VİDEO- Ayakkabıcılıkta 60 yıllık serüven

VİDEO- Ayakkabıcılıkta 60 yıllık serüven
Diyarbakır’ın Sur içi bölgesinde hemen herkesin tanıdığı Emin İşler, yılların ayakkabı ustası. Güler yüzü ve kibarlığıyla da bulunduğu mahallenin sevgisini kazanan Emin usta, mesleğinde 60 yılı geride bıraktı.

Özel Haber/ Mümin Ağcakaya

TİGRİS HABER - Diyarbakır’ın Sur içi bölgesinde hemen herkesin tanıdığı Emin İşler, yılların ayakkabı ustası. Güler yüzü ve kibarlığıyla da bulunduğu mahallenin sevgisini kazanan Emin usta, mesleğinde 60 yılı geride bıraktı. Ömrünü bu meslekte geçiren ayakkabı ustası Emin İşler, mesleğe dair öyküsünü Tigris Habere anlattı.

Diyarbakır Sur içi bölgesinde ayakkabısını tamir etmek isteyenlerin ilk aklına gelen isim yılların ayakkabı ustası Emin İşler oluyor. Emin İşler’le tezgâhının başında konuşuyoruz, mesleğe ne zaman, nasıl başladığını soruyoruz. Emin usta 60 yıllık meslek serüvenini anlatmaya başlıyor.

Hamal sepeti

Emin ustanın iş hayatı daha çocukken babası hastalanınca başlıyor. Evde kendisinden başka çalışacak durumda kimse olmadığı için bu sorumluluk omuzlarına biner. Çünkü diğer kardeşleri kendisinden küçüktür. Bu yüzden iş Annesi ‘oğlum baban hasta evin erkeği sensin, diğer kardeşlerin küçük. Git bir iş bul çalış, eğer sen bulamazsan ben sana bulurum’ der. Annesi bunun üzerine gidip bir hamal sepeti alır. Oğluna ‘Git bununla hamallık yap’ der.

Emin usta; Bir şey diyemedim. Sepet neredeyse benim kadardı. Sepeti sırtladım çarşıya gittim.”Çarşıda hamallık yapan çocuklar, ‘hamal var’ diye bağırarak müşteri arıyorlardı. O zamanlarda Diyarbakır fazla gelişmediği ve nüfusu kalabalık olmadığı için herkes birbirini tanıyordu. Alışveriş yapanlar aldıklarını tuttukları hamallara parasını verip evlerine götürmelerini isterlerdi.

Hamallık yapmaya gözü kesmeyen Emin usta, oradaki bir esnafa sepetini emanet bırakarak başka iş aramaya başlar. Bir berber dükkânına giderek; ‘ Abi ben çalışmak istiyorum’ der. Berber ustası sen kimsin, kimin oğlusun diye sorar. Emin usta da kimin oğlu olduğunu, babasının belediyede çalıştığını ve şimdi hasta olduğu için çalışmak istediğini söyler. Bunun üzerine Emin usta berber dükkânında çırak olarak çalışmaya başlar.

Berberlikte ilk gün

Emin usta berberde çalışmaya başlar. Traş için ilk müşteri geldiğinde ne yapacağını ustası söyler, o da yerine getirir. Traş için su getirir, traştan sonra yüzünü yıkaması için tası tutar. Traş bittikten sonra ustası ona müşterinin üstünü elbise fırçasıyla silmesini işaret eder. Ustasının dediğini yapan yeni çırak Emin’e, müşteri çıkarken on kuruş bahşiş verir. O zamanlar on kuruşun değeri olan iyi bir paradır ve Emin usta aldığı ilk bahşişine çok sevinir. Akşama kadar elli kuruş bahşiş alan Emin usta, parayı ustasına vermek ister ustası da; ‘Oğlum bu para senindir. Bundan sonra verilen bahşişler burada çekmece var, para atma yeri de var, bahşişlerini buraya atarsın’ der.

Hamal sepetini başka bir çocuğa veriyor

Akşama kadar yetmiş beş kuruş bahşiş toplayan Emin usta sepetini bıraktığı yerden alır ve orada bakar ki; hamallık yapan bir çocuğun sepeti kırıktır. Hamallık yapmamaya, berberlikte çıraklık yapmaya karar veren Emin usta çocuğa; ‘o sepeti at, bu sepeti sana veriyorum, para da istemiyorum’ diyerek sepeti çocuğa verir.

Eve gittiğinde annesi sepetin hani diye sorar, usta berberde çırak olarak işe başladığını, yetmiş beş kuruş kazandığını ve sepeti de başka bir çocuğa verdiğini anlatır. Annesi de ‘İyi oğlum devam etmen lazım yoksa sana yine hamal sepeti alırım’ der.

Ayakkabı çıraklığına başlaması

Bir ara hastalanan Emin ustanın yerine iki berber çırağı alınınca, kunduracılık yapan dükkânın sahibi senin iki çırağın var Emini bize ver der. Böylece Emin usta kunduracılığa adım atar. O zamanlar tarih 1960’dır. Bu tarihte kunduracılığa başlayan ustanın çalışma hayatı bu zamana kadar kesintisiz olarak 60 yıl hep bu işte geçer.

Emin usta, ayakkabı ustasını; ‘işinde titiz ve çok iyi bir sanatkâr.’ Olarak tarif ediyor. O zaman ayakkabı işleri makineleşme olmadığı için elle yapılmaktadır. İş yerinde dikişçi ve çivici diye iş bölümü yapılmaktadır. Yani bütün işler elle yapılmaktadır. Sürekli ustasının eline bakarak nasıl yapıldığını, nasıl dikildiğini, kanal açıldığını, çivinin nasıl çakıldığını kavramak için sürekli ustasının eline bakarak ve yaptığı işleri takip etmeye çalışan çıraklara ustası ütü ya da boya işleri vermektedir.

Bir Cuma günü ustası namaza gittiğinde yarım kalan işleri bitirir. Ayakkabıyı yerine koyar. Ustası gelince yarım kalan işini tamamlamak için bakınca bulamaz, çünkü kendi diktiğiyle arasında bir farkı da göremez. ‘Bunları kim dikti’ der. Kimseden ses çıkmayınca, ‘Ustam ben diktim.’ Deyince ustası suratına tokat atar, ağzı kanayan Emin ustaya git eve ağzını yıka der. Eve giden Emin usta belki bir daha annem beni işe yolamaz diye düşünür. Fakat annesi ustasının vurduğunu öğrenince, ‘ağacı bana ver’ deyince korkup evden çıkar. Ağzını yıkadıktan sonra ayakkabı dükkânına gelince korkudan altına işer.

Bir süre böyle çırak olarak çalıştıktan sonra ustası artık kendisine dikiş işleri vermeye başlar.

Diyarbakır’a ilk ayakkabı dikme makinesi geliyor

O zaman makine olmadığı için elle dikiyoruz. Elle dikme de zordu. O zamanlar Mahmut Usta vardı, Diyarbakır’a makine getirdi. Kalfaları vardı ama dikiş için kalem açması dediğimiz işi bilmiyorlardı. Makine ile dikiş yapamıyorlardı. Ben kalem açmasını bildiğim için ustamdan beni istediler. O zamanlar babam da vefat etmişti, haftalık 35 lira alıyordum. Ustam da ‘50 lira verirseniz hemen olur’ dedi. Orada işe başladım. Dikiş yapmaları için onlara dikiş açma işini öğrettim. Bu arada makine çalıştırmayı da öğrendim.

Diyarbakır piyasasına ayakkabı işi yapmaya başladık. Kenarlarını düzeltmek için freze getirdi. Onu da çalıştırdım. Kalfa oldum, ayakkabı imalatına başladık. Aynı zamanda İstanbul’dan ayakkabı da getirtip satıyordu. Hem ayakkabı satışı hem de hem de ayakkabı imalatı yapıyordum. Ustam ‘makineyi satıp yerine yenisini alacağım’ dedi. Ben makineyi bana sat dedim. Ama ustam başkasına satmak için söz verdim dedi. O zaman ben de ayrılarak kendime dükkân açtım. Daha sonra beni geri çağırsa da ben geri dönmedim” Diyerek kendi işini yapmaya başlıyor.

Kendi işini yerini kuran Emin usta, özel ayakkabılar ile birlikte ayakkabı tamiratları yapmaya başlar. Gazi Antep’den malzemeler alarak toptan ayakkabı yapmaya başlar.

Kendi iş yerini açan Emin usta 43 senedir şimdi çalıştığı bu işyerinde çalışıyor. Güler yüzüyle, sohbetiyle ve sanatıyla insanların beğenisini kazanan Emin Ustanın bir ömür ayakkabıcılıkta geçen ömrünün hikâyesi kısacası böyle.

Etiketler :
HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.