sesli bir şekilde dile getirmiş olacağım. Gebelerimiz ayrı önem taşıyor. Çocuğumuzun ya da kendimizin gebelik sonrasında sağlıklı kalmasını istiyorsak ya da iyot eksikliğinden kaynaklı çocuğumuzda guatr ve otizm gibi daha ciddi hastalıkların oluşmasını istemiyorsak iyot eksikliği konusunda farkındalık oluşturmakta ya da danışmanlık almakta yarar var.”

‘Hastalıklarımız iletişim halinde olunması şartıyla yüksek oranda tedavi şansına sahiptir’

Endokrinoloji ve Metabolizma hastalıklarının bilinen rahatsızlıklarının dışında yaşanan sağlık sorunlarına ilişkin ise Ayçiçek şunları söyledi: “Merkezimizde Endokrinoloji ve Metabolizma hastalığı konusunda 3 büyük hastalıktan bahsetmiş oldum ama bunların yanı sıra hormon bozuklukları, saç dökülmesi, erkeklerde meme büyümesi, kısırlık, kadınlarda adet düzensizliği ve tüylenme problemleri, hipofiz ve böbrek üstü bezleri hastalıkları da bizim özel branşımıza giriyor. Sonuç itibariyle aslında yüz güldürücü hastalıklar. Yeter ki, bununla ilgili erken başvuru ve erken müdahale sağlanabilsin. Hastalıklarımız iletişim halinde olunması şartıyla yüksek oranda tedavi şansına sahiptir”

‘Tedavileriniz aksamasın’

Pandemi sürecinde açılan merkezin sorunlarına ilişkin ise Doç. Dr. Berçem Ayçiçek, şunları ifade etti: “Pandemide hastalarımız maalesef kronik hastalık takibini bıraktılar. Hastalarımızın çeşitli kaygıları olabileceği konusunda empati yapabiliyorum. Çünkü bu kolay bir süreç değil ama tabii hayat devam ediyor, yaşamı bu şekilde sürdürmek zorundayız. Kronik hastalıklarımızın tedavi süreçlerini aksatmamak gerekiyor. Merkezi açtığımda en büyük dayanaklarımdan biri buydu. Çünkü kronik hastalıkların uzun dönemde ikinci pandemi pikinin nedeni olacağı söyleniyor. Pandemi sürecinde insanlar kronik hastalıkların takibini bıraktılar. Örneğin diyabet 2 ay kan şekerini takip edeyim sonra ara vereyim diyebileceğiniz bir hastalık değil. Sizin her kan şekeri yüksekliğinizde kan damarlarınız zarar görüyor. Böyle bir durumda sizin tedaviyi bırakmanız uzun vadede böbrek, göz ve kalp hastalıklarına neden olacak. Ve ne yazık ki, bu hasarlar geri dönüşümsüz olarak yaşanacak. O yüzden de pandemi döneminde tüm hastalarıma özellikle vurgulamak istiyorum; çekinmeyin lütfen gerekli önlemler alınmış durumda. Hastalık takiplerinizi mutlaka yaptırın. Gerek sağlık kuruluşlarıyla gerekse de bizlerle mutlaka iletişim halinde olun. Tedavileriniz aksamasın. Çünkü uzun vadede sağlığınız için bu çok çok önem arzediyor.”

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.