VİDEO - Dicle Üniversitesinin Ziraatçıları küresel ısınma ve kuraklık için uyardı
Mahsum Kara/Mahsum Rençber
TİGRİS HABER - Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muzaffer Denli ve Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neşe Üzen, ülke genelinde yaşanan kuraklığa dikkati çekti. Bilim insanları, küresel ısınma ve kuraklığın artarak devam edeceğini ifade ederek, Sosyo-Ekonomik kuraklığa dikkat çekti.
Türkiye, son yılların en sıcak kış mevsimini geçiriyor. Ocak ayının bitimine sayılı günler kalmasına rağmen, bölgelerin büyük kısmında hava sıcaklığı ve yağış oranı mevsim değerlerinin oldukça altında seyrediyor. Yaşanan kuraklık, Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün raporlarına da yansımış durumda. Raporda eylül, ekim, kasım ve aralık aylarını kapsayan kuraklık haritasına göre, Marmara, İç Anadolu, Güneydoğu Anadolu bölgelerinde kuraklığın ciddi boyuta ulaştığı görülüyor. Uzmanlar, kuraklık tehlikesinin sadece bu yıla özgü olmadığına dikkat çekerek, sıcaklıklara bağlı olarak iklimlerin kaydığını söylüyor.
Yağışlarda yüzde 30 ila 35 oranında azalma var
Son üç ayın verilene bakıldığında geçen yıllara göre yağışların yüzde 30 ila 35 oranında azalma meydana geldiğini söyleyen Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muzaffer Denli, “Geçen yıllara baktığımızda bu dalgalanmaların ara sıra yaşandığını görüyoruz. Bununla birlikte ciddi sonuçlarında ortaya çıktığının farkındayız. Olaya genel olarak baktığımızda, dünyada yaşanan küresel ısınmanın ülkemize yansımalarından bir tanesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Dünya genelinde bu problem yaşanıyor. Yaşanan durumdan kaynaklı olarak ilerde de bu problemlerin artacağını düşünüyorum. Küresel ısınmaya bağlı kuraklık durumu ileriki yılarda da artarak devam edecektir” dedi.
Tarım ve hayvancılık olumsuz etkileniyor
Küresel ısınmaya bağlı olarak tarım ve hayvancılığın olumsuz etkilendiğini ifade eden Denli, şu önerilerde bulundu: “Bizim özelikle suyu iyi kullanmamız gerekmektedir. Sulama sistemlerimizi yeniden gözden geçirmemiz şart. Bu konuda daha az su israfının olduğu sistemleri kullanmalıyız. Özelikle akıllı tarım uygulamaları denenmelidir. Çünkü bizim yağışa ve kuraklığa dışarıdan müdahale etmemiz imkânsız, ama önemleri almak bizim elimizde. Mevcut su varlığımızın daha etkin kullanımı bizi birçok problem karşısında birazda olsa rahatlatacaktır. Avrupa Birliği ülkelerinde Yeşil Mutabakat adı altında sürdürülebilir tarımı toprak ve çevre ile dost ve tarımsal üretim sistemlerini öne alan bir üretim modeli var. Bizim de üretim konusunda bu önlemleri almamız gerekiyor” dedi.
Sıcaklık mevsim normallerinin üzerinde
Ziraat Fakültesi Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Neşe Üzen ise, Pandemi sürecinde yağış oranlarının artığını, ancak pandemiden sonra Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde son iki yıl içerinde ciddi kuraklık yaşandığını kaydetti. Sıcaklık derecelerinin mevsim normallerinin üzerinde olduğunu İfade eden Üzen, “Bu sadece bu bölge için geçerli bir durum değil, ülke genelinde bu sorun var. Bu durum ilk etapta meteorolojik olarak gerçekleşen kuraklık, akabinde yer altı sularında azalmalar ya da yüzey sularında azalmalar yaşanıyor. Bunun arkasından tarımsal üretime sağlanılacak su kısıtlanıyor, tarımsal kuraklık ortaya çıkıyor. Üretimin eksilmesiyle beraber Sosyo-Ekonomik kuraklığı getiriyor. Zaten yaklaşık bir buçuk yıldır ithalat ve ihracat dengeleri bozulmuş durumda. Şu an itibari ile baktığımızda; Sosyo-Ekonomik kuraklık hayatımızın tamda ortasında yer alıyor ve hissediyoruz” dedi.
Yağışlarda ciddi azalmalar mevcut
Kenttin yağış oranları ve kuraklığın yaratmış olduğu sonuçlarına dair çalışma yaptıklarını söyleyen Üzen, “Bu çalışmalar kapsamında Diyarbakır’da İl Kuraklık Kiriz Masası oluşumumuzu var. İki ayda bir toplanan bu oluşum, meteorolojik veriler, barajlardaki doluluk oranları ve bunların üretime yansımalarını tartışılıyor” dedi.
Son 30 yıldır sıcaklık oranlarının artığına dikkat çeken Üzen, “Yağışlarda ciddi bir azalma mevcut. Bir taraftan artan bir nüfus ve üretim söz konusu. Sıcaklıkların artması ve yağışların düşmesinden dolayı mevsimler kaymış durumda. Eskiden ocak ayları kar yağışları ile geçerken şu anda her hangi kar yada yağmur yağışı yok. İşin daha kötü tarafı bizim kuzeyimizde ve yükseklerde de yağışlar yaşanmıyor. Dolayısıyla bunlar, ilkbaharda barajları ve su kaynaklarını beseleyecek olan karlardı. Bu sene maalesef bu yağışlar yok” dedi.
Mevsiminde yağması gereken yağış artık yağmıyor
Doç. Dr. Neşe Üzen, yaşanan kuraklığa dair uyarılarda bulunarak şunları söyledi: “Çok fazla su tüketen bitkilerden vazgeçmemiz gerekiyor. Özelikle günlük ihtiyaçlarımız için kullandığımız suları azaltmamız gereklidir. Sıcaklıklar artıp, su oranları azaldıkça maalesef iklimlerde değişecek. Hal böyle olunca mevsiminde yağması gereken yağış artık yağmayacak. Bu bizler için gerçekten çok ciddi bir durum, artık bunun farkına varmamız gereklidir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.