Dicle: Kürdistan coğrafyasının zenginliklerinden pay istiyoruz
Açılış konuşmasını yapan DTK Eş Başkanı Hatip Dicle, devletin en büyük amaçlarından birinin Kürdistan ekonomisini çökertmek olduğunu dile getirerek, 4 binin üzerinde köyün boşaltılmasının Kürdistan'ın ekonomisini çökerttiğini vurguladı. Dicle, Kürdistan'ın yeraltı envanterinin çıkarılması gerektiğini belirterek, "Kürdistan coğrafyasının zenginliklerinden pay istiyoruz" dedi.
Demokratik Toplum Kongresi (DTK) ile Diyarbakır, Van, Mardin büyükşehir belediyeleri ve Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası (DTSO) tarafından düzenlenen Demokratik Ekonomik Konferansı Van Büyükşehir Belediyesi Nuda Kültür Merkezi'nde başladı. Konferansa DTK Eş Başkanı Hatip Dicle, DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek, Efrin Kantonu Ekonomi Bakanı Dr. Ahmet Yusuf, Van Büyükşehir Belediyesi eş başkanları Hatice Çoban ve Bekir Kaya, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Fırat Anlı, bölge belediye eş başkanları, akademisyenler, Diyarbakır, Van Ticaret ve Sanayi Odası başkanları, demokratik kitle örgütü temsilcileri ile 230 delege katıldı.
Soma, Ermenek ve Isparta cinayetleri unutulmadı
Divan oluşumu ve saygı duruşunun ardından Van Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Bekir Kaya, delegeleri selamladı. Konuşmasına Soma, Ermenek ve Isparta'da hayatlarını kaybeden emekçileri anarak başlayan Kaya, iş cinayetlerinin kar hırsının yarattığı emek sömürüsü ve devletin de bizzat bu kar hırsına ortak olmasıyla ortaya çıktığını söyledi. Tarihin neredeyse her ay tekrar ettiği bu sistemin adının "Devlet ve işveren eliyle işlenen cinayetler sistemi" olduğunu ifade eden Kaya, cinayetleri kınadı. DAÎŞ çetelerinin Kobanê saldırıları ile ilgili de konuşan Kaya, "İki aydır insanlığın onur mücadelesinin yürütüldüğü, tüm insanlığın ortak mirası olacak Kobanê'yi buradan binlerce kez selamlıyoruz. Kobane'de insanlığın onur savaşını, bedenleri, iradeleri, yürekleri ve bilinçleri ile ortaya koyan ve bu uğurda yaşamlarını yitiren tüm şehitlerimizi; Şehit Arin Mirkan ve Suphi Nejdet Ağırnaslı şahsında saygı ve minnetle anıyorum. Kobane'de insanlığın onur savaşı mutlaka galip gelecektir" dedi.
'Ağırnaslı yaşamın anlamının cevabıdır'
9 Kasım Van depreminin üçüncü yıl dönümü ile ilgili de bir mesaj veren Kaya, "Kentimizin tarihine koca bir acı olarak geçen 9 Kasım Van depreminde hayatlarını kaybeden tüm insanlarımıza rahmet diliyor, bu vesile ile o ağır koşullarda bu kentin yardımına koşan ve dayanışma duygularını gösteren tüm dünya halklarına teşekkür ediyoruz. Kobanê'de Kürt halkıyla birlikte savaşan ve şehit düşen devrimci Suphi Nejdet Ağırnaslı, Van depreminde de burada mahalle mahalle, ev ev halkımıza yardım ulaştırıyordu. Suphi Nejdet, 'Bir yaşam başka nasıl anlam kazanabilir'in cevabıdır aslında. Yine Japonya'dan Van halkının yardımına koşan ve burada enkaz altında kalarak hayatını kaybeden Japon Doktor Miyazaki de biraz önce sorduğum sorunun cevabıdır. Minnetle ve sevgiyle anıyoruz" diye konuştu.
'Konferans kararları yeni bir yaşamın temel felsefesi olacaktır'
Demokratik Ekonomi Konferansı'nın Kürdistan ve Türkiye için çok önemli ortaklaştırmaları ortaya çıkaracağını ifade eden Kaya, "Ekonominin toplumsallaşması, Kürdistan'da uygulanan sömürgecilik, talan, sömürü, işçi kıyımları, çoklu ekonomiyi ortadan kaldıran rant politikaları ve buna benzer birçok konu burada tartışılarak önemli sonuçlar elde edilecektir. Elde edeceğimiz tüm bu veriler yeni bir yaşamın temel felsefesi haline gelecek" diyerek, konuşmasını tamamladı.
Dicle: Kürtler hakları inkar edilen bir soykırım ile karşı karşıya
Konferansın açılış konuşmasını ise DTK Eş Başkanı Hatip Dicle yaptı. Ekonomi Konferansı'nın aylardır yapılan hazırlıklar sonucunda oluştuğunu belirten Dicle, atölye çalışmaları boyunca emek veren herkese teşekkür etti. Çok kritik bir dönemden geçtiklerini kaydeden Dicle, gerek Kürdistan gerekse de Ortadoğu coğrafyasında çok önemli gelişmelerin yaşandığını söyledi. Siyasetin ekonominin en yoğunlaşmış hali olduğunu aktaran Dicle, siyasi konjonktüre değinilmeden ekonominin konuşulamayacağını belirtti. Kürdistan'ın 1917 Ekim devriminin ardından o savaştan sonra dörde bölündüğünü ifade eden Dicle, bu durumun Kürtlerin felaketi olarak tarihe geçtiğini söyledi. Yine o yıllarda Kürdistan'ın her yerinde beraber yaşayan Ermeni ve Süryani halklarının da katliamlardan geçirildiğini dile getiren Dicle, Kürt halkının Süryani ve Ermeni halkı gibi soykırımdan geçmediğini, ancak her platformda haklarının inkar edilen bir soykırım ile karşı karşıya kaldığını aktardı ve "Mahabad Kürt Cumhuriyeti'nden, Güney'den ve en son oluşan Rojava'ya kadar, 40 yıldır yürütülen bu mücadele ile aslında 100 yıllık bir mücadelenin bir kazanımı ile oluştu. Son 20-25 yıldır Ortadoğu'da bizim tanımlamamızla aslında yeni bir dünya savaşı oluştu" dedi.
Efrîn için çağrı…
IŞİD denilen belanın Ortadoğu'da bir sopa şeklinde kullanıldığını ifade eden Dicle, "Uluslararası bir koalisyon kuruldu. Ne zamana kadar? Kobanê'nin düşmesine ramak kala. 'Amerika olmasaydı Kobanê düşecekti' deniliyor. Günde bir iki zırhlı aracı bombalayarak bunun başarıldığını söylüyorlar, ancak Kobanê halkların ortak mücadelesiyle özgürleşiyor. Kobanê bizim için gazi değil şehit kenttir" dedi. Efrîn Başbakanı'nın El-Nusra çetelerinin Efrîn'e doğru yola çıktığını, ikinci Kobanê yaşanmaması için Türkiye'nin kendilerine kapı açması gerektiğini dile getirdiğine değinen Dicle, Efrîn'in Kobanê'ye dönüşmemesi için Türkiye'nin bu talebe olumlu yanıt vermesi gerektiğini belirtti.
'Kürt fobisine artık son verilmelidir'
Devletin iki yıldır PKK Lideri Abdullah Öcalan ile bir diyalog yürüttüğünü aktaran Dicle, "Kürtler artık eski Kürtler değil. Birbirlerine karşı savaştırılan Kürtler artık yok! Gerek Güney'de gerek Rojava'da oluşan Kürdistan ulusal birliğini dikkate almayan Kürt fobisine süratle son verilmelidir. Kürtlerle eğer çözüme gidilecekse bu gün somut adımların atılması gerektiği bilinmelidir. Bu sürecin askeri yollarla sonuç almayacağını bilerek ve siyasi-görüşme yolları tercih edilerek bu süreci her türlü sabır zorlamasına rağmen devam ettirmeye çalışıyoruz. Türkiye'nin dünya kamuoyu nezdinde yaşadığı böylesi zorlu bir süreçte Kürtlerle sürdürülecek görüşmelerin devamı, Kürtlerle anlaşma yolların bulunması ve gerçekten tarihsel önem arz ediyor. Kazanacaksak hep birlikte kazanacağız, acıyı da hep birlikte yaşayacağımızın bilinmesi gerekiyor" dedi.
'Kürtler tarih boyunca hiçbir zaman bugün ki gibi zor durumda kalmadı'
Demokratik Ekonomi Konferansı'nın Kobanê'de yaşamını yitirenlere ve hedef gözetilerek asker kurşunu ile yaşamını yitiren Kader Ortakkaya'ya adanmasını öneren Dicle, Kürdistan coğrafyasının M.Ö. 12 binlerden itibaren tarım ve köy devriminin ilk yapıldığı coğrafya olduğu değerlendirmesinde bulundu. Dicle, "Bereketli hilal denilen bu coğrafya ve o dönemde yapılan icatlar, kadının ana olarak o dönemde gerek yaşam üzerinde gerek ekonomi üzerindeki belirleyici özellikleri hepimiz tarafından biliniyor. Aslında bu tarihsel özellik tarım ve köy devrimlerinin merkezi olduğumuzun kanıtıdır" diye konuştu. Kürtlerin İskender'den Moğollara oradan Arap saldırılarına kadar büyük bir sefalet yaşadığını; ancak Kürtlerin hiçbir zaman bugün ki gibi zor durumda kalmadığını söyleyen Dicle, Ermeni-Süryani soykırımlarının aslında Kürdistan'da büyük bir ekonomi soykırımı yarattığını vurguladı.
'Devletin en büyük amacı Kürdistan ekonomisini çökertmek'
Devletin en büyük amaçlarından birinin Kürdistan ekonomisini çökertmek olduğuna işaret eden Dicle, 4 binin üzerinde köyün boşaltılmasının Kürdistan'ın ekonomisini çökerttiğini kaydetti. Göçerliğin Kürtlerin en büyük zenginliği olduğunu, ancak köy boşaltmaları ve köylerin insansızlaştırılması ile birlikte bu zenginliğin de yok edildiği değerlendirmesinde bulunan Dicle, Neolotik dönemden bugüne kadar Kürdistan coğrafyasının böylesi bir felaket maruz kalmadığını vurguladı. Dicle, savaş hükümetleri döneminde 20'nin üzerinde ekonomik paketin açıklandığını, ancak Anadolu ile Kürdistan arasındaki farkın kapanmadığını söyledi.
'Çözüm sürecine gözümüz gibi bakıyor ve sahip çıkıyoruz'
"Çözüm sürecine gözümüz gibi bakıyor ve sahip çıkıyoruz" diyen Dicle, şu an yaşanan sorunların Kürtlerden kaynaklanmadığına işaret etti. Kürdistan ekonomisinin ayağa kalkması ve insansızlaştırılan coğrafyayı kurtarmanın ancak barış ortamı ile gerçekleşebileceğini ifade eden Dicle, ekonominin savaş ortamında asla inşa edilemeyeceğini vurguladı. İnsanların kendi köylerine geri dönüş yapması için projelerin hazırlanması gerektiğine işaret eden Dicle, DTK birimleri, siyasi partiler ve bu konuda çalışma yürütenlerin bu çalışmaları yapması gerektiğini söyledi. "Kürdistan ekonomisini ayağa kaldıracağız, bunun başka çaresi yok" diyen Dicle, bunun için devletten bir beklenti içerisinde olmamak gerektiğine işaret etti. Büyükşehir yasaları ile birlikte mahalle statüsüne kavuşan köylerde bu tür çalışmaların yapılmasını isteyen Dicle, bu çalışmaların yapılmaması durumunda ise sürekli göçlerin olabileceğine değindi.
'Kendi coğrafyamızın zenginliğinden pay istiyoruz'
Kürdistan'da geniş maden ve petrol rezervlerinin olduğuna da değinen Dicle, "Kendi coğrafyamızın zenginliğinden pay istiyoruz. Aramızda mühendis arkadaşlarımız var. Bu arkadaşlar, hayatın her alanında Kürdistan'ın envanterini çıkarmak zorundadır. Biz de bunu bilmek zorundayız. Hangi zenginliğimizin ne kadar olduğu konusunda tüm Kürtlerin bilmesi gerekiyor" diye konuştu.
Dicle'nin konuşmasının ardından konferansın perspektif sunumu ve DÖKH'ün konferansa gönderdiği perspektif yazısı okundu. Verilen aranın ardından konferans basına kapalı bir şekilde devam ediyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.