Tanzê, hikâyesini aramaya devam eden köy…
Suyun ve güneşin hiç eksilmediği, görkemli dağların derin vadilerinde yemyeşil ağaçların boy verdiği, çiçeklerin adeta birbiri ile oynaştığı o güzelim ülke, belki de en çok son yıllarda yaşanan çatışmalı ortamda kan ağladı. Uçakların, tankların, topların sınırsızca devreye girdiği çatışmalar nedeniyle bin yılların köyleri, kentleri vuruldu, insanlığın ilk ortaya çıktığı mağaralar, yeryüzünün bilinen en kadim coğrafyasındaki muhteşem vadiler, bağ ve bahçeler, verimli topraklar tahrip edildi, kullanılamaz hale getirildi. Tarih boyunca birçok ordunun tepelemek istediği, ahalisinin katliam ve talana maruz kaldığı bu coğrafya, hep acıyı tattı, zulüm gördü, talan yaşadı. Ama insanları yılmadı, zulme boyun eğmedi, barbar düzene tabi olmadı. Özgürlüğe olan özlemini hep korudu. Dağları ise esarete, hain tuzaklara izin vermedi çoğu zaman, illaki muhteşem Mereto’nun, Helkis’in, Andok’un hiçbir zulme, zorbalığa boyun eğmediği, teslim olmadığı gibi. Sığınan herkesi hep korudu, hep cömert davrandılar, asil durdular, dahası ana kucağı gibi sardılar. Kürdün, Ermeni’nin ve daha bilmediğimiz başka halkların güzelim insanların sevincine, acısına tanık olan dağlar…
*
Batman’ın Sason ilçesine bağlı 270 haneli, 1980 nüfuslu Tanzê (Heybeli) köyü, doksanlı yıllarda boşaltılan köyler arasında belki de en trajik öyküye sahip. Diyarbakır’ın Kulp ilçesi ile Sason’un birleştiği dağlık alanda yer alan Tanzê, bölgenin en yüksek ve sarp dağı Mereto’nun karşısında yer alıyor. Yaya olarak Sason’dan yaklaşık 4 saat uzaklıkta bulunan Tanzê köyü, Girê Mizgefta, Golap, Zorê, Kevirê Heşeriyê ve Çiyayê Biçûk dağları arasındaki yüksek platoda kurulmuş. Tüm bölgeye hakim olan bu coğrafi konumu ile Tanzê, stratejik bir öneme sahip. Bu nedenle de Tanzê ve çevresinde yoğun çatışmalar yaşanmış. Her çatışmadan sonra da Tanzê’ye korucu olma teklifi gelmiş. Hem de akıl almaz baskı ve tehditlerle. Tanzê ise yıllarca direnmiş bu baskılara, kabul etmemiş koruculuğu o çok pır pırlı üniformalıların tüm ısrarlarına rağmen. Kaymakamlar, valiler ve sonra siviller devreye girmiş, ama onlar düşkünlük olarak bildikleri, üstelik her türlü suça bulaşmış koruculuğu kabul etmemişler. Köylülerin deyimi ile onurlarını korumak için korculuğu reddetmişler…
*
Tanzê’nin direnişçi yapısı, bilinen tarihinin ötesinde çok eski yıllara, verilmiş büyük bedellere dayanıyor aslında. Tanzêliler belki de defalarca can oldukları bu tarihlerine ihanet etmemek için yıllarca dayanmışlar korkunç acılara. Tanzê’nin grişinde topraklarına can olmuş Şeyh Ali, doğusunda Şeyh Muhammed, çıkışında Şeyh Osman, batısında Kendalê Sêla ziyaretleri bulunuyor. Bu ziyaretlerin dışında köyün etrafında bulunan tepelerin üzerinde başka ziyaretler, başka kutsal mekanlar da var. Rivayete göre bu ziyaretler, çok eski zamanlarda Tanzê’de çıkan büyük bir savaşlar sırasında, güzelim topraklarını, baba ocaklarını savunmak için yiğitçe ölen kişilere ait. Adlarının başında her ne kadar “şeyh” sıfatı bulunsa da gerçekte bunların şeyh değil, topraklarını savunurken hayatlarını kaybeden köyün ileri gelenleri oldukları söyleniyor. Biliyoruz ki şeyhler de pirler de ahali gibi toprakları için savaşmışlar, yaşamlarını feda etmişler. Şeyh Mahmûd Berzencî, Şeyh Ubeydullahê Nehrî, Şeyh Saidê Pîranî, Şeyh Şerfedînê Şengalî, Pir Seyid Rıza bunların en önlüleri. Tanzê köyü de yetiştirdiği ünlü meleleriyle biliniyor, tanınıyor. Zulme karşı direnişi dinin bir gereği olarak gören bu meleler de baskılara, ölümlere muhatap oluyor. Tanzê’nin yetiştirdiği melelerin başında, Mardinli Mele Hadiyê Xerab Bazin, Mele Hadiyê Badkî, Mele Ubeydullah geliyor. Mele Ubeydullah, 1993 yılında Diyarbakır’daki Şehitlik camiden alındıktan sonra, sokak ortasında, çivili sopalarla dövülerek katlediliyor…
*
Belleklerden silinmeyen dehşet anlarının yaşandığı 1994 yılının 24 Şubat gecesi köylüler, sabaha karşı sahura kalkıyor. Köy imamı Sadık Aydın, camiye doğru giderken birden, köyün üzerine top gülleleri yağmaya başlıyor. Köyün yakınında bulunan Yücebağ Jandarma Karakolu’ndan, Tanzê’ye tam 8 top fırlatılıyor. İlk top, cami önündeki köy imamı 55 yaşındaki Sadık Aydın’a isabet ediyor. Top mermisinin isabet ettiği imamın vücudu paramparça oluyor ve köy meydanına dağılıyor. İmamın yardımına koşan köylülerin üzerine de top gülleleri yağmaya devam ediyor. Top ateşinin altında kalan Kadri Dölek (52), Esat Çetin (50), Nuriye Öngün (45), Sohbet Öngün (7), Vahdettin Öngün (28), Abdurrahim Yıldız (25), Hanifi Yıldız (16) ve Hüseyin Tekin (24) adlı köylüler olay yerinde parçalanarak can veriyor. Çoğu ağır olmak üzere 4’ü çocuk, 12 köylü de ağır yaralanıyor...
*
Köylerinin etrafı ziyaretlerle çevrili Tanzêlilerin, top güllelerine karşı koyacak çıplak bedenlerinden başka bir şeyleri yok, kendilerini koruyamıyorlar. Korucu olmaktansa köyü terk etmek artık tek seçenek haline geliyor. Gözyaşları arasında cenazelerini toprağa veren Tanzêliler, hiç nefeslenmeden kaçmaya başlıyorlar ata topraklarından, kendilerine ait ne varsa geride bırakarak. Kürtlerin çok önem verdikleri ve gelenekler gereği hiçbir zaman ihmal etmedikleri taziyeye bile oturamıyorlar, ölülerinin arkasında yas tutma fırsatı bile bulamıyorlar. Tanzê’ye bağlı Hewlik, Panas, Kaniya Gewrik, Memka, Bêş, Kaniya Tuyê, Kaniya Nerma ve Kaniya Gura mezraları da bir iki gün içinde boşaltılıyor. Tanzê’nin çevresinde bulunan Helîs, Xerîbê (Balbaşı), Taraş, Parmîs, Şêxika köyleri de aynı dönemde boşaltılıyor
Köyü boşaltan Tanzêliler dört tarafa dağılıyor. Kimi Batman’a, kimi Diyarbakır’a, kimi Adana’ya, kimi ise İstanbul’a ve daha başka illere göç ediyor, çoğu bir daha hiç dönmedi, gittikleri yerde hikayelerini aramaya devam ediyorlar. Geriye top güllelerinin açtığı çukurlar, yakılıp yıkılmış evler ve harabeye çevrilmiş büyükçe bir cami kalıyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.