Bil Koleji açıldı
Diyarbakır Bil Koleji’nin açılışında konuşan İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, eğitim sisteminde dünyanın gidişatını yakından takip eden teknoloji ve bilimsel alanında iyi yetişmiş özgür beyinlerin hedeflenmesi gerektiğini söyledi. Aydın, konuşmasından etkilendiği bir kız öğrenciye Aydın Üniversitesi’nde tam burslu okuma sözü verdi.
Başarı için yerel dinamiklerin tek başına yeterli olmayacağının altını çizen Aydın, “İşte biz onun için inovasyon diyoruz. İşte biz onun için geleceğimizin Cumhurbaşkanlarını, geleceğimizin bakanlarını, iş insanlarını, akademisyenlerini, bu inovasyon anlayışı içerisinde yetiştirmeye çalışıyoruz. 94 yılından itibaren çıkılan bu eğitim yolculuğunda Bil ailesinin, eğitim kurumlarının, akademik kadrosunun sahip olduğu tecrübe, deneyim, bilgi birikimi ve o biriktirdiklerini yaşama uyarlamasının bir deneyiminin sonucu olarak bugün Diyarbakır’dayız” dedi.
1994 yılında eğitim ve öğretim hayatına başlayan Türkiye’nin önemli özel eğitim kurumlarından Bil Koleji, eğitim kervanına Diyarbakır’ı da ekledi. Merkez Kayapınar ilçesinde inşa edilen kampüste hizmete giren okulun açılışına AK Parti Milletvekili Ebukebir Bal, Bil Koleji Yönetim Kurulu Başkanı ve İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, iş adamları ve STK temsilcileri ile öğretmen ve öğrenciler katıldı.
Diyarbakır Bil Koleji’nin açılışında konuşan İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, eğitim sisteminde dünyanın gidişatını yakından takip eden teknoloji ve bilimsel alanında iyi yetişmiş özgür beyinlerin hedeflenmesi gerektiğini söyledi. Aydın, konuşmasından etkilendiği bir kız öğrenciye Aydın Üniversitesi’nde tam burslu okuma sözü verdi.
İstanbul Aydın Üniversitesi mütevelli heyeti başkanı ve Bil eğitim yönetim kurulu başkanı Dr. Mustafa Aydın, konuşmasına, Bil Kolejinin açılışına katılan ve açılışa mesaj yollayan herkese teşekkürlerini ileterek başladı. Aydın, Eski Tarım Bakanı Mehdi Eker’e ise özel olarak teşekkürlerini yolladı.
‘40’ın üzerinde kampus, 50 bine yaklaşan öğrenci…’
Bil Kolejlerinin 1994 yılında çıkmış olduğu eğitim yolculuğunu 2017 yılına kadar kesintisiz devam ettiğini belirten Aydın, “ Bu süre içerisinde ne fırtınalardan ne anaforlardan ne yağmurdan ne de doludan etkilenmeden bu yolculuğunu kararlı bir şekilde bu ülkenin geleceğine, teknolojiye, bu ülkenin tam bağımsız, ekonomik, sosyal ve siyasi geleceğini inşa etmek için ortaya koymuş olduğu iradenin arkasında kararlılıkla bugünlere gelmiştir. Okullarımız, ülkemizde 40’ın üzerinde kampüsü ve 50 bine yaklaşan öğrenci sayısı ile bu ülkenin geleceğine hizmet etmeye çalışıyor ve çalışmaya da devam edecektir. Özellikle 2003 yılında hayata geçirdiği ve eğitimde zirveye taşıdığı İstanbul Aydın Üniversitesi ile de bu yolculuğunda bir taçlandırma hadisesini gerçekleştirmiştir” diye konuştu.
‘Ülkenin ihtiyaç duyacağı insan kaynağını yetiştireceğimize inanıyorum’
Diyarbakır’ın tarihsel kimliğine vurgu yapan Aydın, “ Hem kültürü hem tarihi ve hem ekonomisi ve hem de içerisinde barındırmış olduğu renklerle Ortadoğu coğrafyasının incisi olan bu güzel şehirde bütün Bil ailesinin yeni eğitim öğretim yılının hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum. Bütün öğrencilerimizin bütün öğretmenlerimizin, bütün velilerimizin elbirliği içerisinde gönül birliği ilçesinde bu ülkenin geleceğine katkı sağlayacağına, yarın bu ülkenin ihtiyaç duyacağı insan kaynağını yetiştireceğimize inanıyorum ve hepsine buradan saygılar, sevgiler sunuyorum ve başarılar diliyorum” dedi.
‘ İşte biz onun için inovasyon diyoruz’
2017 -2018 Eğitim ve Öğretim yılı bütün insanlığa bütün ülkemize ve bütün Bil ailesine hayırlı ve uğurlu olmasını dileyen Aydın, “ Günümüzde artık sadece yerel dinamiklerin başarı kazanması mümkün değil. Hep birlikte dünyayı algılayan, dünyanın gidişatını yakinen takip eden hem teknolojik alanda hem bilimsel alanda hem de ekonomik alanda dünyanın nereye gittiğini özümseyerek ve yarın ne olacağını fark ederek, o yarın olmadan onu alıp bünyesine uyarlayanlar ancak yarından sonra var olacaklardır. Bu kurumlarında en başında eğitim gelmektedir. İşte biz onun için inovasyon diyoruz. İşte biz onun için geleceğimizin Cumhurbaşkanlarını, geleceğimizin bakanlarını, iş insanlarını, akademisyenlerini, bu inovasyon anlayışı içerisinde yetiştirmeye çalışıyoruz. 94 yılından itibaren çıkılan bu eğitim yolculuğunda Bil ailesinin, eğitim kurumlarının, akademik kadrosunun sahip olduğu tecrübe, deneyim, bilgi birikimi ve o biriktirdiklerini yaşama uyarlamasının bir deneyiminin sonucu olarak bugün Diyarbakır’dayız. Dolayısıyla bu yolculukta sadece öğretmenlerimiz, yöneticilerimiz yetmiyor. Bu yolculukta sadece öğrencilerimiz velilerimiz yetmiyor. Bir eğitim seferberliği içerisinde bu inovasyon mantığını, yani geleceği görmek, geleceği şekillendirmek, teknolojinin size verdikleriyle değil, gelecekte olacak teknolojiyi hissederek kendi kurumlarımıza, kendi eğitim müfredatımıza uyarlayabilirsek ancak yarın gerçekten muasır, çağdaş, rekabetçi ve tam bağımsız bir Türkiye’yi meydana getirebiliriz. Taklitten öte bir şeyler yapmamız lazım. İşte Bil ailesi bu felsefeyle, bu mantıkla çalışmalarını yürütmeye çalışıyor” şeklinde konuştu.
‘Müfredatla yetinmememiz gerekir’
Öğretmenlere seslenen Aydın, “Hepinizin önünde bir müfredat vardır ama bizler müfredatla yetinmememiz gerekir. Biz sadece kitaplardakini öğrencilerimize vermekle kalmamalıyız. Bizim dünyayı algılamamız gerekir. Bizim biyolojide, fizikte, kimyada, matematikte, fende dünyanın neler yaptığını, neler yapmaya çalıştığını algılayıp, takip edip onu alıp müfredatımıza dahil etmeliyiz. Bizim artık öğrencilerimize sanayi 4 devriminden bahsetmemiz gerekir. Biz öğrencilerimize yapay zekadan bahsetmeliyiz. Bizim öğrencilerimize siber güvenlikten, new medyadan bahsetmemiz gerekir. Bizim öğrencilerimize tek dil değil çok dilli bir eğitim modelini aktarmamız gerekir. Türkiye bugün çok iyi bir noktaya geldi. Sayın Milli Eğitim Bakanımız açıkladılar, bu yıl itibariyle 100 bin öğrenciye haftada 15 saat dil eğitimi verilmeye başlandı. Türkiye aslında bir yanlıştan döndü. Daha düne kadar dil eğitiminin bu kadar önemli olduğu ifade edilmiyordu ama bugün gelinen noktada dil eğitimi olmadan dünyayı algılamayacağımızı görüyoruz. Sadece tek bir değil, o dilin yanında başka bir dilin de ikinci bir dil olarak çocuklarımıza verilmesinin artık kaçınılmaz olduğunu düşünüyorum. Uygulamalı eğitimi öğrencilerimize aşılmaya çalışalım. Ezberden uzak, matematiği, feni, coğrafyayı; bilgiye dokunabiliyorsa öğrencilerimiz ancak o zaman o bilgi kalıcı olabilir. Kendi binamızda, sınıflarımızda bir eğitimle yetinmeyeceğiz. Eğitimi dar bir alana sıkıştıramayız. Eğitim, Diyarbakır’ın sanayi bölgelerinde, organize bölgelerinde, esnafla, mahalli idarelerle, yerel yöneticilerle beraber yürürse ancak anlamı olabilir. Yani, bunun anlamı şudur: öğrenciler her gün olmasa bile ayın belli günlerinde sanayi ile iş dünyası ile iç içe olması lazım. Öğrencilerimiz, Valinin, Kaymakamın, Belediye Başkanının, nüfus memurunun makamında olması lazım. Öğrencilerimizin, sanayicinin nasıl imalat yaptığını görmesi lazım. Matematiğin ürüne dönüşmesini, o ürüne dokunmasını, o ürünün ekonomik değerinin nasıl olduğunu öğrencilerimizin görmesi lazım. Tüm öğretmenlerimiz kendi alanlarıyla ilgili dünyadaki tüm gelişmeleri, yenilikleri takip etmek zorundadırlar. Tüm bu yeniliklerin yazılı, görsel ve sosyal medyadaki bütün gelişmelerini takip etmeli ve oradan aldıklarımızı çocukların anlayabilecekleri bir şekilde, aspirin şeklinde, hap şeklinde çocuklarımıza vermekle mükellefiz” dedi.
‘Çünkü biz onların idealleri, idolleriyiz’
Öğretmenlerin öğrencilerle gönül bağı kurmak zorunda olduklarını belirten Aydın, “ Eğer o gönül bağını kurmazsak öğrencilerimize hiçbir şey veremeyiz. Çünkü biz onların idealleri, idolleriyiz. Biz onlara davranışlarımızla, konuşmamızla her şeyimizle örnek olmalıyız. Bizim karşımızda geleceğin Cumhurbaşkanları var, Başbakanları var. Yarın onlar bizi yönetecekler. Biz girdilerimizi nasıl şekillendirirsek çıktılarımız da öyle olur. İnsanı insan eliyle yoğuran, şekillendiren bir kurumun bir sektörün içerisinde hizmet veriyoruz. Bu sorumluluk içerisinde davranmak ve bu yolda yürümek zorundayız” dedi.
‘Araştıracaksınız, hocalarınızı zorlayacaksınız’
Öğrencilere yönelik olarak, Cumhurbaşkanlarım, Başbakanlarım, Genel Müdürlerim, Milletvekillerim, iş insanlarım diye seslenen Aydın, “Biz sizlerin ellerine, gözlerine bakıyoruz, geleceğimiz sizlersiniz. Asla burada verilenlerle yetinmeyin. Az önce açılış konuşmasını yapan öğrencimiz ne güzel ifade etti; onun gözlerinden öpüyorum, onu takdir ediyorum. Zeynep’i hepinizin adına tebrik ediyorum ve buradan ona bir müjdeyi vermek istiyorum. Zeynep, inşallah buradan mezun olduktan sonra İstanbul Aydın Üniversitesinde ücretsiz okuyacaktır, bunu buradan ilan ediyorum. Dolayısıyla asla var olanla yetinmeyeceğiz. Her zaman daha fazlasını isteyeceksiniz. Araştıracaksınız, hocalarınızı zorlayacaksınız. Birbirinizi sevmenizi istiyorum; sevgiyi birbirinizden kıskanmayın. Önce insan olacaksınız. Eğer insan değilseniz sahip olduğunuz bilgi hiçbir şey ifade etmez. Kardeşçe, arkadaşça, dostça birbirimizi seveceğiz, el ele vereceğiz. Birimizin eksikliği varsa onu tamamlayacağız, yardıma ihtiyacı varsa yardımına koşacağız. Onda yoksa bizden olandan ona vereceğiz. Çok güzel bir kolejde eğitim göreceksiniz, bir üniversite eğitimini daha ilköğretimde, lisede almaya başlayacaksınız. İstanbul Aydın üniversitesinin bütün imkânları sizin emrinizde olacak. Yazın İstanbul’da hep beraber olacağız” şeklinde konuştu.
‘Her hafta çocuğumuzun durumunu öğrenelim, başarısını takip edelim’
Aydın, velilere yönelik olarak ise şunları söyledi: “Bugün buradasınız ve çocuklarınızı bizlere emanet ettiniz. Doğru bir yerdesiniz ve doğru bir kuruma emanetinizi teslim ediyorsunuz ama sizlere de çok büyük görevler düşüyor. Gerçeklerden asla yüz çeviremeyiz, kaçamayız. Bulunmuş olduğumuz ülkemiz hem sosyal ortam itibariyle hem ekonomi itibariyle daha fazla çaba göstermemizi gerektiriyor. Çocuğunuzu okula verdikten sonra da sorumluluklarınız devam ediyor. Etrafımızda çok zehirli yılanlar var, çok farklı düşünceler, farklı alışkanlıklar var. Anne babanın ilgisi her daim çocuklarımızın üzerinde olması lazım. Bağımlılıklar, kötü alışkanlıklar var. Çocuklarımızın okul dışında ne yaptıklarını yakinen takip etmemiz lazım. Çocuğunuzun uykusundan, beslenmesinden doğrudan siz sorumlusunuz. Çocuğunuzun okul dışındaki zamanlarını nasıl geçirdiğinden siz sorumlusunuz. Artık bugün dijital bağımlılık diye, yani bilgisayar bağımlılığı, televizyon bağımlılığı diye bir hastalık var. İnanın bu en kötü bağımlılıktan daha kötü bir bağımlılıktır; akşama kadar bir bilgisayar, cep telefonu ve televizyon karşısında çocuğu farklı düşüncelere iten bir bağımlılık içerisindeyiz. Çocuklarımız bu bağımlılıkta hem gözlerini hem ahlakını kaybediyorlar hem de derslerinden uzaklaşıyorlar. Dolayısıyla çocuklarımız yatana kadar anan ve babasının yanında çalışmak zorundadır. Çocuklarımız evde anne baba olmadan bilgisayar, telefon kullanmamalıdırlar. Pedagojik açıdan da artık bilimsel dünya bunu vaaz ediyor. Tabii ki, çocuklarımız teknolojiyi kullanacak ancak anne babaları olarak, çocuklarımızın bulunduğu yaş durumunu gözeterek gereken tedbirleri asla elden bırakmayacağız. Velilerimizin okulla direkt temas içinde olması gerekiyor. Her hafta çocuğumuzun durumunu öğrenelim, başarısını takip edelim. Çocuğumuzun okul dışı zamanlarda nerede nasıl ve kiminle zaman geçirdiğini yakinen takip edelim. Tek başına eğitim, öğretim kurumlarının çocukları geleceğe hazırlayabilmesi mümkün değildir. Elbirliği, işbirliği yapmak zorundayız. Sizlerin yardımı olmadan asla!”
Cumhurbaşkanından mesaj
Bil Kolejinin açılış ve ilk ders zili etkinliğinde ilk konuşmayı Bil Koleji Diyarbakır kampüsü müdürü Abdurrahim Yıldız yaptı. Yıldız, yeni eğitim öğretim yılında tüm öğrencilere başarılar diledi. Yıdız’ın konuşmasının ardından Bil Koleji açılışına yollanan mesajlar okundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım, Milli Eğitim Bakanı Yılmaz ve eski Tarım Bakanı Mehdi Eker, açışla mesaj yolladılar. Cumhurbaşkanı Erdoğan mesajında, “Okulumuzun ülkemize hayırlı ve uğurlu olmasını diler, yeni eğitim öğretim yılında başarılar temenni ederim” dedi.
‘Dördüncü yılımızda %100 kapasiteye ulaşacağız’
Bil Koleji kurucusu Yunus Oruç, açılışı yapılan kampüsün özelliklerine dair bilgiler paylaştı. Oruç, “ Kampusümüz 7 bin metrekare kapalı alan üzerine inşa edildi. 5 bin metrekarelik de sosyal, spor ve yeşil alandan müteşekkil; teknolojinin bütün imkânlarının, altyapının en iyi şekilde kullanıldığı, öğrencilerimizin zihinsel, bedensel ve ruhsal gelişimlerini en iyi şekilde tamamlayacakları çok modern bir kampus inşa ettik ve halkımızın hizmetine sunduk. Binamız 34 derslikten ibarettir. Anaokulu, ilkokul ve ortaokul olarak hizmet vermektedir. Okulumuz yaklaşık 800 öğrenci kapasitelidir. Birinci yılımızda %50 kapasite ile faaliyette olacağız. Sonraki yıllarda ise kapasitemizi arttırarak dördüncü yılımızda %100 kapasiteye ulaşacağız” diye konuştu.
‘Hayatını eğitime adamış insanlarız’
Oruç, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Deneyimli kadromuz ve idarecilerimizle güzel Diyarbakır’ımıza hizmet etmenin haklı gururunu yaşıyoruz. Bil Koleji kurucuları olarak hayatını eğitime adamış insanlarız. Bu kapsamda Diyarbakır’ımıza Yükseliş kolejimizi, Yükseliş anaokulumuzu ve Yükseliş kurs merkezimizi de kazandırmıştık. İnşallah, 2019 Eğitim ve Öğretim yılında Bil Kolejleri Anadolu Lisesi ve Bil Kolejleri Fen Lisesini de kentimize kazandıracağız. Bizler burada fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür, özgür nesiller yetiştirerek ülkemizin muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma idealine hizmet ediyoruz. Çocuklarınız burada emin ellerde büyüyecek ve öğretimlerini tamamlayacaklar. Burada oluşturduğumuz eğitim zinciri ile anaokulundan üniversiteye kadar bütün aşamalarda sizlerin yanında olacağız ve sizlerle birlikte yürüyeceğiz.”
Açılı etkinliği konuşmalarla devam etti.
‘Çalışacağız, çok çalışacağız!’
Öğrencileri temsilen bir konuşma yapan 8A sınıfı öğrencisi Zeynep Sena İpekçioğlu, “Okul bizim ikinci evimizdir. Beraber yaşamayı, sevgiyi, dostluğu ve arkadaşlığı burada öğreniyoruz. Öğrendiğimiz bilgiler yanında hayata hazırlanıyoruz. Şimdi artık daha iyi anlıyoruz, genç olmanın, geleceğe hazırlanmanın ne demek olduğunu. Bizler hem anne babamıza karşı hem ülkemize karşı hem de gelecek kuşaklara karşı sorumluyuz. Bize emek veren ailemiz ve öğretmenlerimizin çabalarını boşa çıkarmamak en büyük hedefimiz olmalıdır. Bütün yüce değerlerin bilincini kazanmamızda, kavrayışımızın yükseltilmesinde en önemli yol göstericimiz okulumuz ve güzel gönüllü, özverili öğretmenlerimizdir. Bu ders yılının ilk gününde bize emeği geçen öğretmenlerimize, tüm büyüklerimize söz veriyoruz. Çalışacağız, çok çalışacağız. Çağın gereği olan modern teknolojiyi en iyi şekilde geliştirecek, üretecek ve kullanacağız. Kendimizi bilgilendirmek için çok çok okumamız gerektiğini biliyoruz. Büyüklerimizden bize güvenmelerini istiyoruz.”
Velileri temsilen ise Kasım Solmaz bir konuşma yaptı. Solmaz, Bil koleji gibi güzide bir eğitim öğretim kurumunun Diyarbakır’a kazandırılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Zamanı lehimize işletelim!
Öğretmenleri temsilen ise Zeki Avcı bir konuşma yaptı. Geleceğin sahibi olan çocukların eğitiminde demokrasinin önemine değinen Avcı, “Zaman hızla kıp gitmekte ve önemli olan bu zamanı lehimize işletebilmektir. Geleceğin özgür ve kalkınmış Türkiye’sini yaratacak olan sizlerin tüm eğitim hayatı boyunca başarıdan başarıya ulaşmanızı diliyorum” diye konuştu.
Son olarak ise AK Parti Diyarbakır Milletvekili Ebubekir Bal, eğitimin önemine dair kısa bir konuşma yaptı.
Bil Kolejinde ilk ders zili çaldı
Konuşmaların ardından ilk ders zili alçındı. İlk ders zilinin ardından ise Bil Koleji Diyarbakır kampüsünde kurdele kesildi. İstanbul Aydın Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Dr. Mustafa Aydın, öğrencilerle birlikte kurdeleyi kesti. Açılış etkinliği, katılımcılar, öğrenciler, öğretmenler ve veliler için verilen kokteylle son buldu.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.