10 yıl süren sınav ve fırsatlar dönemi

10 yıl süren sınav ve fırsatlar dönemi
10 yıl süren sınav ve fırsatlar dönemi

 

Görevde geçen 10 yılıma baktığımda, BM Kadın Birimi’nin hayata geçmiş olmasından ve kadınların toplumdaki konumlarının güçlendirilmesi konularında liderlik etmesinden gurur duyuyorum...

Dünyamız korkunç sorunlarla karşı karşıya. Güvensizlik uçurumları vatandaşlar ile liderleri birbirinden ayırıyor. Aşırılık yanlıları insanları “biz” ve “onlar” diye iki kampa itiyor. Dünya yükselen deniz seviyesi ve rekor sıcaklıklarla insanlara meydan okuyor. 130 milyon insan hayat kurtaracak yardımlara muhtaç bulunuyor, on milyonlarca çocuk ve genç, bir diğer deyişle gelecek kuşaklarımız risk altında yaşıyor.   

 

Ancak, görev başında geçirdiğim on yıl sonrasında savaşları, yoksulluğu ve baskıları sona erdirecek, yoksul ile zengin arasındaki farkı kapatacak ve insan haklarını herkes için gerçeğe dönüştürecek güce sahip olduğumuza inanmış bulunuyorum. 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi daha iyi bir geleceğin bildirisi olarak karşımıza çıkıyor. Paris İklim Değişikliği Anlaşması ile de günümüzün en önemli sorunuyla mücadele edebiliyoruz.

 

Radikalleşme tehlikeli

 

Bu büyük kazançlar aynı zamanda çok ciddi güvenlik tehditleriyle karşı karşıya bulunuyor. Silahlı çatışmalar gittikçe daha uzun bir süreyi kapsıyor ve daha karmaşık bir hal alıyor. Başarısız yönetimler toplumları istikrarsızlaştırıyor. Radikalleşme toplumsal bütünlüğü tehdit ediyor, bu da aslında aşırılıkçı şiddet yanlılarının arzuladığı ve memnuniyetle karşıladığı bir durumu ortaya çıkarıyor. Bunların trajik sonuçları Yemen’den Libya’ya, Irak’a, Afganistan’dan Sahel bölgesine ve Çad Gölü Havzasına kadar birçok yerde görülüyor. Suriye hükümetinin mahallelere varil bombası atmaya devam etmesi ve güçlü himayecilerin savaş makinesini beslemeyi sürdürmesi nedeniyle Suriye’deki çatışmalar en büyük sayıda insan kaybına ve en geniş alandaki istikrarsızlığa yol açıyor. Geçenlerde BM-Suriye Kızılayı yardım konvoyuna yönelik saldırı gibi suçları işleyenlerin hesap verebilir olması hayati öneme sahip bulunuyor. Çoktan gerçekleşmiş olması gereken siyasi geçiş süreci için müzakerelerin yeniden başlaması amacıyla etkisi olan herkese baskı yapmaya devam ediyorum. Suriye’nin geleceği tek bir kişinin kaderine bağlı olmamalıdır.   

 

Birçok yerde liderler iktidarda kalabilmek için anayasaları yeniden yazıyor, seçimleri manipüle ediyor, kendilerini eleştirenleri hapse atıyor ve umutsuzca adımlar atıyor. Liderlerin, bulundukları makamların kişisel mülkleri olmadığını, halkın güveni sonucu onlara verilen konumlar olduğunu kesinlikle unutmaması gerekiyor.   

 

Yeni kabul edilen Mülteciler ve Göçmenler New York Bildirisi, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana günümüzde yaşanan en büyük ölçekli insanların evlerinden edilmesi sorunuyla başa çıkmamıza yardımcı olacak. Çoğu kez mülteciler ve göçmenler, çoğunlukla da Müslümanlar nefretle karşı karşıya kalıyor. Dünya, insanları bölerek ve korkuyu körükleyerek oy oranını artırmak için karanlık ve tehlikeli siyasi hesaplar yapan liderler ve seçimlerde aday olanlara karşı sesini yükseltmelidir.    

 

Bir feministim

 

Görevde geçen 10 yılıma baktığımda, BM Kadın Birimi’nin hayata geçmiş olmasından ve bu birimin “50-50 Dünya” için toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların toplumdaki konumlarının güçlendirilmesi konularında liderlik etmesinden gurur duyuyorum. Kendimi bir feminist olarak adlandırmaktan gurur duyuyorum. Ancak, kökleri derinlere giden ayrımcılığı ve kadına karşı süreğen hale gelen şiddeti sonlandırmak ve kadınların karar mekanizmalarına katılımlarını artırmak için çok daha fazla şey yapmamız şart. Ben aynı zamanda etnik kökenine, dinine veya cinsel tercihine bakmaksızın tüm insanların haklarını ve hayati rollerini yerine getirebilmeleri için sivil toplumun özgürlüğünü ve medyanın bağımsızlığını savundum.

 

Dayanışma önemli

 

Sürekli ilerleme için dayanışmanın yeni seviyelere çıkarılması ve barış harekâtlarının güçlendirilmesi çabalarının kesintisiz devamının sağlanması ve Birleşmiş Milletler’in 21. yüzyıl sorunlarına uygun hale getirilmesi gerekiyor. Üye devletler hâlâ Güvenlik Konseyi reformu için bir formül üzerinde anlaşabilmiş değiller. Bu da Konseyin etkinliği ve meşruluğu için sürekli bir risk oluşturuyor. Çok kere güzel fikirlerin ve geniş bir desteğe sahip önerilerin Güvenlik Konseyinde, Genel Kurulda ve diğer BM organlarında Konsensüs arayışı nedeniyle engellendiğini gördüm. Konsensüs oybirliğiyle karıştırılmamalıdır. Aksi takdirde, birkaç ülkeye ya da tek bir ülkeye orantısız güç vermek, dünyayı önemli konularda rehin almak sonucunu doğuruyor.   

 

Geride kalan 10 yıl içinde BM’ye üye hemen hemen tüm ülkeleri ziyaret ettim. Benim gördüğüm, hükümet binaları ve küresel abidelerden çok, insanların takdire şayan gücüydü. Mükemmel bir dünya henüz uzak bir ufukta olabilir. Ancak, daha iyi, daha güvenli, daha adil bir dünya hepimizin içinde yer alıyor. On yıl içinde, birlikte çalışarak o dünyaya ulaşabileceğimizi biliyorum.

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.