TARİHE ASFALT DÖKÜYORLAR
Ali Abbas Yılmaz / Özel Haber
Sur’da yaşanan çatışmaların ardından, Bakanlar Kurulu kararıyla riskli alan ilan edilerek, “acele kamulaştırma” kararı kapsamında 6 bin 300 parselde yapılan kamulaştırmanın ardından başlayan yeniden inşa çalışmaları sürüyor.
Suriçi’nin Cevatpaşa, Fatihpaşa, Dabanoğlu, Hasırlı, Cemal Yılmaz ve Savaş Mahallesi’nde bir yanda 2 Aralık 2016 yılında ilan edilen sokağa çıkma yasağı hala devam ederken, bir yanda da yasaklı mahallelerde ağır iş makineleri ile hummalı bir şekilde altyapı ve üst yapı çalışmaları devam ediyor.
Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinde bir yandan yıkım bir yandan yeniden inşa çalışmaları sürerken, buna bir de Suriçi’ne bölünmüş asfalt yol eklendi.
Sur yeniden inşa edilirken çalışmaların tarihi dokuya uygun bir şekilde yürütülmesi ile bölünmüş asfalt yol yapımının ne derece örtüşüp örtüşmediğini Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu üyesi Herdem Doğrul, Tigris Habere değerlendirdi.
Bir süredir Sur’da yapımı süren bölünmüş asfalt yolun, geçmişten günümüze bazalt kaplı dar sokaklarıyla özdeşleşmiş olan Sur’un tarihi dokusuna uygun olup olmadığı konusunda gazetemize değerlendirmelerde bulunan TMMOB Diyarbakır Şube Yönetim Kurulu üyesi Herdem Doğrul, problemin yol yapımı değil yol bu yolun yapım şekli ve yol yapımında kullanılan malzemede olduğunu söyledi.
Yol, Sur Koruma İmar Palanında var!
Suriçi’nde yapımı süren ring yolunun Sur Koruma İmar Palanına uygun olduğunu dile getiren Doğrul, “Mardin kapı Keçiburcu’ndan başlayıp bir ring şeklinde önce Yenikapı’ya ve oradan da Saraykapı’ya kadar devam eden bir yoldur. Bu yol Sur Koruma İmar Planında da var olan bir yoldur. Fakat sıkıntı şurada ki, bu işler son dönemde aceleye getirildiği için ağır iş makineleri ile bir yol yapımı çalışması sürüyor” diye konuştu.
Tarihi Sur’da ağır iş makineleri çalışıyor
Sur’un arkeolojik sit alanı olarak tescillenmemesinden dolayı Sur’da ağır iş makineleri ile bir çalışmanın sürdürüldüğüne dikkat çeken Doğrul, şunları söyledi: “Maalesef Suriçi arkeolojik olarak bir sit alanı olarak tescillenmediği için söz konusu bu çalışmaya karşı bir müdahalede bulunamıyoruz. Eğer, Sur arkeolojik olarak tescillenseydi Sur’da ağır iş makinelerinin çalışması mümkün olmayacaktı. Nitekim daha önce de İçkale’de ağır iş makinelerinin çalışmasıyla ilgili bir dava süreci vardı ve orada dava kazanıldı. Ağır iş makineleri orada sonrasında çalışamadı. Yine, bundan birkaç yıl önce Keçiburcu önünde de iş makineleriyle bir kazı çalışması yapılmıştı ve oradaki kazı çalışmaları da durdurulmuştu. Ama maalesef Suriçi’nin bu kısmı hala yasaklı bölge olduğu için oraya giremediğimiz için şuan ağır iş makineleri orada çalışıyor.”
Denetim yok, spekülatif bilgiler ortada dolaşıyor!
Sur’da yapılan yolun kendisinin değil yol yapım şekli ve kullanılan malzemenin sorunlu olduğuna vurgu yapan Doğrul, Sur’da yapılan çalışmaların denetlenememesinin yarattığı sıkıntılara ilişkin ise şunları söyledi: “Suriçi’nde şuan asfalt bir yol yapılıyor. Sadece söz konusu bu yol değil, Suriçi’nin tamamı için bir plan değişikliği, yani sokakların genişletilmesi söz konusu. Tabii Suriçi gibi tek katlı, iki katlı yapıların yoğun olduğu bir yerde asfalt bir yolun tercih edilmiş olması Diyarbakır’ın sıcakları için bir felakettir. Çünkü orada yazın bir yaşam mümkün olmayacak. Asfaltın ısınmasıyla birlikte 40 – 50 derecelik sıcaklar 70 – 80 dereceye kadar çıkabiliyor. Dolayısıyla bütün bunlar bir risk teşkil ediyor ama buradaki esas sıkıntı ağır iş makinelerinin burada çalışıyor olmasıdır. Büyük kepçeler orada kazı yapıyor, dolgu işlemi yapıyor. Her ne kadar Suriçi arkeolojik sit alanı olarak tescillenmemiş olsa da Sur içince koskoca Doğu Roma İmparatorluğunun mirası var ve kazdığınız her yerde mutlaka arkeolojik bir esere rastlamanız mümkün. Tabii son iki yılda ağır iş makinelerinin çalıştığı dönemde orada ne çıktı, çıkarıldı, neler çalındı bu konuda herhangi bir tespit yapmak da mümkün olmadı. Burada önemli olan yapılan bu çalışmaların kamuya açık bir şekilde yürütülmesidir. Kamunun, meslek örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının söz konusu bu çalışmalardan bilgisinin olması gerekiyor. Çünkü bu çalışmaların denetiminin, kontrolünün yapılması gerekiyor. Ama maalesef şuan bunun olanakları yok. Yine buradaki çalışmalara yönelik ortada dönen spekülatif bilgiler var. Yani, çalışmalar sırasında birtakım materyallerin bulunduğu, arkeolojik eserler rastlandığı, taş kemerlerin çıktığı ya da toprak altında Pipo’dan tutun da ev eşyalarına kadar bir takım bulgulara rastlandığı söyleniyor. Bu tarz spekülatif bilgiler var fakat yerinde bir inceleme imkânı olmadığı için, yasaktan dolayı alana giremediğimiz için bunların hiç birinin denetimini yapamıyor ve bu konuda sağlıklı, kesin bilgilere ulaşamıyoruz. Dolayısıyla burada kamuya açık olmayan hukuksuz bir işlem sürüyor. Yan, tabir yerindeyse ‘kendileri çalıp kendileri oynuyorlar’. Buranın denetime açık olmaması büyük bir sıkıntıdır. Yani, özet olarak oradan bir yol geçmesinde bir sorun yok ama bu yolun yapım şekli ve yol yapımında kullanılan malzeme sorgulanmalı.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.