Sur’da ‘kültürel miras’ krizi
Somut ve somut olmayan kültürel mirasın büyük darbe aldığını belirten Soyukaya, “Çok ciddi endişelerimiz var.” dedi.
Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kültürel Miras Daire Başkanı Nevin Soyukaya, kentsel sit alanı ve Dünya Miras alanının tampon bölgesi Suriçi hakkında açıklamalarda bulundu.
Nevin Soyukaya, Diyarbakır Surları, Hevsel Bahçeleri, İçkale ve Anzele su kaynağının olduğu alanın Dünya Miras Alanı; Suriçi, Dicle Vadisi’nin üniversite yakasına bakan bölüm, Demiryolları, DSİ ve Karayollarını içine alan alanın ise tampon bölge olduğunu söyledi. Soyukaya, Suriçi’nin kentsel sit alanı olması nedeniyle diğer tampon bölgelerden farklılık taşıdığını söyledi.
Suriçi’nin hem yerel yasalarca hem de UNESCO tarafından korunması gerekiyordu
Söz konusu bölgede 610 adet tek yapı ölçeğinde tescilli yapı olduğunu hatırlatan Soyukaya, Suriçi’nin kentsel sit alanı ve UNESCO’nun tampon bölgesi olması nedeniyle hem yerel yasalarca hem de UNESCO tarafından korunması gerektiğini ifade etti.
Koruma Amaçlı İmar Planı ile Alan Yönetim Planı uygulanmak zorunda
Suriçi Koruma Amaçlı İmar Planı’nın kentsel sit alanlarının anayasası olduğunu, Dünya Mirası olması nedeniyle bu planın yanı sıra Alan Yönetim Planı’nın da uygulanmak zorunda olduğunu kaydeden Soyukaya, “Bu iki plana uyularak oradaki ne yapılacaksa yapılması gerekir.” şeklinde konuştu.
Eşgüdümü sağlamakla görevli yapı Alan Yönetimidir
Süreçle beraber yapılaması gerekenlerin belli olduğunu dile getiren Soyukaya, yapılacak tüm çalışmalarda alanın eş güdümünü sağlayacak birimin hem iç yasalar hem de dışta Alan Yönetim Başkanlığı olduğunun altını çizdi. Ancak gelinen noktada çalışmaların “ketum” bir şekilde yürütüldüğüne işaret eden Soyukaya, Diyarbakır Valiliği, Kültür Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın “tamamen içe kapalı” ve “alanda ne yapılacağını çok net bilmedikleri bir takım çalışmalar” yaptığını kaydetti.
Olması gerekenleri resmi yazıyla hatırlattık
Kentsel sit alanı ve Dünya Mirası tampon alanının çatışma sonrasında olduğu gibi kalması gerektiğini, alana gidecek uzmanların çalışmalarının koordinasyonunu, Kültür Bakanlığı ile Alan Yönetimi Başkanlığı’nın eşgüdüm içerisinde yürütmesi gerektiğini söyleyen Soyukaya, “Normalde olması gereken budur. Ama biz bir yanıt alamadığımız için Alan Başkanlığı olarak Valiliğe ve Kültür Bakanlığına bütün bu olması gerekenleri yazılı olarak hatırlattık.” dedi.
Yazılı olarak çatışma sonrasındaki süreçte Alan Yönetimi’nin, belediyelerin ilgili birimlerinin, TMMOB’nin olması gerektiğini bildirdiklerini kaydeden Soyukaya, “Ancak dahil edilmiyoruz. Çatışma sonrasındaki süreçte biz yokuz. Ancak normalde bizim olmamız gerekir.” diye konuştu.
Resmi yazıda, tespit çalışmaları, sonrasındaki uzman denetimi, hafriyatın temizlenme sürecinde Alan Yönetimi Başkanlığı’nın yasalar gereği çalışmalara dahil olması gerektiğini dile getirdiklerini ifade eden Soyukaya, ama Kültür Müdürlüğünün cevap yazısında, Kültür Bakanlığı personelinden komisyonların oluşturulduğu, ihtiyaç olduğu takdirde Alan Yönetiminden de talep edileceği, çalışmanın da başladığı yanıtını aldıklarını kaydetti.
İşe tersinden başladılar
Soyukaya, teknik ve bilimsel olarak çatışma bittikten sonra önce tespitin yapılması, sonra hafriyatın atılması gerektiğini, ancak işin tam tersinden yapıldığını belirtti. Soyukaya, sözlerini şöyle sürdürdü: “Fiilen tespit ettik ki komisyonlar kurulmuş, komisyon gözetiminde kentte tescilli yapılara ait öğelerin, materyallerin ayrıştırıldığı ve hafriyatın boşaltma çalışmalarının başladığını yazıyor. Tam tersinden başlıyorlar. Bu ne anlama geliyor. Tespit yapmadan alan temizleniyor. Şimdi bu doğru tespit yapamayacağımız anlamına geliyor. Bu nerede, ne kadar, hangi yapının, hangi sokağın ne kadar zarar gördüğünün tespitinin yapılamayacağı anlamına geliyor. Oysa alan sadece tek yapı ölçeğinde korunması gereken bir alan değil bütün olarak korunması gerek bir alan.”
Daha önce tahribatları rapor ettik
Alan Yönetimi Başkanlığı’nın, Suriçi’nde ilan edilen ilk beş sokağa çıkma yasağına ara verildiğinde, alana girerek tespitler yaptığını dile getiren Soyukaya, “Bunun raporunu hazırlayarak, Kültür Bakanlığı, UNESCO Türkiye Komisyonu ve İCOMOS Türkiye Komisyonu’na gönderdik. Alandaki tahribatla ilgili bilgilendirme yaptık. Herhangi bir yanıt gelmedi. Ama biz ısrarla alanda yaptığımız tüm çalışmaları rapor ettik. Sonrasında sanırım UNESCO’da buradaki durumla ilgili Kültür Bakanlığı’ndan bilgi istemiştir; ama Bakanlık ne yanıt verdi bilmiyoruz.” şeklinde konuştu.
Somut ve somut olmayan kültürel miras darbe aldı
Toledo karşılaştırmalarına da değinen Soyukaya, Toledo’nun tarihsel derinliği ile Diyarbakır’ın tarihsel derinliğinin karşılaştırılamayacağını, Diyarbakır’ın binlerce yıllık bir derinliğe sahip olduğunu, binlerce yıldır kesintisiz yaşamın sürdüğünü ve evrensel değeri yüksek bir yapı olduğunu vurguladı.
Suriçi’nde fiziki somut kültürel mirasın yanı sıra somut olmayan kültürel mirasın da darbe aldığına dikkat çeken Soyukaya, kentsel sit alanı ve tampon bölgedeki fiziki her değişikliğin kentin özüne ve özgünlüğüne aykırı olduğunu, bunun kentin somut olmayan kültürel mirasına ve özgün demografik yapısına darbe anlamına geldiğini belirtti.
Çok ciddi endişelerimiz var
Suriçi’nde yanlışların yapılacağı konusunda çok ciddi endişeleri olduğunu dile getiren Soyukaya, yapılacak her türlü çalışmaya Alan Yönetimi, belediyeler, meslek odaları, muhtarlar ve kent sakinlerinin dahil edilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Haber:Ali ABBAS YILMAZ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.