HDP: Hükümet Kobanê siyasetiyle marjinal hale geldi
KOBANÊ DİRENİŞİ İNSANLIĞIN ORTAK KAZANIMIDIR
AKP hükümetinin güvenli siyaset alanı olmadığını belirterek, "Bakın Kobanê hala dimdik ayakta. Aylardan, günlerden beri süren bu direnişin çok önemli kazanımlarıyla karşı karşıyayız. Orada, Kobanê'nin düşmesini bekleyenler, Kobanê düşsün sonra belki bir kurtarıcı olarak müdahale ederiz diyenlerin beklentileri boşa çıktı. Şimdi bütün dünya halkları Kobanê ile dayanışma içinde. İşte bu meşru savunanın, direnişin gücüdür" diye konuştu. Kobanênin "savaş cehenemine" dönüştürülmek istendiğinin altını çizen Yüksekdağ, Rojava'da yükselen aydınlık gerçeğin Ortadoğu'nun karanlık gerçeğine galip geldiğinin altını çizerek, "Bu sadece Kobanê'nin başarısı değildir, onunla dayanışma içinde Türkiye halklarının değil, aynı zamanda tarihin kazanımıdır, insanlığın bir kazanımıdır. Ortak geleceğimizin kazanımıdır" diye konuştu.
KORİDORUN AÇILMASI İÇİN 48 İNSANIN ÖLMESİ Mİ GEREKİYORDU
Kobanê direnişin yeni kazanım mevzileri elde ettiğini ve bütün dünyanın Kobanê'nin gücünü fark ettiğini ifade eden Yüksekdağ, "Ne yazık ki bunu en son fark eden Türkiye hükümetir" diye konuştu. Bölgede yaşanan olayları da, "bir katliam yaşanmasın diye yapılan eylemler" olduğunu ifade eden Yüksekdağ, "Kobanê ile Suruç'un bir olduğunu bu beyefendiler (AKP'yi kast ederek) yeni anladı. Hayatını kaybeden 48 insan size bunu anlatmaya çalıştı. Aylardır bu halk size bunu anlatmaya çalışıyor" diye konuştu. Peşmerge'nin geçişi için koridorun açılacağı yönünde hükümet yetkililerinden gelen açıklamaları da değerlendiren Yüksekdağ, Kobanê eylemleri başlamadan önce hükümetle görüştüklerini ve "sınırları rahatlatın, kuşatmayı kıracak girişimlerde bulunun, insani bir koridoru açık tutun" taleplerinde bulunduklarını hatırlattı. Bu görüşmelerde hiç bir şekilde olumlu yanıt verilmediğini belirten Yüksekdağ, "6 Ekim gününe kadar bütün çabalarımıza rağmen, o olumlu, yapıcı yaklaşımlara rağmen hükümet bugün atarız dediği adımları atmadı. Soruyorum, bunun olması için 48 insanın ölmesi mi gerekiyordu. Bunun ahlakla, izanla hiç bir alakası yok. Sonrada gelin bizi bu ölümlerle itham edin. Tablo ortada, kim bu ölümlerin sorumlusu" tepkisinde bulundu.
AKİLLERİ TOPLUYORSUN DA RAPORLARINI NE YAPTIN?
Çözüm süreciyle ilgili değrelendirmelerde de bulunan Yüksekdağ, "Gelinen aşamada Kobanê ile Çözüm sürecinin bağlantısını gördü hükümet. Bunca şeye rağmen bunu görmesi iyidir" dedi. Hükümetin akil insanlar heyetiyle yaptığı toplantıya da değinen Yüksekdağ, "Biz artık sözler değil bununla oyalamayı değil, gerçeği, somut adımlar atılmasını bekliyoruz. Akil insanları topladılar ama şuna cevap vermediler. Akiller aylarca çalıştı raporlar hazırladı. Ne yaptınız o raporları. Süreçte atılması gereken adımları madde madde sıraladı, niye adım atmadınız" diye konuştu. Yol haritasının halen taslağın taslağı aşamasında olduğunu dile getiren Yüksekdağ, Öcalan'ın yol haritasına ilişkin somut öneriler sunduğunu da hatırlatarak, "Ne oldu, sıfıra sıfır elde var sıfır. Hala hükümet toplantılar düzenliyor. Hala çözüm sürecinin ekmeğini yemeye devam ediyor ama adım atmıyor. Artık an bu andır" dedi. Yüksekdağ, çözüm sürecinde yol temizliğinin en önemli adımlardan biri olduğunu ancak hükümetin bunun yerine yolu de-stabilize etmeyi seçtiğini söyledi. "Yol temizliği tas tamam demokratikleşmedir. Barış bir demokrasi ikliminde gerçeğe dönüşebilir. Tek başına ateşkes, çatışmasızlık değildir, toplumsal olgudur" diyen Yüksekdağ, barış için yol temizliği yapılması gerektiğini belirterek, "Bunun Türkiye'yi 80'lere götürecek güvenlik paketleriyle tesis edemezsiniz. Sayın Öcalan'ın durumunu pazarlık yaparak tessis edemezsiniz. Hükümetin her şeyden önce zihniyetini değiştirmesi gerekiyor" diye konuştu.
'SAYIN ÖCALAN'IN VİLLA DERDİ YOK, ÇÖZÜM İSTİYOR'
Tampon bölgeler konusuna da değinen Yüksekdağ, "Derdiniz sınırlarınızın güvenliği ise IŞİD ile mücadele ise Rojava kantonlarını tanıyın. Özgür Rojava en güvenli alandır" diye konuştu. "Bu zihniyetini değiştirmezseniz, hiç bir yer size de bize de güvenli değildir" uyarısında bulunan Yüksekdağ, Güven sorununa da dikkat çekerek, "Bu süreçte biz kimi muhatap alacağız, sayın Cumhurbaşkanı başka bir dille konuşuyor, hükümet üyeleri başka bir dil ile konuşuyor. Bakanlar, Sayın Öcalan'ın koşulları değiştirilebilir diyor. Sayın Cumhurbaşkanı Bakanlara cevap veriyor. 'Daha ne şartlarından bahsediyorsunuz, villa mı tahsis edeceğiz' diyor. Kendi bakanlarıyla polemiğe giren bir Cumhurbaşkanı. Muhatap Sayın Davutoğlu mu, yoksa kendisini AKP'nin de genel başkanı olarak gören Cumhurbaşkanı mıdır?" sorusunu yöneltti. Cumhurbaşkanına, "Siz İmralı'daki odayla, masayla, televizyonla uğraşmayın. Sizin önemli işleriniz var. Çözüm süreci için kurulları devreye sokun, yol temizliği için çalışın. Yoksa sayın Öcalan'ın villa istediği yok. Villa daha çok iktidar sahiplerine yakışır. Biz çözüm istiyoruz. Biz barışın ve çözüm çabalarının akamete uğratılmamasını istiyoruz" diye konuştu.(Diha)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.