HDP bankacılık kanun teklifine muhalefet şerhi koydu
TİGRİS HABER - Batman milletvekili Necdet İpekyüz, İstanbul Milletvekili Erol Katırcıoğlu, Diyarbakır Milletvekili Garo Paylan imzası ile birlikte komisyona gerekçeleriyle genel değerlendirme sunuldu.
HDP’nin bütçe komisyonuna sunduğu değerlendirmede şu başlıklara yer verildi;
Aradaki farklı konular kurnazlığı
AKP-MHP Koalisyonu, yasama etiğini ve “muhalefete saygı” ilkesini yok sayarak yasama sürecini torba yasalarla götürmeyi kural haline getirmiş durumdadır. Evrensel hukuk ilkelerinin ağır bir biçimde ihlal edilmesi anlamına gelen torba yasalar, temsilcileri birbirileriyle ilgisiz pek çok farklı düzenlemeye ilişkin tek bir görüş bildirmeye zorlayarak yasama kurnazlığını ifade eden bir tekniğe sahiptir. Farklı konuların aynı yasal düzenleme metninde bir araya getirilerek daha önemli ve kritik hususların kamufle edilmesi kurnazlığı, yasama etiğinin ayaklar altına alınmasından başka bir şey değildir. Yasama sürecinin oldubittiye getirilerek hızlıca kotarılması isteği yasama etiğine aykırılık teşkil ederken yasama kalitesini de düşürmektedir.
Sarayın torba yasası
Dolayısıyla torba yasa tekniğinden kesinlikle vazgeçilmelidir. Ancak aksine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle birlikte Meclis’e artık neredeyse torba yasa dışında bir yasa teklifi gelmemektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, “torba yasa hükümet sistemi” olarak işletilmektedir. Bu torba yasa da pek çok farklı yasada ve pek çok farklı hususta düzenlemeler getiren Saray’ın bir torba yasasıdır.
Yoksullar sarayın gündeminde değil
Ancak Saray’ın torbasından yine açlık sınırının altında gelirle geçinmek zorunda bırakılan asgari ücretlilere, sefalet maaşlarına mahkûm edilen emeklilere, milyonlarca işsize, tarlasına gübre atamayan çiftçilere, ataması yapılmayan öğretmenlere, borç batağındaki esnaflara, KYK borçlusu yüz binlerce üniversite mezunu gence koskocaman bir hiç çıkmıştır. Çünkü toplumsal gerçekliği manipüle ederek bize bambaşka bir hikaye anlatan Saray ve çevresi, muhteşem bir iktidar tekeli yaratarak toplumdan ve onun sorunlarından kopmuştur. Bu torba yasadan da bir kez daha görüldüğü üzere Saray’ın gündeminde hayat pahalılığı yoktur, halk yoktur, yoksullar yoktur.
Halkın Gündemi Hayat Pahalılığı, Yoksulluk ve Açlık
Oysa Saray’ın gündemi başka, halkın gerçek gündemi ise bambaşkadır. Halkın derdi geçim sıkıntısı, hayat pahalılığı, enflasyon canavarı, işsizlik, yoksulluk, sefalet ve açlık iken Saray’ın derdi ise varsa yoksa sermayedir, zenginlerdir. Ülkede her geçen gün yoksulluk derinleşmektedir. Büyük bir PR çalışmasıyla açıklanan 2022 yılı asgari ücreti, ilanının üzerinden henüz yaklaşık bir ay geçmişken iğneden ipliğe gelen zam sağanağı nedeniyle erimiştir. Öyle ki Türk-İş’in yıllardır düzenli olarak yaptığı “Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması”na göre Mart 2022 için Türkiye’de açlık sınırı yaklaşık 5 bin liraya yükselmiştir. Yani dört kişilik bir ailenin aç kalmaması için, sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı 4 bin 928 liraya yükselmiştir. 2022 asgari ücret tutarı ise 4 bin 253 liradır. 2022 yılı asgari ücreti açlık sınırının altındadır. Asgari ücretle geçinmek zorunda bırakılan dört kişilik bir aile, aç kalmamak için 750 liraya daha ihtiyaç duymaktadır.Yine aynı araştırmaya göre, gıda harcamalarına konut (kira, elektrik, su, yakıt), giyim, sağlık, ulaşım, eğitimve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer giderler de eklendiğinde bu tutar aylık 16 bin 52 liraya yükselmiştir. Yani dört kişilik bir ailenin insanca bir yaşam sürmesi için gereken minimum tutar, bir diğer deyişle yoksulluk sınırı asgari ücretin yaklaşık 4 katıdır. Asgari ücretin en temel beslenme ihtiyaçlarını dahi karşılayamıyor olması asgari ücretle çalışan yaklaşık 10 milyon emekçinin “çalışan yoksul” haline geldiğini, dahası açlık sınırının altında bir hayata mahkûm edildiğini ortaya koymaktadır.
Anayasaya ve demokrasiye aykırı düzenlemeler
Merkez ile yerel arasındaki ilişkilerinden tutalım da Anayasa’ya kadar hem hukuk hem demokrasi normlarına baştan son aykırı olan bu düzenleme daha önce Anayasa Mahkemesi tarafından “cumhurbaşkanına verilen yetkinin sınırı belli olmadığı” gerekçesiyle iptal edilmişti.
Bu düzenleme demokratik yaşamın ilgası, yerel yönetim iradelerinin hiçe sayılması ve aşırı merkezileşme yoluyla totaliter mantığı büyütmektedir. Bu kapsamda, iktidar halk iradesiyle kaybettiği yerel yönetimlere müdahaleyi sürdürmekte ve sonuçları demokrasi ile hukukun iptaline gidecek bir düzenlemeyi TBMM gündemine getirmektedir. (Haber Merkezi)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.