Diyarbakır Tabip Odası: Birinci dalga tamamen bastırılmadı

Diyarbakır Tabip Odası: Birinci dalga tamamen bastırılmadı
Diyarbakır Tabip Odası Kasım-Aralık 2020 dönemi değerlendirme raporu yayınladı. Raporda: “Alınan kısmi önlemlerin etkisi ile zaman zaman azalma eğilimi gösteren vaka sayılarına rağmen henüz 1. dalganın tamamen bastırılamadığını görmekteyiz. Sağlık emekçilerinin yoğun çabaları sonucunda pandeminin etkisinin kısmen sınırlandığını söylemek mümkün” denildi.

TİGRİS HABER - Diyarbakır’da ilk resmi vaka 18 Mart 2020’de tespit edilmiş olup pandeminin en başından bugüne Diyarbakır Tabip Odası pandemiye ilişkin raporlar hazırlamayı sürdürüyor. Tabip Odası tarafından hazırlanan Kasım-Aralık 2020 dönemi değerlendirme raporuna göre; Diyarbakır’da da Ekim ayının sonu Kasım ayının başında günlük 850’yi bulan vaka artış hızında ve hastane doluluk oranlarında azalma sağlandı. Diyarbakır’da günde ortalama 100-150  hastada PCR pozitifliği saptanmaktadır. 150’nin üzerinde hasta kliniklerde 100 kadar hasta yoğun bakım ünitelerinde yatmaktadır

Raporda öne çıkan başlıklar şu şekildedir:

“Diyarbakır’da 17 sağlık çalışanı vefat etti”

 “Pandeminin ilk gününden beri salgının neredeyse bütün yükü sağlık emekçilerinin omzuna yüklendi. Zorlu mesai ve çalışma şartları, “Tükendik, ölüyoruz” çağrıları, gün be gün kaybettiğimiz sağlık emekçileri Sağlık Bakanlığı tarafından görmezden gelinmeye devam etti. Bütün yükü omuzlayan sağlık emekçilerini korumaya yönelik önlemleri arttırması, COVID-19’u meslek hastalığı olarak kabul etmesi ve buna yönelik düzenlemeler yapması gereken Sağlık Bakanlığı yayınladığı genelgelerle sağlık emekçilerinin yıllık izinlerini, istifa ve tayin haklarını kullanmasını yasaklamayı tercih etti. Artan viral yük ve alınmamış önlemler sebebiyle bugüne kadar356 sağlık emekçisi COVID-19 sebebiyle vefat etmiştir. Diyarbakır’da da bugüne kadar 1500’ün üzerinde sağlık çalışanı enfekte olmuş 17’si maalesef ki vefat etmiştir.”

“COVID-19 dışı hastaların sağlığa erişimleri engellendi”

“COVID-19 pandemisinin çoğunlukla görmezden gelinen bir diğer önemli ayağını ise pandemi sebebiyle tanı ve takip süreçlerinde yeteri sağlık hizmetine erişemeyen kanser ve/veya kronik hastalıkları olan hastalar oluşturmaktadır. COVID-19’un hipertansiyon, kronik kalp hastalığı, diyabet varlığında seyrinin kötüleştiği ve aktif kanser tedavisi gören hastaların COVID-19 açısından sağlıklı popülasyona göre daha yüksek risk altında olduğu şüphe götürmez bir gerçektir. Pandemi başlangıcından bu yana kamu hastanelerinde sağlık emekçileri nerdeyse bütün branşlardapandemiyle mücadeleye kanalize edildiler. Bu sebeple düzenli takip ve tedavi ihtiyacı olan kronik hastalıkları bulunan hasta grupları bilhassa kamu hastanelerinde 10 aydır yeterli sağlık hizmetine erişememektedirler. Tanı ve tedavi süreçlerinin multidisipliner yaklaşımla yürütülmesi gereken onkolojik hastalar; gerek COVID-19 bulaş riski gerekse hastanelerdeki olanakların COVID-19 pandemisiyle mücadeleye yönlendirilmiş olması sebebiyle tanı alamamakta/tanı almakta gecikmektedirler. Pandemi sürecinin uzaması COVID-19 dışı hastaların sağlığa erişimlerini engellemekte ve sağlık gereksinimlerinin karşılanamaması durumu giderek derinleşmektedir.”

“Cezaevlerinde bulunan tutsakların aşılanması gerekir”

“Cezaevlerinin özel yaşam alanları olduğunu ve COVID-19 pandemisi gibi olağandışı dönemlerde cezaevlerine özel önlemler alınması gerektiğini daha önce de belirtmiştik. Salgının ilk dönemlerinde siyasi mahpuslar hariç tutularak COVID-19 sebebiyle birçok hükümlü ve tutuklu serbest bırakılmıştır. Fakat Diyarbakır’da siyasi mapusların yoğunlukta olduğu cezaevlerinde çok sayıda koronavirüs bulaşı olduğu bilgimiz dâhilindedir. Fiziksel mesafenin mahpuslar arasında uygulanamamış olması, uygun havalandırma şartlarının bulunmaması, sağlık hizmetlerine erişimin kısıtlı olması sebebiyle koronavirüs yayılımı artmıştır. Cezaevlerinde hastalık bulaş kontrolü konusunda yetersiz kalan yetkililer aşılama konusunda benzer hatalara düşmemelidirler. Cezaevlerinin özellikli durumu ön planda tutularak en kısa sürede cezaevlerinde bulunan tutsakların aşılanması için gereken tüm çalışmalar yapılmalıdır. “

“Aşı uygulamaları şeffaf olmalı”

“Koruyucu sağlık hizmetlerinin en önemli aracı olan aşılamanın; COVID-19’a bağlı ağır hastalık durumunu, yurttaş ve sağlık çalışanı ölümlerini azaltacağını düşünüyoruz. Bugün itibariyle başta sağlık emekçileri olmak üzere yaklaşık bir milyon kişiye uygulanan aşının ve Türkiye’de uygulanması planlanan diğer tüm aşıların, etkilik ve güvenlilik verileri Sağlık Bakanlığı tarafından kamuoyuyla paylaşılmalıdır. Toplumun bağışıklama programını risk grupları ve farklı yaş gruplarını dikkate alarak, bu gruplarda etkililik ve güvenliliği gösterilmiş aşılar ile oluşturulmalıdır. Sağlık Bakanlığı’nın COVID-19 aşı politikası konusunda kamuoyunu bilgilendirmesi; bilim insanlarının talep ettikleri verileri paylaşması; aşı uygulamalarında her açıdan şeffaf olması gerekmektedir. Bu şartlar ışığında uygulanan her aşı candır hayat kurtarır.

Raporda öneriler şu şekilde sıralandı:

1. “KHK’ lilerin durumunun görüşüldüğü OHAL komisyonları, pandemi bahanesiyle çok az sayıda dosya görüşmektedir. Pandemi öncesi ayda 4000 dosya görüşülürken, tüm pandemi boyunca 3000 civarında dosyayı sonuçlandırılmıştır. İlimizde KHK ile ihraç edilen 137 sağlık emekçisi bulunmaktadır. Pandemi ile en ön safta mücadele eden sağlık çalışanlarının artan iş yükünü de azaltmanın bir yolu olarak da KHK ile ihraç edilen tüm Sağlık emekçileri işe iade edilmelidir.

2. İşyeri güvenliğine yönelik önlemler arttırılmalı, denetimler sıklaştırılmalıdır.

3. Aile Sağlığı Merkezleri çalışanları tükenmişlikle karşı karşıyadır. İş yüklerini insani sınırlara çekecek düzenlemelere gidilmelidir.

4. Mesleklerini yaparken yakalandıkları ve ölümle sonuçlanabilen Covid-19 hastalığı tüm Sağlık çalışanları açısından illiyet bağı aranmaksızın meslek hastalığı olarak kabul edilmelidir.

5.Covid-19 hastalığına yakalanan Sağlık çalışanlarının işe dönüş kriterleri hastalığın şiddeti, ortaya çıkan sekel ve viral yük dikkate alınarak uluslararası kılavuzlara uygun olarak belirlenmelidir.

6. Okullarda Covid-19 pandemisine yönelik önlemler arttırılmalı, denetimler sıklaştırılmalıdır.

7. DİSKİ’nin derhal su zammına ilişkin kararı iptal etmesi, ücret indirimine gitmesi ve faturalarını ödeyemeyen vatandaşlara kolaylık sağlaması gerekmektedir. Böyle olağanüstü bir süreçte hijyen için elzem olan şebeke suyu ücretsiz verilmelidir

8. Cezaevlerine ilişkin yeni düzenlemelere gidilmeli, mahpuslar arasında ayrım gözetmeksizin af kapsamı genişletilmelidir. Risk faktörü taşıyan hasta mahpuslar bir an önce tahliye edilmelidir.

9. İş yükü artan sağlık çalışanlarının viralmaruziyetleri göz önünde bulundurulmalıdır. Sağlık çalışanı sayısı arttırılmalı, yeni atamalar ve toplu alımlar yapılmalıdır.

10.Pandemi sürecinde yetersiz kalan 1. Basamak sağlık hizmetleri topluma dayalı bölge tabanlı geçiş sağlanarak yeniden düzenlenmelidir.

11. COVID-19 aşıları ile ilgili süreç şeffaflaştırılmalı, topluma güven veren bir tarzda yürütülmelidir. Bir an önce toplumun tüm duyarlı kesimlerine yetecek düzeyde aşı tedarik edilmelidir.

Diyarbakır tabip odası olarak daima bilimin, toplumcu koruyucu sağlık hizmetinin savunuculuğuna devam edecek, aşıyla ilgili gelişmeleri yakından takip edip yurttaşlarımızı ve tüm sağlık çalışanlarını bilgilendirmeye devam edeceğiz.” (Haber Merkezi)

 

 

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.