VİDEO - Mekân ve kelimelerin gizemi

Mümin AĞCAKAYA

TİGRİS HABER - Kelime mekân ilişkisinden büyülü gerçekliğe, anlatı olanaklarından dilsel durumları değerlendiren sanatçı Şefik Özcan söyleşisini Merkezkaç Kolektif Mekânda gerçekleştirdi.

‘Keli- Mesel Mekân’ başlığıyla düzenlenen konuşmasında akademisyen ve sanatçı Özcan;

Birbirimizle ve nesneyle kurulan ilişkilerin yetersizliği, tanımlamaların boşa çıkmasından dolayı; edebi eserlerin, şiirlerin yazıldığını hatta felsefenin de devreye girdiği dile getirerek; “. Bir türlü aslında o dünyayla, o dünyayı yapılandıran dille uzlaşılamayan bir noktadayız. O yüzden birbirimizi yanlış anlıyoruz.”

DİL VE MEKÂN BİRBİRİNİ ETKİLEMEKTEDİR.

Dil sürekli kendi çağını, kendi ağını, kendi küçük kabilesini ister evrensel düzeyde olsun ister yaşam alanlarında olsun dilin sürekli değiştiği, dönüştüğü ve sürekli bir mekâna indirgemeye çalıştığı bir boyuttan bahsediyoruz. Mekân dediğimiz şey boş yerler değil. Bu mekânların içinde özneler, nesneler var. Bunlar sanat nesnesi de olabilir. Kullanım nesnesi de olabilir. Bunların hepsinin belli bir dil yapısıyla, söylem yapısıyla düzenlenmesi söz konusudur.

‘Mekânsız söylem, söylemsiz mekân da yok’

Mekânların kendine özgü bir söylem biçim ve içerikler yarattığını örnekleyerek anlatan Özcan; Üniversitenin, iktidarın ya da bir kültür kurumunun kendi söylem biçimleri olduğunu ve bu söylem biçim ve içeriklerin zamanla mekânların da bu söylemden etkilenerek değiştiğini, yeniden yapılandığını anlatarak; “

“Bunları birlikte ele aldığımızda. Sürekli birbirini besleyen, birbirini dönüştüren mekânlar. Mekânsız söylem yok. Söylemsiz mekân da yok.” Diyerek; bir sanat mekânı ve bir kültür kurumunun kendi söylem yapısı dışına çıktığında kendisi olmaktan da çıkacağına vurgu yaptı.

Yani kısaca söylem ve mekânların birbirini tamamladığı sürece birbirini tamamlayacağını yoksa iki farklı şey olacağını anlatıldığı söyleşide izleyicilerin sorularıyla sona erdi.