Arzu Okay: Diyarbakır'a gittim çünkü çocuklar ölürken sessiz kalamazdım
Burada polisin sert müdahalesine maruz kalan ve plastik mermiyle yaralanan Okay, Diyarbakır'a nasıl ve neden gittiğini, orada yaşadıklarını anlattı...
Yılın son günü, Diyarbakır'da düzenlenen 'Barış Yürüyüşü'nde polisin gazlı müdahalesiyle karşılaşanlar arasında, Türk sinemasının tanıdık isimlerinden Arzu Okay da var. Uzun süredir Paris-İstanbul hattında yaşayan, son olarak Görkem Yeltan'ın 'Yemekteydik ve Karar Verdim' isimli filminde rol alan Arzu Okay, kısa süre önce Türkiye'ye temelli dönüş yapmıştı. Diyarbakır'dan gelen fotoğraflarda, polisin plastik mermisiyle yaralanan isimlerden olan Arzu Okay ile Özlem Akarsu Çelik konuştu. Bianet'te yer alan haber/söyleşi şu şekilde:
'Ölüm Değil Yaşam' sloganıyla ve 'Barışa Yürüyorum' diyerek Bodrum'dan Diyarbakır'a giden ve 31 Aralık günü polisin TOMA’lı, gazlı müdahalesiyle karşılaşan 'Barış Yolcuları' arasında polisin plastik mermisiyle yaralanan bir isim vardı. Önce herkes isim benzerliği olduğunu sandı ama kısa sürede bu kişinin ünlü sinema sanatçısı Arzu Okay'ın ta kendisi olduğu anlaşıldı. Arzu Okay, 29 yıl yaşadığı Paris'ten Türkiye'ye taşınır taşınmaz, ayağının tozuyla gittiği Diyarbakır'ı ve izlenimlerini bianet'e anlattı.
"Orada olmak zorundaydım. Çocuklar ölürken sessiz kalırsam kendi çocuğumun yüzüne nasıl bakarım diye düşündüm" diyen sinema sanatçısı Arzu Okay, vahşete sessiz kalan sanatçılara da seslendi, "Başıma gelecekleri az çok tahmin ediyordum ve 60 yaşımda ilk kez polisin gazlı, sulu saldırısına maruz kaldım, plastik mermiyle yaralandım. İnsanın özgürlüğünden daha kıymetli kaybedecek neyi var? Sanatçı arkadaşlarımın para pul, şöhret kaybından korkarak yaşananlara mesafeli durmasını anlamıyorum. Özgürlük olmadan hiçbirinin kıymeti yok ki!"
ZULME 'DUR' DEMEK İÇİN GİTTİM
Sizin Paris'te yaşadığınızı sanıyorduk. Ne zaman geldiniz ve Diyarbakır'a gitmeye nasıl karar verdiniz?
Dünyanın her yerindeki saldırılar beni de etkiledi Paris'te. Etkilememesi ne mümkün! Etkilemiyorsa, o etkilenmeyenlerin ayıbı zaten. Hem bütün bu olanlar, hem de burada uzun süredir devam eden ilişkim, dönmeme vesile oldu. Ömrümün kalanını Foça'da geçireyim istedim. Geldiğimin üçüncü gününde kendimi Diyarbakır'da buldum.
Nereden duydunuz Barış Yürüyüşü'nü?
Bir dostum sosyal medyadan paylaşmıştı. Hemen kendisini arayıp sordum. Zulme, savaşa "Dur" demek isteyen, barış gönüllülerinden oluşan bir grup olduğunu öğrenince eşime "Ben gidiyorum" dedim. Bir kız arkadaşımla hazırlandık, iki saat sonra Bodrum'daydık.
Sizi Foça'dan Diyarbakır'a götüren neden neydi?
İlla kendi çocuğumun cenazesini mi buzdolabında tutmam lazım oraya gitmek için! Herkesin evladı ölüyor, sivil insanlar zarar görüyor. Bir insanın annesinin cenazesini pencereden bir hafta izlemek zorunda kalmasından, onu defnedememesinden öte bir şiddet, zulüm olamaz. Çocuklar ölürken sessiz kalırsam kendi çocuğumun yüzüne nasıl bakarım diye düşündüm ve yola koyuldum.
Diyarbakır'da polisin saldırısıyla karşılaştınız ve yaralandınız. Bekliyor muydunuz böyle bir saldırıyı?
Çok erken saatte Diyarbakır'a vardık ve Büyükşehir Belediyesi'nde kahvaltıya davet edildik. Bizi çok güzel ağırladılar. Eş başkanlar sloganlardan uzak, çok güzel konuşmalar yaptılar. Orada Kürtçe tabelaları görünce aklıma kızımın İspanya'da yüksek lisans yaptığı günler geldi. Katalanca ve İspanyolca, çift dilde yazılmış tabelaları kimse yadırgamıyordu. Bizde de keşke böyle olsa diye geçirdim içimden. Beni orada en çok etkileyen, Kürt kadınlarının gelip bize sarılmaları, ağlayarak teşekkür etmeleri oldu. "Siz bizim için, barış için mi geldiniz?" diye soruyor, teşekkür ediyorlardı. Yürüyüş başladığında "Biz barış için geldik, en önde biz yürüyelim" dedik. Halay çekenler vardı, konuşmalar yapılıyordu. Barikatlara 50-60 metre mesafede durduk. HDP Eş Başkanı Figen Hanım konuşuyordu.
Bir ses duyuldu. Ses bombası olduğunu söylediler. Ardından gaz bombası attı polis. Ben de sol bacağımdan plastik mermiyle yaralandım. Canım çok yandı. Arkadaşım Aksel ile el eleydim. "Beni bırak, sen kaç" dedim ama bırakmadı elimi. O mermi gözüme, kafama da gelebilirdi. Şans eseri bacağıma geldi. Daha önce hiç böyle bir olay yaşamamıştım, 60'ımda kısmetmiş.
Toplam 24 kişi gözaltına alındı. Sizin gruptan da beş kişi değil mi?
Keşke ben alınsaydım. O çocuklar çok gençler. Bugün (3 Ocak) mahkemeye çıktılar. Buradan telefonla dakika dakika takip ediyorum. Örgüt üyeliğiyle suçlanıyorlar. İnanılır gibi değil.
Nelere tanık oldunuz polis saldırısı sırasında?
Sığındığımız markette bize limon verdiler. Oranın halkı hazırlıklı bu saldırılara. Sonra Özel TİM girdi bulunduğumuz yere ve gördüklerim gaz bombasından da, o mermiden de kötüydü. İnsanın insana vururken çıkan o ses var ya! Yumruğun ete vururken çıkardığı ses tüyler ürpertici.
Beş arkadaşımız gözaltına alınırken biz oradan üstümüz başımız sırılsıklam çıktık. Önce otele gidip temizlendik. Sonra Baro'ya gidip Tahir Elçi'nin odasını ziyaret ettik. Arkadaşlarımızın salıverileceğine dair umudumuz vardı ama olmadı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.