Türkan Elçi: katili bulun

Türkan Elçi: katili bulun
Acı dolu bir yılın ardından Diyarbakır Barosu Başkanı ve insan hakları savunucusu Tahir Elçi’nin eşi Türkan Elçi, son bir yılda yaşadıklarını anlattı.

 

 

Kimse üstlenmiyor

Olayla ilgili konuşan Elçi’nin eşi Türkan Elçi, “Özellikle geçirdiğimiz bu meşum yılda kafa karışıklığına mahal verecek cinayetler, pimini kimin çektiği belli olmayan bombalama olayları oldu. Geçmişte yapılan bir eylem birileri tarafından ya da kimin yapmış olabileceği konusunda tahminler yürütülürdü. İçinde olduğumuz bu acayip zamanda bir toplu katliamın farklı farklı kesimlerce üstlenildiğine tanıklık yapıyoruz. Can pazarına dönmüş, insanların paramparça olmuş bir eylemin üstlenilmesi bize şaşkınlık dışında bir duyguya kapılmamıza fırsat vermiyor. Tahir’in cinayetinde tersi bir durum var. Özellikle kimsenin üstlenmek istemediği bir cinayet. Biz, cinayetin üstlenilmemesi mevzusunu Tahir’in naif, masum ve gösterdiği cesaret karşısında katillerin nasıl da korkaklaştıklarına yoralım. Ortada bir vebal var, yapanların bu vebalin altında kalıp ezilme korkusuna kapıldıklarını hissediyorum. Tetiği kimin çektiği konusu benim için hiçbir zaman anlam ifade etmedi. Katil katildir. Katilin kim olduğu önemli değildir. Sadece katilin bulunması önemlidir. Gerçek katilin bulunması tabii ki de ölüm acısını hafifletmeyecektir. Fakat adaletin tecelli etmesi yarına bir nebze de olsa güvenle bakabilmemizi sağlayacaktır. Ölmeden önce bu duyguyu yaşamak isterdim” dedi.

"Umutlanmıştım ama"

Elçi, “Aslında ilk günler verilen vaatler karşısında bir nebze de olsa umutlanmıştım. İnsanın duyduğu ani bir acı karşısında böyle bir olay yaşanmamış veya rüyaymış gibi oyunlara başvurduğu da oluyor. Ben birkaç gün rüya olduğuna kendimi inandırdım. Tepkisizliğim biraz da ondan kaynaklıydı. Biraz da ne yapacağını bilememekti aslında. Sonra verilen vaatler karşısında çok az da olsa umutlandım. Ama çok az diyorum. Son zamanlarda faili meçhul kervanının kumlu fırtınalı göz gözü görmez bir çölün ortasında ilerlediğini, bu kervana Tahir’in katılmak üzere olduğunu görebiliyorum. Göz göre göre bir faili meçhule yol almak. İlk günden beri görüntüleri baştan sona seyredemedim. Seyretsem ne olacak. Seyredenler bir sonuca ulaşabildi mi? Ben sadece bir minarenin ayaklarının altında bir oyun oynandığına inandım. Sizce de tesadüfi bir çatışmada bir kurşunun sadece Tahir’e denk gelmesi ve sadece hayati önem taşıyan bir bölgesinin hedeflenmesi anlamlı değil mi? Bence bir tesadüfe kurban gittiğini söylemek için ya çok saf ya da orada bu cinayeti yapan birilerini koruma duygusu içinde olmak lazım” diye konuştu.

Her şey çok değişti

Soruşturmanın yavaş ilerlemesine tepki gösteren Elçi, “Bir iddianame açılmayacağı gerçekliği ile karşılaşmadan önce, sürekli bir duruşma salonunda bir katille veya daha doğrusu bir sanıkla karşılaşma anını hayal ettim. Hayal ederken ona neler soracağımı sürekli aklımdan geçirdim. “Tahir’in gözlerine bakamadığın için mi arkadan vurdun?” Veya “baba akşam eve erken gel, diyen bir çocuğun var mı?” diyecektim. Yoksa niye yaptın falan sorularıyla işim yoktu. Kim seni azmettirdi ile hiç işim yoktu. Cevabını alamayacağım soruları sormayacaktım. Zaten neden yaptıklarını biliyorum. İnsan olduğu için. Tahir’den sonra her şey çok değişti. Bir umutsuzluk ve hüzün mevsimine girdim. Bir yıl süren bir mevsim. Sürekli ağaçların yapraklarını döktüğü, her gün bir dalın kuruduğu bir mevsim. Gökyüzünde baharın gelişini müjdeleyen ne bir leylek ne bir kırlangıç sürüsü. Hayatınızda, evinizde ne değişti sorusunu tekrarlayacak olursanız size diyeceğim şudur: Önce yemek masamızda bir tabak eksildi. Dört sandalyeden sayı üçe indi. Karşımda boş kalan sandalyeden gözlerimi ayıramadan lokmaları yutmaya çalıştım boğazıma dizildi. Daha sonra telefon rehberimden bir numara eksildi. Beni asla bir daha aramayacak bir telefon numarası” dedi.

"Çocuğun var mı?"

Elçi, “Aile olarak kala kala iki kişi kaldık. Kızım da yurtdışına bir okula yerleşti. Ben ve oğlum. Oğlum babasının adının geçtiği hiçbir konuşmayı duymuyor gibi yapıyor. Geçenlerde beraber bir hikâye okuyorduk. O okuyordu ben de dinlerken gözlerimle takip ediyordum. Bir satırı atladığını gördüm. Önce yanlışlıkla yaptığını zannettim. Sonra satırlara bakınca satırda “Tahir amcalara gitmiştik” cümlesi geçiyordu. O cümleyi okumadan atlamıştı. Tekrar somak istiyorum. Katil çocuğun var mı? Sana baba erken gel diyor mu?”.

Elçi yaşıyor olsaydı yıkımların peşinde olurdu

Daha sonra konuşan CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, “Tahir Elçi, bugün yaşıyor olsaydı neyin peşinde olurdu sorusunun cevabı, Tahir’in ne için öldürüldüğünün cevabıdır aynı zamanda. Tahir elçi eğer bugün yaşıyor olsaydı, son bir yılda gerçekleşen bütün faili meçhul cinayetlerin, yıkımların peşinde olacaktı, faillerin peşinde olacaktı, büyük bir titizlikle takip edecekti, tıpkı diğer faili meçhul cinayetlerin peşinde koştuğu gibi. Kendisi faili belli bir cinayete kurban gitti. Onun anısını hep yaşatacağız” dedi.

Tahir elçi insan haklarını savunuyordu

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba ise heyet olarak burada olduklarını belirterek, “Başta eşi Türkan hanım olmak üzere tüm sevenlerinin başı sağ olsun. Aslında onun temsil ettiği değerlere kurşun sıkıldı. Tahir Elçi barışı savunuyordu, demokrasiyi savunuyordu, Tahir Elçi insan haklarını savunuyordu. Ogün o sıkılan kurşun sadece Tahir Elçi’nin bedenine değil, bütün bu değerleri savunan insanlara karşı yapıldı. Bizler de o değerleri savunan barışı, özgürlüğü, insan haklarını, demokrasiyi savunan insanlar olarak Tahir Elçi’nin belli olan katillerinin ve arkasındaki güçlerin ortaya çıkarılması için mücadele edeceğimizi bir kez daha mezarı başında belirtmek istiyoruz. Onun taşıdığı barış bayrağını düşürmeyeceğimizi belirtiyoruz” diye konuştu.

 

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.