VİDEO - Prof. Dr. Çelen: Aşı, virüs zincirini kıracak
Yılmaz Yiğitler - Şevval Filiz / Özel
TİGRİS HABER - Türkiye genelinde olduğu gibi Diyarbakır’da da aşı çalışmaları başladı. Aşı çalışmalarının sonuçlarını, pandemi sürecini, maske kullanımını ve kentteki genel durumu Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Kemal Çelen’e sorduk.
Diyarbakır’da aşılama için hastanelerde aşı odalarının kurulduğunu ifade eden Çelen, “Aşı çalışmaları zaten Diyarbakır da Ekim ayında başladı. Biz klinik faz çalışması olarak sürdürdük ve yılbaşı itibariyle de durdurduk, bitti çalışmalar. Fakat Sağlık Bakanlığının aşılama programı bugün itibariyle başladı. Yarından itibaren insanlar risk guruplarına göre aşılanacaklar. Aşı odası kuruldu. Çalışmalar şu an devam ediyor. Kişinin e nabzından risk gurubuna göre belirlenip oradan randevusunu alıp başvurmasıyla aşı çalışmasına dahil olabiliyor” şeklinde konuştu.
“Yüzde 60 koruyuculuk bile çok yüksek bir oran”
Aşılara güven konusunda bir sıkıntının yaşanmadığı ifade eden Çelen, aşının etkinliğinin önemli olduğunu belirterek, “Çin aşısı güvenirliği noktasında bilimsel verilere baktığımızda güvenlik kısmıyla ilgili bir sıkıntı yok. Burda önemli olan etkinliği. Etkinliği nedir? Etkinliği faz2’de yüzde 94 civarında. Fakat faz3’ün sonuçları Türkiye’de henüz açıklanmadı. Basından da izlediğimiz kadarıyla, Brezilya’da yüzde 50-60 bir oran. Endonezya’da da yüzde 60’lık bir etki gösterdi. Fakat etkinlik konusunda da bir pürüz olduğunu düşünmüyorum çünkü korona ağır bir hastalık. Burada yüzde 60 koruyuculuk bile çok yüksek bir orandır. Tabi biz yüzde 90’ları konuşurken yüzde 60 çok az bir oran geliyor. Fakat şöyle düşünün, “ Yüz kişi aşı yaptırıp 60 kişi kurtuluyorsa bu çok önemli bir orandır” fakat faz3 verileri henüz açıklanmadığı için üzerine konuşmak ve yorum yapmak çok doğru değil” diye konuştu.
“Toplumun büyük bir bölümü enfekte olursa zincir kırılır”
Virüsün hızının kesilmesi için toplumun büyük bir bölümünün enfekte olması ve aşılamanın yapılması gerektiğini söyleyen Çelen, “Virüsün hızının kesilmesi aşı çalışmalarıyla doğrudan ilişkili olmamakla birlikte iki önemli faktöre bağlıdır. Bunlardan biri sürü bağışıklığıdır. Toplumun büyük bir bölümü enfekte olursa zincir kırılır. Diğeri de aşılamadır. Aşılama etkin bir şekilde devam ederse o da zincir kırar. Sonuç itibariyle biz bir yılı tamamladık. Bir yılık süreçte Covid-19’da gerek sürü bağışıklığı gerekse etkin bir aşılamanın yaratığı etkilerle zincir kırılır. Covid bulaş riski azalacak” dedi.
“Kliniklerin bir kısmın kapatmaya başladık”
Diyarbakır’da aktif vaka sayısını azaldığını ifade eden Çelen şöyle konuştu: “Diyarbakır’da aktif vaka sayısı çok fazla değildi. Biz asıl piki Ağustos- Eylül aylarında yaşadık. O dönem çok yoğundu. Şu an Dicle Üniversite Hastanesi olarak ayırdığımız kliniklerin bir kısmın kapatmaya başladık. Çünkü vaka sayılarımız ciddi anlamda azaldı ve kalp hastanesinde artık kendi rutin işlemlerini yapabilecek düzeye geliyor. Birkaç klinik bırakacağız tedaviler orda yapılmaya devam edecek. Tabi süreç böyle devam eder mi? Avrupa’daki gibi tekrar bir pik yaşanır mı? Bunu hep birlikte göreceğiz. Çok beklediğimiz bir durum değil. Özellikle vakaların çoğunun Covidi geçirdiğini düşürsek, birde Covid-19 aşı programının da çok etkin olduğunu düşünürsek üçüncü bir dalganın olabilmesi çok düşük bir ihtimaldir. 2020’nin sonuyla birlikte artık Covid-19 gündemimizde düşmüştür.”
“Maske bizi birçok bulaşıcı hastalıktan korudu”
Çelen, maske kullanımının diğer hastalıkların oluşmasını ve bulaş riskini azalttığını vurgulayarak, “Maske kullanımı tamamen önemli bir koruyuculuk. Maske olayı, vaka oranları ciddi anlamda azaldığında Bilim Kurulu tarafında alınacak bir olaydır. Maske bizi birçok bulaşıcı hastalıktan korudu. Biz birde bunun ikinci yönünü düşünelim. Bu sene hiç grip olan olmadı. Çünkü herkes maske takıyordu. Demek ki maske takmak tek başına kuruyucu bir yöntemdir” ifadelerini kullandı.
“Dünya’da her zaman salgınlar olacak”
Koronavirüs salgının yakında konuşulmayacağına işaret eden Çelen şöyle konuştu: “Nasıl ki bundan 10-15 yıl önce Kırım Kongo Kanamalı Ateş virüs hastalığı gündemimizde aylarca kalıp ve unutulduysa covid-19’da belli bir süre sonra gündeminizde olmayacak. Bu nedenle Covid-19 bir salgındır. Dünya’da her zaman salgınlar olacak. Bu ilk değil son salgında olmayacak. Belki 3-5 ay sonra hiç adını duymadığımız başka bir virüs olduğu bir salgından bahsedeceğiz. O yüzden maske kullanımı, kişisel hijyen, sosyal mesafe çok önemli. Aslında biz bu salgınla pandemi kültürünü öğrendik. Pandemide nasıl davranmamız gerektiğini öğrendik. Bu bize acı bir ders oldu.”
“Hiçbir problemi olmayan hastalarda da hastalık çok ağır seyrediyor.”
Virüsün ağır ya da hafif geçirmenin genetik bir yatkınlıkla ilişkili olduğunu aktaran Çelen, “Yaşlı, çocuk, kronik hastalığı olanlar, ek hastalığı olanlar bu hastalığı ağır geçirir” diye yanlış bir algı var. Bu hastalık bir imrolojik bir reaksiyondur. Bir aşırı duyarlılık reaksiyonudur. Bazen hiçbir problemi olmayan genç hastalarda da hastalık çok ağır seyrediyor. Bu yüzden hastalığa dair hala bir bilmediğimiz çok fazla şey var. Bu nedenle de yaşlı, diyabetik, hipertansiyonu olan hastalar ağır seyreder. Gençlere bir şey olmaz mantığı çok da doğu değil. Burada özelikle kimler de daha ağır olmasını seyretmesini beklerken ağır seyretmeğini gördük. Diyabet hastalarında çok ağır seyretmedi, gebelerde bilinenin aksine çok ağır seyretmedi ya da kanser hastalarında mesela ağır seyretmedi. Biz bunun tam tersini bekliyorduk ama öyle olmadı. Bu tamamen biraz genetik yatkınlıkla ilişkilidir. Bazı ailelerde hastalık çok ağır seyrediyor. Bazı aileler de ölümler çok fazla oluyor hiçbir hastalığı olmadığı halde bu tamamen genetik bir yatkınlıkla ilişkilidir. Virüs bazı genetik bünyelere de ağır seyredebilmektedir. Bazıları ise hastalığı geçirdiğinin farkında bile değildir. Bu yüzden çeşitlilik göstermektedir” dedi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.