Azı tembelleştiriyor, fazlası konsantrasyonu bozuyor!
Kaygının dozunu ayarlamanın önemine dikkat çeken uzmanlar, başarıya ulaşmada kaygının gerekli olduğunu söylüyor. “Kaygısız olmak tembelliğe yol açarken; aşırı kaygı ise konsantrasyonu etkileyebilir” uyarısında bulunuyor. Uzmanlar, ebeveynlerin yüksek beklentilerinin de kaygıyı artırdığına dikkat çekiyor.
Üsküdar Üniversitesi NP Feneryolu Tıp Merkezi Klinik Psikolog Esma Uygun, yaklaşan LGS ve YKS sınavlarına hazırlanan adayların kaygı düzeylerinin yükseldiğini kaydetti.
Normal seviyede yaşanan kaygı sağlıklıdır
Sınav zamanlarında ortaya çıkan kaygıyı, “aşırı sıkıntı ve endişeye yol açan psikolojik bir durum” olarak tanımlayan Uygun, “Çoğu insan sınavlardan önce kaygı ve korku yaşar. Aslında, normal seviyede yaşanan kaygı kişiyi korur ve sağlıklı bir duygudur. Kişileri psikolojik ve fizyolojik olarak uyanık tutar ve daha iyi iş çıkarmak için yardımcı olur. Ancak kaygı ve korkunun aşırı düzeyde yaşanması, kişinin günlük yaşantısını olumsuz etkileyerek performansının da azalmasına ve bozulmasına neden olur. Kaygıyı yönetmek için adayın kendisine uygun bir motivasyon bulması, korkuya dönüştürmeden olumlu bir yöne yönlendirmesi, boş vakitlerinde sevdiği aktivitelere yönlenmesi ve bir hobi edinmesi gerekir” dedi.
Sınav kaygısı birçok semptoma yol açıyor
Sınav kaygısının adaylarda çeşitli seviyelerde fiziksel, bilişsel, davranışsal ve duygusal semptomlara neden olduğunu söyleyen Uygun, sözlerine şöyle devam etti:
“Fiziksel olarak kişide kalp çarpıntısı, nefes alış verişte farklılıklar, havatadan bağımsız terleme veya üşütme, odaklanmada güçlük, baş ağrısı, uykuya dalmada güçlük, aşırı yorgun hissetme, yeme düzeninde değişimler, titreme, ağızda kuruluk ve bulantı gibi sorunlara yol açıyor. Bilişsel ve davranışsal olarak ise kişi kaygı ve korku yaratan durumdan kaçınma davranışı sergileyebilir. Bu tür kişiler genellikle kendilerini eleştirir ve hedefe olan içsel motivasyonlarına zarar verirler. Negatif olarak kişinin kendini eleştirmesi bedenini, duygulanımını ve zihninden geçen düşünceleri etkiler ve düşünce hatalarına yol açar. Örneğin sınav kaygısı yaşayan kişinin ‘sınavda kontrolümü kaybedeceğim ve başarısız olacağım’ veya ‘bu sınav çok zor ve kesin yapamayacağım’ gibi negatif düşünce hataları, daha fazla kaygılanmasına ve duruma karşı kontrolünü kaybetmesine neden olur. Bu negatif düşünce kalıpları çaresizlik hissine yol açarak motivasyon ve konsantrasyonu etkiler. Ayrıca sınav kaygısı yaşayan kişiler istediği performansı sergileyemeyince kendisine yönelik kızgınlık, öfke ve çaresizlik duyguları içinde duygusal semptomlar da sergileyebilirler.”
Ebeveynler çözüm aradıklarını hissettirmeli
Bu dönemde çok yüksek düzeyde kaygı yaşayan ebeveynlerin olduğunu söyleyen Uygun, “Ebeveynlerindeki bu kaygılar ve beklentiler, ayrıca sınavla ilgili çevredeki insanların beklentileri çocuklardaki kaygı seviyesini artırıyor. Sınav kaygısı yaşayan çocukları varsa onlarla konuşmaları gerekiyor. Onu kaygılandıran düşüncelerin neler olduğu, ne olmasından endişelendiği, ne tür güçlükler yaşadığı öğrenilirse faydalı bir sonuca varılabilir. Ancak tüm çabalara rağmen sınav kaygısını çocuğun yönetemediği görülüyorsa, karamsar, mutsuz ve sürekli heyecanlı olduğu, uykularının kaçtığı, ders çalışma performansının düştüğü gözlemleniyorsa, çözümleme de zorluk yaşanıyorsa mutlaka bir uzmandan danışmanlık alınmalı” dedi.
Psikoterapi ile aşırı kaygılardan kurtulmak mümkün
Klinik Psikolog Esma Uygun, adayların olumsuz sonuçlara neden olan aşırı sınav kaygısından kurtulabilmeleri için psikoterapi seansları uyguladıklarını söyledi: “6 seanslık psikoterapi öncesi ilk etapta bir kez Moxo Testi uygulanıyor. Bu test ile amacımız çocuk ve gençlerin dikkatini ölçmektir. Hafif düzeyde kaygı başarıyı getirir ancak yüksek düzeydeki kaygı başarısızlığı getirecektir. Seansların sonunda ise uzmanlarımız tarafından uygulanacak testler ile kaygı seviyesindeki değişim saptanıyor.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.