Cemevi'nden Aşure lokması
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Diyarbakır Şubesinin organize ettiği etkinlikte Aşure lokması dağıtımı öncesinde Hz. Hüseyin ve 72 yaren yoldaşı anıldı. Anmada konuşan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Diyarbakır Şubesi Başkanı Cafer Koluman, Alevilerin birliklerini sıkılaştırma çağrısında bulundu.
Alevi hareketinin içinde bulunduğu örgütsüzlüğü eleştiren Koluman, "Gizli eller bizi karşı karşıya getirerek, adeta gücümüzü bölüp parçalayarak bizi yönetmeye çalışıyorlar. Biz Aleviler olarak, korkmayacağız, yılmayacağız ve Hz. Hüseyin'in dik duruşundan asla taviz vermeyeceğiz. Zalimin zulmüne boyun eğmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Diyarbakır Şubesinde yapılan Aşure günü etkinliğine DTK, HDP, CHP’den parti yöneticileri, STK temsilcileri ve çok sayıda Alevi yurttaş katıldı.
Yas-ı Muharrem orucunun sona ermesinin ardından yapılan Aşure lokması dağıtımları başlarken, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Diyarbakır Şubesi de Aşure günü etkinliğini bugün gerçekleştirdi.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneğinin (PSAKD) Diyarbakır Şubesi Cemevi bahçesinde yaptığı Aşure günü etkinliğine DTK, HDP, CHP, ESP, AZADİ Hareketi gibi siyasi parti ve kurum temsilcileri ile STK temsilcileri, KESK, BES, Eğitim Sen temsilcileri, Büyükkadı ve Şarabi Köyü Yardımlaşma Derneği, Şeyh Said Derneği, ve çok sayıda Alevi yurttaş katıldı.
Aşure günü etkinliği Kerbela’da şehit düşen Hz. Hüseyin ve 72 yoldaşı için yapılan bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Saygı duruşunun ardından PSAKD Diyarbakır Şubesi Başkanı Cafer Koluman, etkinliğin açılış konuşmasını yaptı.
'Kerbela'yı bugün daha iyi anlamakta fayda var'
Yas-ı Muharrem orucunun tarihsel arka planına değinen Koluman, şunları söyledi: "Adından da anlaşılacağı üzere 12 günlük bir matem orucumuz vardı. Ne şatafat vardı ne lüks vardı. Bir sessizlik hakimdi. Ne iftarı vardı ne de sahuru vardı. Adı üzerinde matem orucuydu. Bu oruç geleneği 1338 yıldır devam etmektedir. Hicri takvime göre 10 Muharrem 61, yani 10 Ekim 680 tarihinde Fırat'ın hemen yakınında Kerbela çölünde Hz. Muhammed'in torunu Hz. Şah Hüseyin ve 72 yoldaşının aç ve susuz bir şekilde hunharca katledilmesi, Aleviler tarafından her yıl tutulan 12 günlük oruç ile yad edilir. Aşure pişirmekteki amaç ise Şah Hüseyin adına verilen bir lokma ve aynı zamanda İmam Zeynel Abidin'in Ehli Beyt soyunu devam ettirmesi adına verilen bir lokmadır. Orada o gün çok büyük bir katliam yaşandı. Nerede bir zulüm görsek, nerede bir zalim görsek aklımıza hemen Kerbela gelir. Çünkü bugün burada Kerbelayı konuşuyorsak, Kerbela'yı bugün daha iyi anlamakta fayda olduğunu düşünmekteyim."
Kerbela katliamı ve Hz. Hüseyin'in direnişi
Kerbela'da büyük bir insanlık dramı, insanlık dışı bir katliam yaşandığını ifade eden Koluman, " Hz. Şah Hüseyin dik durdu ve zulme boyun eğmedi" dedi. Hz. Hüseyin’in miras bıraktığı direniş kültürüne vurgu yapan Koluman konuşmasını şöyle sürdürdü: "Muharrem ayı denilince ilk akla gelenin mağduriyet, mazlumiyet ve masumiyet olduğunu söyledi. Koluman konuşmasını şöyle sürdürdü: "Muharrem ayı denilince Kızılbaş Alevilikte bir türlü acısı dinmeyen Kerbela katliamı akla gelir. Kerbela katliamı bundan tam 1338 yıl önce Kerbela çölünde, bir tarafta Ebu Süfyan torunu Yezit, diğer tarafta mazlumyetin ve masumiyetin temsilcisi Hz. Muhammed'in torun ve Hz. Ali’nin oğlu Şah Hüseyin vardı. O dönem Emevi saltanatı İslamiyete siyaseti bulaştırarak, kendi iktidarını daha güçlü kılmak için hiç gözünü kırpmadan Ehli Beyt soyunu Kerbela'da insafsızca katlettiler. Şah Hüseyin Kerbela'da mazlumiyetin, ezilenin, direnişin ve onurun sembolüdür. Gerçekten de biat etmedi, gerçekten de kendi çıkarı için makam sahibi olmadı. Yezit tarafından kendisine Küfe valiliği teklif edilmişti. ‘Teslim olursan, biat edersen Küfe valisi olabilirsin’ denildi ama kendisi buna boyun eğmedi. Eğer boyun eğmiş olsaydı biz bugün burada şah Hüseyin’in esamesini okumayacaktık. Bugün halen de burada Şah Hüseyin’i anıyorsak, gerçekten de bize bırakmış olduğu direniş, boyun eğmeme, teslim olmama sayesindedir. Hz. Hüseyin’in bize miras bıraktığı en büyük değer onun bu onurlu direnişidir."
Kerbela ile yüzleşilseydi Ortadoğu'daki katliamlar yaşanmazdı
72 yaren yoldaşıyla, 10 bin kişilik Yezit’in ordusuna karşı direnerek şehit olan Hz. Hüseyin'in anısına tutulan Yas-ı Muharrem orucunun önemine vurgu yapan Koluman Hz. Hüseyin’den bu yana Emevi saltanatının günümüzde de devam ettiğine vurgu yaparken, Hz. Hüseyin'in 72 yoldaşı arasında bulunan bacısı Zeynep'in onurlu direnişini selamladı. Koluman, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bugüne kadar hep erkeklerin direnişinden bahsettik. Ortadoğu coğrafyası maalesef hep katliamlara tanıklık etmiş bir coğrafyadır. Bundan yaklaşık bin 400 yıl öncesinden bahsediyoruz. Kerbela'da yaşanan katliam bir iktidar kavgası değil ama sonraki sürece baktığımızda maalesef bir iktidar kavgasına tanık olmaktayız. Bugün Emperyalist güçlerin kimi zaman Irak'ta kimi zaman Suriye'de yada kimi zaman başka ülkelerde yaşanan katliamlara aslında Kerbela ile yüzleşmemenin bugünkü tezahürüdür. Dolayısıyla bize burada düşen temel görev Kerbela katliamı şahsında halklara, inançlara, etnik unsurlara yapılan her türlü katliam gerçeği ile yüzleşmektir. Nerede bir katliam görsek aklımıza Kerbela geliyor. Günümüzde yaşanan Dersim, Sivas, Gazi, Roboski ve Şengal'e baktığımızda aklımıza Kerbela katliamı geliyor."
'Aleviler her daim haklının yanında haksızın karşısındadır'
Hz. Hüseyin'in onurlu direnişini bugüne taşımak gerektiğine işaret eden Koluman, "Deniz Gezmiş asılmaya giderken, Hüseyin inan'a sormuştu, 'korkuyor musun' diye o da 'biz korumuzu Kerbela'da bıraktık' demişti. Biz de korkularımızı, kaygılarımızı yıkmalıyız, yenmeliyiz. Biz Aleviler korkumuzu Dersim'de, Sivas'ta, Gazi'de bıraktık. Bizim tam da bu duruşa uygun bir mücadele geliştirmemiz lazım. Aleviler 72 millete bir nazarla bakan bir halktır, bir inançtır. Dolayısıyla Aleviler her daim haklının yanında haksızın karşısındadır. Alevilerin her zaman mazlumun yanında duran yüce bir felsefesi vardır. Ancak günümüzde birçok zulme uğrayan, haksızlıklara maruz kalan bir Alevi toplumu gerçeği vardır. Dolayısıyla Aleviler kendi özünü dara çekerek ağacın kökündeki kurdu ayıklamalıdır. Aleviler birlikte hareket etmelidir. Evet, katlediliyoruz, ötekileştiriliyoruz. Bugün olmuş Cemevlerimizin yasal bir statüsü yoktur. Zorunlu din dersi uygulamaları devam etmektedir. Halen Aleviler olarak inancımız, kimliğimiz tanınmamaktadır" şeklinde konuştu.
Gizli eller Alevileri bölmeye çalışıyor!
Alevi hareketinin içinde bulunduğu örgütsüzlüğü eleştiren Koluman, "Gizli eller bizi karşı karşıya getirerek, adeta gücümüzü bölüp parçalayarak bizi yönetmeye çalışıyorlar. Biz Aleviler olarak, korkmayacağız, yılmayacağız ve Hz. Hüseyin'in dik duruşundan asla taviz vermeyeceğiz. Zalimin zulmüne boyun eğmeyeceğiz" ifadelerini kullandı.
Aşure lokması dağıtıldı
Koluman’ın ardından açılış Gülbang'ını vermek üzere Ağu içen Ocağından Hidayet Ulugerçek Dede kürsüye çıktı.
Ardından Aşure Gülbang'ını Dede Kargın Ocağından Musa Karkin Dede sofra duasını okudu.
Aşure dağıtımı yapılırken, PSAKD Diyarbakır Şubesi Gençlik Kolları Semah ekibinin gösterisi etkinliğe katılan kitle tarafından ilgiyle izlendi.
Aşure dağıtımının bitmesinin ardından etkinlik sona erdi.
Etkinliğe geçen yıla göre daha kitlesel bir katılım sağlandı. Bini aşkın yurttaş Aşure lokmasında bir araya geldi.
Haber: Ali Abbas Yılmaz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.