VİDEO - Tanrıkulu, Gezi’yi konuştu, Berkin Elvan’ı savundu
Naci Sapan
Berkin Elvan’a iftira atılıyor
Tanrıkulu, konuşmasının başında şunları ifade etti; “Biraz önce burada Berkin Elvan'a bir iftira atıldı. Ben o davayı baştan sona izledim. 15 yaşında 15 kilo bir vaziyette defnettiğimiz ve mahkeme kayıtlarıyla cebinde hiçbir şey olmayan bir çocuğa bu kürsüden iftira olmasını ben bir vicdansızlık olarak kabul ediyorum.”
Sezgin Tanrıkulu’nun TBMM Genel kurulunda yaptığı konuşmanın ana başlıkları şöyle;
“Ben de “Gezi”deydim, en başından en sonuna kadar “Gezi”deydim, halen de “Gezi” nedeniyle zarar gören, cezaevinde olan, gözünü kaybeden, mağdur olmuş, çocuklarını yitirmiş bütün ailelerin yanındayım, yanında olmaya devam edeceğim.
Doğru sonuçlar çıkarılmadı
Şimdi, on bir yıl geçmiş, Türkiye'nin yakın tarihinde bir dönüm noktası olan, başka siyasal gelişmelere neden olan bu olayların üzerinden tam on bir yıl geçmiş. Burada, Parlamentoda tam da aklıselim bir biçimde bu olayların sosyolojik, siyasi, hukuki yanlarını değerlendirip doğru sonuçlar çıkaracağımıza maalesef trol aklıyla ve trol söylemleriyle burada karşı karşıya kalıyoruz. Bu, son derece rahatsız edici gerçekten, bu Parlamento için rahatsız edici.
AK Parti’nin otoriter eğilimleri
“Gezi”ye gitmeden önce bir bakalım. 2011'de Suriye savaşı oldu, Suriye savaşına Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı müdahil oldu. Hemen ardından MİT Müsteşarıyla ilgili olarak bir siyasal gelişme yaşandı, ifadeye çağrıldı. Aynı zaman diliminin sonunda çözüm süreciyle ilgili olarak gelişmelerin yaşandığı basına yansıdı ve sonrasında 2013 yılının Mayıs Ayında tamamen çevre duyarlılığı, ifade özgürlüğü, toplanma özgürlüğüyle ilgili olan bir mesele sonuçta Adalet ve Kalkınma Partisinin otoriter eğilimleri nedeniyle bütün Türkiye'ye yayılan bir itiraza dönüştü.
Sağ gözümde görme yetisini kaybettim
Bakın, bu iktidar döneminde yani sizin iktidarınız döneminde Bingöl ve Bayburt hariç 79 ilde, emniyet kayıtlarına göre 3,5 milyon insan sokağa çıktı; kendi haklarına sahip çıkmak için sokağa çıktı, 79 ilde. Bunun neden böyle olduğunu hiç araştırmayacak mıyız? Ne oldu, niye sokağa çıktılar? Neden Bayburt'ta ve Bingöl'de çıkmadılar da 79 ilde çıktılar? Neden binlerce insan yaralandı? Neden 8 yurttaşımız, 2 polis memuru yaşamını yitirdi, 39 yurttaşımız gözünden oldu? Burada da ifade edeyim, kayıtlara geçsin: Sağ gözümün önemli oranda görme yetisini “Gezi”de yitirdim. 1 metreden, sadece 1 metreden gözümün içine gaz sıkıldı ve hastanede tüm bu kayıtlar var. Böyle olaylar yani milletvekillerimizin kendisi yaralandı. Meclis Başkan Vekili Sırrı Süreya Önder'le beraber Taksim İlk Yardımda tedavi gördük. Bütün bunlar oldu, sizleri hiç ilgilendirmiyor mu değerli arkadaşlar gerçekten? Ve bundan sonra, bakın, bu gezi Gezi olaylarından ve itirazından sonra Türkiye başka bir yöne girdi, başka bir yola evrildi ve çözüm süreci sonlandı, darbe girişimi oldu ve Türkiye'nin Anayasası değişti. Siz bu “Gezi”de yapılan bu itirazları başka türlü değerlendirebilirdiniz. Önünde iki yol vardı Türkiye'nin, ya demokratikleşeceğiz gerçekten, yurttaşlarımızın bu itirazını dikkate alacağız ya da daha otoriter bir yola gideceğiz. Tam da o tuzağa düştünüz, daha otoriter bir yola gittiniz ve Türkiye'ye bunun maliyeti çok ağır oldu.
Cezaevine selam gönderdi
Ben bu kürsüyü çok fazla kullanamıyorum, bu olay nedeniyle cezaevinde olan bütün dostlarıma; Can Atalay'a, Tayfun Kahraman'a, Çiğdem Mater'e, Mine Özerden'e ve Osman Kavala'ya buradan selam ve sevgilerimi yolluyorum. Yaşamını yitiren bütün yurttaşlarımıza buradan başsağlığı diliyorum.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.