"Erdoğan ve Öcalan'ı ödül alırken göreceksiniz"
Uluslararası Kriz Grubu(IGC), dünyanın sorunlu bölgelerinde yaptıkları çalışmalar ve hazırladıkları raporlarla saygın yere sahip bir düşünce kuruluşu. Tepe yönetiminde Martti Ahtisaari ve George Mitchell gibi çatışma çözümlerinde dünyada akla ilk gelen isimler var. IGC’nin Türkiye Direktörü Hugh Pope, yazdığı raporu anlattı. Raporla ilgili soruları cevaplandıran Pope, sorulara şeyle cevap verdi;
‘Türkiye ve PKK; çözüm sürecini kurtarmak’ başlıklı bir rapor hazırladılar. Yaz aylarında Ankara ve Kandil arasında mekik dokuyarak hazırladıkları raporda çözüm sürecinin henüz vakıf olmadığımız detaylarına ilişkin önemli ipuçları var. Raporun sonunda bugün çok provokatif algılanma potansiyeli yüksek bir öneri bulunuyor; ‘Türkler, süreç başarılı olursa Cumhurbaşkanı Erdoğan ile PKK lideri Öcalan’ın uluslararası bir podyumda barış ödülünü kabul ederken yan yana durduğu olası bir senaryoyu tahayyül etmek durumunda’. Raporu kaleme alan ekibin kilit ismi IGC Türkiye Direktörü Hugh Pope’a göre, o gün geldiğinde Öcalan’ın durumu zaten çoktan normalleşmiş olacak.
BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN İŞLEYEBİLİR BİR MODEL DEĞİL
- Bağımsız bir Kürdistan hedeflediklerini söyleyebilirler mi ki?
Osmanlı’da bile sınırları tam olarak tarif edilmiş bir Kürdistan söz konusu olmadı, Kürtlerin yaşadığı bölge anlamında kullanılıyordu. Ama bugün coğrafi bir teşekkül olarak Kürdistan’dan bahsetmenin mümkün olmadığını düşünüyorum, çünkü kimse bunun sınırları üzerinde anlaşamaz. Artı, böyle bir bölgenin içinde o kadar fazla sosyal, siyasi, dilsel farklılaşmalar olur ki kendi içinde anlamsızlaşır. Bunun işleyebilir bir şey olduğunu düşünmek güç.
SIRA MÜZAKERE MASASINA KANDİL VE DİYASPORAYI DAVET ETMEYE GELDİ
- Sürecin yaklaşık iki senenin ardından vardığımız bu aşamasında hızla atılması gereken adımlar hangileri?
Bana kalırsa şu anda yapılacak en önemli şey sırada nelerin olduğunun halka anlatılması. Türkiye genelde her şeyi büyük bir toz bulutu içinde yapan bir ülke ama bu sefer açık ve net olmakta fayda var. İnsanlar neye destek verdiklerini bilmeden bu sürece destek vermez. Sırası gelen bir başka önemli konu ise şu; Erdoğan’ın müzakere masasına Kandil’in ve diyaspora Kürtlerinin gelmesine izin vermesi. Bu insanların Türkiye’ye güvenli geçişine izin verilmeli ki onlar da müzakerenin bir parçası olabilsin.
ERDOĞAN YA DA ÖCALAN’A BİR ŞEY OLSA HER ŞEY SIFIRDAN BAŞLAR
- Erdoğan’a ya da Öcalan’a bir şey olursa süreç devam edebilir mi?
Her şey sıfırdan başlar. Gidilmiş yolların üzerinden yeniden gidilir. PKK, Öcalan zamanında hep tek merkezden yönetilen bir örgüt oldu. Öcalan şu anda da bir şekilde örgütü tek parça tutmayı başarıyor. Eğer barış süreci yürütüyorsanız bu yöntem çok tehlikelidir, çünkü sonunda başkalarıyla yeni bir barış süreci başlatmak zorunda kalırsınız. ‘Öcalan başka, PKK başka’ tavrından kesinlikle vazgeçilmeli.
- Raporunuzda Türkleri şöyle bir senaryoya hazır olmaya davet ediyorsunuz; Erdoğan ve Öcalan muhtemelen üçüncü bir ülkede uluslararası bir podyumda barış ilan ediyorlar.
Evet bu olasılığı dışlayamazsınız. Bugün sizin ve benim gibi insanlar bunu konuşabiliyorsa, beş sene sonra daha fazla insan konuşuyor olacaktır. Türk hükümetinin daha şimdiden Öcalan’ın imajını normalleştirmek adına pek çok önemli adım attığını görüyoruz. Türkiye’deki gazetelerin siyasi sayfalarında Öcalan’ın demeçlerine yer vermek normal bir durum oldu. Barış geldiğinde iki tarafın temsilcisinin aynı podyumu paylaşacağını düşünmek de o kadar uç bir durum değil artık.
- Yine de o podyumdakilerden birinin Öcalan olacağını söylemek hayli iddialı değil mi?
Davutoğlu ile Demirtaş da olabilir. Beş sene sonra ya da o gün ne zaman gelecekse o zamanın siyasi aktörleri kimse, onlar çıkar sahneye. Ama bugün herkes bu süreci başlatanın ve sürdürenin Erdoğan olduğunu biliyor. Bugün Erdoğan’ın bu ülkeye bırakabileceği bir miras varsa o da Anadolu’ya barışı getirmektir. Bu Türkiye için muazzam bir kazanım olacaktır ama elbette siyasi bir yatırım gerektiriyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.