Evde ne kadar özgürüz?
Sanatınız ve mesleğiniz hakkında ne söylemek istersiniz?
Dicle Üniversitesi resim iş öğretmenliği mezunuyum. 2018'de Mardin'de yüksek lisansa başladım. Üniversite yıllarımdan beri eski mekân ve eşyaların anılar üzerindeki etkisi konulu bir dizi yağlı boya ve sulu boya çalışması yapıyorum. Çocukluğuma ait anıları anımsatan özellikle iç mekânları çalışıyorum. Bu sergi için de aynı konuyu farklı bir bakışla ele aldım. Yaptığım çalışmalar sonucunda hep izleyici konumunda olduğumu fark ettim. Bu yüzden de serimi izleme konusu üzerine bu sergi için dönüştürdüm.
Bir evde-iç mekânda- iken biz dışarıyı izliyor muyuz? Yoksa biz dışarıda izlenen kişi miyiz? Diye bir soruyla yola çıktım. İçerde miyiz dışarıda mıyız? Bu zıtlığı vermeye çalışıyorum. Evler aslında bizim için özgürlük alanlarıdır. Evler özgür olduğumuzu sandığımız yerlerdir. Hâlbuki bir kutu içerisindeyiz. Bize sınırlı bir alan sunulmuştur. Bu sınırlamayı\sınırlandırmayı da ışıkla veriyorum. O ışığa kadar biz özgürüz. Ondan sonrasında tekrar kamusal alandayız. Sınırlar, kurallar var. Böyle bir konu içerisinde üç resim yaptım. Onları sergiliyorum. A4 Açık Sanat Alanı’na bize sundukları imkânlar için teşekkür ediyorum.
Başka hangi konularda çalışmalar yürütüyorsunuz?
2012'den beri eski mekânları, benim için önemli olan yerleri; anılarımı anımsatan yerleri çalışıyorum. Aslında resimlerimle kendimi anlatmaya çalışıyorum. Farklı olarak bu sergide biraz da dışarı çıkmaya, bakış açımı diğer insanlara kaydırıp onların gözünden bakmaya çalıştım. İnsanlar acaba kendilerini nasıl konumlandırıyorlar. İzleyen mi, yoksa izlenen mi? Diye kendilerini sorgulamalarını istiyorum. Sur’a gidip evleri tek tek dolaşıp; ‘Evinizin fotoğrafını çekebilir miyim?’ Dedim. Bana evlerini açtılar, fotoğraflarını çektim. Sonra bana en yakın hissettiğim mekânların yağlı boyasını yaptım.
Ev mekânlarını seçmede özel bir neden var mı?
Ben kendimi hep evde hayal ediyorum. Hep içerideyim. Hep sınırlı bir alandayım, kendimi öyle rahat hissediyorum. Ya da güvende hissettiriyor. Bu yüzden çoğunlukla eski iç mekânları çalışıyorum.
Bunun bir amacı var mı?
Bu sorunun tek ve gerçek bir cevabı yok. Svetlana Boym, nostaljik kişilere neyi özlediği sorulsa, söylemekte zorlanacaklarına değiniyor. Geçmişle kurduğum bağ oldukça güçlü. Eskiye bu denli bağlı oluşumun nedeni çocukluk yıllarıma duyduğum özlem galiba. Dediğim gibi gerçek bir cevabı yok bu sorunun. Bir mekâna veya eşyaya bakarken çok farklı ve yoğun duygular hissedebiliriz ancak söze dökerken aynı yoğunlukta aktaramayız. Bu yüzden duygusal olarak bana iyi hissettiren ‘şeyleri’ resmediyorum.
Siverek'te öğretmenlik yapıyorsunuz. Öğrencilerinizle resim üzerinden bir ilişki kuruyorsunuz. Algılama düzeylerini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çocuklarda yaş, cinsiyet ya da çevre gibi diğer dış faktörler algılama düzeylerinde farklılık oluşturur. Resim üzerinden bakacak olursak hayal gücü hepimizi şekillendiren bir konu. Çocuklar da bu daha etkili. Çünkü farklı olduklarını farklı düşünebildiklerini bu yolla keşfediyorlar. Bu yüzden yaratıcılıklarını geliştirebilecekleri anlar ve ortamlar sunuyoruz.
Farklı yeteneği olan çocuklarda oluyor mu?
Evet oluyor. Derslerden arta kalan zamanlarda onlarla boyama teknikleri, resim teknikleri üzerine daha ayrıntılı çalışıyoruz.
Öğrencilerde ilginç konuları yakalayan öğrenciler oluyor mu?
Otuz kişilik sınıflarda çok farklı düşünen öğrencilerimiz oluyor. O zamanlar da olumlu pekiştireçlerle diğer öğrencileri farklı düşünmeye teşvik ediyoruz. Çocuğun hayal gücü ve yeteneği neye yönelik, resme mi yoksa başka bir alana ona bakıyoruz. Çocuğun durumuna göre planlama yapıyoruz. Özel yetenekleri varsa izlenilecek yollar var tabi.
Çocuklara hayal dünyalarını resimlerle ve renklerle yansıtmasını istiyorsunuz. Şaşırdığınız örnekler çıkıyor mu?
Köy okulunda öğretmenlik yaparken ‘çevremiz’ konulu bir yarışma düzenlemiştik. Altıncı sınıftaki bir öğrencim koca köyü bütün ayrıntılarıyla çizmişti. Bu yaşta bir çocuğun bakış açısının bu kadar geniş olmasına çok şaşırmıştım.
Çocuk dünyası görülenden, yansıyandan daha mı derin?
Evet öyle. Çocuklar tam bir bilmece gibi nerede ne yapacaklarını ya da nasıl düşündüklerini kestirmek mümkün değil. Birçok konuya cesaretle ve oyun muzipliğiyle yaklaşıp konuyu olduğundan farklı bir yere getiriyorlar. Yaptığı resmi anlatmasını istediğimizde aldığımız cevaplar ya da onlara verdiğimiz problemler için buldukları çözümler bizi hayran bırakıyor. Bu yüzden karşısındaki yetişkinleri epey zorluyorlar.
Sanatınızda ve mesleğinizde başarılar diler, bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.
Bende size teşekkür ederim.
Özel Röportaj/ Mümin Ağcakaya
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.